‘Kızıldere ruhuyla faşizmi yıkacağız’

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Komitesi, Kızıldere direnişinin 49. yılına ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, “71’den 2021’e tarihimizden öğrenerek, Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin, Mazlumların öncülük ve yoldaşlık tarzlarını rehber edinerek, devrim yürüyüşümüzü kararlılıkla sürdürüyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde 30 Mart 1972 tarihinde 10 devrimci, Türk devletinin kolluk güçleriyle girdikleri çatışmada büyük bir direniş sergileyerek yaşamanı yitirdi. Kızıldere direnişinin 49. yılına ilişkin Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Komitesi, “Kızıldere ruhuyla faşizmi yıkacağız” başlıklı yazılı açıklama yayınladı.

Kızıldere direnişinin ideolojik ve siyasal açıdan öncü bir rol oynadığı belirtilen açıklamada, “Kızıldere direnişi, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da sınıfsal çelişkilerin derinleştiği, 1971 askeri faşist darbesinin ilanıyla birlikte, devlet ve halk çelişkisinin daha ileri düzeye çıktığı, faşizm ile halklar ve devrimci antifaşist güçler arasındaki mücadelenin keskinleştiği bir dönemin sonucudur. Bu, faşist diktatörlük ile Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da devrimin zaferine göre pozisyon almış güçlerin arasındaki askeri çarpışmadır” denildi.

THKP-C, THKO ve TKPML örgütlerinin kuruluş ilanları, kent ve kır gerilla/milis eylemlerinin gelişimi, militan tarzda işçi ve gençlik hareketi, halk mücadelesine öncülük ve önderlik anlayışı, devrimci yoldaşlık ve birleşik mücadele çizgisi, 1968-1972 döneminin öne çıkan yanları olduğu vurgulanan açıklamada, “Kızıldere direnişi, bu politik sürecin zirveleştiği andır” diye belirtildi.

Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

“Dönem devrimciliğinin, Kızıldere mevzisinden verdiği mesajlar nettir:

“Marx ve Engels’ten alınan bilim ışığı, Lenin, Mao ve Che’den alınan politik mücadele ateşiyle harlanacak, onların öncülüğünde kararlıca yürünecektir.

“TİP siyasi çizgisinde somutlanan revizyonizm ve reformizmle uzlaşılmayacaktır.

“Rejimin karakteri faşizmdir ve asla teslim olunmayacaktır.

“Zora dayalı devrim ile mevcut devlet yıkılacaktır ve yeni bir demokratik sistem kurulacaktır.

“Latin Amerika, Çin devrimleri, dünyanın farklı bölgelerinde gelişen mücadelelere bir devrim cephesi de bu coğrafyadan açılacaktır.

“Silahlı mücadele bir zorunluluktur, tek yol vardır, o da devrimdir.

“Devrimci hareketin önderlerine yönelik saldırı stratejiktir, o düzeyde ele alınacaktır ve tasfiye saldırısı boşa çıkarılacaktır.

“Devrim bedel ödemektir, hangi düzeyde görev alınırsa alınsın, düşman karşısında direniş ve zafer dışında bir konumlanış olamaz.

“Yoldaşlık, yol arkadaşlığıdır. Devrim yolu ve düşmandan hesap sorma amaçtır, bu uğurda örgüt farklarını ve de kadroyu amaçlaştırma mücadele anlayışımıza terstir.

“İşçi, kadın, gençlik ve halk hareketini devrimci temelde ilerletmek, faşizmi yıkmak için devrimci örgüt, birleşik mücadele ve silahlı mücadele şarttır.”

Bütün bu anlayışların, o dönemin devrimci önderleri ve öncü kadrolarına yön verdiği ifade edilen açıklamada, “İçinde bulundukları sürece, silahların eleştirisi ve de eylemin kendi başına kurucu ve belirleyici bir öğe olduğu gerçeğiyle yaklaştılar. Yaşamlarının son anlarındaki tutumlarıyla, devrimci bir gelenek ortaya çıkardılar. Ölüme dimdik, görevlerinin başında gittiler” denildi.

HBDH Yürütme Komitesi açıklamanın devamında şunları kaydetti:

“Kızıldere’de somutlanan yoldaşlık ve hesap sorma düzeyi bir dönemin karakteridir. THKO önder kadroları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan yoldaşların idamını engellemek, aynı zamanda 71 askeri darbesi karşısında sürmekte olan antifaşist devrimci mücadelede öncülük rolünü yerine getirmek elzemdir. Cuntaya karşı, devrimci silahlı direniş ve Denizlerin idamının engelleme ya da katledilmeleri sonrasında hesap sorma kararlılığıyla pek çok politik askeri eylem gerçekleşti.

“THKP-C lideri Mahir Çayan, üslerini kuşatan düşmanla girdiği çatışmada yaralı esir düşmüş, Hüseyin Cevahir şehit düşmüştür. Bu dönemde, THKO önder kadrolarından Cihan Alptekin ve yoldaşları, Maltepe Hapishanesinden planladıkları firar eylemini THKP-C ile ortaklaştırılır ve eylem başarıyla sonuçlanır. Birbirini tamamlayan bu devrimci yoldaşlık, Denizlerin idamının durdurulması amacıyla Ünye’deki üstte bulunan 3 NATO görevlisi rehin alınır. Mahir Çayan ve yoldaşları Kızıldere Köyü’nde kuşatmaya alınır, NATO uşağı rehineler çatışma esnasında cezalandırılırken, 10 THKP-C ve THKO önder kadrosu silahlı çatışmada ölümsüzleşir. Kızıldere direnişi, Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimi yoluna döşenmiş yapı taşlarından biri oldu.

“THKO önderlerinden Sinan Cemgil ve yoldaşları, Nurhak bölgesinde gerilla mücadelesi başlatmış, Denizler için Kürecik’teki NATO üssüne yönelik eylem hazırlıkları esnasında düşmanla girdikleri çatışmada ölümsüzleşti.

“Deniz, Yusuf, Hüseyin yoldaşlar, 6 Mayıs günü ‘Kahrolsun faşizm, Yaşasın Türk ve Kürt halklarının mücadelesi’ diyerek idam sehpalarını devirerek ölümsüzleşti.

“TKPML önderi İbrahim Kaypakkaya, THKO’lu Sinan Cemgil ve yoldaşlarını ihbar eden muhtarı cezalandırdı. İdamdan bir gün sonra Dersim’de Jandarma Komutanlığı bombalanarak düşmana cevap verildi.

“12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin teslim alma konseptinin işletildiği Amed Zindanını direniş alanına çeviren PKK önder kadrosu Mazlum Doğan ve yoldaşları, Kızıldere ruhuyla saldırıları yanıtladı.

“71 devrimciliği; devrimin zaferine ve yoldaşlığın gerçek anlamı uğrunda tereddütsüzce kendini adamaktır.

“71 devrimciliği; söz ile eylemin uyum diyalektiğidir. Düşman gerçeğini net kavrayış ve faşist Türk burjuva devleti karşısında silahlı bir meydan okuyuştur.

“71 devrimciliği; devrimciliğin tarihi görevleri karşısında, programatik-teorik farkları bir kenara itip devrimci eylemi esas alan, rekabet ve grupçuluğa karşı bir mevzi, eylem ve siper yoldaşlığıdır.

“71 devrimciliği, emperyalizme net bir karşı koyuştur.

“Halkların Birleşik Devrim Hareketi olarak, 71’den 2021’e tarihimizden öğrenerek, Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin, Mazlumların öncülük ve yoldaşlık tarzlarını rehber edinerek, devrim yürüyüşümüzü kararlılıkla sürdürüyoruz.

‘Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik’

“Kızıldere direnişi, gerçekleştiği zeminde bulunduğu zamanı değil, geleceği temsil etmiştir. Arındırıcıdır, değiştiricidir, kazandırandır. Zafere, çizgi devrimciliği ve geleceği kazanma anlayışı kazandıran anlayıştır. An geldiğinde ‘Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik’ diyebilme cüretidir Kızıldere direnişi.

“Kızıldere yolu, yolumuzdur. Kızıldere’ye yoldaş olan Nurhak, Vartinik ve Amed zindan direnişleri tarihimizdir. Bizimkiler hep aynı kararlılıkla dövüşür, aynı kararlılıkla ölümsüzleşirler.

“İşkencecilere teslim olmayan gözaltı direnişleri, zindanlardan firar eylemleri, açlık grevi ve ölüm orucu direnişleri, politik özgürlük için dişe diş yürütülen barikat savaşları; Gazi, Gezi ve Kobanê ayaklanmaları, özyönetim direnişleri, kayıplara karşı mücadele mevzileri, milyonlarla anılan tarihi Mart-Mayıs kavga günleri, kentlerden kırlara gerilla ve milis eylemleri, kadınlar ve ezilen cinsel kimliklerin isyanı, öğrenci gençliğin gelecek mücadelesi, kararlılıkla savunulan demokratik mücadele mevzileri ve daha sayamayacağız nice örnekleriyle devrim koşumuz sürüyor.

“Erkek egemenliği ve toplumsal cinsiyetçiliğe, faşizme ve sömürgeciliğe karşı mücadeleyi yeni bir düzlemde birleştiren HBDH, Türkiye ve Kürdistan devriminin zafer yürüyüşünde ısrardır.

‘Devrimciler ölür devrimler sürer’

“‘Devrimciler ölür devrimler sürer’ sözünü miras edinir, direniş ruhunun mayasını Kızıldere’den alır. Birleşik Devrim Hareketimiz, Baran Serhat, Delal Amed, Ulaş Bayraktaroğlu, Nubar Ozanyan, Ceren Güneş, Taylan Demircioğlu, Yılmaz Kes, Alper Çakas olup, devraldığı mücadele bayrağını hep aynı karalılıkla dalgalandırmıştır.

“71’den bugüne faşizm ve sömürgecilik, Türk devletinin temel politikası olarak sürüyor. Karşı devrim ile savaşım, yeni büyük muharebelere hazırlanıyor. Katliamlar, gözaltı, işkence, zindan terörüyle, erkek egemen şiddetiyle iktidarını korumaya çalışan faşist Türk devleti, kendini yıkacak olan devrimci dinamikleri her geçen gün daha fazla ortaya çıkarıyor.

“HBDH olarak faşizme yanıtımız, tıpkı Mahirlerin, Cihanların söylediği ve eylediği yoldan olacaktır. Anıları, deneyimleri bize miras, silahları elimizde, görülecek hesabımızdır. Türkiye ve Kürdistan halklarımızın, işçi sınıfımızın, kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin, doğanın ve tüm canlıların varlık hakkı, faşizmi yıkmaktan geçiyor. Sömürüsüz, adil, özgür bir yaşam için tüm direnişimiz, Türkiye ve Kürdistan devriminin zaferi içindir. Zaman, her bir saati ile devrime ve onun yoldaşlığına ayarlı olacaktır.”