İDHF: Direne direne kazanacağız!

isvicreDevrimle karşı devrimin arasındaki çelişkilerin bu denli derinleştiği bu tarihsel süreçte,tarihsel meşruluğumuzu ve stratejik güçlülüğümüzü kuşanarak,saldırıların gerçekleştiği tüm kurum ve alanları savunmak,ve buradan meşru davamızın stratejik duruşuna güç olarak faşizmin tüm saldırılarını geriletmek,güncel olduğu kadar tarihsel görevimizdir Susmak, sessiz kalmak,sinmek,faşizmin hareket alanını genişletecektir. Mazlum Kürt ulusu ve O’nun iradesini,katliamlarla,tutuklamalarla teslim almaya çalışan faşizmin, çabasının beyhude olduğunun kanıtı,her alanda direnmek ve isyan etmektir.Tüm devrimci yurtsever güçlerin,birlik ruhunu geniş kitlelerle buluşturarak,özel olarak Kürt ulusuna ve genel olarak tüm devrimci-sosyalist güçlere ve Alevilere yönelen bu saldırıyı bertaraf etmek ve buradan zalimlerin gerici saltanatını altetmek,sokakları devrimci muhalefetle kuşatmanın ana yönelimi olmalıdır.

HABER MERKEZİ (06.11.2016)-İsviçre Demokratik Haklar Federasyonu (İDHF)‘nun son yaşanan gelişmelere ilişkin kamuoyuna yaptığı açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz.

Emperyalit-kapitalist sistemin hegomonya savaşlarının,Ortadoğu özgülünde, estirdiği terör ve katliamlar,yine emperyalist-kapitalist sistemin bir parçası olan bölgesel gerici diktatörlüklerin hüküm sürdüğü coğrafyalarda,uygulanan faşist baskı ve katliamlarla birleşerek,tüm insanlık değerlerinin yağma edildiği, tarihsel bir sürecin içerisindeyiz kapitalist emperyalist sistemin yer üzerınde kendi hegomanyasını .Emperyalist gerici çıkarların yanında,emperyalist bloklar,emperyalist güçlerle bölgesel gericilikler ve bölgesel gericiliklerin kendi aralarındaki kirli dalaş ve çatışmaların,ezilen ve sömürülen halklara, mazlum uluslara ve ötekileştirilmiş inanç guruplarına,kan ve katliam olarak ödetildiği bu tarihsel süreç, her anlamıyla barbar gericiliğin halklar üzerindeki vahşetini içermektedir.Kitlesel katliamlar,toplumsal yağmalamalar ve askeri işgaller üzerinden gerçekleştirilen bu barbarlık,gerici eğemenlerin tarihsel kodlarından beslenen ve bugün stratejik planlarla uygulanan bir barbarlıktır.

Özellikle,gerici burjuva klik dalaşının bir sonucu olan 15 Temmuz darbe girişimini,gerici hakimiyet sisteminin bekası için bir fırsata dönüştüren ve yaptığı karşı darbe ile tüm toplumsal dinamikleri ezme ve sindirme hareketi başlatan, Faşist “TC” nin mevcut iktidarı Erdoğan-AKP diktatörlüğü,”Yenikapı milli birlik ve irade” gerici ruhuyla,toplumun tüm örgütlü-örgütsüz muhalif dinamiklerine karşı,cihad savaşlarını boyutlandırmış durumdadır.Kendi gerici burjuva hukukunu dahi bir kenara bırakarak,Kanun Hükmünde Kararnamelerle sürdürülen darbeci OHAL yönetimi,tüm toplumsal dinamiklerin faşist kuşatmaya alınma seferleridir.Sunni-islam paradiğmalı Türk ırkçılığına dayanan zihniyete göre toplumu “tek tipleştirmeye ” çalışan bu gerici cihad odakları,Faşizme uygulama alanı açmak için,gerici gerginlik siyaseti ile toplumun her dinamiğine şiddet uygulamaktadırlar.Türk gerici hakim sınıfları,içte, tüm toplumsal muhalif dinamiklerin temizlendiği bir iktidar kurma amacıyla,Ortadoğu üzerinde “neo-osmanlıcı” hayallerle çıkar alanlarını genişletme çabaları, birbirine paralel yürümektedir.İçte ve dışta fetihçi Osmanlıcı hayalleriyle sürdürülen bu politikalar,esas olarak Kürt ulusu başta olmak üzere,tüm ilerici,devrimci güçleri ve Alevileride tasfiye edilmesi merkezlidir.

Emperyalist güçlerin Irak ve Suriye merkezli bölgenin “yeniden” dizayn edilmesi olan Musul,El Bab,Halep operasyonlarında ısrarla yer almak isteyen faşist “TC”,bu ikili hedefine ulaşmak için stratejisini belirlemektedir.Gerici cihadist güçler üzerinden,Cerablus işgaliyle,Musul,El Bab,Halep,Başika merkezli güç olmaya çalışan ve bölgedeki gerici çıkarlarına alan açmaya çalışan Faşist “TC”,Rojavadan Güney Kürdistan hattına bir koridor oluşturarak,PYD ve PKK önderliğindeki Kürt Ulusal direnişini kuşatmak istemektedir.Bu alandaki bu beyhude planlarını,Türkiye-Kuzey Kürdistan sahasında,eşine rastlanmayan bir saldırganlıkla birleştiren Faşist “TC”,özellikle Kürt kentlerinde doğa ve insandan yana tüm değerleri yakıp yıkmaktadır.Gerilla alanlarına karşı kuralsız askeri operasyonlarla sürdürülen savaş,Kürt ulusu başta olmak üzere,ilerici devrimci-sosyalist güçlerin yerel ve burjuva parlementoda oluşmuş iradesine,kendi hukukunu tanımadan futursuzca saldırmaktadır.Kamu alanında “FETÖ” soruşturması adı altında,yurtsver,ilerici dinamiklerin tasfiye edilmesi,Yurtsever-devrimci yerel yönetimlere kayyum atamaları ve seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması,bugün HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın içinde bulunduğu 9 HDP milletvekilinin tutuklanması,sürdürülen bu gerici topyekün savaş konseptinin sonucudur.Faşist hakimiyet sistemi,gerici sürecinin ihtiyacı olarak,”başkanlık” sistemiyle yaratmak istediği “tekleştirme” elbisesini,tüm topluma ve gerici hakimiyet aracı olan devlete giydirmek istemektedir.Bu amacına ulaşmak için,örgütlü ve diri olan,sürece karşı direnen tüm güçleri tasfiye etmeyi,stratejik hedefi olarak belirlemiştir.Kürt ulusu,Aleviler ve devrimci-sosyalist güçleri esas alarak, tüm toplumsal dinamiklere pervasızca yönelen bu saldırıların nedeni,bu faşist stratejik planlardır.

Devrimle karşı devrimin arasındaki çelişkilerin bu denli derinleştiği bu tarihsel süreçte,tarihsel meşruluğumuzu ve stratejik güçlülüğümüzü kuşanarak,saldırıların gerçekleştiği tüm kurum ve alanları savunmak,ve buradan meşru davamızın stratejik duruşuna güç olarak faşizmin tüm saldırılarını geriletmek,güncel olduğu kadar tarihsel görevimizdir.Susmak,sessiz kalmak,sinmek,faşizmin hareket alanını genişletecektir.Mazlum Kürt ulusu ve O’nun iradesini,katliamlarla,tutuklamalarla teslim almaya çalışan faşizmin, çabasının beyhude olduğunun kanıtı,her alanda direnmek ve isyan etmektir.Tüm devrimci yurtsever güçlerin,birlik ruhunu geniş kitlelerle buluşturarak,özel olarak Kürt ulusuna ve genel olarak tüm devrimci-sosyalist güçlere ve Alevilere yönelen bu saldırıyı bertaraf etmek ve buradan zalimlerin gerici saltanatını altetmek,sokakları devrimci muhalefetle kuşatmanın ana yönelimi olmalıdır. Devrimci olmanın, demokrat olmanın sınandığı günler bu bu koyu karanlık günlerdır, dolaysıla  gün devrimcileşme ciğerlerı zorlama ve cüreti kuşanma günüdür. Bu persepektıfle mücadelenın bütün alanlarında faşizime topyekün savaşa ve gericılığe karşı direnerek karşı koymak ve halkların ortak mücadele birliğini örgütlemek önümüzdeki kacınılmaz acil devrimci görevlerden biridir.

Faşizime karsı omuz omuza!

Direne direne kazanacağiz.!