Kadın direnişiyle toplumsal mücadeleyi harmanlayan AlaMor, sanatta kadın duyarlılığını geliştirme hedefiyle müzik yapıyor Kadın mücadelesini müzikle buluşturan AlaMor, işçi, ev emekçisi, devrimci kadınlar için yeni bir soluk
İstanbul (28-09-2016) Toplumsal direnişle kadın mücadelesini harmanlayan AlaMor, 2013 yılında Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde kuruldu. Şarkı seçimlerini de cinsiyetçi söylemlerden arınmış olarak yapan AlaMor, yaptığı atölye çalışmalarıyla da kadınlara dokunuyor. AlaMor’dan Nilüfer Akta, AlaMor ismini toplumsal mücadelenin yanısıra kadın özgürlük mücadelesinin renklerinden aldıklarını söyledi.
Sanat cephesinden bir ses
AlaMor’un kuruluş amaçlarından birinin de sanatta kadın duyarlılığını geliştirmek olduğunu belirten Akta, “Bir kadın, hayatında müziği bir amaç haline getirmekte zorlanabiliyor. Evlendiği zaman müziği bırakmak zorunda kalabiliyor. Varoluş mücadelesi içerisinde hayatını devam ettirebilmesi için çalışmak zorunda kalması gibi nedenler dolayısıya kadınlar müzik yapamıyor. AlaMor olarak bu baskı ve zorluklara karşı müzik yapabilmek için mücadele ediyoruz. Kadınların sesine ya da kadınların dayanışmasına sanat cephesinden bir ses olmak istiyoruz” dedi.
‘Amacımız kadının sesini duyurmak’
En büyük amaçlarının kadınları bir araya getirmek olduğunu belirten Akta, “İlk amacımız kadınların sesini duyurmaktı. Kadınlar bize gelip heyecanlandıkları söylüyorlar. Bu anlamda var oluşumuz eşitliğin bir parçasıdır” dedi. Akta, sürdürdükleri çalışmalardan söz ederek, “AlaMor 7 kadınla oluştu. Bir yıl sonra da ritim atölyesi kurduk. Zamanla kadın dayanışması büyüdü. Bu aynı zamanda politik bir çalışmaydı” diye konuştu.
Şarkılarda cinsiyetçilik
Bazı şarkıların cinsiyetçiliğe hizmet ettiğini kaydeden Akta, söyledikleri şarkıların içeriğine çok özen gösterdiklerini söyledi. Akta, şu örneği verdi: “Beyaz Gelinlik marşında aslında cinsiyetçilik var. Vatan bir kadın olarak görülüyor. Savaş koşullarında da böyledir. Oradan şunu anlıyoruz, tüm devrimciler erkektir. Bu bir örnek. Biz erkek egemen zihniyetin şarkılarda nasıl yaşadığını tartışıyoruz.”
‘Algılarımızla savaştık’
Grubun bir diğer üyesi Gülçin Özer ise, repertuarı müzik topluluğundan kadınların kolektif kararıyla aldıklarını söyledi. “Mücadele eden insanların yaptığı sanat, genellikle sanatsal estetikten ödün veriyor. Bizim için her şeyden önce kadınların bir araya gelip erkeğin olmadığı bir alanda üretim yapabilmektir” diyen Özer, “İlk savaştığımız şeylerden biri kendi algılarımızdır. Üretmenin değeri, varoluş mücadelesinin değeridir” diye vurguladı.
‘Bir anlayış yaratmaya çalışıyoruz’
Kadınların bir arada olarak üretmesinin çok önemli olduğunun altını çizen Özer, düzenledikleri atölye ve provalarla birlikte üretimi keşfettiklerini kaydetti. Özer, “Yıllardır sanat denince aklımıza burjuva sınıfı geldi. Ama bu çalışmalarımızın amaçlarından biri de işçi, emekçi bir kadının içindeki sanatı, duygularını müzik aracılığıyla ortaya çıkarmak, keşfettiğimiz şeyleri paylaşmak istiyoruz. Bir anlayış yaratmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
ÖYKÜ DİLARA KESKİN / JINHA / İSTANBUL