Gençlik yığınlarının öfkesini güce dönüştürmek; gençlik hareketi saflarında militan, diri örgütlenmeden geçer.

Emperyalist saldırganlığın insanlığı geleceksiz bir dünya’ya sürüklemek isterken kendisine karşıt gelişen alternatif, ilerici, yurtsever dinamik ve potansiyel olan gençlik yığınlarını kontrol altına almak gayreti tartışmasız bir gerçektir. Bundandır ki kapitalist-emperyalist sistem ve halk yığınları arasındaki mücadelede, gençlik mücadelesinin önemi hayatidir. Gençlik hareketimiz emperyalizm, militarizm ve ırkçılığa karşı olduğu kadar; akademik, demokratik, kültürel sorunlarda da mücadeleci kimliği ile 20 yılı kapsayan bir zaman diliminde mücadele ede gelmiştir. Geniş bir mücadele geleneğine ve tecrübeye sahiptir. Kapitalizmin her türlü imha, sindirme, yozlaştırma vb. gerici politikalarına karşı direniş göstermiş, değişik alanlarda mücadelede kayıplar verip, değerler yaratmış bir tarihsel kuruma sahip olmanın önemide değerlidir, bizler açısından.

Dünya’da gelişen gençlik hareketlerinin tarihi eskilere dayanır. Anti-emperyalist karakterde ki gençlik hareketi, militarizm karşıtı olarak boy vermiştir. 1886 yılında Belçika ordusunda oluşan “Genç Muhafızlar” oluşumu ilk sayılabilir. Buna paralel dünyada kurulmaya başlayan başka örgütlenmelerde mevcuttu. Emperyalistlerin nefretini ve dikkatini kazanan bu oluşumlar içinde sınıf mücadelesinin öncü kadroları yetişecekti. Bu genç öncülerden birisi de Karl Liebknecht olacaktı:

Komünist öncü, Birinci Paylaşım Savaşı öncesi kurulan Sosyalist Gençlik Enternasyonal’in ideolojik ve örgütsel şekillenişlerinde tarihsel rol oynayarak, Enternasyonal’in gençlik örgutlenmesini yapılandıracaktı. Sınıf mücadelesinin ve 1917 Ekim Devrimi’nin kazanımları tarihsel önemdeydi. Sosyal kurtuluş mücadeleleri ve ulusal kazanımlar emperyalist blokta bir gerilemeye yol açmıştı. İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı ile Kızılordu’nun Hitler faşizmini kendi kalesi olan Berlin’de tarihin yenilgisiyle tanıştırdığında, sermaye tekelleri içerisinde çıkmazı derinleştirmiş, sınıflar mücadelesini kazanmış, sosyalist-demokratik devrimler varlık oluşturmasının yanında; 60’lı yıllarda Vietnam’ın işgali ve bu işgale direnmeyle beraber (7 yıllık bir savaşı kapsar) 1966’ya gelindiğinde, BPKD’nin tecrübeleri ve ideolojik kazanımları, bilimsel sosyalizmin nitelik evrimi, insanlık için tarihsel bir boyut oluşturmuştur.

Aynı yıllarda gelişen öğrenci gençlik mücadelesi, emekçi yığınların mücadelesi ile bütünlük kazanınca, muazzam bir devrimci yükseliş sergileniyordu. 68 Devrimci Gençlik Hareketi olarak tarihteki yerini alan gençlik, bu dönemeçte kitlelerin büyük direnişlerine önderlik etti. Dünyayı saran bu devrimci gençlik hareketi, ülkemiz devrimci geleneğinin yeniden; doğru, ideolojik-politik olarak var olmasına etki edecekti.

Suphilerden Kaypakkaya’ya ete kemiğe bürünen bir tarih okuması, aynı zamanda BPKD ürünü olarak sınıfın öncü rolünde de rol oynayan genç komünistler üstlendi, tarihsel rolü. Emperyalist talanın ve sömürünün ezilen uluslara karşı geliştirdiği imha, işgal saldırılarına karşı gençlik cephesinde direniş örgütcüsü olarak yerini alan SYM, içinde bulunduğumuz bölgesel savaşların yaygınlık kazandığı bu durumda, devrimci görevin daha zor bir mücadele alanı olduğu bilinci ile Türkiye/Kuzey Kürdistan’lı göçmen gençliği, genelde ise örgütlenmenin zorunluluğunun bilinci ile bulunduğumuz her alanda bir bütün halk gençliğinin tek vücut olarak anti-emperyalist mücadelede birleşerek mücadele etmenin sorumluluğunun farkındadır. Yaşadığımız Avrupa coğrafyasında ırkçılığın, yabancı düşmanlığı ve iç faşistleşme gibi saldırılarda – bu saldırganlığın ilk adresi emekçiler, kadınlar ve bizler olacağız. Sadece, ekonomik ve demokratik hakların savunmasını değil, kazanımı için güçlenip var olan potansiyelimizin örgütlü gücünü: kapitalist emek sömürüsüne, emperyalist ve haksız savaşlara, ırkçı saldırılara, burjuva yoz kültüre, erkek egemen anlayışın hakim olduğu günümüzde ezilen cins ve kimliklere karşı saldırganlığa, ezilen ve yok sayılan uluslar ve milliyetler üzerindeki baskıya, dünyamızın ekolojik yıkımına ve bir bütün dünyamızı salgınlar ve hastalıklar ile daha da yaşanılmaz hale getiren esas sorumlu kapitalist-emperyalist sisteme karşı mücadelede daha da ileri mevzilerde örgütleme sorumluluğundayız.

Emperyalizm ve her türden gericiliğe karşı, mücadeleyi büyütüp sorumlu davranmak devrimci bir görevimiz olduğu unutulmadan örgütlü gücümüz olan gençlik hareketimizin saflarında örgütlenmeye, mücadeleye çağırıyoruz. Mücadele, gençlik yığınlarının öfkesini güce dönüştürmek ve gençlik hareketi saflarında militan diri örgütlenmeden geçer. Yaşadığımız bugünün dünyasında haksız savaşların, ucuz emeğin, ırkçılığın, ataerkin vb. sınıf düşmanlığının sınır tanımamazlığı had safhada ve her günde artarak devam etmektedir. Bu saldırganlığa karşı koymakta bizlerin esas görevi olmalıdır. Bulunduğumuz her alanın değişik yükümlülükleri küçük yada büyük demeden bizleri zorunlu kılan bu örgütlü mücadeleyi büyütüp, köhne bir dünya barbarlığını kendi yarattığı karanlığa mahkum edebiliriz. Ezilen sınıf daha öncede emperyalizmi yendi, tekrar yenecektir.

Örgütlü güç karşısında cüceleşecektir emperyalizm.

Gençlik gelecek, gelecek ellerimizdedir.