Madımak Katliamı Faşizmin Karanlık Yüzünü Aydınlatan Gerçektir!

2 Temmuz katliamını devletten bağımsız gelişen, sadece yobaz bir gurubun ya da birkaç gerici provokatörün geri kitleleri galeyana getiren basit bir saldırısı, anlık gerici bir öfkesi olarak değerlendirmek büyük yanılgı ve yanılsamadır Bilakis, 2 Temmuz katliamının sorumlusu ve mimarı doğrudan Türk hakim sınıfları devleti, dönemin iktidarı ve hükümetidir, yerel yöneticileridir. Sorulacak hesabın muhatabı bunlardır

HABER MERKEZİ (02-07-2019) Tarih; 2 Temmuz 1993. Başbakan; Tansu Çiller. Yer; Sivas/Madımak Oteli. Sivas Belediyebaşkanı; … Karamollaoğlu. Etkinlik; Pir Sultan Abdal şenlikleri haftası etkinliği için Madımak otelde toplantı. Suç; Gerici güruhun karanlığın ateşiyle 33 aydını hunharca, vahşice, canice katletmesi. Suçlu; ‘’TC’’ devleti ve hükümet yetkilileri… Taraflar; Aydınlıktan yana olanlar ile Karanlıktan yana olanlar. Katledilen Aydınlar ile Katleden Gericiler…

2 Temmuz 1993 günü Pir Sultan Abdal şenlikleri için Sivas’a giden yüzlerce aydın Madımak otelde toplanmıştı. Etkinlikliği engellemek isteyen devlet ve diğer idari yöneticiler tarafından gerici güruhlar kışkırtılarak otelin çevresine yığılmıştı. Gerici güruh, Aziz Nesin’in adı verilmek kaydıyla, ‘’dinsizler, allahsızlar toplanmış dinimize küferediyor’’ kışkırtlamalarıyla galiana getirilmiş, otelin çevresinde mahşeri bir kalabalık biriktirilmişti. Devlet ve yerel yöneticilerin organize ettiği gerici saldırı, kullanılan provokatörlerin galeyana getirdiği kalabalığı saldırıya geçirip ‘’oteli yakın’’ nidalarıyla çığırından çıkıp barbar katliama dönüşürken, dönemin belediye başkanı ve diğer devlet yetkilileri yapılan etkinliği kışkırtıcı bulan açıklamalar yaparak, ‘’güvenlik’’ için alanda bulunan asker-polis ise müdahale talimatı almadığı gerekçesiyle katliama seyirci kalıp destek veriyorlardı…

Devlet bir kez daha demokratik eylemler ve Alevi inancına dönük düşmanlığını sergiliyor, yerel yöneticilerden başbakan ve ilgili bakanlara kadar tüm yetkililer yaşanan vahşi katliama planlı ve bilinçli olarak onay veriyorlar, destekliyorlardı…

Nitekim Madımak Otel’inin gerici güruh tarafından yakılması ve içerde bulunanların linç edilmesi suretiyle 33 aydın, sanatçı ve Alevi, salt bu kimliklerinden dolayı 2 Temmuz 1993 günü hunharca katledildi. Gerici güruh o kadar kana susamıştı ki, yaktıkları otelden çıkmak isteyen insanlar engellenerek diri-diri yakılıp dumanda boğularak canice katledildiler…

Türk hakim sınıfları devletinin katliam karinesi, Kürt ulusu ve diğer azınlıklar ile gayri-müslim azınlıklara uygulanan katliamlarla dolu tarih iken, Alevi inancına dönük Dersim, Maraş, Çorum, Ümraniye ve Gazi yerellerinde uygulanan katliamlarla tam bir barbarlık belgesidir. Kürt isyanları,  77 1 Mayıs’ı ve 1 Mayıs katliamları, 16 Mart katliamları, 30 Mart, 6 Mayıs, 18 Mayıs ve 17’ler katliamları, Roboski katliamı, Gezi-Haziran direnişinde gerçekleştirilen katliam, Ankara garı katliamı, Amed-Sur, Cizre, Muş/Varto ve daha bir dizi katliam ‘’TC’’ devletinin katliamcı karakterini kanıtlayan yakın dönem katliam lekeleridir.

2 Temmuz katliamı, devletin Alevilere dönük katliamcı yönelimini gösteren özel bir önem taşısa da, son tahlilde devletin genel katliamlar sicilinin bir halkası olarak anlam kazanmaktadır. Devlet yalnızca inanç temelinde katliamcı karaktere sahip değil, faşist zeminde sınıfsal karakteri açıdan katliamcıdır. Sadece Alevilere dönük değil, ezilen ulus ve azınlıklara, nihayetinde halk kitleleri ve onların mücadelelerine karşı acımasızca katliamlar gerçekleştirmektedir. Aydın, demokrat, ilerici, devrimci-sosyalist-Komünist niteliğe sahip sanatçı, yazar, akademisyen ve muhalif her kesime etnik kökenine bakmaksızın uyguladığı katliamlar bunu doğrulamaktadır.

2 Temmuz katliamını devletten bağımsız gelişen, sadece yobaz bir gurubun ya da birkaç gerici provokatörün geri kitleleri galeyana getiren basit bir saldırısı, anlık gerici bir öfkesi olarak değerlendirmek büyük yanılgı ve yanılsamadır. Bilakis, 2 Temmuz katliamının sorumlusu ve mimarı doğrudan Türk hakim sınıfları devleti, dönemin iktidarı ve hükümetidir, yerel yöneticileridir. Sorulacak hesabın muhatabı bunlardır…

Coğrafyamız halklarının belleğine kazınan ve tarihe kara bir leke olarak geçen 2 Temmuz katliamını biz proleter devrimciler unutmadık, unutmayacağız. Her katliam gibi, 2 Temmuz katliamının hesabı da siyasi iktidar perspektifiyle verdiğimiz devrimci sınıf mücadelemiz ve Sosyalist Halk Savaşımızın uygulayacağı proleter adalet temelinde er ya da geç sorulacaktır. Hesap soran mücadele pratiğimizin örnekleri buna tanıktır.

Demokrasi, devrim, sosyalizm ve Komünizm mücadelesinde ölümsüzleşenlerin anısı şahsında, 2 Temmuz katliamında ölümsüzleşen 33 aydını anıyor, faşizme karşı mücadele anıları şahsında, tüm demokrasi, devrim, sosyalizm ve Komünizm mücadelesinde ölümsüzleşenleri selamlıyoruz!