Almanya’da politik sığınmacı olarak bulunan Kemal Kutan 23 Temmuz 2017 tarihinden itibaren seyahat için gittiği Ukrayna’da kırmızı bültenle arandığı gerekçesi ile tutulmaktadır ‘’TC’’ devletinin girişimlerde bulunarak iadesini istediği Kemal Kutan Türkiye’ye iade edilme tehlikesi ile karşı karşıya Kemal Kutan bir açıklama yaparak hem gelişmeleri ve hem de durumu hakkında kamuoyunu bilgilendirerek duyarlılık çağrısında bulundu Kemal Kutan tarafından elimize ulaşan açıklamayı öneminden dolayı kısaltarak yayınlıyoruz
HABER MERKEZİ(10.11.2017)-‘’02 Ekim 2017 Interpol ve suçluların iadesine ilişkin devletlerarası yasalardaki bir zayıflık nedeniyle, seyahat özgürlüğüm kısıtlandı ve Türkiye’ye iade riskiyle karşı karşıyayım. Kiew’de gözaltı 23 Temmuz 2017 tarihinde eşimle birlikte tatil ve diğer bazı özel nedenlerle gittiğimiz Ukrayna’da Kiew havaalanı girişinde daha önce Türkiye Interpol inin çıkardığı kırmızı bülten nedeniyle gözaltına âlindim ve 4 gün boyunca Kiew’de bir cezaevinde tutuldum. Yasal gözaltı süresi 72 saat dolduktan sonra 25.07.2017 tarihinde mahkemeye çıkarıldım. Hakkımda gerekli evrakların sağlanmasına olanak tanımak üzere, Hâkim duruşmayı bir sonraki güne erteledi. Zorunlu ikamet ertesi gün akşam saatlerinde görülen ikinci duruşmada Savcı Türk hükümetinden gerekçeli açıklama gelene ve durumum karara bağlanana kadar tutuklanmamı istedi. Avukatlarım, daha önce Almanya’da bana tanınan politik sığınma ve yerleşme hakkına ilişkin belgeleri mahkemeye sunarak talebe itiraz etti ve tahliyemi istedi.
Alman vatandaşı olduğum için Dışişleri Bakanlığı adına Alman Konsolosluğu da sahip cıktı ve ayni şekilde tahliyemi istedi. Yargıç belgeleri ve talepleri değerlendirdikten sonra, gerekli bütün evraklar ve gerçek durum incelenip bir karara bağlanana kadar bir adreste beklemem koşuluyla, beni 26.07.2017 tarihinde serbest bıraktı. Yasal süre dolana kadar verdiğim adreste kaldım. Türkiye haberdar ediliyor, Türk interpoli devrede, bu süre içinde Ukrayna Dışişleri Bakanlığı üzerinden hakkımda Türk hükümetine bilgi verilmiş ve karsı taraftan tutuklama taleplerinin gerekçeleri istenmiş. Türk Interpol’i birkaç hafta sonra bir mektupla iade talebini yinelemekle birlikte, Türk yönetimi 40 günlük yasal süre içinde, hakkımda kırmızı bültenin gerekçelerine ilişkin herhangi bir bildirimde bulunmamıştı. Bu nedenle dosyanın bir üst mahkeme tarafından ele alınmasını gerektiren koşullar oluşmadı.
Neticede, politik sığınmam daha önce Almanya’da kabul edilmiş olduğundan, Türkiye‘ye iadem kabul edilmedi ve böylece dosya kapandı. Sınırlı serbestlik yasal bekletme süresi dolduktan sonra pasaportum iade edildi. Ukrayna içinde artik serbesttim, fakat kırmızı bülten henüz kaldırılmadığı için, gerekli işlemler tamamlanana kadar, dışarıya seyahat edemezdim. Yıpratıcı etki bütün bu işlemlere bir kez daha maruz kalmak, hayatımdan yıllar götüren ve ancak yasayanların anlayabileceği ciddi bir travmaya yol açtı. Temmuzun 23’ünde gelmiştim. Ağustos, Eylül ve şimdi Ekimin 2.si, şu ana kadar 71 gün oldu zorunlu bekleyişim. Bunca zaman esasen boş ve verimsiz geçti. İş ve özel yasamım altüst oldu. Ailem de benimle birlikte çok yönlü zarar gördü. Her şeye rağmen, ben bunca toplumsal sorunun içinde çabalayan insanlara bir de kendim için iş çıkarmak, onların zamanını almak, onları yormak, kaygılarıma ortak etmek istemedim. Bu süre içinde Avukatlarımla ve Büyükelçiliğimizle iletişim halinde sorunu hukuki yollarla çözme yoluna gittim. Kaygı verici gelişme. Fakat ben her gün özgürlüğümü beklerken, son anda yeni gelişmeler oldu ve bütün bunları sizinle mutlaka paylaşma ihtiyacı önem kazandı.
Yasal 40 günlük süre yaklaşık bir ay önce dolduğu halde, Erdoğan yönetiminin geçen hafta hakkımda gerekçeli kararları içeren ve iademi yineleyen bir başvuruda bulunmuş olduğunu Avukatımdan bugün öğrendim. Ben ülkeye dönmeyi beklerken, başvuru üzerine dosya yeni bastan incelenerek karara bağlanacak. Erdoğan yönetimi öyle anlaşılıyor ki oyalama yoluna gidip gerekçelerini daha sonra sunmakla zaman kazandı ve benim burada daha fazla mağdur olmama neden oldu. Bu zamanı ayrıca hangi karanlık işler için kullandığı ise belli değildir. Bunca oyalama ve ikinci bir işlemin normal ve Ukrayna yasalarına uygun olmadığını düşünüyor ve gelişmelerden kaygı duyuyorum. Adil çözüm ilk fırsatta gelinen ülkeye geri çevirme gözaltı, tutuklama, daha önce bir ülkenin mahkemeleri ve diğer yasal kurumları tarafından yapılmış işlemlerin tekrarlanması, bunca zaman ve emek ve tedbir ve masraf esasen gereksizdir, aşırı ve yıpratıcıdır. Hukuk ya da her ne olursa olsun her şeyin somut durumla bağının kuvvetli ve insani olması gerekir. Bu durumda herhangi bir olumsuzluğa, uluslararası baskılara ve muhtemel oyunlara meydan vermeden, kişinin kararlı olarak yasadığı ülkeye hemen ilk fırsatta ve yine geldiği yolla geri çevrilmesi tek ve masrafsız ve akılcı ve en insani yöntemdir diye düşünüyorum. Interpol yasasında revizyon Uluslararası hukuktan kaynaklanan eksiklikler nedeniyle hala Erdoğan yönetiminden zarar gören bir Alman ve Avrupa vatandaşı olarak, politikacıları ve yasa koyucu kurumları göreve davet ve Interpol yasası başta olmak üzere ilgili mevzuatın somut gelişmeler ışığında gözden geçirilerek geliştirilmesini talep ediyorum. Erdoğan’ın isteği mi, Cenevre Hukuku mu uygulanacak?
. Bu yaşarken Türkiye toplumu için çalışmıyorum, ilgi alanım Avrupa. Ben Almanya’da yasadığım, bizzat Türkiye toplumu için aktif çalışmadığım, aksini etik acıdan doğru bulmadığım halde açık ve gizli ve her yönlü yöneliyor. Oradaki kaleleri düşüremediğinde dönüp dönüp bize hiddetleniyor. Oysa ben kendim kimseyi düşman olarak karşıma almayacak bilgi seviyesine sahibim. Eleştiri başka, düşmanlık başkadır. Bu beni hedef olmaktan çıkarmıyor, tersine işlev görüyor. Sanırım bu benim suçum değil, belki beni hedefleyenlerin olumsuz kaderidir. Tarihin „murdar baltası“ Ortaya çıkmış şu tarihsel gerçek onun bu talihsiz kaderine işaret etmiyor mu? Erdoğan ve yakın ekibi halkın iradesiyle seçilip adim adım öne çıkmış insanlar değildir. Öne çıkmaları tesadüf eseri de değildir. Onlar tarihi Yeşil Kuşak projesinin yobaz kuşağı, yar cahil, bu nedenle bilimsel bilgi ve beceriden yoksun, bir zamanların meşhur Kontrgerillasının Türkiye kolu tarafından tetikçi olarak kullanılmış, bu noktada boğazına kadar suca bulaşmış ve bu nedenle her türlü kullanılabilir durumda olup, bir kez de bölgesel düzeyde kirli bir savaş (Suriye Savaşı) için hazırlanmış, önleri çeşitli hile ve komplolarla, Türkiye Anayasası da çiğnenerek açılmış, her türlü kirli oyun ve imkanla desteklenerek Türkiye toplumunun başına musallat edilmiş, sonra da devlet imkanlarını da kullanarak yaptığı yolsuzluklarla feci bir sona yaklaşmış, bunu fark ettikten sonra ise toplumu ve kendisini vaktiyle ön plana çıkaranlar da dahil nerdeyse bütün dünyayı karşısına almış kriminal suçlulardır. Şimdi bir de şöyle düşünmek gerekiyor: Bu durumda, demokratik modern yaşamın bu yeminli ve kökten düşmanlarının işini kolaylaştırmak mı, yoksa zorlaştırmak mı doğrudur? Çünkü son tahlilde her tavır bu sonuçlardan birine yarayacaktır. Beklentim manevi dayanışma. Sonuç olarak, kendiliğinden anlaşılacağı üzere, demokrasi dışı yönetimlerin muhalifleri uluslararası alanda da izlemesi ve ezmesini kolaylaştıran zayıflıklarla toplumun dikkatini çeken Interpol Yasasının ele alınması ve ihtiyaç temelinde geliştirilmesi, artık ertelenemez önemdedir. Bunun başarılması önemli bir evrensel kazanım olur. Bunun için caba sarf edecek her insana şimdiden sonsuz teşekkürlerimle
Özgürce ülkeme dönebilmem için benden mütevazı manevi desteklerini esirgemeyecek her insana müteşekkir kalacağımı da ayrıca belirtmek isterim. İçten saygı ve sevgilerimle’’
Kemal Kutan’la iletişime; kutank@web.de adresinden ulaşarak dayanışma mesajlarını iletebilirsiniz.
Kemal Kutan
10.10.2017 Kiew
http://halkingunlugu1.org/