Emek ve Özgürlük İttifakı yola çıktı: İşçi sınıfı ve emekçilerin iktidarını yani sosyalizm bayrağını yükseltmeye geldik!

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) oluşturduğu “Emek ve Özgürlük İttifakı” bugün İstanbul’da kuruluşunu ilan etti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) oluşturduğu “Emek ve Özgürlük İttifakı” bugün İstanbul’da kuruluşunu ilan ediyor.

Halk buluşması, EHP Sözcüsü Özge Akman’ın konuşmasıyla devam etti. Konuşmasına yurttaşları selamlayarak başlayan Akman, “Aslında bizim ittifakımız kendisini ismiyle de anlatan bir ittifak. Üç temel kavram üzerinden yola çıkıyoruz. Emek için yola çıkıyoruz. Özgürlük için yola çıkıyoruz ve barış için yola çıkıyoruz” dedi.

Akman, şunları söyledi:

“Dış borcun batağına düşmüşüz, her konuda dışa bağımlılığın batağına düşmüşüz, ucuz kredilerle her yeri betonlaştırmanın batağına düşmüşüz. Bu halkımıza nasıl yansıyor? Enflasyon olarak, yoksulluk olarak, işsizlik olarak yansıyor. Enflasyonumuz sıcak savaşın içinde olan ülkelerden bile daha yüksek. O konuda dünya beşincisiyiz. İnsanlarımız yoksulluk çekiyor.

Bu ülkede eğer ekmeğe bile ulaşmak bir sorun haline geldiyse tarım ve gıda üretimi alanlarında büyük ölçüde kamu yatırımları yapmalıyız. Eğer bu ülkede insanlarımız elektrik faturasını ödeyemediği için karanlıkta oturuyorsa, enerji sektöründe kamulaştırmaları hayata geçirmeliyiz. Eğer bu ülkede halk hastane kapılarında inim inim inliyorsa sağlık sektöründe kamu yatırımları yapmalıyız ve kamulaştırmaya gitmeliyiz. Neden mi? Çünkü halkın temel ihtiyaçlarını özel sektörün insafına bırakamayacağımızı defalarca öğrendik.

Tek tek yenilmemek için ne yapmalıyız?

Bak biz emekçiyiz, yoksuluz; 

bak kadın cinayetlerine kurban gidiyoruz; 

bak Alevi halkımız eşit yurttaş sayılmıyor; 

bak gökkuşağı bayrağımız yasaklanıyor; 

bak derelerimiz kurutuluyor, ağaçlarımız kesiliyor; 

bak özgürlükleri de kapsayan laiklik için mücadele ediyoruz. 

Demek ki birbirimize sarılmalıyız, demek ki birbirimize kenetlenmeliyiz, demek ki ortak mücadelemizi yükseltmeliyiz.

Bu otoriter rejim, bu tek adam rejimi bizi sıkıştırıyor, sesimizi boğmaya çalışıyor. Böyle devam etme niyetindeler belli ki. Ama bizim böyle devam etmeye hiç niyetimiz yok. Kabul etmiyoruz onların baskıcı yönetimini.

Hani yoldaşımız Demirtaş demişti ya ‘seni başkan yaptırmayacağız’ diye, biz de şimdi diyoruz ki seni başkanlıktan göndereceğiz.”

“Bu daha başlangıç, gelin birlikte yürüyelim”

EHP Sözcüsü Özge Akman’ın konuşmasını tamamlamasının ardından EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz kürsüye çıktı. Konuşmasında Saray’a karşı ortak mücadele vurgusu yapan Akdeniz, “Hep birlikte başaracağız, hep birlikte kazanacağız” dedi.

Akdeniz, şunları söyledi:

“Bu daha başlangıç diyoruz. Yürüyoruz, yolumuz uzun, yolumuz zorlu, buradan bütün sosyalist partilere, sol demokratik ilerici çevrelere sesleniyoruz. Gelin, birleşelim. Öyle uzaktan ‘biz dayanışma içindeyiz’ demekle olmaz halk ‘birleşin’ diyor. Birleşelim birleşelim birleşelim…

İşçilere sesleniyoruz, sendikalara sesleniyoruz, emek ve meslek örgütlerine sesleniyoruz, çağrı yapıyoruz. Siyasi partiler bir masada ittifak kursunlar biz ‘geliriz’ demeyin. İşçi sınıfı, emekçiler sizler bu ittifakın merkezindesiniz. Buyrun gelin, birlikte örgütleyelim. Aydınlara, yazarlara, sanatçılara, edebiyatçılarımıza sesleniyorum. Millet İttifakı’yla Emek ve Özgürlük İttifakı arasındaki gri bölgede titreyip durmayın, gelin Türkiye’nin önünü açalım. Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yer alın. Özellikle gördünüz, solcuyum diyen, sosyalistim diyen, bu ülkenin geleceğini düşünenlere sesleniyoruz. İlkelerimiz ortada. Ne diyoruz eşitlik, ne diyoruz bağımsızlık ne diyoruz anti emperyalizm, ne diyoruz laiklik. Ne diyoruz sınıf mücadelesi, ne diyoruz işçi emekçi cumhuriyeti. Var mı bundan daha ötesi? Buyrun gelin, gelin birlikte yürüyelim.”

“Yeni zaferimiz yakındır”

Ercüment Akdeniz’in konuşmasının ardından HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar konuşmalarını yapmak için kürsüye çıktı. Konuşmasında tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Aysel Tuğluk’a selam gönderen Buldan, “Bugün demokrasi için önemli bir gün. Farklılıklarımızla, coşkumuzla, kararlılığımızla ve çözüm gücümüzle gümbür gümbür geldiğimizi gösterdiğiniz önemli bir gün. Kutlu olsun” dedi.

Buldan, şu ifadeleri kullandı:

“Değiştirmeye geliyoruz, yeni bir başlangıç yapmaya geliyoruz. Demokrasinin önündeki tüm kilitleri hep birlikte açmaya geliyoruz. Hedefimiz, gerçek demokrasi, yolumuz üçüncü yoldur. Çözüm için gerekli olan irade de coşku da kararlılık da bizdedir, bu salondadır, sizlerderdir, hepimizdedir. Çünkü yolumuz Mahirlerin, yolumuz İboların, yolumuz Mazlumların, yolumuz Musa Anterlerin, yolumuz Deniz Poyrazların yoludur. Mirasımız Seyit Rızaların, Denizlerin idam sehpalarındaki dik ve onurlu duruşudur. Yeni zaferimiz 7 Haziranlar kadar yakındır. “

“Barışın hakim olduğu bir coğrafya yaratmak için geliyoruz”

Pervin Buldan’ın konuşmasının ardından Mithat Sancar söz aldı. Sancar, “Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz” dedi.

Sancar, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“İddiamız da hedefimiz de büyüktür. Dolayısıyla yürüyüşümüz de çok büyük olacaktır. Savaşların değil barışın hakim olduğu bir toprak, bir coğrafya yaratmak için geliyoruz. Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi için geliyoruz. Onarıcı bir adaleti, kanayan tüm yaralarımızı sarmak için hayata geçirmek için geliyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, ağaçlarımızı talandan kurtarmak için geliyoruz. Ve güzel sabahlara güneş olmak için hep birlikte yola çıktık geliyoruz. Rant ve yolsuzluk kanallarını kapatmak için geliyoruz. Emine annenin, Çorlu annelerinin, Roboski ailelerinin, Soma ailelerinin, Cumartesi Anneleri’nin adalet arayışındaki, Barış Anneleri’nin ve onların haykırdığı adaleti yaşanır bir hale getirmek için geliyoruz. Kadınlar için geliyoruz, saçı göründüğü için katledilen Mahsa Amin’iye can olmak için geliyoruz. Gençlerin özgürlüğü için geliyoruz. Gençlerin yarınları ve geleceği için geliyoruz. Sevgili işçiler sizler için geliyoruz. Sevgili emekçiler sizler için geliyoruz. Kayyum rejimini darbeler mezarlığına gömmek için geliyoruz. Çözüm de çözüm gücü de biziz. Bizim hikayemiz güzel ve aydınlık günlerle buluşma hikayesidir. Hoş geldin demokrasi adalet ve barış demek için günler yakındır. Yolunuz ve yolumuz açık olsun.”

“İktidar, ancak doğru da ısrar ederek onu alma cesaretini gösterenlere verilir”

HDP Eş Genel Başkanlarının konuşmalarının ardından SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu söz aldı. Kayaoğlu, “Bugün; açlığa, yoksulluğa, sefalete ve zamlara karşı öfkeyi ve mücadeleyi kuşanmaya geldik” dedi.

Kayaoğlu konuşmasında şunları söyledi;

Sosyalist Meclisler Federasyonu adına hepinizi en içten devrimci coşkumla selamlıyorum. Hoş geldiniz, onur verdiniz, gücümüze güç kattınız.

AKP-MHP iktidarı başta olmak üzere bir bütün burjuva egemenlik sistemi karşısında geniş halk kitlelerini birleştirmek, somut demokratik kazanımlar yaratmak ve önümüzdeki sürecin ortaya çıkaracağı avantajlı ve dezavantajlı siyasal zemini doğru okuyarak siyasal konum almak ve devrimci temelde hazırlık yapmak günün tayin edici politik görevlerinden biridir. Emek ve Özgürlük İttifakı bu politik görevler ve ihtiyaçlar zemininde atılmış önemli adımlardan birini ifade etmektedir.

İşçiler, Emekçiler, Kadınlar, Gençler, LGBT+’lar, Kürt halkı başta olmak üzere ezilen uluslar, aleviler, Lazlar, Çerkezler yani emekten, özgürlükten ve adaletten yana olanları, geniş halk yığınlarını adaletsiz ve burjuva yönetim biçimi olan ‘başkanlık sistemi’ ve ‘parlamenter sistem’ ikilemine hapsetmeye çalışıyorlar. Ve çözümü sadece buralardan arayan her iki anlayışı reddettiğimizi açıkça belirtmek isteriz. İşçi sınıfı ve ezilenler başta olmak üzere kapitalizmin vahşi sömürü ve yıkım saldırılarının hedefi olan bütün toplumsal dinamiklerin yegâne kurtuluş yolu eşit, özgür ve adil bir gelecek ve sosyalizmi eksen alan bir mücadele cephesi yaratmaktır. Emek ve Özgürlük İttifakının ortaya koymuş olduğu alternatif ortak mücadele cephesi bu süreci örmede atılmış olan önemli politik kazanımlardan biridir.

Evet toplumsal mücadele cephesinde önemli kazanımlardan biri olan Emek ve Özgürlük İttifakını büyütmek ve geniş halk yığınlarında, somut maddi bir güce dönüştürmek önümüzdeki başlıca görevlerden biridir. Bu anlayışla işçi sınıfı ve emekçiler başta olmak üzere, tüm ezilenleri, Kadınları, Gençleri, LGBTİ+’ları Emek ve Özgürlük İttifakı etrafında birleşmeye ve toplumsal mücadeleyi birlikte yükseltmeye davet ediyoruz.

‘işçi sınıfı ve emekçilerin iktidarını yani sosyalizm bayrağını yükseltmeye geldik!’

Bugün; AKP/MHP iktidarı ve bir bütün burjuva egemenlik sistemine karşı ortak mücadeleyi yükseltmeye geldik.

Bugün; Her türden eşitsizlik, adaletsizlik ve haksızlığa karşı eşitliği, adaleti ve özgürlüğü haykırmaya geldik.

Bugün; açlığa, yoksulluğa, sefalete ve zamlara karşı öfkeyi ve mücadeleyi kuşanmaya geldik.

Bugün; Sermayenin emek sömürüsüne, grev yasaklarına, işten çıkarmalara ve kölelik dayatmasına karşı emeğin kurtuluşunu örgütlemeye geldik.

Bugün; Faşizme karşı direnişi ve anti faşist mücadeleyi yükseltmeye geldik.

Bugün; Kürt ulusu ve Aleviler başta olmak üzere ezilen ulus, milliyet ve inançlar üzerindeki her türden baskı, asimilasyon, inkar ve katliamlara karşı ezilen halkların birliğini ve tam hak eşitliği mücadelesini haykırmaya geldik.

Bugün; Kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik baskıya, şiddete, nefret diline ve katliamlara karşı öfkemizi haykırmaya ve ezilen cinslerin kurtuluş mücadelesini büyütmeye geldik.

Bugün; kapitalist ve gerici eğitim sistemine karşı eşit, bilimsel, anadilde, demokratik-özerk Üniversite için; ücretsiz, erişilebilir, nitelikli barınma hakkını savunmaya geldik.

Bugün; kapitalist talan, rant ve yıkıma karşı doğamıza ve geleceğimize sahip çıkmaya geldik.

Bugün; faşizmin zindanlarında her türlü saldırıya karşı umudu, direnci ve kavgayı bayraklaştıran, karanlık zindanları direnişleriyle aydınlatan devrimci tutsakların sesine ses olmaya geldik.

Bugün; Kapitalist sömürü sistemine karşı işçi sınıfı ve emekçilerin iktidarını yani sosyalizm bayrağını yükseltmeye geldik.

Bugün artık sermaye partileri içinde tercih yapmaya mecbur olmadığımızı haykırmaya geldik.

Ve bizler Kentimizi, ülkemizi, ekonomimizi yönettiğimiz Kendi kaderimizi kendimizin çizdiği söz yetki kararın işçi, Emekçi ve ezilenlerde olduğu, bir yaşamı örmeye geldik.
Unutmayalım ki, İktidar, ancak doğru da ısrar ederek onu alma cesaretini gösterenlere verilir.

Bu cesaret Emek ve Özgürlük İttifakın da var. Buna inanıyoruz. Bunu başarabiliriz. Zemin buna müsait ve her şey buna uygun!

Mücadelemizin mayası ve üzerinde kendimizi var ettiğimiz, tarihsel köklerimize, birikimlerimize ve kazanımlarımıza yaslanarak ve öğrenerek geleceği kazanabiliriz. Bu vesileyle Paramazlardan Mustafa Suphilere, Deniz Gezmiş’lerden, Mahir Çayanlara İbrahim Kaypakkayalara ve Mazlum Doğanlara uzanan, yoğun emek ve bedellerle bugünlere taşınan özgürlük kurtuluş ve mücadelemizin harcı olan bütün ölümsüzlerimizi sizlerin huzurunda bir kez daha saygıyla anıyoruz.

“Tarihin en köklü ittifakını ilan ediyoruz”

SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu’nun ardından kürsüye TİP Genel Başkanı Erkan Baş çıktı. Konuşmasına “Hepinizi Türkiye İşçi Partisi adına, devrimciliğimizin olanca ateşiyle selamlıyorum” diyerek başlayan Baş, “Biz buraya tarihi izlemeye değil, tarihi yeniden yazmaya geldik. Bugün burada Türkiye tarihinin en köklü ittifakını birlikte ilan ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Baş konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Emek ve Özgürlük İttifakı Saray Rejimi’ne karşı mücadelenin en kararlı gücüdür. Bizler, bu ittifakı oluşturanlar, ülkemizin halkımızın bu iktidardan kurtulmak için bedeli ne olursa olsun mücadeleyi göze almış insanlarız. Biz Gezi’nin en güzel çocuklarının yoldaşlarıyız. Biz Suruç’ta, 10 Ekim katliamlarında, IŞİD barbarlarına teslim olmayanlarız. Biz kentleri bombalanan seçilmişleri esir alınan her gün, her saat bu ikitdarın baskısına, zorbalığına, hukuksuzluğuna karşı yarım adım bile geri atmayanların temsilcisi olmaya çalışlıyoruz. Dost düşman herkes bilsin bundan sonra aynı kararlılıkla ve mutlaka çok daha güçlü olarak bu mücadeleyi büyüteceğiz ve bu kavga sonuna kadar devam edecek. Yarım adım geri atmayacağız.

Kardeşlerim bizim bir farkımız var. Biz kurtarıcı beklemeyenlerin ittifakıyız. Biz bu ‘ülke kurtulacaksa ancak halk birleşirse kurtulur’ diyenlerin ittifakıyız. Biz buradan bir kez daha teyit ediyoruz ve söz veriyoruz. AKP’yi Recep Tayyip Erdoğan’ı sandığa gömecek ittifakız biz. Sandığa gömmekle yetinmeyeceğiz. Bir daha ülkemizin başına böyle belalar gelmesin onları ve zihniyetlerini tarihe gömecek ittifakız biz. 

Perihan Koca: Halkımızı kötünün iyisine mahkum etmeyeceğiz

Toplumsal Özgürlük Partisi Dönem sözcüsü Perihan Koca, “Halkçı bir seçeneğin inşası, demokratik bir Türkiye’nin kuruluşu için son derece tarihsel, tayin edici bir dönemin eşiğinde halkın yegane seçeneği olan kuruluşu için bir araya geldik” diyerek başladı konuşmasına.

Koca, “Ülkemiz bir yol ayrımında. Adeta bir mayın tarlasında yaşıyoruz. Memleket yangın yeri. Memleket kan ağlıyor. Devasa bir yıkım ve enkazla karşı karşıyayız. Ekonomik krizde, devlet krizde, siyaset krizde, toplum krizde. Çünkü kardeşler memleketi boğazına kadar pisliğe batırdılar. Memleketi mafyalarıyla, çeteleriyle, yobazlarıyla, zindanlarıyla, para babalarıyla boğazına kadar. Batırdılar. Halka karşı savaş ilan ederek adım adım memleketi faşizme doğru sürüklüyorlar. Görüyoruz kardeşler, bir avuç azınlık dışında hiçbirimiz güvende değiliz. Çünkü bu suç düzeninde, bu yağma düzeninde görüyoruz ki, iş yok, ekmek yok, aş yok. Çünkü bu saltanat düzeninde barış yok. Eşitlik yok, adalet yok, özgürlük yok. Hal böyleyken kardeşler birileri de kürsülere çıkıp sabredin diyor. Seçimi bekleyin. Aman ha sandığı bekleyin diyor. Yalanlara da sahte umutlara da karnımız tok. Halkımızı kötünün iyisine biz mahkum etmeyeceğiz” dedi.