Kürdistan Mazlumuyum!

cnyt kahramanDağlarına bel verip kan kusturmamışsa düşmana,

Hasret kalmamışsa uykuya,

Düğün atmamışsa yar yoluna,

Çalmamışsa silahını kayalıklarına,

El vermemişse kurtuluş kavgasına;

Kızlarımla,

Oğullarımla,

Yiğit demesinler gençlerim kendine.

HABER MERKEZİ (11-09-2015)- Komünist önder Cüneyt Kahraman’ın yıllar önce kaleme aldığı ‘’Kürdistan Mazlumuyum’’ adlı şiirini bugüne’ de ayna tuttuğu için okurlarımızla paylaşıyoruz

‘’ Uzaklardaki köpek sesleri çoktan kesildi

Çeşmeler bozuldu

Patikalar kayboldu,

Ey vah, Ey vah!

Virandır şimdi,

Virandır sevdiğim

Harmanlarında çocuk seslerinin yükseldiği köylerim

Serçeler konmaz olmuş ağıl çeperlerine

Alacakarga meşe dalına yuva yapmaz artık,

Munzur mahzun akar

Boynu büküktür Fırat’ın

Dicle

Ah…..Dicle’m

Bari sen bir şey söyle

Ne olur konuş, bu küskünlüğünde ne?

Konuş ki

Her kelimen merhemdir yürek yarama bilmezimisin?

Bu yara ki Şeyh Sait’ten, Zilandan

Ağrı ve dersim’den

Kutsal yılanın ağzındaki elmas gibi taşındı kuşaklar boyu.

Ya Halepçe’ye ne demeli?

Hani bebelerimin Sârine belendiği

Genç kızlarımın,

Ağamın,

Atamın, napalmla kavrulduğu,

Yaralı yüreğimde beş bin kan gözesinin daha açıldığı,

Mazlumluğunun tank atışlarıyla parçalandığı yer.

Dinle sevdiğim dinle,

Urmiye yastaysa sesime Dicle

Kalleşçe dayatılmış ölümün son çığlığının,

Evlat acısının yükselen ana haykırışlarının

Her biri bir mezarlık olan vadilerinde yurdumun

Aksinin henüz dinmemiş olmasındandır.

Hani çabuk geçerdi kara gün

Hani Mazlumun ahı yerde kalmaz derlerdi.

Derlerdi de bizde inanırdık gün gelir diye

Ama bir türlü gelmedi, o beklenen gün

Demek hak değimlidir şimdi

Bu kaçıncı ah çekişimizdir ana

Bu kaçıncı geçmez kara gündür ağam

Niye…….

Niye,

Kefensiz gömülür yiğitlerimiz

Niye,

Dinmez bu inilti, bu haykırış

Bu küskünlük, bu yas niye sormazımsısın kendine.

Bak!

Hala kanına banmış başparmak basılıyorsa ak kâğıda.

Süleymaniye, Erbil ve Zaho

Vurulmuşsa sırtından ihanet hançeriyle

Postal izi varsa her karışında toprağımın,

Tayyareler tutmuşsa göklerini,

Talan ediliyorsa emeğim açıktan açığa,

Öfkelenme oğul,

Öfkelenme yârim demeyin bana ne olur.

Bir kuş bile vurur pençesini yuva bozana,

Bir arı yaklaştırmak istemez düşmanını kovana,

Ya ben insanken nasıl,

Nasıl gamsız bakarım haraç eylenen yurduma?

Kürdistan mazlumuyum,

Bastırmışsam bu güne dek öfkemi,

Bu,

Tarihlerden bu yana akıncı toynaklarının sırtıma hoş geldiğinden değildir.

Yüce bilmişsem ulusluğu,

Bu korkudan değildir, sözüme inan.

İlkin cahillik binmiştir bir ejderha gibi yedi başıyla boynuma.

Sonra,

Sonra mazlumluğun.

Ama âlem bilir ki,

Nasıl sarılmışsam dost eline, öpmüşsem ayağını,

Öyle pusat kuşanıp diz çöktürmesinide bilmişim…

Nasıl yenilmişsem,

Boynumda prangayla gitmişsem sürgüne,

Öyle başı dik dönmeyi ve yenmeyi de bilmişim.

Artık biline ki,

Bugün tutmuşsam dağ geçitlerini,

Yatmışsam ölümüne mevzilerine yurdumun,

Çekiyorsam sakınmaksızın mavzer tetiğini,

İhanetin ipini çekmekten de yılmam.

Dedim ya sevdiğim,

Yaralıdır

Yangın yeridir yüreğim!

Gözlerimden akan öfkeli yaşı bağışla!

Sabır taşlarının havan toplarıyla ufalandığı,

Her zerresinde bir kardeşkanı olan,

Özgürlük tarlamızdır satılmak istenen.

Bu yüreğin, bu acıya dayanması kolay olmaz elbet.

Artık gitme vaktidir.

Ve ne yazık ki,

Büyük bir aşkın ağırlığından ezilmemeye çalışırken,

Senin sevdanı da taşıyacak dermen yok dizlerimde bir zaman daha.

Ne olur hüzünlenme,

Eğme boynunu, bülbülü kahreden solmuş gül gibi.

Ve son bir diyeceğim var sana;

Unutma sevdiğim,

İstersen yaz bir kenara.

Son sözlerim olarak kalsın cihana.

Bu acıya,

Bu amansız sevdaya,

Bu çıyan pazarlığına,

Şiir yazmayan birisi,

Şairim demesin kendine.

Ey nazlı yurdum,

Sana türkü yakmayan ozan değildir daha.

Dağlarına bel verip kan kusturmamışsa düşmana,

Hasret kalmamışsa uykuya,

Düğün atmamışsa yar yoluna,

Çalmamışsa silahını kayalıklarına,

El vermemişse kurtuluş kavgasına;

Kızlarımla,

Oğullarımla,

Yiğit demesinler gençlerim kendine.’’

http://www.halkingunlugu.net/