Ekonomik krizi yaratanlar kapitalistlerdir, faturasını da onlar ödesinler

ADHF (05-07-2020) Dünyayı etkisi altına alarak hızlıca yayılan corona salgını, kapitalist sistemde var olan ekonomik krizi büyütmüştür Corona pandemi öncesi dünya genelinde aşağıya doğru gerilemeye giden ekonomik trend gözle görünmekteydi Dünya pazarı üzerinde, Çin, ABD , Kanada, Avrupa birliği, Rusya ve Japonya devleti arasında süren çelişkiler keskinleşmişti. Böylece rekabet at başı sürerken, emperyalist güçlerde, dünya pazarlarına sahip olmaları için, askeri harcamalara bütçe fazlasıyla ayırdılar. Bu askeri harcamaların giderleri, yine emekçilerin emeğini sömürerek ve emekçilerden toplanan vergilerle karşıladılar. Ayrıca işçi sınıfının emeğini daha fazla sömürerek, işçi sınıfın önemli bir kısmını üretim dışına iterek, kayıt dışı çalıştırarak, çocuk emeğini sömürerek, pazarda rekabet gücünü güçlendirdiler. Emperyalistlerin karakterleri gereği, savaşlar çıkararak, yeni pazar arayışına girerek kendi krizlerini atlatma gibi geçici tedbirler almaya çalışmaktadırlar.

Bu sürecin akabinde corona virusu dünya ekonomisini teslim aldı, var olan kapitalist ekonomik kriz derinleşti. İşçi sınıfı yeni saldırılara maruz kaldı. Üretim dışına itilerek yeni saldırılar eklendi. İkinci dünya savaşı sonrası süreçte, işçi sınıfına karşı başlatılan ilk büyük saldırı olarak tarihe geçti-geçiyor. Corona salgını akabinde, Dünya genelinde küresel ekonomi küçüldü, bazı iş yerleri kapandı, bazı şirketler krizi bahane ederek işçiler işten çıkarıldı. Corona pandemi etkisiyle Almanya ekonomisi yılın birinci çeyreğinde yüzde 2,2. Rus ekonomisi yılın ilk dört ayında ise yüzde 1,9. Fransa ekonomisi yılın ilk çeyrekte yüzde 5,8 daralmıştır. Dünya küresel ekonomi salgınının etkisiyle bu yıl yüzde 3,2 oranında bir daralma görülebileceği tahmin edilmektedir.

Bu tabloya bakıldığında 2. dünya savaşı sonrası en büyük geniş kapsamlı ekonomik kriz olduğu aşikardır.

Dünya küresel ekonomiyi elinde tutan ülkeler, ekonomik daralmayı önlemek için bazı reform paketleri açıklamalarına rağmen, krizin önüne geçemediler. Piyasaya sürülen ekonomik paket, büyük tekelci burjuvazinin kasalarına aktarılan paradır. Kapitalist devletler, işten atılan işçiyi, topraklarını süremeyen, emeğin karşılığında ürün alamayan köylüyü, üniversitede eğitimini devam ettirmek isteyen öğrenciyi, memuru, küçük esnafı vs. geçmişte yaşadıkları hayatı düzetmesi için reform paketini yürürlüğe koymamıştır.

Yürülüğe koyduklari ekomomik paketlerle kapitalist büyük tekellerin bütçesine para aktarmıştır. Her ekonomik bunalımda olduğu gibi, corona pandemi sürecinde de büyük tekeller karlı çıkmıştır, krizin faturası emekçilere çıkarılmıştır. Emekçiler, emekçileri işten çıkararak krizi atlatma stratejik planını devreye koymuşlardır.

Bir kez daha işçi ve emekçilerin işte atılmasının, kapitalist özel mülkiyetin bir sonucu olduğu ispatlanmış ve böylece gerici egemenler suçüstü yakalanmıştır. Üretim araçları üzerinde özel mülkiyetin olması, emekçilerin üretim dışına atılması sebebini oluşturuyor. Dünya genelinde üretimde daralma ve işsizliğin büyümesi yaşanıyorsa bunun suçlusu kapitalist tekellerdir. Çünkü, işsizliği yaratanlar bunlardır. Corona salgını sonucu, Amerika’da 33 milyon işçi, Türkiye’de 5 milyon işçi, Avrupa’da 15 milyon işçi işsiz kaldı. Kanada’da işsizlik oranı Şubat ayından Nisan ayına yüzde 6 artış göstermiş, bu oran içinde gençler yüzde 14,3’ü olmuştur. Genç kadınlar sayısı ise yüzde 28,4’e yükselmiştir. Dünya genelinde 350 milliyon işsiz olacağı tahmin edilmektedir.

Toptan ve perakende, konaklama, yiyecek hizmetlerinde çalışan emekçilerin işsiz kalma oranı daha fazla olmuştur, bunlarının büyük oranı kadın ve çocuk emekçileridir. İleriki süreçte, işsizlik rakamları artacaktır.

Ayrıca kayıt dışı üretimde istihdam edenlerin sosyal güvencesi olmaması sonucu işten atılmaları, üste verilen rakamlara dahil değildir. Bu sayının dünya genelinde iki milyar civarında olduğu tahmin edilmektedir. Keza kayıt dışı çalışanların büyük çoğunluğu kadın ve çocuktur. Burjuvazi, kadın ve çocukların emeğini ucuza gasp ederek, sosyal haklarda mahrum bırakılmıştır. Pandemi sürecinde işte atılan bu kesim, sosyal ve ekonomik güvencesi yoktur. Burjuvazi, bu kesimin emeğini sömürerek artı değer elde etmiştir. Pandemi sürecinde krizin yükünü en fazla çeken toplumsal katman, kadın ve çocuk emekçileri olmuştur.

Üstte kısaca belirtiğimiz gelişmeler, özet olarak, pandemi süreci ve akabinde ekonomik krizin faturası işçi ve emekçilere çıkarıldığıdır.

Krizi yaratan kapitalist tekeller, tarihte de sürekli aynı oyunu sahnelemişlerdir. En yakın dönemde, 2000’ler sonrası Avrupa‘da emekçilerin demokratik hakları adım adım burjuvazi tarafında geri alınmıştır.

Asgari ücretin enflasyonun altında olması, kiralık firmaların yaygınlaşması, yoksulluk ve fakirlik sınırın altında yaşayanların sayısının yükselmesi, eğitimin kapitalist üretimin birer kolu haline gelmesi, üniversite kapıları fakirlere, yoksullara kapanması, sağlık sistemin iflas etmesi vs. daha sayamadığımız kısmi haklar, burjuvazi tarafında geri alınmıştır.

Bu düzen, bu sistem, bu devlet, fakirlerin, yoksulların, küçük esnafların, köylülerin, ezilen öğrencilerin, memurların, baskı altında olan Kadınların, yanı ezilenlerin, yoksulların devleti, sistemi, düzeni, değildir. Dünya ekonomisini avucunda tutun azınlık kesimin devletidir, düzenidir.

Bu düzende işçilerin, emekçilerin hakları olamaz. Emekçiler kendi iktidarını kurana kadar da bu böyle olacaktır. Sosyalist toplumda, üste verilen işsizlik, yoksulluk, ötekileştirme, milliyetçilik, olmayacaktır. Sosyalist toplumda planlı ve ihtiyaca dayanan üretim ve sağlık sistemi ücretsiz olacaktır, eğitim başta olmak üzere çocuk ve gençliğin geleceği devlet tarafında garanti altına alınacaktır.

Dolaysıyla emekçilerin kurtuluşu sosyalist sistemdedir. Sosyalist sitem için mücadelede ilerletmeliyiz. İşçi sınıfının sosyalist mücadelesi aleyhine burjuvazi kara propaganda edecektir.

Emekçi halkların birliğini engellemek için, milliyetçilik, ayrımcılık nifak tohumunu serpecektir. Emekçileri ayrıştırarak, yoksulluğun sebebini Türk, Kürt, Fas, Afgan ve yeni Avrupa’ya gelen göçmen emekçileri göstererek, ezilen emekçilerin birlik ve beraberliğini bozmaya çabalayacaktır. Tıpkı bugün olduğu gibi! Bunu başardığı oranda kendi saltanatlarını devam edeceklerdir. Emekçilerin yoksulluktan kurtulmaları için burjuvazinin gerici yalan propagandasına karşı çıkmalı, sınıf kardeşleriyle ortak örgütlenerek sosyalist mücadele ekseninde demokratik ve ekonomik talepler savunurken onunda ilerisini geçerek, kapitalistlere son darbeyi vurmalıdır.

Almanya Demokratik Haklar Federasyonu