Frankfurt’da 38 Soykırımında idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşları anıldı

dersimADEF (Avrupa Dersim Demokratik Birlikleri federasiyono) Düzenlediği “Dersim Soykırımı ve Bugün adlı panel gerçekleştirdi

ADEF (16-11-2015) Franfurk Haterssahim Alevi Kültür Merkezin gerçekleşen panelde yoğun bir katılım ve canlı tatışmalara vesile oldu

Modöratörlüğün Fetih Koç’un yaptığı panele, ADEF başkanı Muharrem Erdoğan, AADF yönetim kurulu üyesi Bülent Uğur, sanatçı Hasan Sağlam ve araştırmacı-yazar Kazım Cihan katıldı.

Saygı duruşuyla başlıyan panele Fetih Koç Dersim soykırımı ve 1937-38 sıradan bir olay, vakka değil, İdda Teraki kadrolardan kurulan Türk devleti Dersime çok planlı ve derin bir operasiyon olduğunu vurgulayarak, “Ermeni ve Dersimlilere yapılanl bir soykırımdır diyen ve ilk defa Türk devletinin soykırım yaptığını deşifre eden.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş itibarıyla, Türk devletin İttihat Terakki temeler üzerinde kurulduğunu, Türk devletinin gerçek sınıf karekterini, ve Kemalizmi yine ilk deşifre eden, ve Türk devletinin resmi tarihinede doğru ideolojik tespitlerle darbe vurup komunist bir duruş sergileyen, “Kemalizmin sözde demokrat ve laik gözüksede ama özünde faşist diktatörlüktür” olduğunu vurgulayarak siyasal politik tesipitini yapan, yine; Kürtlerin Ulus olduğunun ve Ulusların kendi kader tayın hakını ve onlarca azınlıkların var olduğunu, ulusların-azınlıkların değişik inançların eşit haklara sahip olduğunu savunan ve bu uğrda ezilenler için mücadele verip hayatını veren İbrahim Kayapakkayadır. ve Tüm insanlığın ancak Komünal bir dünyada eşit ve özgür olacağını.” Vurgusunu yaparak paneliste katılan konuşmacılara söz hakkını verdi.

ADEF başkanı Muharrem Erdoğan, Dersimi bekleyen tehlikelere dikkat çekerek “Dersimde soykırım hala devam ettiğini, coğrafyasını, doğasını, kültütün ve inançı üzerine yoğun devlet baskısı olduğunu” vurgu yaparak Dersim kurumların birlikte ortak hareket etmeleri içinde çağrıda bulundu.

AABF yönetim kurulu üyesi Bülent Uğur; Dersim soykırımını Mustafa Kemal önderliğinde yapıldığını diyerek “Artık Alevilerin bu gerçeği kabul etmek zorunda olduğunu, Dersim soykırımı ve diğer Alevi katliamların Kemalist rejim ve CHP iktidarlarında gerçekleştiğini, Alevilerin özelde CHP ve diğer devletin gerici partilerinde kopmaları ve devrimci-demokrat örgütlerle ortak mucadele etmeleri gerektiğini” vurgulayarak önemli mesajlar verdi.

Sanatçı-yazar Hasan Sağlam; !937-38 Dersim soykırımı “Kültürel yozlaşam ve yabancılaşma depremi Dersimde yaşandığını, bu yozlaşma bugün hala devam etmektededir.” diyerek çıkarmış olduğu “Yasak Mıntıkanın Çocukları” adlı kitptanda örnekler vererek “Dersimli sanayçıların artık bir kültür-sanat cephesi oluşturmak için bir araya gelmemliler” dedi.

Son olarak araştırmacı-yazar Kazım Cihan “Osmanlıdan beri sistematik olarak Dersimi imha etme planı mevcuttu. Bir dizi sefer yapılmıştır ama Dersim boyun eğmemiştir. Jön Türk ve İttiatçılarla birlikte bilinçli bir ulus devlet konsepti söz konusuydu. Tekçilik, kaptalizmin ihtiyacı olan merkezi devletin çağrısıydı. İmparatorluktada tekçilik vardı ama burda islamcılıkla beslenmiş bir türkçülük bayrağı altında hareket planlanmıştı. Abudulhamiten beri böyle bir plan mevcuttu. Dersime defalarca planlanmış bir hareket vardı. Dağı, toprağı ve hayvanıyla kendine özerk yaşıyan bu coğrafya kabul edilmiyor bir çıban başı olarak gösteriliyordu. Islahat planlarını, göçertme projeleri, sonrasında tenkil hareketi İnönü, Bayer, Karabekir tüm egemen sınıfı kıliklerin ortaklaştığı haritalardı. Tüm ulus devletler gerçeğin hikayesidir bu. Hepsinin temelinde kapitalist medeneyetin ünüter merkezi tekçiliğe herkesi adapta etme ihtiyacı vardı. İnka, Maya, Kızıldereli katilamın gerçeğide buydu.

Kaptalizmi/Cumhuriyet paradiğması tarihsel koşulların ürünü olan “yeni” devletin icratıydı. Ve şüphesiz çok çıplak bir gerçektir bunu tarihte ilk kez deşifre eden modernist aydınlatmacı felsefeye rağmen kalkınmacı, illerlemeci tarih anlayışına rağmen, ve sol sosyalist hareketeki bütün yüklere rağmen bunu ilk kez deşifre etmiş olan Kaypakkayadır.

Tarihi buradan okumuş olan bir neslin ardıları olarak dün tüm egemenlerin lanetliler olarak adlandırıldıkların yanındaydık. Bugünde Kobanin, Kobaenileşen Silvan’ın, Cizre’nin, Kürdün yanındayız. Tüm eşitsizliklere karşi komünal bir gelecek dünyasının sadece tasavuru değil pratiğindeyiz” diyen Kazım Cihan önemli vurgularda bulundu.

Kaypakkayanın bu yeni başlangıç okuyuşu geleceğin kucaklamanın yoludur. Birilerinin şahsi tabulaştırılmas değil, tamı tamına bir gerçeğin adıdır dedi ve bunu tarihsel söylemlerle izah etmeye çalıştı. Biz ulusçu, biz milletçi, biz dinci, biz cinsiyetçi toplumların ötesinde bir tasavura sahibiz. Bu konudaki tüm eşitsizliklere karşı mücadele perspektifi, bizim özgür geleceğe açılan mücadele tahülüğümüzdür. Doğa ve toplum bir çelişki mazumesidir, tekçilik dünyayı, doğayı ve toplumu rezilrusfa etmektir, yaşanılanlarda bunlardır. Süryede, ortadoğuda ve pariste yaşanılanlar başka ne olabilirki şeklinde sözlerini bitirdi yazar Kazım Cihan.

Panelin ikinci bölümünde soru-cevap ekseninde yürüdü. Verimli tartışmalarla sonuçlandı. Sonrada sanatçı Hasan Sağlam’ın müzik dinletisiyle panel sonuçlandırıldı. Nitelikli bir güçle nicel çoğunluğa iyi bir mesaj oldu.