Emperyalist haydutlar Suriye’yi yakıp yıkmak için can atıyorlar

ADHK (01.09.2013) Emperyalist haydutlar, sermayelerine yeni sermaye katmak amacıyla yeni bir savaş sahası açmak için her türlü kirliliğe ve küstahlığa başvuruyorlar. Son 10-15 yıllık dönemde, hedef haline getirdikleri ülkelerin insanlarını önce birbirlerine karşı savaştırıp kin, nefret ve güvensizliği geliştiriyor; yönlendirdikleri terör grupları aracılığıyla, katliamlar düzenlettiriyor. Kendilerinin eseri olan dikta rejimler, artık gelinen noktada işlerine yaramıyor ve neo-liberal sisteme ayak uyduramıyor ve dolayısıyla neo-liberal kapitalizmin çıkarlarına zarar veriyor olduğundan, değişmeleri gerektiğini dayatıyor. Ancak özellikle İslam ideolojili ve en ufak bir burjuva demokrasisinden bile uzak olan bu rejimlerde, kolay bir değişimin olması mümkün değil.

Bu rejimler, babadan-oğula geçen, aşiret sistemiyle yönetildikleri için, 30 ile 50 yıl arasında değişen dikta yönetimlere sahne olmaktadır. Ülkenin her yanında otoritesini hakim kılmış böyle bir yönetimin,“ haydi değiştirin“ demekle değişmeyeceğini bilen emperyalistler, halkların memnuniyetsizliklerini de kullanarak, ülke içinde kışkırttıkları savaş aracılığıyla hem dikta rejimini zor durumda bırakıyor, hem de çoğunlukla „kimlerden geldiği meçhul!“ katliam saldırılarıyla halkları (ki emperyalizm uşağı terör örgütlerinin, çetelerin bu saldırıları gerçekleştirdiği çoğu kez de açığa çıkıyor) zor duruma sokuyor, yerinden ve yurtlarından ediyorlar. Son yıllarda çokça kullanılan „kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmak bu ülkeye müdahaleyi gerektiren bir gerekçedir ve bu bizim kırmızı çizgimizdir“ yalanı, dünya halklarının gözünü boyamak ve sözkonusu ülkeyi yakıp-yıkmayı meşrulaştırmak içindir. „Kimyasal silah üretiyor, engellemek için müdahale ettik“ dedikleri Saddam rejimi, 1988 yılında Halepçe’de Kürt halkına karşı kimyasal silah kullanarak 5 bin insanın ölümüne sebep olduğunda; yine Türk devleti, Kürt gerillasına karşı yıllarca kimyasal silah kullandığında niye kırmızı çizgiler ortada yoktu? Bu kimyasal silahların üretiminin ABD, Rusya, Almanya, Fransa, Belçika, İngiltere, İsviçre, Hollanda vb. emperyalistler tarafından yapıldığı ve satıldığı defalarca ispatlanmadı mı? Bugün müdahale edilmek istenen Suriye’de Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve Batılı emperyalist devletlerin parmağının olduğu aşikar değil mi?

Evet, Afganistan, Irak ve Libya’ya yapılan emperyalist saldırıların amacı nasıl ki halkları zulüm ve sömürüden kurtarmak için yapılmadıysa; bugünlerde yapılması planlanan Suriye saldırısının amacı da halkları gerici Esad rejiminin baskısından kurtarıp demokrasiye kavuşturmak değil. Amaç, diğerleri gibi burayı da yakıp-yıkarak kapitalist tekellere(sanayi, inşaat, demir-çelik satışı vs…) yeni Pazar açmak, ülkeyi Uluslararası Para Fonu(IMF), Dünya Bankası ve diğer bankalara borçlu hale getirmek, bu pazarı engelsiz sömürmek ; kısaca neo-liberal kapitalist sisteme entegre etmek içindir.

Dolayısıyla, bu sömürü ve zulmün çarkının dönmesi için yapılan her düzenlemeye olduğu gibi; bu savaşa da hayır diyoruz ve karşı duracağız! Suriye halklarına yapılan saldırı, tüm halklara yapılmış saldırı olarak algılanmalı ve karşı çıkılmalıdır! Nerde yaşıyorsak yaşayalım, her savaş hepimizin yaşamından birşeyler alıp götürüyor!

-Kahrolsun Emperyalizm ve Her Türden Gerici Rejimler!

-Yaşasın Suriye ve Tüm Orta-Doğu Halklarının Anti-Emperyalist, Anti-Faşist ve Anti-Feodal Mücadelesi!

31 Ağustos 2013

ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)