Duvarlarla Kürtlerin birbiriyle göz teması bile engelleniyor!

Osmanlı İmparatorluğu ve İran arasında imzalanan 1639 Kasrı Şirin Antlaşması ile sınırları belirlenen Türkiye ve İran sınırı şimdi hükümetin mevcut politikaları çerçevesinde yeni bir aşamaya giriyor

Van (16-05-2017) Ahmet Arif’in ‘Pasaporta ısınmamış içimiz’ diyerek anlattığı sınırlara örülecek duvarlarla Kürtlerin sınırın öte yanında bulunan akrabalarıyla iletişimi tamamen kesilecek.

1639 Kasrı Şirin antlaşması ile birbirinden ayrılmak zorunda kalan Kuzey Kürdistan ve Doğu Kürdistan sınırda birbirleriyle kurmak istedikleri iletişim hep katliamlarla sonuçlandı. Van’ın Doğu Kürdistan ile olan sınırında tarihe geçen 33 kurşun katliamı yaşandı. Şair Ahmet Arif, Van-İran sınırında yaşananları, “Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız/ Karşıyaka köyleri, obalarıyla/Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu/ Komşuyuz yaka yakaya /Birbirine karışır tavuklarımız/ Bilmezlikten değil, Fukaralıktan/ Pasaporta ısınmamış içimiz/Budur katlimize sebep suçumuz/Gayrı eşkıyaya çıkar adımız/Kaçakçıya Soyguncuya Hayına…” dizeleriyle dile getirdi.  Sınıra kurulan yeni duvarla şimdi Kürtlerin birbiriyle göz teması bile kesilmiş olacak.

CEYLANCI: AMAÇ, KÜRTLERİ BİRBİRİNDEN TAMAMEN KOPARMAK

Sınırda yaşayan Recep Ceylancı, duvarların Kürtlerin birliğini engellemek amacıyla yapıldığını söyledi. Ceylancı, şunları ifade etti: “Her şey ortadadır, gizlenecek bir durum yok. Mevcut olan hükümetin politikalarının bir sonucudur. Bu artık ‘Kürt halkını kabul etmeyeceğim’ anlamında politik bir tavırdır. Amaç, tamamen abluka ve çemberdir, aynı zamanda ekonomik tüm alanları daraltmaktır. Yaşam haklarını kısıtlamaya yöneliktir. Rojava sınırından sonra İran’daki Kürt halkının bizimle bağları tamamen koparılıyor. Akraba bağlarından yönelik ticaret yapan insanların arasına duvar örmek hiçbir insani, İslami vicdana sığmaz. Neticede AKP iktidarının da  Kürtlere yönelik yaklaşımları ortada.  Böyle bir durumu kabul etmiyoruz ve halkımız da kabul etmiyor. İktidar yanlış politikaları yüzünden bir bütün ülke sıkıntıya girmiştir. Türkiye içine kapanıyor ancak hükümet başını bu duvarlara vuracak ancak çok geç kalınacak. Hükümete uyarılarımızı apaçık dile getirmek zorundayız. Herkes bu konuda hükümete çağrı yapmalı ve bu politikalardan dönüşün sağlanması gerekmektedir. Türkiye’de ki bütün halklar bunun acısını çekiyor. Kürt düşmanlığından vazgeçip, 2015 öncesi sürece dönerse kaos sona erir.”

ÖZGÖKÇE: İNSAN HAKLARI VE ÖZGÜRLÜKLERE KARŞI

Konuyla ilgili görüşlerini aktaran HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe de Doğu Kürdistan sınırına örülmeye başlanan duvarları en kısa süre içinde Meclis gündemine taşıyacaklarını söyledi. İnsan hakları ve özgürlüklere ilişkin kaygı yürütülmeden hayata geçirildiğini ifade eden Özgökçe, duvarın örülmesinin ardından başta idam olmak üzere insan hakları ihlallerinin sıklıkla yaşandığı İran’dan Türkiye’ye geçmek isteyenlerin “sığınma hakkının” engellenebileceğini söyledi.

Sığınmacılara yönelik “açık kapı” politikası uygulanacağına yönelik hükümet söylemlerinin kara sınırlarına duvar örülmesiyle çeliştiğini ifade eden Özgökçe, “Türkiye’nin kara sınırının uzunluğunun 2949 kilometre olduğu düşünüldüğünde henüz duvar örülmeyen 2177 kilometrelik bölüme “güvenlik” gerekçesiyle hükümetin bir çözüm önerisi yok.  Yapılacak duvarlar için çevre örgütlerinin görüşleri dahi alınmamıştır. Bölgenin ekosistemi duvardan olumsuz yönde etkilenecektir” diye konuştu.

ÇEV-DER: DUVARLARLA DOĞA KATLEDİLİYOR

Van Çev-Der Başkanı Ali Kalçık ise konuya ilişkin şunları belirtti:

“Kilometrelerce uzunlukta olan bir duvarın tarım alanları içinden geçmesi ve yol yapılması dahi çevre katliamıdır, bu kabul edilebilir bir durum değil. Canlıların yaşayabilmesi, üreyebilmesi için doğada özgürce hareket etmesi lazım. Canlıların yaşama alanı kısıtlanıyor, sadece insanlar değil diğer canlılar da birbirinden ayrılıyor. Bu açıdan çevre açısından ciddi bir olumsuzluk söz konusu. Bu konuda görüşlerimize başvurulması gerekiyor.  Doğaya ve insana hüküm etmek istiyorlar. AKP hükümetini bu politikasından vazgeçmeye çağırıyoruz.”

ANF