İbrahim Kaypakkaya Yoldaşı Anma Gecesine Çağrı

Tüm işçileri, emekçileri, devrimcileri, ezilen ulus ve milliyetlerden halkımızı, İbrahim Kaypakkaya’nın 47’nci Ölümsüzlük yılı vesilesiye düzenleyeceğimiz geceye katılmaya çağırıyoruz

47’nci ÖLÜMSÜZLÜK YILINDA İBRAHİM KAYPAKKAYA, STRATEJİK ZAFER YÜRÜYÜŞÜDÜR!

İşçiler, Emekçiler, Yoldaşlar;

HABER MERKEZİ (24-02-2020) Her bir ülkenin sınıflar mücadelesinde, gelecegi derinden etkileyen ve belirleyen tarihsel kavşaklar vardır. ’71 devrimci hareketi Türkiye-Kuzey Kürdistan sınıf mücadelesi için tarihi bir kavşaktır. Bu tarihsel kavşağın öne çıkardığı militan devrimci önderlerden Mahir ve Deniz, ortaya koydukları pratikleriyle halkların yüreginde hakkettikleri yeri aldılar.  İdeolojik-politik perspektifleriyle de sonraki süreçleri küçümsenmeyecek boyutta etkilediler. Etkilemeye de devam ediyorlar.

Ancak  bu tarihsel kavşakta bir başka önder daha tarih sahnesinde boyveriyordu. ”Türkiyenin geleceği çelikten yoğruluyor. Belki biz olmayacağız, ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak” diye haykıran Komünist Önder İBRAHİM KAYPAKKAYA’ydı..

Kaypakkaya’yı diğer devrimci önderlerden farklı kılan ve öne çıkaran TC tarihine ve tarihin belirleyici dinamiklerine,halk hareketlerine, başta Kürt ulusu olmak üzere ezilen ve gadre uğrayan, soykırımlara maruz bırakılan milliyetlerine yaklaşım tarzıydı. O, dünya komünist hareketini bile etkisi altına alan ve egemenlerin topluma hakim kıldığı resmi tarihle hesaplaşan bir meyden okumaydı.

Çünkü O; verili olanı kabullenen değil, aktarılmış olanın reddiydi.

Çünkü O; özel mülkiyet dünyası ve bunun ürünü olan kapitalizmi en küçük parçasına kadar çözümleyip, buradan oluşturduğu insanlığın kurtuluşu Komünizm perspektifinin temsilcisi Marks’ın, olay ve olguları ele alan metedolojisine sahipti.

Çünkü O; üzerinde yaşadığı coğrafyanın gerçeklerine basarak 17 Ekim devrimini gerçekleştiren proleteryanın önderi, ezilen ve sömürge ulusların özgürlüklerinin teminatı olan, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkının perspektifinin mimarı Lenin gibi, kendi coğrafyasının gerçekleri üzerinden iktidar perspektifini oluşturan metedolojiye sahipti.

Çünkü O; yaşadığı tarihsel koşulların nesnelliğinden yükselecek olan devrimin karekteri, yolu, kurulacak iktidar biçimini ve zorunlu bileşenlerini Mao’nun mantığıyla ele alandı.

İşte Kaypakkaya’yı komünist önder yapan, meseleleri ele alıp çözümleyen bu tarihsel materyalist ve diyalektik bakış açısıdır.

Biz Maoistler olarak diyoruz ki; bu temel yaklaşıma sahip olamayanlar ve anlamayanlar; ne kadar büyük iddialarda  bulunurlarsa bulunsunlar, temcit pilavı misali, O’nun cümlelerini  tekrarlamaktan öteye gidemezler. Dünde kalırlar ve geleceğide kuramazlar.

Biz Maoistler olarak biliyoruz ki; Marks’tan Lenin’e, Mao’dan Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyasının komünist önderi Kaypakkaya’ya uzanan bu diyalektik tarihsel materyalist yöntem, günümüz dünyasını anlamak, çözümlemek ve devrimleri gerçekleştirmenin, nirengi noktasıdır. Bizim de rehberimizdir ..!

Bilinir ki, anın tarihsel gerçeklerini göremeyenler ve bunun pratik-politik zorunluluklarına göre konumlanamayanlar, sınıf mücalesinin çokca tanıklık ettiği gibi, varlıklarını sürdüremezler ve misyonlarını tamamlayarak tarih sahnesinden silinip giderler.

Oysa; Alman proleteryasının komünist önderi Roza’ya atfen ifade edersek;”vardık, varız …” var olmak zorundayız..

Çünkü; emperyalist kapitalizmin, canlı yaşamın varlığını sürdürebilmesi için zorunlu olan ekolojik dengeyi ortadan kaldırdığı, zenginliklerin daha az kapitalistin elinde toplandığı, özellikle içinde yer aldığımız Orta-Doğu karaparçasının sahip olduğu zengin enerji kaynaklarına egemen olmak için, emperyalist güçlerin egemenlik savaşları ve bunun yarattığı baskı, vahşet, kan, yoksulluk, yaşayabilmek için doğup büyüdüğü toprakları terk eden milyonlar ve dayanılmaz insanlık dramları… Bütün bunlar, komünizm iddiasında olanlara daha büyük sorumluluklar yüklüyor ve acilen pratik-politik göreve çağırıyor…

O halde; başta Komünist önder Kaypakkaya’nın ideolojik-politik örsünde dövülenler, emperyalist-kapitalizmin insanlığa reva gördüğü bu dünyaya ve yaşama itirazı olanlar, zihinlerdeki ve ayaklardaki prangalardan kurtulup, tarihin omuzlarımıza yüklediği görevlere ikirciksiz sarılmak zorundadırlar..!

Robespierre’in ”sömürünün ve zulmün olduğu yerde, halkı ayaklanmaya çağırmayan alçağın tekidir” bilinciyle..

Tüm işçileri,emekçileri, devrimcileri, ezilen ulus ve milliyetlerden halkımızı, İbrahim Kaypakkaya’nın 47. Ölümsüzlük yılı vesilesiye düzenleyeceğimiz geceye katılmaya çağırıyoruz…

  1. ÖLÜMSÜZLÜK YILINDA KAYPAKKAYA YOLUMUZU AYDINLATMAYA DEVAM EDİYOR!

PARTİ VE DEVRİM ŞEHİTLERİ, DEVRİMCİ SAVAŞ MEVZİLERİNDE YAŞIYOR-SAVAŞIYOR!

YAŞASIN DEVRİM-SOSYALİZM VE YÜCE KOMÜNİZM MÜCADELEMİZ!

YAŞASIN SOSYALİST HALK SAVAŞIMIZ!

TERTİP KOMİTESİ