Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) uzun süredir devam eden görüşmelerin ardından ittifak gerçekleştirerek HDP çatısı altında 7 Haziran’da yapılacak olan Genel Seçimlere gireceklerini açıkladılar
HABER MERKEZİ (07-04-2015) – DHF ve HDP ortak açıklama ile 7 Haziran’da yapılacak seçimlerde ittifak yapacaklarını açıkladılar.
Yapılan ortak açıklamada “Gericilerin, devrimci ilerici kesime dayattıkları seçim barajını tarihsel haklılığımızdan gelen güçle parçalayarak, halklarımıza yönelik planlanan kapsamlı saldırılar karşısında barikat olacağımızı, hem seçim sürecinde, hem de seçim sonrasında gericiliğe karşı birlikte hareket edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz” denildi.
Açıklamanın tam metni ise şu şekilde;
“Bizler Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) olarak, 2015 genel seçimlerine ortak girme kararı almış durumdayız.
Coğrafyamızın tüm yaşam alanlarında kesintisiz olarak sürdürdüğümüz mücadele, her dönemde olduğu gibi, günümüzde de bizlere yeni görevler yüklemektedir.
Dünyaya hakim olan çok uluslu Emperyalist tekeller, yarı sömürge ülkelerin işbirlikçileriyle kar uğruna tüm dünyayı savaş alanına çevirmiş, işçi ve emekçilere, ulus ve milliyetlere, kadın ve cinsel yönelimlere, ezilen inanç kesimlerine, doğa ve çevreye, kültür, sanat, basın alanına ve toplumun tüm diğer kesimlerine her geçen gün saldırılarını artırarak yönelmektedirler.
Emperyalist-kapitalist gerici dünyanın bu saldırılardan en büyük payı coğrafyamızın da bulunduğu Ortadoğu halkları almaktadır. Yüz yıllardır ırkçı, ayrımcı, faşist zihniyetler, en kanlı savaşlar, Ortadoğu’nun tüm ülkelerinin ortak kaderi haline getirilmiştir. Halklar birbirine düşürülmüş, ezilen milliyetler, inançlar, kadınlar, emekçiler, inkar, imha, asimilasyon, yoksulluk ve baskıya maruz bırakılmıştır.
Türkiye-Kuzey Kürdistan’da bu gerçekliğin neredeyse en büyük aynalarından birisi durumundadır. Faşizm, tekçi zihniyetle, coğrafyamızda bulunan farklı ulus ve milliyetleri inkar ederek, çoğunu katliamlardan geçirmiş ve asimile etmeye çalışmıştır. Kadınları ikinci cins derekesine düşürerek adeta erkeğin mülkü haline getirmiş, Farklı inanç kesimlerini yok sayarak tek din anlayışını dayatmıştır. İşçi ve emekçileri güvencesiz ve en düşük ücretlerle derin bir yoksulluğa mahkum etmiş ve emekliliği mezara ertelemiştir. Nükleer santraller, Barajlar, çarpık yapılaşma vb yönelimlerle kar uğruna coğrafyamızın doğası talan edilmiş, düşünceler yasaklanarak siyasi tutsaklara tecrit içinde tecrit yaşatılmış, yandaş olmayan basına her tür cezalar verilmiştir.
Tüm bu baskılara karşın, boyun eğmeyen yüz binlerce, milyonlarca insan mücadele mevzilerinde ödedikleri bedellerle kendi temel hakları için direnmeye devam etmektedirler.
Egemenler bırakalım, işçi ve emekçilerin, ulus ve milliyetlerin, inanç kesimlerinin, kadınların ve cinsel yönelimlerin temel haklarını kabul etmeyi, tersinden kazanılan tüm hakları gasp etmeyi, var olan mücadele mevzilerini geriletmeyi, devrimci ve ilerici kurumları yok ederek düzenin savunucuları haline getirmeyi istemektedirler.
Bu politikaların pratikteki uygulamasında, CHP ve MHP eski klasik inkarcı, asimilasyoncu ve katliamcı yolu devam ettirmeyi isterken, AKP ise bir yandan Tek bayrak, tek ulus, tek inanç, tek cins, tek dil anlayışını devam ettirirken, diğer taraftan ise teslimiyetçi bir insan kişiliği yaratarak, işçi ve emekçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların ve toplumun tüm diğer kesimlerinin mücadelesini sözde çalıştaylar ve sahte açılımlarla geriletmeye çalışmaktadır. AKP-CHP-MHP gibi gerici partilerin halklarımıza dayattıkları tek çözüm projesi ya teslim olarak, onursuzlaşarak yok olacaksınız, ya da inkar, imha ve asimilasyonla yok edileceksiniz siyasetidir.
Bu hedeflerine ulaşmada tüm araçları kullanan gericiler, Yüz yıllık pratiklerle parlamentoyu da halkları kandırmanın önemli araçlarından bir haline getirmişlerdir. Önemli oranda başardıkları bu durumu bu gün daha da avantajlı hale getirmek için, Kürt hareketini, devrimci ve sosyalist kesimleri, ezilen inanç kesimlerini, işçi ve diğer emekçi kesimlerin temsilcilerini parlamento dışı bırakarak bu alanı kendi arenasına çevirme gayretindedirler.
Mücadele tüm alanların toplamından oluşmaktadır ve parlamento bu mücadelenin küçük bir parçası durumundadır. Meseleyi asıl mücadele alanlarından koparan anlayışlar, tek başına parlamentoyla halklara asla özgürlük ve barış getiremezler.
Günümüzün en önemli görevleri egemenlerin başlattığı topyekun saldırı karşısında, ulusların-inançların-cinsiyetlerin, anayasal alanda, eğitim alanında, emek alanında tam hak eşitliğini sağlamak, doğa ve çevre katliamlarının durdurulması, yaşanılır bir dünya yaratılması, işçilerin, köylülerin, memurların, işsizlerin, emeklilerin, engellilerin çalışma alanındaki ve diğer tüm haklarının kazanılmasıdır.
Bizler coğrafyamızda, Ortadoğu’da ve tüm dünyada doğa merkezli olan ve tüm toplumsal alanlarda tekçi tüm zihniyetlerin yok edildiği, sınıf farklılıklarının kaldırıldığı, özgür, eşit, sosyalist bir yaşam yaratma çabasındayız.
İlerici devrimci cephenin oluşturduğu bu ittifakta farklılıklarımızın olduğunu unutmadan, ajitasyon ve propagandada özgürlük anlayışıyla ortak paydalarımızı öne çıkararak halklarımızı zulüm cenderesinde acımasızca sömüren, inkar ve asimilasyondan geçiren gerici zihniyet karşısında tek vücut olmak ana görevdir.
Gericilerin, devrimci ilerici kesime dayattıkları seçim barajını tarihsel haklılığımızdan gelen güçle parçalayarak, halklarımıza yönelik planlanan kapsamlı saldırılar karşısında barikat olacağımızı, hem seçim sürecinde, hem de seçim sonrasında gericiliğe karşı birlikte hareket edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Halkların Demokratik Partisi’nin adaletsiz seçim barajını yıkarak meclise girmesi, halklarımızın mücadelelerine güç katacak, egemenleri geriletecektir.
Tüm çalışanlarımızı, taraftarlarımızı, dostlarımızı zaman kaybetmeden tüm mücadele alanlarında güncel gelişmelere ve seçim sürecine yönelik, ortak örgütlenmeler yaratılması için harekete geçmeye çağırıyoruz.”
http://www.halkingunlugu.net/