Var olma gerekçesini işçi sınıfı ve ezilen halkların tarihsel devrimci mücadele birikimlerinden ve meşruluğundan alan devrimci ve demokratik kurumlar hiçbir saldırıyla susturamazlar Erdoğan/AKP iktidarı kitlelerin nefes boruları olan, kitlelerin örgütlendikleri, bilinçlendikleri ve toplamda ise toplumsal mücadelede önemli bir kaldıraç görevi gören devrimci, demokratik ve ilerici bütün sesleri bastırarak susturmaya çalışmaktadır. Tüm muhalif dinamikleri ve kurumları hedef almasının esas nedeni bu gerçekliktir. Erdoğan/AKP iktidarı toplumu nefes alamaz hale getirmeye çalışmaktadır. Faşist ve gerici zihniyetine uygun olarak tek tip, itaat eden ve susturulmuş bir toplum yaratma hedefi ile kitlelerin devrimci ve demokratik mevzilerine saldırmaktadır. Çünkü toplumu susturmanın ve zapturapt altına almanın yegâne yolu kitlelerin beslendikleri ve örgütlendikleri mevzileri bastırmak ve tasfiye etmekten geçmektedir. Fakat kitlelerin haklı ve meşru mücadele mevzileri olan devrimci ve demokratik kurumlar geçmişte olduğu gibi bugünde hiçbir zorbalıkla susturulamazlar. Mücadele zemini işçi sınıfı ve ezilenlerin tarihsel meşru mücadelesi olanları hiçbir zorbalık engelleyemeyecektir.
Bu perspektifle başta üye ve taraftarlarımız olmak üzere bütün devrimci, demokrat ve ilerici kitleleri bu zorbalık karşısında ev ev, sokak sokak dolaşarak işçi ve emekçilerle birleşemeye, genelde tüm gerici sistemi özelde ise Erdoğan/AKP iktidarının bütün zorbalık ve kirli politikalarını teşhir ederek birleşik mücadeleyi adım adım örmeye ve kapatılarak susturulmaya çalışılan bütün muhalif, demokratik ve devrimci kurumlarımızı meşruluğumuz ve haklılığımıza dayanarak sonuna kadar sahiplenmeye çağırıyoruz!
HABER MERKEZİ(22.11.2016)-İki yıldır fiili olarak uygulanan darbe süreci adım adım derinleştirilerek, yasalarla sınırlı olmayan OHAL ve KHK’lar sürecine evirilmiştir. 12 Eylül faşist anayasasını dahi yetersiz bulan bu gün ki iktidar sahipleri, darbe üzerine yarışa girmişlerdir. Tüm muhalif basına, demokratik kurumlara, halkçı belediyelere, muhalif sendika ve üyelerine, milletvekillerine, aydınlara, yazarlara, işçi ve emekçilere, kısaca ülkede ne kadar demokratik haklar için mücadele yürüten kurum, kuruluş ve bireyler varsa hepsine fikir ve örgütlenme yasağı getirilmiş durumdadır. Dünya tarihi bu tür darbe girişimlerinin sadece ve sadece mevcut sistemlerin çökerek yürütülemez olduğu durumlarda gündeme geldiğini bizlere göstermektedir.
Tekçi anlayışa sahip, kapitalist sömürü ve anti demokratik yönetime sahip olan bu düzen, demokrasi, özgürlük ve hak alma mücadelesi yürüten demokratik güçlerin mücadelesi sonucunda çökmüş durumdadır. Ne yaptığını bilemez hale gelen iktidar sahipleri iç ve dış politikada istikrarını yitirmiş uygulanan politika ve söylemleri ise günü gününü tutmamaktadır. Tekçi anlayıştan koparak süreci aşma yerine eski çürümüş yöntemlerini devreye koyan iktidar, dış politikada işgalci bir yönelimle komşularda olası demokratik gelişmeleri engelleme yolunu izlerken, içeride de demokratik güçlerin örgütlenmelerini zayıflatma, kazanılmış hakları gasp etme, mevzilerimizi geriletme, Kürt-Türk, Alevi-Sünni çatışması yaratma, kutuplaştırma üzerinden kitleleri aldatma planını uygulamaktadır. Tüm bu yapılanlarla amaçlanan tek şey hak arama mücadelesine yönelen işçi ve emekçileri, Alevileri ve tüm ezilen inançları, Kürt ve tüm ezilen halkları kısaca kitleleri sindirmek olduğu açıktır. Bu sürecin geçici olduğu dünden bellidir. Yarını düşünenlerin kazanacağı kesindir.
‘Cumhuriyetin’ kuruluşundan bu güne kadar onlarca darbe yaşayan bu coğrafya halkları her defasında bu zorba uygulamaları başarısızlığa uğratmayı başarmıştır. Yakın tarihimizde 1960-70-80 darbeleri ve doksanlı yıllarda uygulanan OHAL’lerin hepsi başarısızlığa uğramış halkın meşru demokratik mücadelesi güçlenerek bu günlere gelmiştir. Bu günde aynısı olacak ve bu iktidarda uyguladığı bu darbeci anlayışla birlikte başarısızlıktan kurtulamayacaktır. Yeter ki bizler görevlerimize sahip çıkalım. Bu durumlarda bizlere düşen görev mevzileri terk etme değil tersine yok edilmek ve susturulmak istenen bütün devrimci ve demokratik mevzileri sonuna kadar savunmaktır.
Devrimci, Demokratik mevziler meşrudur ve asla susturulamazlar!
Var olma gerekçesini işçi sınıfı ve ezilen halkların tarihsel devrimci mücadele birikimlerinden ve meşrululuğundan alan devrimci ve demokratik kurumlar hiçbir saldırıyla susturamazlar. Erdoğan/AKP iktidarı kitlelerin nefes boruları olan, kitlelerin örgütlendikleri, bilinçlendikleri ve toplamda ise toplumsal mücadelede önemli bir kaldıraç görevi gören devrimci, demokratik ve ilerici bütün sesleri bastırarak susturmaya çalışmaktadır. Tüm muhalif dinamikleri ve kurumları hedef almasının esas nedeni bu gerçekliktir. Erdoğan/AKP iktidarı toplumu nefes alamaz hale getirmeye çalışmaktadır. Faşist ve gerici zihniyetine uygun olarak tek tip, itaat eden ve susturulmuş bir toplum yaratma hedefi ile kitlelerin devrimci ve demokratik mevzilerine saldırmaktadır. Çünkü toplumu susturmanın ve zapturapt altına almanın yegâne yolu kitlelerin beslendikleri ve örgütlendikleri mevzileri bastırmak ve tasfiye etmekten geçmektedir.
Fakat kitlelerin haklı ve meşru mücadele mevzileri olan devrimci ve demokratik kurumlar geçmişte olduğu gibi bugünde hiçbir zorbalıkla susturulamazlar. Mücadele zemini işçi sınıfı ve ezilenlerin tarihsel meşru mücadelesi olanları hiçbir zorbalık engelleyemeyecektir.
Bu perspektifle başta üye ve taraftarlarımız olmak üzere bütün devrimci, demokrat ve ilerici kitleleri bu zorbalık karşısında ev ev, sokak sokak dolaşarak işçi ve emekçilerle birleşmeye, genelde tüm gerici sistemi özelde ise Erdoğan/AKP iktidarının bütün zorbalık ve kirli politikalarını teşhir ederek birleşik mücadeleyi adım adım örmeye ve kapatılarak susturulmaya çalışılan bütün muhalif, demokratik ve devrimci kurumlarımızı meşruluğumuz ve haklılığımıza dayanarak sonuna kadar sahiplenmeye çağırıyoruz!
Zindanlar ve zulüm altında küllerinden yeniden doğan bir halk asla teslim alınamaz!
Tarihsel olarak işgal, ilhak, soykırım, Zindan ve her türlü zorbalık altında kendi küllerinden yeniden doğarak ayağa kalkan ve her defasında zalimin karşısına dimdik çıkmasını bilen ve ödediği ağır bedeller ve yarattığı devrimci, demokratik kazanımlarla bugünlere gelen bir ulus ve halk gerçekliğinden yani mazlum Kürt ulusundan bahsetmekteyiz. Bu zorbalık altında kendini var ederek bugünlere kadar gelen bir ulus, defalarca kez tarihin çöplüğüne yollanmış olan aynı gerici zorbalık ve saldırılarla asla teslim alınamaz.
Bu bağlamda Faşist Erdoğan/AKP iktidarının tarihsel gerici genetik kodlarına uygun olarak Mazlum Kürt ulusu üzerinde uyguladığı milli zulüm ve zorbalık geçmişte olduğu gibi bugünde Kürt ulusunun baş eğmez onurlu direnişi karşısında yıkılmaya mahkûmdur. Kürt ulusunun kan ve can bedeli değerler yaratarak ortaya çıkarmış olduğu demokratik kazanımlar ve mevziler gözaltılar, tutuklamalar ve kapatmalarla susturulamazlar. Bu anlayışla Demokratik Haklar Federasyonu olarak Erdoğan/AKP iktidarının mazlum Kürt ulusuna ve onun devrimci, demokratik kazanımları olan başta yerel yönetimler olmak üzere, eş başkanlar, milletvekilleri ve toplamda ise bir bütün olarak Kürt ulusunun iradesine dönük yapılan bütün zorbalık ve tutuklamaları tartışmasız olarak ret ederek meşru görmüyoruz. Başta kitlemiz olmak üzere bütün devrimci ve ilerici kamuoyunu mazlum Kürt ulusu ile birlikte omuz omuza faşizme ve zorbalığa karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz!
Kokuşmuş ve Çürümüş olan gerici iktidarın Tecavüzcü yasası Kadınların isyanıyla parçalanacaktır!
Tarihsel olarak erkek egemen gerici zihniyet ile kodlanmış olan ‘’TC’’ devleti ve somuttaki temsilcisi Erdoğan/AKP iktidarı kendi kokuşmuş ve çürümüşlüğünü tüm topluma dayatarak tamamen gericileşmiş, yozlaşmış ve çürümüş bir toplum yaratmak istemektedir. Bu gerici politikasını her defasında çeşitli vesilelere dile getirerek ve buna uygun politikalar üreterek kendi köhnemiş gerici zihniyetini yasalarla meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
En son TBMM’de AKP milletvekilleri tarafından verilen bir önerge ile tecavüz resmen meşrulaştırmaya çalışılmaktadır. Tecavüzcü zihniyetten beslenen Erdoğan/AKP iktidarının bu köhnemiş gerici saldırısı başta kadınlar olmak üzere ilerici toplumsal güçlerin direnci ile karşılaşarak deyim yerindeyse duvarlara çakıldı. Tecavüzcü yasanın TBMM’den geçmemesi için günlerdir her türlü saldırı ve engellemelere rağmen kadın örgütleri sokakları zapt ederek protestolar gerçekleştirmektedirler. Kadınların bu onurlu mücadelesi ve direnci karşısında toplumda teşhir olan Erdoğan/AKP iktidarı mevcut gerici önergeyi geri çekmek zorunda kalmıştır.
Kadınların onurlu mücadelesi ile şimdilik geri çekilmek zorunda bırakılan bu gerici yasa Erdoğan/AKP iktidarı tarafından fırsatı ve koşulları yaratıldığında tekrar gündemleştirilerek yasallaştırılmaya çalışılacaktır. Bu anlamda tüm devrimci ve ilerici toplumsal güçler bu bilinçle hareket ederek mevcut önerge de olmak üzere Erdoğan/AKP iktidarının kokuşmuş ve çürümüş zihniyetini yasalarla topluma dayatmasına ve meşrulaştırmasına karşı çıkarak süreklileşmiş bir teşhir ve mücadele hattı yaratılmak zorundadır.
Geleceği kazanmak için hazırlanalım, halkların birleşik mücadelesini güçlendirelim!
Mevcut gerici siyasal iktidar her bakımdan bir kriz hali yaşayarak çökmüş durumdadır. Gerek uluslar arası, gerek Ortadoğu ve gerekse de Ülke içinde tam anlamıyla teşhir olmuş, politik anlamda tıkanmış ve kriz hali gittikçe derinleşen bir siyasal iktidar ile karşı karşıyayız. Mevcut gerici iktidarın hem içte ve hem de dışta bu kadar saldırganlaşmasının ve pervasızlaşmasının esas nedeni bu çökmüşlük ve kriz halinin ta kendisidir. Ki süreç doğru okunduğundan bu kriz hali önümüzdeki günlerde daha da derinleşerek devam edecektir.
Mevcut gerici siyasal iktidarın somuttaki durumu ve politik yörüngesi önümüzdeki süreçte önemli toplumsal kalkışmaların zeminini yaratmaktadır. Erdoğan/AKP iktidarının mevcut zorbalık ve tüm toplumu zaptı rapt altına alma siyaseti yaşadığı çökmüşlük ve kriz halini aşmak bir yana daha da derinleştireceği kesindir. Bu bağlamda Erdoğan/AKP iktidarının bütünlüklü politik hattı ve yarattığı /yaratacağı siyasal sonuçlar kaçınılamaz olarak yeni toplumsal kalkışmalara neden olacaktır. Önümüzdeki süreç Gezi/Haziran hatta onu da aşan bir boyutta toplumsal ayaklanmaların mayalandığı bir süreç olacaktır.
Bu toplumsal ve siyasal gerçekliklerden dolayı başta Demokratik Haklar Federasyonu olmak üzere bütün devrimci ve ilerici toplumsal güçler mevcut süreci ve yaratacağı toplumsal ve siyasal sonuçları iyi öngörerek ve değerlendirerek bugünden taktik politikalar geliştirerek hazırlık yapmalıdırlar. Kaçınılmaz olarak yaşanacak olan toplumsal kalkışmalara şimdiden hazırlık yapılmalıdır. Bu sürece hazırlanmanın esas politik yanlarından biri mevcut politik düzlemimizi bir adım daha ileri taşımak, var olan devrimci ve demokratik kurumlarımızı yeni sürecin ihtiyaçlarına göre hazırlamak ve daha da nitelikli hale getirmek, kitlelerle birleşme seferberliği başlatarak ve en önemlisi de tüm toplumsal devrimci ve ilerici güçleri kapsayacak bir düzlemde demokratik bir cephe siyaseti geliştirerek halkların birleşik mücadelesini ete kemiğe büründürmek tayin edici bir yerde durmaktadır.
Faşizm yenilecek, direnen halklar kazanacaktır!
Yaşasın halkların birleşik mücadelesi!
Devrimci, demokratik mevzilerimiz asla susturulamaz!
Demokratik Haklar Federasyonu
22 Kasım 2016