Direnişin 123 gününde İHD’de basın toplantısı : ”Göğü görmek bizim de hakkımız”

Ölüm orucunun 123’üncü gününde olan Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım için yapılan basın açıklaması ile duyarlılık çağrısı yapıldı

HABER MERKEZİ (17-01-2019) “Göğü görmek bizim de hakkımız” Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım 123 gündür ölüm orucunda! Tutsakların talepleri haklıdır ve kabul edilmelidir” yazılı pankart açan tutsak aileleri tutsakların taleplerinin kabul edilmesi çağrısında bulundu.

Yapılan açıklamaya, Kadir Karabak’ın eşi Eylül Karabak’ın yanı sıra İHD İstanbul Şube yönetimi, HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Partizan ve Sosyalist Meclisler Federasyon (SMF)  katıldı.

Basın toplantısında İHD adına yapılan konuşmada, “Tutsakların yaşam bütünlüğü ve hakları en sancılı günleri yaşıyor” denildi. İHD temsilcisi, Leyla Güven’in devam eden direnişine dikkat çekerek,  ölüm orucundaki insanların yaşamlarının tehlikeye girmeden sonuçlanması, insan onuruna yaraşır şekilde yaşaması sağlanması için Adalet Bakanlığına taleplerinin kabul edilmesi için çağrı yaptı.

Ardından Halkların Demokratik Partisi(HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, tutsakların ölüm orucunun 123. gününde olduğunu belirterek, taleplerinin aslında zaten olması gereken şeyler olduğunu dile getirdi. Gülüm, “Tüm cezaevleri olduğu tüm yasal hakların ihlal ettiği bir dönemden geçtiğimiz için yasal haklarını dahi almak için  zorunlu olarak çeşitli eylemler yapmak durumunda kaldı” diyerek tutsakların taleplerini sıralayarak bu uygulamaya dair yasal bir uygulamanın olmadığını ve bunun keyfi uygulamalar olduğunu dile getirdi.

“Hapishanelerde  tecrit için başka bir tecrit yaşandığını görüyoruz”

Gülüm tüm hapishanelerde benzeri hak ihlallerinin yaşandığına dikkat çekerek, “Tüm Cezaevlerinde süren açlık grevleri süreli ve süresiz açlık  grevleri devam ediyor. Çok uzun süredir nasıl ki  dışarda, toplumsal muhalefete dönük ağır baskılar ağırlaştıysa biz biliyoruz cezaevleri de bundan ilk paylarını alır. Bu anlamıyla tüm cezaevlerinde baktığımız hak gasplarının, tecridin çok yoğun yaşandığını, sürgünlerle insanların yaşam alanlarından uzaklaştırıldığı ve tecrit için başka bir tecrit yaşandığını görüyoruz. Van F Tipi’nde arkadaşlarımız ölüm orucunun 123. Gününde. Taleplerinin bir an önce kabul edilmesi ve ölüm orucunu bırakacakları koşulların yaratılması gerekiyor. Biraz daha gecikmesi giderilmeyecek sonuçlara neden olabilir” diyerek hapishane yönetimine ve Adalet Bakanlığına taleplerin kabul edilmesi çağrısını yaptı.

Kadir Karabak’ın eşi Eylül Karabak ise,  “Onların istediği çok bir şey değil gök yüzünü görmek istiyor” diyerek mektupların da verilmediğini, iletişim neredeyse tamamen kesildiğine dikkat çekti.

Eylül, Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım’ın açlık grevi ve ardından ölüm orucu sürecini özetleyerek, tel örgülerin durdurulduğunu ve hapishanenin üstünün şuanda yarısının açık olduğunu dile getirdi. Eylül, “Onların talepleri şu kim olursa olsun bu uygulamaya tabi tutulamaz, biz insanız insanca yaşamak istiyoruz, ceza içinde ceza istemiyoruz. Ses olalım lütfen adalet bakanlığına sesleniyoruz. Süreç çok kritik. Seslerine ses olalım ve seslerini duyuralım” dedi.

“Ölüm orucuna başladıkları günden itibaren hapishanede tecride alındılar”

Ardından Metin Özken tarafından ailelerin basın açıklaması okundu. Kadir ve Esat’ın ölüm oruçları süreci özetleyen Özken, “Kadir ve Esat, avukatları vasıtasıyla yapılan görüşmelerde, ölüm orucuna başladıkları günden itibaren hapishanede tecride alındıklarını, hak ihlallerine ilişkin insan hakları alanında çalışan kurumlara, devrimci ve yurtsever basına gönderdikleri mektuplara, Adalet Bakanlığı ve Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne yazılan talep dilekçelerine hapishane idaresi tarafından el konulduğunu ve muhataplarına iletilmediği, her gün tutuldukları koğuşlarda arama adı altında baskın yapıldığını ifade etmektedirler” şeklinde devam etti.

Özken tutsakların taleplerini bir kez daha sıralayarak, hapishane yönetimi ile yapılan tüm görüşmelerin sonuçsuz kaldığını sözlerine ekledi. Özken son olarak;

“Kadir ve Esat’ın dediği gibi “göğü görmek onların hakkı”! Bedenlerini ölüme yatıran tutsakların sesini duyurmak da bizim görevimiz… Biz yakınlarımız hayatta kalsın istiyoruz, ölüm orucu onların bedenlerinde yaşamlarını ciddi derecede kısıtlayacak kalıcı hasar yaratmadan bu taleplerinin karşılanmasını istiyoruz. Çünkü bu talepler haklı, oldukça insani taleplerdir. Buna ne devletin ne hapishanenin göz yumma hakkı yoktur.  Onlara ses olalım, seslerini duyuralım!” dedi.

“Tutsaklar üzerinden toplumsal muhalefete mesaj verilmek isteniyor”

Basın açıklamasında son olarak Partizan ve SMF adına kısa konuşmalar yapıldı. Partizan adına alınan sözde, devletin  hapishanelerde tutsaklar üzerinden toplumsal muhalefete mesaj verilmek istendiği dile getirilerek, toplumun korku ile sindirilmek istendiği belirtildi. Partizan tutsakların dışarıdaki sesleri olmaya devam edecekleri ve üzerilerine düşen görevleri yerine getirmeye devam edeceklerini ifade etti.

SMF adına alınan sözde de toplumsal muhalefetin en dinamik kesimi olan tutsaklar üzerinden dışarıya mesaj verilmek istendiği ve sorunun sadece tüm Van F Tipi hapishanesinin değil, hapishanelerde benzeri olarak uygulamalar olduğunu ve bu uygulamalara karşı ailelerin yanında olmaya devam edeceklerini dile getirdi.