Erdal Çetinkaya yoldaş mezarı başında anıldı

10 Ağustos 2010 tarihinde yakalandığı kanser hastalığı sonucunda Almanya`nın Köln şehrinde yaşamını yitiren Erdal Çetinkaya yoldaşı, ölümünün 10. yılında yoldaşları tarafında mezarı başında anıldı.

KÖLN (29-08-2020) Erdal Çetinkaya yoldaşı mezarı başında yapılan anma toplantısı, saygı duruşu, okunan şiir ve yapılan konuşmalarla sonuçlandırıldı.

Yoldaşın mezarı başında yapılan konuşmayı olduğu gibi aşağıya aktarıyoruz:

ERDAL ÇETİNKAYA ÖLÜMSÜZDÜR

Cuntanın değdiği her yeri yok ettiği, sindirdiği yılların geri de kaldığı , ölü toprağın atıldığı, artan devlet şiddetine karşı  90’lı yılların gelişen öğrenci hareketi, üniversitelere yeni bir yön veriyordu. “ YÖK kaldırılsın”, “polis üniversitelerden çıksın” , “demokratik akademik Üniversite” talepleri kampüslerde polis ve  ülkücü öğrencilerin iş birliği sosyalist, demokrat, yurtsever öğrencilere karşı saldırılar artıyordu. Akademik taleplerin yanı sıra azınlık halklar ve “Kürt sorunu” da üniversitelerin gündemindeydi. 90 yılların öğrenci hareketleri içerisinde önemli rol oynayan Yeni Demokratik Gençlik, (YDG) ve TMLGB mücadele alanını genişlettiği dönemlerdi. Bu dönemin ruhuna göre şekillenen yoldaşlarımızdan biri de Erdal Çetinkaya yoldaştı. İstanbul’dan Ankara’ya, Ankara Üniversitesi  Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesini kazanarak  kavga şehri İstanbul’dan Ankara ya gelmek Erdal yoldaşı yaratıcılığa zorluyordu. Öğrenci, memur ve bürokrasi şehri olarak bilinen Ankara üniversitelerinin en hareketli dönemlerinden birini yaşıyordu. Polis ve asker müdahalesi sonucu yaralanma ve tutuklanmaların da arttığı dönemdi. Özellikle ODTÜ devrim amfisi politik tartışmaların ve aynı zamanda polis ve askerin okuldan çekilmesi için çatışmaların da alanı olmuştu. Üniversite ile birlikte gelişen liseli öğrenciler de paralı eğitime karşı örgütleniyordu. Erdal yoldaş her iki alanda sorumluluk üstlenerek illegal faaliyet içinde görev aldı.

Okul yıllarını dönemin ruhuna uygun olarak, devrimci militan bir mücadele atılımıyla geri de bırakıp, tutsak düşen Erdal yoldaş, hapishane sürecini de bu atılımla tamamladı.

Tutuklanmadan önce bir tutsak yakını olan, yoldaşı ve aynı zaman da abisini ziyaret gittiği esnada tutuklandı. Ankara genelinde yapılan operasyonda TMLGB üyesi olarak yargılandı. Yargılanma döneminde ’94 köy boşaltmaları ve devletin Kürdistan politikalarını teşhir eden siyasi savunma yaptı. Devlet Güvenlik Mahkemelerinin bol ceza vererek yıldırma politikalarını sürdürdüğü dönemde  22 yıl ceza alarak çeşitli hapishaneler de tutsaklığı sürdü.

İlk tutsaklıkla Ankara Ulucanlar hapishanesinde tanıştı. Kendine özgü sakin, durgun, ama özünde devrimci iddiasına bağlı bir inatla, eğitim çalışmalarından, yoldaşların sorunlarıyla ilgilenmeye, tutsak temsilciliğinden, Açlık Grevi, Ölüm Oruçlarına, devrimci firar çalışmalarından, parti içi ideolojik mücadeleye, çok geniş bir yelpazede mütevazi “görev insanı” oldu.

Hapishane yıllarını müzmin bir “mahpusluk” psikolojisiyle gün sayarak çileye çeviren bir “tüketici” olmadı. Dönemin içerde öne çıkardığı tüm görevlerle kendini sorumlu sayarak üretti. Gelişti, geliştirdi. O Ali İhsan Özkan’la aynı devrimci feda kuşağının mücadeleyle yanıp tutuşan  yoldaşlığıyla, yaklaşık 8 yıl kaldığı tutsaklık sürecini üretken bir tempoyla bir eğitime çevirdi.

Erdal yoldaş, Okuyan, araştıran, tartışan tartıştıran, yetinmeciliğe düşmeyen, hatalarından öğrenen, öğreten bir perspektifi esas alan ve bundan taviz vermeyen bir kişiliğe sahipti. Erdal yoldaşı farklı kılan ve her daim mücadele içinde tutan zayıflıklarıyla yüzleşmesi, açık olması ve aşmak için çabalamasıydı.  Bu perspektife bağlı yönelimine tutunarak, kendine ait rotaya oturarak, son nefesini verdiği ana kadar Kaypakkayacılığa layık bir devrimci olarak, mücadele tarihimizde iz bırakarak aramızdan ayrıldı.

Onun şahsında bir kez daha, anısına, anılarına bağlılık sözü veriyoruz..