Karayılan, ‘’Bu günlerde Bahoz arkadaş çıkıp bir açıklama yapabilir Herkes şunu iyi bilmelidir ki Bahoz arkadaşımız görevinin başındadır’’ dedi
HABER MERKEZİ (13-07-2016) – PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Türk devletinin özel savaş propagandası yaptığını, gerçekleri farklı yansıtarak gerilla eylemlerini etkisiz göstermek istediğini söyledi
Türk devletinin Bahoz Erdal’e ilişkin yaptığı haberlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karayılan, ”Biz aramızda tartışma yürüttük ve bazı arkadaşlar ‘’Türkler istedi diye cevap vermemiz gerekmez ve Bahoz arkadaşın konuşması gerekmiyor’’ dediler. Fakat şimdi Bahoz arkadaşımız konuşsun ve böylece bu yalanlardan kurtulalım’’ fikri ön plana çıktı. Bu sebeple bu günlerde Bahoz arkadaş çıkıp bir açıklama yapabilir. Her kes şunu iyi bilmelidir ki Bahoz arkadaşımız görevinin başındadır.’’ Dedi.
PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan, Dengê Kürdistan radyosuna konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu.
Türk medyası ve AKP yetkilileri tarafından HPG komutanlarından Bahoz Erdal’ın Suikast sonucu yaşamını yitirdiğine dair propagandalar yapılmakta. Bu propaganda ve iddialar ne kadar doğru?
Şimdi her kes bunu iyi bilmelidir ki, Türk sömürgeciliği ve AKP devleti 3 farklı yöntemle bize karşı savaşmaktadır. Bunlar nelerdir? İstihbarat, Teknik ve psikolojik savaş üzerinden bizim ile savaşmaktadır. Eskisi gibi onlarda esas olan savaşacak güç kalmamıştır. İstihbaratı güçlendirmek istiyorlar, tekniği kullanmak istiyorlar ve olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek istiyorlar. Toplumda böylelikle bir algı oluşturmak ve olmayan bir şeyi varmış gibi göstermeyi esas alıyorlar. AKP kendisi için bir sanal zaferi oluşturmak istiyor. Havuz medyaları var ve propagandacıları çoktur, televizyon ve radyolarda konuşmak isteyenleri bir araya toplamışlar ve her birine bir rütbe de vermişler. Bunların bazılarını profesör yapmışlar, bazılarını da köşe yazarı yapmışlar, konuşuyorlar. Bir yalan makinesi misali, olmayan şeyleri varmış gibi yansıtma çabasındalar. Bunu öncülüğünü de Erdoğan yapmaktadır. O kendisi zaten psikolojik savaş komutanı gibidir.
Örneğin şimdi, ‘şu ana kadar 8 bin kişi öldürdük’ diyorlar. Külliyen yalan. Bilindiği gibi daha önce de bunun açıklamasını yapmıştık. Bu son 11 aydaki şehit sayımız 800’e hâlen ulaşmış değil; HPG ve YPS dahil 800 olmuş değil fakat Erdoğan 8 bin diyor. Yani Erdoğan ‘yendik’ demek istiyor, fakat bu doğru değil. Yalan dolanla bir yerlere varmak istiyorlar. Toplumda bir algı oluşturup bu biçimde kendini hep gündemleştirmek istiyor.
Şimdi Kürdistan’da kaynaklar var. Yeni yol ve yöntemlerle Kürdistan Özgürlük gerillaları eylemler yapıyorlar ve bu eylemlerde karakollara dair ortada hiçbir şey kalmıyor. Düşman ağır kayıplar veriyor. En son Cewzat karakolu tamamen imha edildi. Daha önce de bu tür eylemler düzenlendi ve bir düzeye sahip eylem biçimleridir. Fakat bunu yansıtmamak, gündemi değiştirmek amacıyla ve kayıp verenler bizmişiz gibi göstermek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Örneğin Şemdinli’de arkadaşlarımız geniş kapsamlı bir koordinasyonla düşmanın bir çok üssüne saldırı düzenledi. Sonra Türk savaş uçakları saldırı düzenledi 3 arkadaşımız şehadete ulaştı, sonra bir arkadaşın daha şehit düşmesiyle toplamda 4 arkadaşımız şehit düştü. Fakat Türk devleti, ‘’17 kayıp verdiler, aralarında iç çatışma çıktı’’ diyor. CNN’de buna yönelik program yaptılar ki onlara göre 2 arkadaşımız arasına tartışma yaşanmış, sorunlar çıkmış ve bizler yeniliyormuşuz. Fakat gerçekte eş zamanlı olarak arkadaşlarımız 9 karakolu vurmuşlar. Bütün üsler vurulmuş, karakol yapıları üzerlerine yıkılmış, karakollarını terk etmek zorunda kalmış ve perişan olmuşlar. Hepsi intişare çıkmış ve bu büyük eylemde 4 arkadaşımız şehit düşmüştür. Fakat onlar, ‘’17 kayıp verdi ve birbirine girdiler.’’ Diyorlar. Yani hakikati çarpıtmak istiyorlar. Önceleri Doğan Medya Grubu mesafeli yaklaşıyordu ama şimdi onlar da psikolojik savaş çerçevesinde hareket ediyorlar. Çünkü artık bu gruba ait TV kanalları da bu tür şeyler yansıtıyor.
Yani Türkiye devleti Kürdistan’da kendini yalanlar üzerinde inşa etmiş durumda. Büyük ve tarihi Kürdistan’ı inkar edip, ‘yok’ diyorlar. Bu sebeple bunların her şeyleri yalan dolan. Halkımızın onlara kulak vermemesi gerekir. Güya Bahoz Erdal arkadaşımız Qamışlo’da. Nereden biliyorlar? Yok öyle bir şey. Fakat onlar, ‘’vurduk’’ diyorlar. İlk gün, ‘’biz öldürdük’’ dediler. Başbakan Yardımcısı da öyle dedi. Görünen o ki bazı amaçlar peşindeler. İlkin böyle dediler ama diğer gün halk onların yalan söylediklerini anladı. Sonra da, ‘’böyle bir şey yok’’ dediler ve ‘’teyit edilmesi gerekir. Teyit etmeye çalışacağız’’ dediler. Ama ‘’yanlış yaptık, yalan söyledik’’ demediler. Fakat bunu demiyorlar, üzerinden kaç gün geçmiş olmasına rağmen hâlen, ‘’teyide muhtaç’’ diyorlar. Havuz medyasının bazı kanalları hâlen bu haberi yineliyor. Biz aramızda tartışma yürüttük ve bazı arkadaşlar ‘’Türkler istedi diye cevap vermemiz gerekmez ve Bahoz arkadaşın konuşması gerekmiyor’’ dediler. Fakat şimdi Bahoz arkadaşımız konuşsun ve böylece bu yalanlardan kurtulalım’’ fikri ön plana çıktı. Bu sebeple bu günlerde Bahoz arkadaş çıkıp bir açıklama yapabilir. Her kes şunu iyi bilmelidir ki Bahoz arkadaşımız görevinin başındadır.
Önemli olan şu ki halkımız ve arkadaşlarımız AKP devletini bu türlü psikolojik savaş yöntemlerine karşı tedbiri elden bırakmamalarıdır. Dün bu savaşın öncülüğünü yapanlardan biri ne diyordu? ‘’Bu savaşın 100’de 80’i psikolojik savaştır’’ diyordu. Yani kendi yaklaşım ve yöntemlerini dile getiriyordu. Bunlar savaşın 100’de 80’nini yalanla yürütüyorlar. ‘’Tugay El Hemîs yaptı’’ diyorlar. Hiç kimse Tugay El Hemis’i duymuş değil, böyle bir şey yok. Bu MİT’in işi. MİT’in kendisi böyle bir şeyi harekete geçirmiş ve bu ismi koymuştur. Görünen, MİT bazı senaryoları geliştirmek istiyor ama ne güçleri ne de haberleri var. Bazı şeyler geliştirmek istiyorlar ama bu yöntemlerinde çok yüzeyseller. Gerçekte Til Hemis Tugayı diye bir şey yok. Kısacası bunlar ne yapmak istiyorlar? Rojava devrimine karşı taburların olduğunu yansıtmak istiyorlar. Til Hemis Qamişlo’ya bağlı olduğu için, orada bir savaş olduğunu yansıtmaya çalışıyorlar. Ama böyle bir durum yok. Ve bunun dışında da PKK komutanlarının Rojava’da olduğunu yansıtma çabası içindeler. İşte onları orada öldürdük demek istiyorlar. O aralar NATO Zirvesi vardı ve zirve üzerinde etkide bulunmak adına böyle bir yalana sarılmış olmaları muhtemeldir. Çünkü onlar Rojava Devrimi hakkına bazı kararlar aldırmak istiyorlardı fakat başaramadılar. NATO üzerinde etkide bulunmak adına böyle bir hesaba sahip olmuş olabilirler.
Kısacası bu külliyen yalan ve kendi yalanlarında boğulsunlar. Halkımız, demokrat kesimler ve arkadaşlarımız bu tür psikolojik savaş yöntemlerine karşı uyanık olmalıdır. Halkımızın da bu tür yalanlara kanmaması gerekir.
Konu Türkiye toplumudur. Bunlar Türkiye toplumunu kendi ellerinde bir araca, oyuncağa dönüştürmüş durumdalar. Türkiye toplumunun bu tür yalanlara karşı tutum geliştirmesi gerekir. Çünkü bunlar yalanlarla sonuca ulaşmayı arzuluyorlar ve yalanda belli bir derinlik yakalamışlar. Örneğin hırsızlık yaptılar ama yapmadık dediler ve tersyüz ettiler. Sanki Türkiye toplumuna da bunu kabul ettirdiler ve bu yüzden de yalan söylemekte daha da ustalaştılar. AKP devletinin yürütmüş olduğu yalan üslup ve tarzı diğerlerine nazaran daha da gelişmiş durumdadır. Bu üslup ve tarza karşı her kesin uyanık olması gerekir. Bunlar bu tür yol ve yöntemlerle başarılı olamazlar. Onlar başarılı olamazlar ve bu açığa çıkacak.
Kendilerini Rusya ve İsrail’in kucağına attılar. Rusya’dan özür dilemediler kendilerini Rusya’ya teslim ettiler. Kendilerini Putin’in iradesine teslim edip, ‘’bizi bağışlayın’’ dediler.
İsrail’le olan ilişki biçimi de böyledir. Bunlar bu kadar onursuzdurlar. Kürt davasının, Kürt Özgürlük Hareketi karşısında ellerini güçlendirmek ve önünü kesmek adına ve kimsenin Kürtlere yardım etmemesi için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bize karşı bir anlaşma sağlamak adına namuslarını bile pazara çıkarırlar. Bunların karakterleri böyle, bu açığa çıktı. Bunca yıldır Suriye’ye karşı dillerine geleni esirgemediler. Suriye devletini darmadağın ettiler ve bugün, ‘’Suriye ve Mısırla sorunlarımızın olması için hiçbir sebep yok ortada.’’ Suriye’yi sen harabeye çevirdin ve milyonlarca insanın Suriye’den çıkmasına sen sebep oldun. Bunu sen yaptın. Sabah akşam Suriye ve Suriye başkanına küfür ettiler ve şimdi de sıkıştıkları için ve çökmek üzere oldukları için; Kürtlerin hak ve statü sahibi olmalarını engellemek için, Suriye ve herkesle ittifak kurma peşindeler. Bunlar etik ve prensip sınırlarının dışına çıkmışlar. Biricik amaçları Kürdistan Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmek ve buna karşı kendilerini güçlü kılmak. Bu eksende mevzilenmişler ve buna göre hareket ediyorlar. Bu yüzden yalan söylüyorlar, bu yüzden kendilerini başkalarının kucağına atıyorlar. Bütün bunlar onların zayıflıklarını gösteriyor. Halkımız şunu iyice bilmeli, bunlar vahşetlerinin, şehirleri yıkmasının altında yatan saik zayıf düşmüş olmalarıdır. Çünkü onlar da artık kendi sonlarını görmüş durumdalar. Yani artık Kürtler eskisi gibi ezilmiş durumda kalmayacak, Kürtler üzerine artık eskisi gibi diktatörlüklerini yürütemeyeceklerdir. Bunlar gördükleri için pervasızca hareket ediyorlar.
Bundan sonraki sürecin seyrin nasıl olacak?
İşgalci Türk devletiyle daha büyük bir savaşa girişeceğiz. Durum bu. Arada olanların çekilmesi gerekiyor. Düşman korucuları araya sokuşturup, onları ezmek istiyor. Korucular, onların aile ve aşiretleri bu gerçekleri görüp bu oyuna gelmemeleri gerekir. Erdoğan kendi saray çıkarları için bu savaşı yürütüyor; bu savaş gittikçe derinleşiyor ve bu arada korucuları da araya sokuşturmaya çabalıyor. Korucuların bu oyuna gelmemesi gerekir.
Erdoğan ve partisi AKP Kürdistan’da suç işlemiş ve suç işlemeye devam ediyor. Kürtlerin bu partiyle tüm bağlarını koparmaları gerekir. Şeref ve namus sahibi, kendine insan gözüyle bakan Kürtler Kürdistan’da bu partinin sözcülüğünü yapmaması gerekir. Niye? Çünkü bu parti Kürtleri soykırımdan geçirme kararı vermiş, o kadar şehirlerimizi yakıp yıktı bu yüzden her kesin buna karşı tutum geliştirmesi gerekir. Yurtsever ve Kürt olsun, Kürt olmasa da bu soykırıma karşı olanların bu parti içinde yer alamamaları gerekir. Her kesin bu konuda dikkatli olması gerekir. Şimdi AKP ve Erdoğan’ın projesi siyasi koruculuk inşa etmek ve oyunu daha da derinleştirmek istiyorlar. Hatta başka partilere çağrı da bulunup, ‘’gelin siz de Kürdistan’da hareket edin’’ deniliyor. Halkımızı ve insanlarımızı kendileri için yem olarak görüyorlar. Koruculuk ve bekçilik adı altında satın almak istiyorlar. Kimse kendisini satılığa çıkarmamalıdır. İçinde yaşadığımız zaman düşmana aldanma ve kendini birkaç kuruşa satma zamanı değildir. Hayır, ya durup bekle ya da katıl. Eğer katılmayacaksa seyretmeli. Niye? Çünkü bu zaman tarihsel zamanlardır. Bu tarihsel zamanda artık Kürdistan Özgürlük Hareketi zafere ulaşıyor. Bu zaman tarihin aktığı bir zamandır. Hiçbir kişi ve güç bu tarihsel akışın önüne geçip durduracağız. Nasıl ki su akar ve akışı durdurulamıyorsa ve hep yolunu buluyorsa bu devrim de yolunu bulacaktır ve Kürt halkı da başaracaktır. Şimdi düşman barbarlığını yansıtıyor. Yalanlarlar ve tekniğiyle kendini başarılıymış gibi yansıtıyor fakat gelecek 14 Temmuz takipçilerinin olacaktır. Eğer bu gerçekleşirse 14 Temmuz ruhu yeni yılda zafer ulaşacaktır.
ANF