Düsseldorf’ta on binler kimyasal saldırıları protesto etti

Türk devletinin gerillaya dönük kimyasal saldırılarına karşı on binler Düsseldorf’ta buluştu.

Türk devletinin Güney Kürdistan’da gerilla alanlarında kimyasal silah saldırıları Avrupa’daki Kürdistani kurum ve partiler ile Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) tarafından Almanya’nın Düsseldorf kentinde organize edilen yürüyüş ile protesto edildi. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), Birleşmiş Milletler (BM), NATO ve taraf devletlerin sessizliğinin de protesto edildiği yürüyüşe Avrupa’da yaşayan on binlerce Kürt ve dostları katıldı.

Sabahın erken saatlerinde Düsseldorf’un DGB Hauz (Zap) ve Rheinwiesen (Avaşin) parkında bir araya gelen kitle, kurum temsilcilerinin selamlama ve konuşmalarının ardından iki koldan yürüyüşe geçti. Kimyasal silah kullanımına karşı temsili kıyafetlerle yürüyüşe geçen kitle kimyasal silah kullanımı sonucu şehit düşen 17 gerillanın fotoğraflarının bulunduğu pankartlar açtı. İşgalci ordunun yasaklı silah kullanmasını lanetleyen dövizler taşıyan halk, sık sık ‘Zap, Avaşin, Metina’, ‘Bijî berxwedana gerilla’ ‘Terörist Turkei’, ‘Terörist Erdoğan ‘Jin jiyan azadi’, ‘Bijî Serok’ sloganları attı. Yürüyüş Rhein Parkı’ndaki (Metina)  miting alanında son buldu. Miting alanında KON-MED eşbaşkanları Zübeyde Zümrüt ve Engin Sever’in kitleyi selamlaması ve kısa konuşmaları ile başladı. Ardından Hozan Diyar tarafından müzik dinletisi gerçekleştirildi.

Kürdistani kurum ve partileri ile Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) temsilcilerinin sahneye çıkıp kitleyi selamlamasının ardından kurumlar adına hazırlanan açıklamalar okundu. Kürtçe hazırlanan açıklamayı Soranîce Lehçede Artin Mariwan okurken, Kurmanci Lehçesi ise Rıdvan Bilek tarafından okundu. Türkçe hazırlanan açıklama metni ise Hülya Yer tarafından okundu.

Açıklamada şöyle denildi:

“Biliyoruz ki soykırımcı Türk devleti Neo Osmanlı devleti projesiyle 1920 yılında ilan ettikleri Misak-ı Milli topraklarını da kapsayan tüm Kurdistan ve bölgenin işgalini hedefliyor. Bunun için her tür kirli yöntemlerle tüm Kurdistan’da savaşı sürdürüyor. Özgürlük gerillası ve Kurdistan halkının direnişi sonucu başarısız olan Türk devleti tüm Kurdistan halkının kazanımlarını ve geleceğini yok etmek, Lozan’ın 100. yılında hayalini gerçekleştirmek için uluslararası hukuku ve sözleşmeleri hiçe sayarak kimyasal silah kullanarak sonuç almak istemektedir. Devam eden bu saldırılar ve işgal tüm Kurdistan coğrafyasına dönüktür ve Kurdistan coğrafyası bir bütün olarak soykırım kıskacındadır.  Kürtler yüzyıl önce örgütsüz, kurumsuz, savunmasız oldukları için egemenler Kurdistan’ı dörde parçaladı işgal ve ilhak politikaları ile yok edilmek istendi.

‘SESSİZ KALMAK SOYKIRIMI ONAYLAMAKTIR’

Kurdistan halkı artık örgütlü, bilinçli, kurumları ve öz savunma güçleri olan bölgede demokrasi, özgürlük, eşitlik ve kadın özgürlükçü düşüncesiyle hem bölgenin garantisi ve göz ardı edilmeyecek bir güçtür. Bunun artık bir realite olduğunu görerek Kurdistan’daki katliam ve saldırılara karşı çıkmalı, sessizlikleri ile ortak olmamalıdırlar. Avrupa’daki Kurdistanlı kurum ve partiler olarak Türk devletinin Kurdistan’da özgürlük gerillasına, sivil halka, doğamıza karşı kullandığı kimyasal silahların tüm Kurdistanlılara ve bölgede yaşayan haklara ve inançlara yönelik bir saldırı olduğunu görmeliyiz. Özgürlük gerillası direnişi ile Türkiye’nin yeni Osmancılık hayalleri olan bölgeyi işgal etme politikalarını direnişi ile boşa çıkardığı için saldırıların hedefi olmaktadır. Kurdistanlı kurumlar olarak 1988 Halepçe’de kullanılan kimyasal silahlarda olduğu gibi önce sesiz kalıp onaylamak, yıllar sonra ise bu katliamı dile getirme siyasetini kabul etmiyor ve hakaret kabul ediyoruz. Kurdistanlılar olarak başta OPCW olmak üzere uluslararası kurumlara uzun süreden beri talebimiz olan bölgeye bir heyetin gönderilmesi ve inceleme yapması çağrımızı bugün burada on binler olarak yineliyoruz ve haykırıyoruz.

Kurdistan’da işgal ve katliamlar durana kadar tüm Kurdistanlılar olarak farklı parça ve siyasi görüşe bakılmaksızın yürütülen topyekûn saldırıya karşı ulusal birlik ruhuyla karşı koyacağız. Kurdistan halkının çıkarlarını, değerlerini ve geleceğini her şeyin üstünde tutarak ortak mücadele ederek bu kirli politikaları boşa çıkararak bu yüzyılı Kurdistan özgürlük yüzyılı yapalım.

Buradan öncelikle Almanya’ya seslenmek istiyoruz. Çünkü Almanya yüz yıldır, ittihatçılardan günümüze kadar kirli savaşta Türkiye’nin en büyük destekçisi oldu. Yüzyılın başında Türkiye ve Almanya ilişkisi en güçlü şekilde yaşanırken, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında Süryaniler, Ermeniler, Rumlar ve Êzidî Kürtler soykırıma uğradı. Biz Kürt ve Aleviler bu soykırımcı zihniyeti Koçgiri’den, Ağrı’dan, Zilan’dan, Dersim’den, Maraş’tan, Sivas’tan tanıyor, biliyoruz.”

‘DERSİMLİLER VE RUMLAR DA ZEHİRLİ GAZLARLA KATLEDİLDİ’

Kuruluş aşamasında Türk devletinin Pontos Rumlara karşı Alman gazlarla soykırım uyguladığının kaydedildiği açıklamada, Topal Osman’ın “Siz hiç merak etmeyin Paşam. Bu Pontus Rumlarına öyle bir tütsü vereceğim ki, hepsi mağaralarda eşek arısı gibi boğulacak” sözü hatırlatılarak, Pontus Rumların kimyasal gazlarla katledildiğine vurgu yapıldı.

1937 ve 1938’de Dersim’de Türk devletinin zehirli gazlarla Kürtlere yönelik katliamının hatırlatıldığı açıklamada, “1937 ve ’38’de Dersim’e soykırımcı ordusunu sürerek, kadim Dersim coğrafyasının tarihsel ve kültürel varlığı bir daha ayağa kalkmasın diye toptan kırıma uğratmak istediler. Türk devleti bu soykırımda da mağaralara saklanan masum halka karşı Alman menşeili zehirli gaz kullanacak kadar insanlıktan çıkmış, kadın, çoluk, çocuk demeden binlerce kişiyi zehirli gazlarla katletmişti.”

Türk devletine dış işleri bakanlığı yapmış, dönemin bürokratı İhsan Sabri Çağlayangil’in “Neticeyi söylüyorum. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaralara saklananları fare gibi zehirledi. Ve yediden yetmişe, o Dersim Kürtlerini kestiler. Kanlı bir harekât oldu. Dersim davası da bitti” sözleri hatırlatıldı.

DEVLET YETKİLİLERİNİN İTİRAFLARI HATIRLATILDI

Türk devletinin yüz yıldır Kürtlere ve Alevilere karşı her türlü insani değeri pervasızca çiğnediğinin vurgulandığı açıklamada, şunlar belirtildi:

“Bugün de kirli sicil sahibi Türk devleti Kürtlere ve Kürt gerillasına karşı yasaklı bombalar ve kimyasal silahlar kullanmaktadır. Türk devletinin Güney Kurdistan’ı işgal harekâtına karşı meşru direnme hakkını kullanan gerilla güçlerine karşı kimyasal silah kullanmaktadır. Bu hem savaş hem de insanlık suçudur ve derhal araştırılmalıdır. Zehirli gazları, nükleer başlıklı bombaları kullanmanın insanlık ve savaş suçu olduğunu bile bile dünyanın gözü önünde Türkiye bu suçu işlemektedir. Devlet yetkililerinin suçu itiraf eden beyanlarına rağmen, uluslararası sözleşmeler kapsamında bu suçu sorgulaması gerekenler kör, sağır ve dilsiz üç maymunları oynamaya devam ediyorlar.”

Türk Tabipler Birliği Başkanı ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın “Emareler ciddidir, araştırılmalıdır” dediği için tutuklandığının kaydedildiği açıklamada, şöyle denildi:

“Devlet ve devletten beslenen düzen parti temsilcileri suçlu telaşı ile, TSK’ye iftira ediliyor diye insanları linç ediyor, hakikati karartma yoluna gidiyorlar. ‘Türk ordusu ve devleti kimyasal gaz kullanmaz, kullanmamıştır’ diyenler Hasan İzzettin Dinamo’nun, İhsan Sabri Çağlayangil’in, en son olarak da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın itiraflarına, bağımsız uluslararası kurumların açıklamalarına baksınlar. 1938’de Dersim’de sivil halka karşı kimyasal gaz kullanan Türk devletinin, bugün de aynı pratiği yinelediği açığa çıkmıştır.”

ULUSLARARASI KURUMLARA ÇAĞRI

OPCW’ye (Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü) çağrı yapılan açıklamada, “Başta OPCW olmak üzere uluslararası kurumlar derhal sorumluluklarının gereğini yerine getirmeli, gerekli inceleme ve araştırmayı yapmalı, suçu işleyenlere gerekli yaptırımlar yapılmalıdır. Aksi takdirde onlar da Türk devletinin suç ortakları olur” denildi.

Açıklamaların ardından Barış Akademisyeni Prof. Dr. Neşe Özgen bir konuşma yaptı. Özgen, kimyasal silahların ve zehirli gazların savaşlarda kullanımı ile ilgili tarihten örnekler vererek, zehirli silah stoklarının sadece yüzde 10’unun bilindiğini ve bu stoklarının yüzde 95’nin Amerika ve Rusya’nın elinde olduğunu söyledi.  Kimyasal silah kullanımı ile ilgili Şebnem Fincan Korucu’nun tutuklanmasını kınayan Özgen, Türk devletinin kimyasal silah kullanımı ile ilgili uluslararası kuruluşların inceleme başlatmalarının öneminden bahsetti.

Alman Federal Meclisi üyesi ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi Andrej Hunko ve birçok kişinin daha söz aldığı konuşmaların ardından Hozan Cömert de sahne aldı.

ORGANİZE EDENLER

Yürüyüşü organize eden kurumların isimleri şöyle:

“Rêxistinên Partî û Saziyên Kurdistanî yên li Ewrupa

YNK (Yektiya Niştimanî Kurdistan)

Tevgêra GORRAN

KCDK-E (Kongreya Civakên  Demokratîk ên Kurdistaniyên li Ewrupa)  KUR

TJK-E (Tevgêra Jinên Kurdistanê-Ewrupa)

Partiya ŞÛÎ Kurdistan  Basur

Kongra Star (Rêxistna Jin Rojava, Bakur-Rojhilatê Sûryê) Europe

Partiya Zahmetkêşan – Başûr

PADÊ (Partiya Azadî û Demokrasiya Êzîdiya)

Tevgêrê Azadî

PYD (Partiya Yekîtiya Demokrat)

P.D.K.S  (Partiya demoqrat a kurdî ya sûrî )

Partiya Çep a Kurd li Sûrî.

Tevgera Nûjen ya Kurdistanî-Sûrya.

PÇDKS ( Partiya çep a Demoqrat a Kurd li Sûriyê.)

Partiya Demokrata Kurd li Sûriya( El Partî).

Partiya Çep a Demokrat li  Sûriya.

Partiya Rêkeftin a Kurd li Sûrya.

Partiya Çaksaziya Kurd li Sûriya.

Partiya Kesk A Demokrat Kurdistanî li Sûriya.

Partiya Demokrata Kurdistanî li Sûrya.

Partiya Komanist a Kurdistanî li Sûriya.

PÎK (Partiya islamiya Kurdistan)

KKP ( Partiya Kominista Kurdistan)

Tevgera Kawa

PJAK(Partiya Jiyana Azada Kurdistan)

Yakyatî Şorşgêrî Kurdistan

KODAR  (Civaka Demokratîk û Azada Rojhelatĕ Kurdistan)

KJAR (Civaka Jinên Rojhelatî Kurdistan)

Platforma Horam

Plattform Zagros

Plattform Yarsan

Yarî Kurd

Partiya Dimokrati Pêşvero kurdi Li Surîya

Tevçand (Tevgera Çand û Hunera Kurd)

Kurdische Gemeinde Stuttgart e.V

FEDA ( Federesyona Elewîyên Kurdistan)

NAV YEK (Navenda Mal û Komelê êzdiyan)

Kurdische Zentrum Berlin

CIK ( Civaka Islamiya Kurdistan)

Enstituta Kurdî – Almanaya

Enstituta Kurdî – Bruksel

MŞD ( Meclîsa Şingal a Derveyî Welat)

YMK ( Yekîtîya Mamostayên Kurdistan)

YES (Yekitiya Êzdiyên Sûri)

Kurdische Gemeinde zu Berlin-Brandenburg e.V.

Dachverband der Êzidischen Frauenräte

DKF (Deutsch-kurdisches Forum) e.V  Dresden

Mezopotamya Halk Kongresi

Mezopotamya Özgurluk Partisi

Kurdistan Human Rights Association

Civaka Kurd ji bo Neteweyên Yekbûyî

Partiya Roj

Xeta Sor

Avrupa Demokratik Güç Birliği Kurumları

Alternatif Karadeniz İnisiyatifi

Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri Federasyonu (ADEF)

Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK)

Avrupa Devrimci Demokratik Komün İnisiyatifi (ADDKİ)

Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-KON)

Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK)

Avrupa Devrimci Komün Meclisleri (ADKM)

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi – Avrupa (SYKP Avrupa)

Dersim İnşa Kongresi (DİK)

Ezidi Koordinasyonu

İç Anadolu Kürtleri Platformu (PKAN)

Maraş Dernekleri Federasyonu (MARDEF)

Mezopotamya Halk Kongresi,

Mezopotamya Özgürlük Partisi (MÖP)

Nor Zartonk – Avrupa

Yaşanacak Dünya

Yeşil ve Sol  Parti Avrupa.”

ANF