Yaptığı konuşmalar dayanak gösterilerek ‘örgüt üyesi olmak’ iddiasıyla tutuklanan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek’e, sorgusunda parti programında da yer alan demokratik özerklik ile ilgili sorular yöneltildi Yüksek, yöneltilen sorulara eş genel başkan olarak Anayasal güvence altındaki partisinin programını anlatmak kadar doğal bir durumun olmayacağını söyleyerek yanıt verdi Yüksek hakkında verilen tutuklama kararına dair Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan açıklamada ise, Yüksek’ten K.Y. diye bahsedilip, siyasi kimliği görmezden gelinmeye çalışıldı
HABER MERKEZİ (13-05-2016)- Amed’de 11 Mayıs günü partisinin genel merkez irtibat bürosundan çıktığı sırada katıldığı basın açıklamalarındaki konuşmaları gerekçe gösterilerek gözaltına alınan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, dün savcılık sorgusunun ardından sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği’nce ‘örgüt üyesi olmak’ iddiasıyla gece yarısı tutuklandı. Yüksek’in, illegalize edilerek tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen deliller ise partisinin programında yer alan maddelerin propagandasını yapmak.
Mahkemede verdiği ifadesinde yöneltilen suçlamalara karşı, Anayasal güvence altında faaliyet yürüten siyasi bir partinin eş başkanı olduğunu vurgulayan Yüksek, yapmış olduğu açıklamaların da partisinin faaliyetleri çerçevesinde, siyasi görevi dolayısıyla olduğunu kaydetti.
‘Özerklik sistemini istiyoruz’
Partisinin en çok üzerinde durduğu kavramın özerklik olduğunu ifade eden Yüksek, “Yerel yönetimin güçlenmesi şeklindeki çalışmalardır. Biz 10 yıldır yürüttüğümüz siyasi faaliyetimizi, sürekli yönetim şekli olarak özerkliği savunarak inşa ettik. Ancak bizim savunduğumuz özerklik şiddete dayanmayan, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü içerisinde gerçekleşmesini istediğimiz yönetim şeklidir. Biz bunları sürekli anlatmamıza rağmen savcılık tarafından yaptığımız açıklamalar şiddetle ilişkilendirilerek tutuklanmak üzere hakimliğinize sevk edildim. Şiddeti benimseyen bir siyasi parti değiliz. Bir siyasi parti olarak demokratik çerçeve içerisinde özerklik sistemini istemekteyiz, hiçbir zaman bölünmeyi talep etmedik. Söylemiş olduğum sözler yorumlanarak anlam çıkarılmamalı, zaten ne demek istediksek, bunu açıkça söyledik” vurgusu yaptı.
‘Barışçıl faaliyetler suç gibi gösterilmiş’
Yine yaptığı açıklamalarda hükümet aleyhine kullandığı sözlerin savcı tarafından çarpıtıldığını belirten Yüksek, şunları söyledi: “Ben bir siyasi partinin eş genel başkanıyım. Hükümetin görüşlerine katılmak zorunda değilim. Muhalefet partisi olarak hükümetin görüşlerine katılmayabilirim, eleştirebilirim, şu anda hükümeti sert bir şekilde eleştirdiğim söz konusudur. Son dönemde gelişen çatışmalı süreçte, hükümetin yürüttüğü politikalar nedeniyle suçlu olduğunu düşünüyor ve bunu söylüyorum, ancak bu süreçte meydana gelen can kayıpları önlemek için girişmiş olduğum barışçıl faaliyetler de yorumlanarak suçmuş gibi dosyaya yansıtılmaya çalışılmaktadır.
Biz çatışmaların durulması, ölümlerin durdurulması için demokratik bir çalışma içerisinde faaliyet gösteriyoruz. Bir siyasi parti olarak gücümüz yetmiyor, bu çatışmaların ve ölümlerin durulması için halktan yardım istiyoruz. Işıkları kapatma, yasalar çerçevesinde yürüyüş yapmaya çağırıyoruz. Problemleri çözmek için defalarca sorunun taraflarına çağrıda bulunduk. Üzerime atılı suçlama örgüt üyeliğidir. Ancak dosyayı incelediğinizde de anlayacağınız gibi bir örgüt ile aramdaki organik bağ hiyerarşik yapıya dahil olup olmadığı ve aldığım emirler doğrultusunda eylemler yapıp yapmadığıma ilişkin dosyada tek bir delil yoktur. Ne bir telefon görüşmesi, ne bir belge ne de fiziki takip gibi somut bir delil bulunmamaktadır. PKK’nin özerkliği savunmuş olması, bizim de aynı politikayı güttüğümüz anlamına gelmez. PKK amaçları doğrultusunda silahlı mücadele verirken, biz bunu benimseyerek demokratik siyasi yollarla mücadele vermekteyiz.”
‘Partimin siyasi propagandasını yaparım’
Yüksek’e ‘sokağa çıkma yasakları’ döneminde Silopiya’da (Silopi) katledilen DBP PM üyesi Seve Demir’e ilişkin yaptığı açıklama da yöneltildi.
Sözkonusu açıklamayı Seve Demir’in Parti Meclisi (PM) üyeleri olması ve sivil olmasından dolayıdır yaptığını belirten Yüksek, “Ben hükümetin sorumlu olduğunu düşünmemden dolayı bu konuşmaları yaptım. Hükümet üstlenmiş olduğu görev nedeniyle kiminle mücadele ederse etsin sivil kayıpların önüne geçmek zorundadır. Ben partimin üyeleri, belediye başkanları tutuklandığı zaman buna tepki gösteririm. Biz yıllardır verdiğimiz mücadelelerde siyasi bedel ödemeye devam ediyoruz. Ben bir silahlı örgüt mensubu değilim, irtibat içinde değilim, silahlı faaliyet içerisinde değilim. Kendi siyasi partimin propagandasını, programını ve ülkelerle ilgili gelişmeleri söylerim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben siyasi bir partinin eş genel başkanıyım. Sabit ikametgah sahibiyim, tutuksuz olarak yargılanmayı talep ederim” dedi.
Başsavcıdan ilginç açıklama!
Yaptığı bu savunmaya rağmen tutuklanan Yüksek hakkında Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz’ın imzasıyla dikkat çekici bir açıklama yayınlandı.
Başsavcı Solmaz, tutuklanmasına ilişkin yaptığı açıklamada sadece isminin baş harflerini verdiği Yüksek’in, DBP Eş Genel Başkanı olduğunu belirtmekten de kaçındı. Yapılan ıo açıklama şöyle:
“Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen 2015/39378 numaralı soruşturma kapsamında, İlimizde PKK/KCK Terör Örgütüne yönelik Cumhuriyet Başsavcılığımız koordinesinde Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğünce 10/05/2016 tarihinde şüpheli K.Y gözaltına alınmıştır. Soruşturma kapsamında şüpheli K.Y.’nin İl Emniyet Müdürlüğündeki işlemleri ardından Cumhuriyet Başsavcılığımızca 12/05/2016 tarihinde Türk Ceza Kanunu’nun 314/2 (Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma) maddesi kapsamındaki eylemi iddiasından tutuklanması talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilmiştir. Diyarbakır Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince tamamlanan 2016/205 numaralı sorgusunun ardından şüpheli K.Y.’nin Türk Ceza Kanunu’nun 314/2 (Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma) maddesi kapsamındaki eylemi iddiasından tutuklanmasına karar verilerek konumuna uygun Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmiştir” (diha)