Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) 1 Mayıs’la ilgili bir açıklama yayınlayarak “Faşist saldırılara karşı birleşerek, sokakları zapt eyleyerek karşılık vereceğiz” dedi
HABER MERKEZİ (29-04-2014)- Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)’nun 1 Mayıs açıklamasını öneminden dolayı paylaşıyoruz:
“1 Mayıs’ta bir kez daha ifade ediyoruz;
Emperyalist abluka aşılmaz değildir. Dünya halklarının başkaldırısı yeni bir dünya umudunu muştuluyor
İnsanlığı köleliğe mahkum eden zincirlere prangalayan emperyalist-kapitalist barbarlığın karşısında, ezilen dünya halklarının başkaldırısı ve devrimci isyanı, dünya gericiliğine karşı 1 Mayıs’ta da meydan okumaya devam ediyor.
Emperyalist kapitalist barbarlığa “yeter artık” diyen milyonlar, 1 Mayıs günü yeni bir dünyanın taleplerini, aynı gökyüzünün altında enternasyonal bir bilinçle hep birlikte haykıracak.
Dünya gericiliğinin özel mülkiyete dayalı iktidarını uzun süre ayakta tutmasının koşulları gün geçtikçe azalmakta, sömürü çarkı ve işgal savaşları dünya halklarını devrimci isyanlara yöneltmektedir.
Sömürü politikaları doğrultusunda emperyalist devletler ve kendilerine bağımlı hale getirdikleri uşak devletleri dünya halklarına yaşamı çekilmez hale getirirken, yaşamak için bin bir türlü çile karşısında direnen milyonlar artık kapitalist barbarlık altında boyunlarına takılan prangayı atmak istiyor.
Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve ülkeye yayılan isyan dalgasının arka planında da kapitalizmin artık insanoğlu tarafından kabul edilebilir bir yönünün kalmadığının göstergesidir. Haziran 2013’den bu yana bütün devlet teşkilatının yeniden yapılandırılması sürerken, tüm devlet birimlerinin ‘acil müdahale ‘koduyla halkın talepleri ve eylemleri karşısında teyakkuz durumunda olması, bu düzenin halk tarafından kabul edilmediğinin açık bir göstergesidir. AKP iktidarı tarafından temsil edilen gerici sınıfların sömürü, yolsuzluk ve talan imparatorluğunun halk nezdinde itibarı kalmamıştır; halkın devrimci enerjisi, devlet iktidarının verdiği güçle şımaran bu burjuva soytarıları al aşağı etmeye muktedirdir.
Haziran Ayaklanması’nda halk üzerindeki diktatörlüğü, 17 Aralık yolsuzluk operasyonları süreciyle yalanları paramparça olmuş, MİT’iyle emperyalist savaştaki üzerine düşen taşeronluk aktörlüğü açığa çıkarken, özelleştirme ve yasal düzenlemelerle emperyalist tekellere hizmette rüştünü ispatlamış AKP ve temsil ettiği kapitalist düzenin insana, doğaya, geleceğe dair topluma beklenti verme ve söz söyleme hakkı çoktan doldu.
İşçi ve emekçilerin örgütlenme ve grev haklarının zorlaştırılması, meydanların sokakların, üniversitelerin, atölyelerin, tarlaların, iş havzalarının, hapishanelerinin ve her toplumsal yaşam alanının sömürü çarkının daha da işlevsel hale gelmesi için dizayn edilmesi, ses çıkaranların TOMA’yla, gazla, copla bertaraf edilmesi, diğer yandan kolluk güçlerinden medyaya, anayasadan devlet bürokrasisine kadar her şeyin çok uluslu tekellerin çıkarlarına uygun hale getirilmesi AKP’nin, 12 yıllık iş bilançosudur.
Faşist saldırılara karşı birleşerek sokakları zapt eyleyerek karşılık vereceğiz
Sermayedar patronlara ülke zenginlikleri altın tepside sunulurken, karşılığında milyon dolarlık rüşvetler Başbakan ve bürokratların evinde ayakkabı kutularında gizlenirken, gençlerimiz yarınlarına sahip çıktığı için sokaklarda polis tarafından katledildi. Bu ülkenin Başbakanından tüm bürokratlarına kadar tüm devlet teşkilatı katliamları, destan olarak niteledi.
Bu asalak takımı dünden bugüne kanımızı içe içe doymadı ve doymayacaklar.
1 Mayıs’a sayılı günler kalırken, Başbakanın işçi ve emekçilere yönelik tehditleri, hakaretlerinin özü, içine düştüğü korkunun dışa yansımasıdır.
İşçi sınıfının mücadele tarihinin yol gösterdiği gibi işçi ve emekçiler bugün de, tüm gerici saldırılara, sendikal uzlaşmaya, hak gasplarına karşı, demokratik hak ve taleplerine sahip çıkarak direniş ve örgütlenme geleneğini sürdürme ve aynı kararlılıkla sokakları zapt eyleme isteği, AKP ve temsil ettiği düzeni korkutuyor.
Bu korkuyu daha da büyütmek için işçi sınıfının şanlı mücadele tarihi 1 Mayıs günü iş yerlerinden, tarlalardan, evlerden, okullardan, atölyelerden 1 Mayıs alanlarına doğru türkülerimizle, marşlarımızla, sloganlarımızla yürüyerek, yaşamımıza ve geleceğimize sahip çıkalım.
Taleplerimiz aynı, karşımızdaki gericiler aynı. Bu nedenle birleşelim, bütünleşelim ve faşizme karşı tek ses olalım.
– Güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışmaya, işçi katliamlarına ve taşeronlaşmaya karşı,
– Söz-yetki-karar organlarında halkı yok sayan tüm bürokratik yönetim modellerine karşı,
– Tek dil, tek devlet, tek din, tek kültür politikalarına karşı,
– Gezi Haziran Ayaklanması’nda yitirdiğimiz canların hesabını unutturmaya çabalayanlara karşı,
– Emperyalist küresel hegemonyanın insanı, doğayı ve yaşamı metalaştıran barbarlığına karşı,
– Ezilen ulusların, azınlıkların, kadınların, LGBTİ’lerin haklarını yok sayan anlayışa karşı,
Demokratik-devrimci-sosyalist direniş mevzilerini cüretle örmeye devam edelim.
Halkın güçlerinin birleştirilmesi ertelenemez bir görevdir; bu sorumlulukla tüm meydanlarda “Faşizme karşı omuz omuza” sloganını, Gezi’de olduğu gibi hep bir ağızdan tek vücut olarak 1 Mayıs alanlarında da haykıralım.
Tüm tasfiye, faşist saldırılara karşı ciğerleri daha da zorlamanın zamanıdır şimdi.
Unutulmamalıdır ki; umutsuzluk karamsarlık düşmandan daha düşmandır bize. “