İDHF; İsviçre’de pandemi sürecinin yönetilmesine dair yaklaşımımızdır!

Gelinen aşamada pandemi vesilesiyle İsviçre devletinin aldığı önlemlerin sermayenin çıkarlarını koruma esaslı olduğunu görebiliyoruz. pandemi süreci boyunca önlemler kapsamına alınan üretim sahalarında emek gücünün karşı karşıya kaldığı mağduriyet; çalışanların sağlıklarının hiçe sayıldığı bazı iş kollarında çalışmaların zorunlu tutulduğu, çalışma sürelerinin kısaltıldığı iş alanlarında ise üretim kaybının emekçinin hesabına fatura edildiği, eksik ödenen maaşlarla yaşamlarını idame etme zorunluluğun getirildiği, iş-işçi bulma kurumunun pandemi sürecini gözardı eden keyfi uygulamalara maruz bırakılmas;ı biçiminde yaşanmaktadır.

Eğitimde koşulların zorunluluğuna göre altyapı ve sağlık öncelliği yerine ekonomik kaygıları önceline alınarak virüsün yaygınlaşmasına zemin yaratıldığı, eğitimde başarı kriterini yapılan ekonomik tasarrufla ele alındığı gerçeğidir.

UBS yetkililerince yapılan açıklamada milyarderler korona sürecinde sermayelerini 4/1 oranında artırarak 10.2 trilyon dolar kazandıklarını belirtiyorlar.

Sosyal ortamın gittikçe korku iklimine dönüştürülmesinin yarattığı paniği fırsata çeviren sermaye, tekellerin çıkarlarının esas alan uygulamaları yaygınlaştırarak, güvenlik politikalarını sahada yaşamakta, para cezaları, gözdağı, yer yer şiddet uygulamalarıyla otoriteyi yaşamda asıl norm haline getirmeye çalışmaktadırlar. Bu sosyal sınırlanmışlık ortamında bireylerin uğradığı maddi ve psikolojik mağduriyet de sümenaltı edilmektedir.

Sağlık kurumlarının artık acil hastalara yetecek yerleri olmamasına karşın ek merkezler kurmak yerine virüse yakalanmış ya da sendromlarının bulunduğu kişiler muayeneyi görmek yerine, evlerinde karantinaya alınarak bir anlamda kaderlerine terk edilmektedir. 14.10.2020 verilerine göre İsviçre’de toplam 68 bin 534 hasta olduğu halde, 19 Ekim’deki açıklamada bu sayının yalnızca beş yüz seksen dördünün hastanede tedavi gördüğü söylenmiştir.

Ekonomik olarak oldukça geniş olanaklara sahip olmasına rağmen, kapitalizmin rekabet yarışından kopma riskini göze almayan İsviçre kapitalist sisteminin, insanların ölümünü önceleyen bu gerçekliğini deşifre etmeden ve buna karşı mücadele verilmeden geleceğimizin tehdit altında olduğunu unutmamalıyız.

Zaman geçirmeden şu talepleri güncelleştirmeliyiz.

  1. Yeni Sağlık merkezleri açılmalı
  2. Eğitimde dönemin koşullarına göre şekil verilmeli
  3. Korku yaymaya ve para cazalarıyla bireyi soymaya dayalı güvenlik politikaları derhal terkedilmeli; bireyin korunması ve sağlığı merkezli güvenlik politikasına geçilmelidir.
  4. Ekonomik kaynaklar insanların insanca geçimine ve refahına sunulmalıdır
  5. Sağlık felaketini yaşayan kitlelere ayrıca finansal mağduriyet yaşatılmamalı; büyük tekellerin kasalarındaki paralar, parasızlık nedeniyle sağlığa, tedaviye ve yaşam gereksinmelerine ulaşamayanlara ulaştırılmalıdır.

İsviçre Demokratik Haklar Federasyonu