Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Kürdistan Komitesi, “Ne faşist darbe ne de ülkeyi sürekli kaos içinde tutan Saray diktatörleri halkımızın geleceğini temsil etmektedir. Durmamız gereken saflar, özgürlüğün ve eşitliğin saflarıdır” dedi
HABER MERKEZİ (18.07.2016) – Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Kürdistan Komitesi, 15 Temmuz’da yaşanan başarısız darbe girişiminin ardından AKP/Erdoğan iktidarının baskıcı-otoriter uygulamaları daha da derinleştirme tehlikesine karşı bir açıklama yayınladı.
HBDH Kürdistan Komitesi açıklamasında, “Ne faşist darbe ne de ülkeyi sürekli kaos içinde tutan Saray diktatörleri halkımızın geleceğini temsil etmektedir. Durmamız gereken saflar, özgürlüğün ve eşitliğin saflarıdır” dedi.
Suruç katliamının yaklaştığı şu günlerde, Kürt halkını ve devrimci kamuoyunun yaşananlara sessiz kalmayarak, Rojava’dan yükselen umudu ve ışığı Bakur’a taşıma çağrısında bulundu.
Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Kürdistan Komitesi, TSK bünyesindeki bir cunta tarafından siyasi kendisine yönelen başarısız darbe girişimi sonrası demokrasi havarisi kesilen Saray-AKP iktidarının bugüne kadar sarıldığı anti-demokratik, baskı ve otoriter politikaları ileriki dönemde daha da derinleştirme tehlikesine karşı yazılı bir mesaj yayınlandı. “Ne Darbe Ne Saray Diktatörlüğü” başlığı taşıyan metinde yaklaşan YAŞ toplantısı öncesi 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimi üzerinde duruldu.
Bütün darbelerin sonucunun kaçınılmaz olarak katliamlar, yayın yasakları, gözaltılar, hak ve özgürlüklerin yok sayılması ile sonuçlandığının altı çizilen metinde, darbecileri için “Bu nedenle ‘Yurtta Sulh Konseyi”‘ ismiyle darbe yapan faşist subaylar geçmişteki ve bugündeki katliamı zihniyetten hiçbir geri yanları olmayacaklardır. Sözde huzuru tahsis edeceklerini söyleyen subaylar, 30 yıldır Bakur’da taş üstünde taş koymayanlardır. Özyönetim direniş alanlarında vahşet bodrumlarının bizatihi uygulayıcılarıdır. Ekin Wan’larımızı çırılçıplak yerlerde sürükleyenlerdir. Bu vahşeti yaşatanlar asla ve asla darbe ile ‘huzuru’ getiremezler” denildi.
Ancak diğer yandan şuan sokaklarda, medyada “demokrasi” söylemlerini dilinden düşürmeyen Saray darbecilerinin ise, ellerindeki Kürt gençlerinin kanının halen kurumadığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bir yıl önce Kobane’nin havar çağrısına karşılık veren SGDF’li sosyalist gençlerin AKP ve DAİŞ işbirliği ile katledilmesi ile başlayan katliamlar süreci Türkiye’yi adeta yaşanmaz bir ülke haline getirdi. AKP diktatörlüğü güçlenen Kürt özgürlük hareketini ve devrimci hareketi bastırmak için 7 Haziran seçim sonuçlarını Saray darbesi ile yok sayılarak halkımızın iradesi yok sayıldı. İşte şimdide darbe karşısında sürekli ‘milli iradeden’ bahsetmeleri iki yüzlülüklerinin en açık göstergesidir. Bakur’da başta Cizîr olmak üzere özyönetim direniş alanlarındaki insanlarımızı diri diri yakanlar, onların ittifakı ile gerçekleşmiştir. En küçük adalet ve hak mücadelesi katliamlarla karşılık buldu.”
Bu vurgularla birlikte 15 Temmuz’da yaşananlar, “askeri kliğe karşı başka bir askeri kliğin darbe yapma girişimi” olarak tanımlandı.
“Rojava’da yükselen umudu ve ışığı Bakur’a taşımaya çağırıyoruz”
“Dün Kürdistan’ı bombalayan, yakıp, yıkan “kahraman mehmetçiğin” bugün faşist DAİŞ’i aratmayan yöntemlerle sokaklarda başı kesilmektedir” denilen açıklamanın devamında ise şu mesaj verildi:
“Bu görüntüleri unutma ey emekçi Türk halkı. 40 yıldır Kürt halkını ‘terörist’, katliamcıları ‘kahraman’ yapan zihniyetin geldiği nokta budur işte. Çıkar tartışmaları söz konusu olduğunda askere giden emekçi yoksul erleri sokakta vahşice linç edecek bir toplum yaratılmıştır. Bu yüzden Kürdistan’daki özgürlük mücadelesi Türk halkının durması gereken gerçek saflardır. Dün Kobanê serhildanlarında katliamlara dur demek için sokaklara çağıranları hain ilan edenler bugün sokaklara çağırmaktadır. O yüzden Ne faşist darbe ne de ülkeyi sürekli kaos içinde tutan Saray diktatörleri halkımızın geleceğini temsil etmektedir. Durmamız gereken saflar, özgürlüğün ve eşitliğin saflarıdır. Suruç katliamının yaklaştığı şu günlerde yiğit Kürt halkını yaşanan bu olaylara sessiz kalmamaya, Rojava’da yükselen umudu ve ışığı Bakur’a taşımaya çağırıyoruz.’’