Korona pandemi sürecinde, işçi ve emekçileri zorla çalıştırıldığı, zorunlu olarak çalışmak zorunda kaldıkları, işçi aylıkların ödenmediği, yoksulluğun artığı, enflasyonun yükseldiği, kadınların katledildiği, çocuklara şiddetin artığı, yüzbinlerce emekçinin üretim sürecinde pandemi hastalığı sonucu öldüğü, son bir kaç aylık bir süre içinde işçi sınıfı bu barbar sistemin uygulamalarına tanık oldu
ADHK (22-06-2020) Tekelci burjuvazinin, işçi sınıfını ve emekçileri sömürerek, azami kar elde ettiği zaman dilimi üzerinde asırlar geçmektedir. Çocuk ve kadınların da emeğini gasp ederek, emekçilerin can güvenliği sağlamadan üretim faaliyetinde bu güne kadar çalıştırmıştır. Burjuvazi, azami kar elde ederek sermayesini büyütmüş, tarihin belirli dönemlerinde ise ekonomik kriz süreçlerini yaşamış, her kriz sonrası faturasını emekçilerden çıkarmıştır. Emekçiler, tekelci burjuvaziden kaynaklı çıkan ekonomik ve sosyal krizlerin faturasını büyük bedellerle ödemişlerdir.
Dünyayı saran Korona pandemi sürecinde emperyalist sistemde yaşanan ekonomik kriz faturası, geçmişte olduğu gibi bugünde emekçilere çıkarılmaktadır. Korona pandemi sürecinde, işçi ve emekçileri zorla çalıştırıldığı, zorunlu olarak çalışmak zorunda kaldıkları, işçi aylıkların ödenmediği, yoksulluğun artığı, enflasyonun yükseldiği, kadınların katledildiği, çocuklara şiddetin artığı, yüzbinlerce emekçinin üretim sürecinde pandemi hastalığı sonucu öldüğü, son bir kaç aylık bir süre içinde işçi sınıfı bu barbar sistemin uygulamalarına tanık oldu. Kapitalist devletler, bu süreci kendi lehine çevirerek, büyük tekelerin kasalarına, emekçilerden toplanan para aktarıldı. Kapitalist sisteme karşı mücadele eden emekçilerin üzerine asker ve polis gönderildi, pandemi sürecini kulanarak, emekçilerin sosyal ve demokratik birçok hakları gasp edildi. Tekellerin rahat hareket etmeleri için yasal değişikler yapıldı. Yani üretim içinde olanların vahşi kapitalist sisteme boyun eğmeleri, mevcut koşullar içinde yaşamaları “terbiye” ederek, sokağa çıkan emekçilere kolluk kuvetleri saldırdı.
Korona pandemi süreciyle başlayan saldırılar ileriki dönemde de gelişecektir. Bu saldırının bir kaç ayağı olacaktır.
Birinci ayağı, emekçilerin direnişiyle burjuvaziden zorla alınan ekonomik demokratik haklara saldırıdır. Bunlar, asgari ücretin düşürülmesi, toplu sözleşmenin fehs edilmesi, işçi grevlerin yasaklanması, burjuvaziye tek taraflı lokavt hakkın verilmesi, 8 saatlik çalışma süresinin uzatılması, sendikal hakkın engellenmesi, yani işçi sınıfın üretimde gelen gücünün önünde engel oluşturacaktır.
İkinci boyut, Kapitalist devletler ve onların uşakları, değişik farklı ülkelerde baskılar artıracaklardır. “Burjuva demokrasi” olarak tabir edilen ülkelerin devlet bünyesinde yeni faşist partiler ortaya çıkarılacaktır. Faşist partilerin gelişmesi önündeki yasal önlemler kaldırılacaktır.
Üçüncüsü, ırk ve mezhep politikalar geliştirilecek; mevcut olan bölgesel savaşlar yaygınlaştıracaktır. Mevcut durumdaki bölgelerde yürütülen gerici emperyalist savaşlar, Ortadoğu ve diğer coğrafyalarda devam edecektir.
Dördüncüsü, kapitalist sistemi reorganize (yenileme, biçim verme) yapılacaktır.
Beşincisi, yaratılan işsizlik sonucu, kadınları belirli üretim sektöründe dıştalayarak, ücretlerin düşük olduğu ve emeğin yoğun olduğu hizmet sektöründe çalıştırılacaktır. Çocukların emeği üretime daha fazla katarak, kadın ve çocuk emeği üzerinde sömürü sağlanacaktır. Toplumda en fazla sömürülen baskı altında olan kesimde bunlardır.
Tabii belirtiğimiz konuların dışında daha geniş kapsamlı saldırılarda olacağı muhakkaktır.
Bütün bunlara rağmen, dünya emekçilerin ayak seslerinin olumlu yönden geldiğini, umut verdiğini biliyoruz. Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda ise, dünya genelinde halk hareketleri kapitalist barbarlığa ve erkek şövenizme karşı yaygınlaşarak büyümektedir.
Afrikadan, Asyaya, Avrupadan, Amerkaya kadar kitlesel direnişler sürmektedir. Dünyanın farklı ülkelerinde, “korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyen kadınların ayaklanması, Lübnanda yoksulluk, işsizliğe karşı halk isyanı, Hong Kong‘da özgürlükler için sokak ayaklanması, Amerikada ırkçı yönetime karşı başlayan, Avupada yeşil yeleklerin mücadelesiyle birleşen, “nefes almıyoruz” isyanı. Sosyalistlerin önderliğinde, Hindistan, Filipin‘de gelişen halk savaşı başta olmak üzere yeni toplumsal gelişmelerin açık fay hatlarının kırılması yönünde sürekli orak ve çekiçle dövülmektedir.
Karl Marx ve Friedrich Engels’in 1848’de “Avrupa’da Bir Hayalet Dolaşıyor – Komünizm Hayaleti” belrilemesi yaptı. Bugün Dünyada Bir Hayalet Dolaşıyor – Komünizm Hayaleti.
ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)