Bu vesileyle bütün yoldaşlar tutsaklarla dayanışmayı büyütmek için çaba göstermeli, direnişi büyütmek için direnişin öznesi olarak onu örgütleyip yaymalı, bu direnişte hiçbir fedakârlıktan kaçınmamalıdır Bu süreç büyük bir patlamaya uzanan bir direniş süreci olabilir Direnişin başında doğru tavır almak direnişte söz sahibi olma avantajı sağlar. Hazırlanmalı, direnişin büyütülmesi için çalışmalıyız. Saldırı bugün değilse, yarın başlayacaktır. Bu saldırıya göğüs gerçek devrimciliğin varlık sebebidir
HABER MERKEZİ (30.12.2017)-Hapsedilerek fiziksel özgürlükleri zorla engellenen ve egemenlerin bu ‘’cezayı’’ yetersiz görerek ‘’ceza’’ içinde ‘’ceza’’ anlamına gelen F Tipi tecrit-izolasyon şartlarına mahkum ederek çifte bedel ödemek durumunda kalan devrimci tutsaklar sistematik olarak maruz kaldıkları baskı, işkence ve insan onuruyla bağdaşmayan keyfiyetçi faşist uygulamalarla üçüncü kez bedel ödemektedirler. Tutsakların maruz kaldıkları keyfiyetçi faşist saldırılar çoğu kez katledilmeleriyle sonuçlanmakta, dolayısıyla ödedikleri bedel yaşamlarını kaybetme düzeyinde en ağır boyutlara ulaşmaktadır.
1980 AFC’si ile başlayıp 1988’in sonları ya da 1989’un başlarına kadar devam ederek devrimci tutsaklara dayatılarak onurları teslim alınmak istenen, bizzat işkence aracı ve gerekçesi haline getirilen, tutsakların mahkemelere çıkmaları fiilen engellenip savunma hakları ortadan kaldırılan Tek Tip Elbise saldırısı, 2017 Aralık’ında Erdoğan tek adam tekçi faşist sultasının keyfiyetçi KHK’lar yönetimiyle yeniden gündeme getirilmiştir. Yani devrimci tutsaklar, feodal kin-intikam duyguları dışında hiçbir mantığı ve akla uygun gerekçesi olmayan Tek Tip Elbise işkencesiyle yeniden yüz yüzedir, yeniden işkenceler ayyuka çıkacak, yeniden baskı ve işkencenin yeni bir biçimi ve boyutu olan Tek Tip Elbise saldırısına karşı direniş yükselecek, bedeller ödenecek…
İnsan onuruna aykırı olmakla birlikte, baskı ve işkencelerin katmerleşerek ağırlaşmasını gündeme getirecek, zerrece mantığı ve haklı gerekçesi olmayan, sadece intikam alma ve kin duygusuyla gündeme getirilen Tek Tip Elbise saldırısı, hiç şüphesiz ki hapishanelerde direnişle karşılanacak ve tek tip elbise giyilmeyecektir. Ne ki, direnişin tek adresi hapishaneler değildir, olmamalıdır, olmayacaktır da. Tutsaklara yapılan baskı ve işkencelere kayıtsız kalınamayacağı gibi, bu baskı ve saldırı sadece tutsaklara yapılan değil, tutsaklar şahsında tüm topluma ve insanlığa yapılmış saldırıdır. Dolayısıyla da bütün ilerici, demokrat ve insanlıktan yana saf alan her kes bu saldırıya sessiz kalmayarak direnişin büyümesine katkı sunacaktır. Evet direniş hapishanelere ipotek ediliş değildir. Özellikle de F Tipi ağır tecrit ve izolasyon şartlarında sistemli olarak baskı, saldırı ve işkencelere maruz kalan tutsakların Tek Tip Elbise saldırısına karşı direnişin yegâne dinamiği olması düşünülemez. Yapılan saldırı tutsaklar şahsında veya Tek Tip Elbise özgülünde tüm topluma dönük bir saldırı sürecinin parçasıdır ve tutsaklar üzerinden topluma mesaj verilmek istenmektedir. O halde saldırıya karşı sadece hapishanelerin-tutsakların direnmesiyle yetinilemez, hiçbir şartla yetinilemez.
Direnişin mümkün en geniş toplumsal kesimlere taşınması bir görevdir. Dahası, hapishaneler bu saldırıda Tek Tip Elbise giymeme tavrıyla direnişlerini biçimlendirip ele almalıdırlar. Daha keskin direniş biçimleri dışarıda örgütlenerek üstlenmek durumundadır. Bu saldırıya karşı eğer ölümcül bir mücadele verilecekse, bu mücadele içerinin değil, dışarının işidir, işi olmalıdır. Tutsakların TTE’yi giymemesi kendi başına büyük bir direniştir. Ve tutsakların yapması gereken veya karşı karşıya oldukları görev TTE giymemektir. Bu onurlu duruş fevkalade anlamlı ve büyük bir direniştir de. Kısacası tutsakların direnişi TTE giymeme tavrının ötesinde başka biçimlere bürünmemelidir. Mesele dayatılan TTE giymemektir. Ve bu elbise birçok bedel pahasına giyilmedikten sonra, başka bir direniş biçimine de gerek yoktur.
Bozkırı tutuşturacak bir kıvılcım yeterlidir
Direnişin değişik biçimlerde güçlendirilip büyütülmesi dışarının işidir. Ve ödenen bedel dışarıda da ödenmelidir. Dışarıda devrimci açıdan meşru olan bütün eylem biçimleri devreye sokulmalıdır. 1980’lerin köhnemiş faşist zihniyeti yıllarca sonra da olsa nasıl ki tutsakların onurlu direnişi ve mücadelesi karşısında dize gelerek TTE’yi geri çekti, bugün 1980 AFC’ sini ‘’aratan’’ Erdoğan-AKP iktidarı da köhnemiş saldırılarının altında kalacak, tutsakların onurlu direnişi ve onunla birleşen kitlelerin mücadelesi karşısında diz çökecektir.
Bu direniş kesiti önemli bir dönemeç olabilir. Yani Erdoğan-AKP güruhuna karşı geniş bir direniş cephesi harekete geçirilebilir. Devrimci eylem ve etkinliklerle de desteklenen direniş Erdoğan ve şürekâsının iktidarına mal olmasa bile, canını yakabilir. Toplum direnişe vesile aramaktadır. Kitleler usanmış ve ‘’isyankâr’’ durumdadır. Başlatılan bir direniş geniş toplumsal kesimleri sarmalayarak dalga dalga gelişip büyük bir patlamaya dönüşebilir. Keyfiyetçi ve faşist yönetim kitlelerde büyük bir nefret uyandırmıştır. Bir vesile patlamalarına yeterli olabilir. TTE’nin ne gibi bir zorunluluğu var, neyin ürünüdür, hangi ihtiyaçtan gerek duyulmaktadır? TT’nin önleyeceği bir devlet zafiyeti mi var? Neyi değiştirecek, devletin veya iktidarın hangi ihtiyacına cevap olacak, hangi gediği kapatacaktır? Evet binlerce soru da sorulsa TTE’nin gündeme getirilmesinin haklı bir nedeni ve gerekçesi sunulamaz. Tek neden ilkel kincilik ve intikamcılıktır. Ancak halk kitleleri artık keyfiyetçi faşist yönetimden bezmiştir. ‘’Ben iktidarım her şeyi ben bilirim, ben güçlüyüm istediğimi yaparım, ben yaptım oldu gitti…’’ keyfiyetçiliği daha fazla pirim yapmaz bu toplumda. Toplum gerilmiş, patlamaya hazırdır adeta. Bozkırı tutuşturacak bir kıvılcım yeterlidir.
Bu vesileyle bütün yoldaşlar tutsaklarla dayanışmayı büyütmek için çaba göstermeli, direnişi büyütmek için direnişin öznesi olarak onu örgütleyip yaymalı, bu direnişte hiçbir fedakârlıktan kaçınmamalıdır. Bu süreç büyük bir patlamaya uzanan bir direniş süreci olabilir. Direnişin başında doğru tavır almak direnişte söz sahibi olma avantajı sağlar. Hazırlanmalı, direnişin büyütülmesi için çalışmalıyız. Saldırı bugün değilse, yarın başlayacaktır. Bu saldırıya göğüs gerçek devrimciliğin varlık sebebidir.
Direniş kazanacak, insanlık onuru yenecek!
Gazete Patika