MKP 1 Mayıs’ta alanlara çağırdı

MKP_bayrakMaoist Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Büro, elimize e-mail yoluyla ulaşan “Politik iktidar için Sosyalist Halk Savaşı perspektifiyle kızıl 1 Mayıs bayrağını dalgalandıralım!” başlığını taşıyan bir açıklama yayınladı. Bu açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ (29-04-2014)- Maoist Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Büro, elimize e-mail yoluyla ulaşan “Politik iktidar için Sosyalist Halk Savaşı perspektifiyle kızıl 1 Mayıs bayrağını dalgalandıralım!” başlığını taşıyan bir açıklama yayınladı. Bu açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz

“Çeşitli ulus ve azınlıklardan Türkiye- Kuzey Kürdistan proletaryası ve halk kitlelerine!

Emperyalist- kapitalist gericilik başta olmak üzere bilumum gerici hakim sınıflar, ağır baskı ve saldırganlık zemininde azami kar ilkesine dayalı azgın sömürüsünü, tüm pervasızlığıyla sürdürmektedirler. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da gerici egemen sınıflar, özünde manipülasyon amaçlı kullandıkları ‘demokratikleşme’ argümanı ekseninde bütün emekçilere yönelik ekonomik- politik saldırılarını yoğunlaştırmıştır. Hiç kuşkusuz ki emperyalizme bağımlı yarı- sömürge komprador tekelci kapitalist Türk devleti, proletarya ve emekçi sınıflar başta olmak kaydıyla, Kürt ulusu ve azınlık milliyetler, ezilen cins ve inanç kesimlerinin ekonomik- demokratik tüm haklarını ağır biçimde gasp etmekle birlikte, işçilerin doğrudan can güvenlikleriyle ilgili iş ve çalışma şartlarını da en geri / ilkel düzeyde tutarak geleceklerini zifiri karanlığa gömmek isterken, hiç sakınmadan işçi katliamlarının altına imza atmaktadır.

Maden ocaklarındaki toplu ölümler, tersane işçilerinin ‘kaza’ adı altında yoğunlaşma gösteren ölümleri ve daha birçok iş kolu ve işletmede ‘kaza’ kılıfına sokularak yaşanan ölümler, gerici faşist iktidarın işçileri ölüme yollama sorumluluğunu göstermeye yetmektedir. Faşist iktidarın demagoji, manipülasyon ve safsatadaki ünü, bu gün Ermeni Soykırımını perdeleyerek örtbas etmek için manevrayla timsah gözyaşı döküp üzüntü beyanları verilerek sürdürülüyor. Zira daha düne kadar hakaret amaçlı ‘Ermeni, Ermeni uşağı, Ermeni dölü’ vb şekilde damgalayarak toplumu provoke edip, sanki ırkçılığı körükleyen tekçi- faşist Sünni Türk İslam devletinin kendisi değilmiş gibi hareket ederek iki yüzlüğünü sürdürmektedir.

Sonderece stratejik ve kapsamlı sömürü ve zulüm politikaları, uluslararası tekelci sermayenin derinleşmesi ve merkezileşmesine paralel olarak tek bayrak- tek devlet- tek dil- tek millet- tek vatan eksenli ırkçı şoven tekçiliğin yeniden üretiminden başka bir gerçeği ifade etmemektedir. Türkiye- Kuzey Kürdistan’daki tüm halk kitleleri ve ilerici- yurtsever dostlarımız bu durumu yeterince kavramalıdır. Bu noktada sınıf hareketi adına yeterince ideolojik politik duruş gösterilmediği gibi, düzen sınırlarını ve ufkunu aşmayan gönüllü bir rızalık durumu da önemli oranda söz konusudur. Elbette ki, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin mücadelesi bu pratik ve siyasi yönelimle doğru ele alınıp somut kazanımlara taşınamaz.

Bu gerçekliğin yanında, sınıf düşmanlarımızın işçi ve emekçilere yönelik gerici yasalarla esnek ve güvencesiz çalışma koşulları dayatması ve ardı sıra uygulama konsepti içerisindeki saldırıları, mevcut mücadele şartlarını keskinleştirirken, öte taraftan bu mücadele koşullarını daha da ağırlaştırmaktadır. Bu bilinçle emperyalist saldırganlığa ve patronların zulüm ve sömürü saltanatına karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmek zorunlu tabii görevdir.

Başta işçi sınıfı olmak üzere yoksul köylülük, yiğit devrimci gençlik, ataerkil erkek egemen sistem tarafından tarihten bu yana pervasız sömürü ve zulüm cenderesinde sürekli sıkıştırılan kadın ve cinsel kimlikler, ezilen Kürt ulusu ve azınlık miliyetlere mensup kesimler, ezilen inanç grupları, özcesi çeşitli sınıf ve tabakalardaki bütün halk kitleleri 1 Mayıs’ta, sömürü ve zulüm düzenine karşı isyan ederek ayağa kalkmalıdır.

Faşist tekçi Türk devletinin, Taksim fobisi devam etmektedir. Taksim’in 1 Mayıs mitingine yasaklanması işçi ve emek düşmanı faşist karakterin ürünü olmakla birlikte, işçi sınıfı ve halk kitlelerinin mücadelesinden duyulan büyük korkunun da göstergesidir. 1 Mayıs Komitesi’nin Gezi Parkı merdivenlerinde basın açıklamasına bile, faşist devlet terörüyle karşılık verilmesi bu korkunun ifadesidir. Faşist ‘TC’ devleti ve onun faşist hükümet ve iktidarlarına karşı direnmek, örgütlenmek, mücadele ederek savaşmak ve onu alaşağı etmek en doğal, meşru ve devrimci bir hak, zorunlu bir görevdir. İşçi ve emekçi halk kitleleri, işçi ve halk düşmanı AKP iktidarının baskı ve yasaklarına karşı inatla 1 Mayıs alanına Taksim’e çıkarak değerlerine sahip çıkmalı, mücadele mevzilerini koruyarak ilerletmelidir.

‘Fiziki koşullar’ ileri sürülerek ve de ‘esnafın ve başkalarının yaşamına karşı müdahale’ adı altında demokrasi havariliğine soyunularak Taksim Meydanı’nı işçi ve emekçilere yasaklama girişimleri, kan ve can bedeli kazanılan mevzi ve yaratılan mirasın yok edilerek halk kitlelerine dayatılan gerici konseptin kabul ettirilmesi içindir. Değer ve geleneklerine yabancılaştırılan halk kitlelerinin teslim alınarak yönetilmesi kuşkusuz ki çok daha kolaydır. İşte Taksim yasağı ve baskılar zincirinin arka planında yatan bunlardır. Oysa Taksim, işçi sınıfı mücadelesinde olduğu gibi, özellikle işçilerin birlik- mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs açısından anlamı büyük ve vazgeçilmezdir. Taksim, ülke işçi sınıfı mücadelesinde büyük bedellerin ödendiği tarihsel anlamlarla yüklü bir alandır. Bu bilinçle 1 Mayıs’ta daha fazla kitlesel katılımla Taksim Meydanı’nı Kızıl Taksim’e çevirmek için Maoist komünistler ve tüm aktivist yoldaşlar başta olmak üzere bütün emek güçleri, demokrat, ilerici, devrimci, sosyalist dinamikleri Taksim’de buluşmaya çağırıyoruz. Bir avuç barbar sömürücü ve zorbanın dayatmalarını yüz binlerin kitlesel coşkusu ve isyanıyla geçersiz kılalım. Egemen sınıflar, işçi ve emekçilerin son derece haklı ve demokratik mücadelesi karşında bir kez daha yenilmeye mahkûmdur ve yenilecektir.

Halk kitleleri kendi tarihi, doğası, yaşamı, özgür düşünce ve geleceğinde doğrudan söz sahibi olmak istiyor ve bunun için çeşitli biçimlerde mücadele ediyor. Bu mücadeleyi uluslararası tekelci sermaye düzeni ve sistemine, onun dünya geneli ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’daki tekelci komprador burjuva diktatörlüğüne karşı sınıf bilinçli proletarya önderliğinde, tüm emekçilerin doğrudan söz- yetki- karar- denetim mekanizması ve süreçlerin öznesi olması için, Taksim başta olmak üzere bütün bölge ve yerellerde alanlara çıkalım ve sloganlarımızı haykıralım.

15- 16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nden Gezi Parkı-Taksim Direnişi’yle başlayan Haziran Ayaklanması’na, Newroz’un serhildan ruhundan Taksim’ e uzanan halk kitlelerinin direniş ve mücadelesine selam olsun.

Emperyalist kapitalizm ve ona bağımlı komprador tekelci kapitalist Türk devletinin tüm faşist ve gerici politikalarına karşı işçi ve emekçilere yönelik bütün saldırıları örgütlü bir halk olarak boşa çıkarmak ve Sosyalist Halk Savaşı bayrağını yükseltmek için kızıl 1 Mayıs’ta yoksul emekçi halklarımızı Maoist Komünist Partisi saflarında yer alarak Taksim Meydanı başta olmak üzere Türkiye- Kuzey Kürdistan ve Avrupa’nın bütün bölge ve alanlarında devrimci komünist coşkumuzla ve kararlılığımızla örgütlü eylemlere katılmaya çağırıyoruz.

Bıji 1 Gulan! / Yaşasın Mayıs!

Kahrolsun emperyalizm, komprador tekelci kapitalizm, faşizm ve her türden gericilik!

Yaşasın işçi ve emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü kızıl 1 Mayıs’a!          

Yaşasın ulusların kendi kaderini tayin hakkı!                                                                            

Yaşasın devrim, sosyalizm ve komünizm!                                                                                    

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!”