DKH’den İstanbul’da Kitlesel 8 Mart Kutlaması

İSTANBUL (11.03.2013) – 10 Mart günü saat 16.00’den itibaren Sarıgazi’de bulunan Vatan İlköğretim Okulu önünde toplanmaya başlayan Demokratik Kadın Hareketi faaliyetçileri ile İstanbul’un çeşitli semtlerinden gelen halk kitleleri, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü 8 Mart’ın kızıllığıyla alanlarda kutlamak üzere bir araya geldi.

Kadınlar ellerinde Demokratik Kadın Hareketi, DHF, İbrahim Kaypakkaya, Mao Zedung flamalarıyla kortejler oluştururken, kortejin başında çocuk yaşta evlendirilmiş bir çocuğun kendisinden çok büyük bir eşiyle gelinlik ve damatlık giymiş olarak sembolik olarak gösterildiği yürüyüş sırasında, kadın katliamlarında hayatını kaybeden kadınların resimlerinin bulunduğu bir de tabut taşındı.

“Yeni Kadını Yaratmak İradesiyle Özgür Dünya İçin Mücadeleye” yazılı Demokratik Kadın Hareketi tarafından hazırlanan pankartla, üzerinde komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın resminin bulunduğu “Onu anmak savaşmaktır” yazılı pankart da taşındı.

Kortejlerin önünde 17 Haziran 2005 tarihinde Mercan’da katledilen ve kadın faaliyetinin öncülerinden Berna Ünsal’ın büyük bir resmi ile kadın katliamında hayatını kaybeden kadınların resimleri taşındı.

‘Bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz bizimdir’

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamak üzere alana gelerek kortejler oluşturan kitle, attıkları sloganlarla coşkulu bir şekilde Demokrasi Caddesi’nden Sarıgazi Festival alanına yürüdü. Yürüyüş sırasında Sarıgazi halkına da eyleme katılım çağrısı yapıldı. Yürüyüşe kadınların kitlesel katıldığı gözlenirken, halkın yapılan eylemi sahiplenmesi dikkat çekti.

Kadınlar ellerinde “Bedenimiz emeğimiz kimliğimiz bizimdir” , “8 Mart bilinciyle emperyalizme karşı mücadeleye” , “Dil, din, ırk, cins ayrımına son! Herkese tam hak eşitliği” , “Feodalizmin kuşatmasına, sermayenin çarklarına karşı örgütlü mücadeleye” , “Ne ABD ne AB çözüm demokratik devrimde” yazılı dövizler taşıdı.

Kortejler yürüyüş sonrası Sarıgazi Festival alanında toplanırken, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Programı başlatıldı.

Devrim şehitleri için yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından kitle “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya” , “Şehit namırın” , “Mercan’da bir ses 17’ler ölmez” sloganlarını attı.

YÇKM Halk Oyunları Ekibi’nin gösterimini halk ilgiyle izlerken, ardından basın açıklamasının okunmasına geçildi.

Basın açıklamasında baskının, sömürünün, tasfiyeciliğin, keyfi gözaltıların ve tutuklanmaların giderek arttığı günümüzde Yeni Demokrasi mücadelesinin alanlara çıkmasının önemine dikkat çekilerek, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde 1857 yılında New York’ta tekstil işçisi kadınların yaktıkları isyan ateşinin kızıllığıyla kuşanılarak, alanları kuşatmaya gelindiği ifade edildi.

‘Kürtaj Yasası’yla kadın bedenine pervasızca saldırılmıştır’

Basın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: “New York’ta tekstil işçisi kadınların ‘Eşit işe eşit ücret, 10-12 saatlik işgününün 8 saate indirilmesi, çocuk işçilerin çalıştırılmaması” talepleriyle yola çıktıkları ve kendilerini sömürenler tarafından fabrikaya kapatılarak katledildikleri günün üzerinden tam 156 yıl geçti; fakat sömürü düzeni görünürde değişmişse de emekçiler üzerinde özde bir değişim olmamıştır.

Kürtaj Yasası’yla kadınların bedenine pervasızca saldırılmıştır. Adeta kadının kendi bedeni üzerindeki söz hakkı elinden alınmıştır. Doğum kontrol yöntemlerinin ise çoğu kadınlar içindir. Erkek korunmaya ihtiyaç duymamaktadır. 2002 yılında çoğu kamu görevlisi 24 kişinin N. Ç. Adında bir kız çocuğuna günlerce tecavüz etmişti. 10 yıldır süren dava neticesinde çocuğun ‘rızası var’ denilerek sanıklara alt sınırdan ceza verilmiştir. 9 Ocak 2013’de PKK kurucularından Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez devlet tarafından katledilmiştir. 13 Kasım günü Demokratik Haklar Federasyonu’na yönelik düzmece iddialarla operasyon olmuş, 62 yoldaşımız gözaltına alınmış, aralarında Demokratik Kadın Hareketi Temsilcisi Eylem Yıldız’ın da aralarında olduğu 31 yoldaşımız tutuklanmıştır.

‘En az 3 çocuk doğurun’ , ‘Tecavüzden hamile kalan doğursun devlet bakar.’ İşte bu söylemlerle mevcut iktidar ‘Kürtaj Yasası’nı meclisten geçirdi. Kürtaj Yasası’yla birlikte sağlık açısından gerekli olmadıkça sezeryanla doğumu da yasakladılar ve onlarca kadın normal doğuma zorlandığı için hayatını kaybetti. Bedenimiz bizimdir ve bedenimiz üzerindeki her hak bize aittir. Kürtaj olmamıza erkek egemen sistemin iktidarı değil, biz kadınlar karar veririz. Kürdistan coğrafyasındaki Kürt kadını ise hem kimliğiyle hem de cinsiyle eziliyor, sömürülüyor. Her gün töre ve namus cinayetlerine kurban gidiyor. İşsizliğin ve savaşın en ağır yükünü kadınlar taşıyor. Barikatların en ön saflarında yer alıyor Kürt kadınları. Özgürleşmek için feodal düzene başkaldırıyor, Roboski’de öldürülen çocuklarına ağlıyor her gün. Bedenimiz, Emeğimiz, Kimliğimiz Bizimdir.”

‘Her gün 4 kadın katlediliyor’

Kadınların sevgili, eş, kızkardeş, çocuk olarak görüldüğü için sevgi, namus… adına şiddet görerek katledildiklerinin ifade edildiği basın açıklamasında, yasalarda kadınların aleyhine hükümler bulunduğu anlatıldı.

Kadınların kan davaları ya da töreler nedeniyle katledildiği, gerek aileden gerekse toplumdan baskılar gören kadınlara karşı, CHP ve AKP milletvekillerinin olayları geçiştiren tarzda hareket ederek burjuva feodal devletin kadına bakışını yansıttığı ve bu bakışa en iyi örneğin Güldünya Tören’in katledilmesi sonrası milletvekillerinin ‘Bir hatadır oldu’ demesi olduğu ifade edildi.

‘Yeni kadını, özgür dünyayı yaratma bilinciyle örgütlü mücadelemizi büyütelim’

Yapılan basın açıklaması şu ifadelerle sona erdi: “Çalıştığımız iş yerlerinde emeğimiz her gün kat kat daha fazla sömürülmeye devam ediliyor. Kadınlar için ise sömürülme payı iki kat artıyor. Yedek işgücü olarak nitelendirilen kadın, aynı işi yapan erkekle aynı ücreti almamaktadır. İş yerinde yeteri kadar sömürülen kadın, evine döndüğünde ise tarihin ona yüklediği ‘misyonu’ yerine getirmek zorundadır. Erkek evine geldiğinde dinlenebilirken; kadın yemek, temizlik, çocuklarla ilgilenmek gibi işleri yapmak zorundadır. Yani kadın iki işte birden çalıştığı halde hak ettiği ücreti alamamaktadır; çünkü kadının ev içi emeği görünmeyen emektir. Kadın ev içinde yüklendiği bu ‘misyon’dan kaynaklı, dışarıda çalıştığı işler de aynı işler oluyor. Çocuk-hasta-yaşlı bakımı, ev temizliği gibi işlerde güvencesiz ve sigortasız çalıştırılıyorlar. İş kazası geçirdiklerinde ise sigortasız oldukları için, tedavileri işverenin insafına bırakılıyor. Kadının ev içi emeğinin sömürülmesine, güvencesiz çalıştırılmasına, yedek işgücü olarak görülmesine karşı ‘Eşit işe eşit ücret’ talebimizi yineliyoruz.

Tüm hak gasplarına, emeğimizin çalınmasına, bedenimiz üzerindeki söz hakkının alınmasına, kimliğimizin yok olmasına karşı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde alanları doldurarak, kadın erkek el ele güçlerimizi birleştirerek, Yeni Kadını Özgür Dünyayı Yaratma Bilinciyle örgütlü mücadelemizi büyütelim. Gücümüz örgütlülüğümüzdür.”

Basın açıklamasının ardından Yeni Demokrasi mücadelesi yürüten bir kadın yoldaşın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün kızıllığını selamlayan mektubu okundu.

YÇKM kursiyerlerinden Ekinsu İnce halka gitarla bir müzik dinletisi sunarken, “Çav Bella” marşını söyledi. İnce’nin söylediği marşa halk da coşkuyla söyleyerek eşlik etti.

Yapılan eylem sırasında halk, “8 Mart kızıldır kızıl kalacak” , “Kadınlar sokağa eyleme özgürleşmeye” , “Kadınlar birleşin sömürüyü durdurun” , “Bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz bizimdir” , “Cinsel ulusal sınıfsal sömürüye son” , “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya”, “Mercan’da bir ses 17’ler ölmez” sloganlarını attı.

http://www.demokratikhaklarfederasyonu.org/