Maoist Komünist Partisi (MKP) Siyasi Büro bir açıklama yayınlayarak, 24 Nisan 1972 manifestosunu 44 mücadele yılında komünist coşkuyla selamladığını duyurdu
HABER MERKEZİ (20-04-2016)- Maoist Komünist Partisi (MKP) Siyasi Büro “ 24 Nisan 1972 manifestosunu 44. mücadele yılında komünist coşkuyla selamlıyoruz!” başlığını taşıyan bir açıklama yayınladı
Kürt/Türk ulusu ve çeşitli azınlıklardan Türkiye-Kuzey Kürdistan proletaryası ve emekçi halklarına hitaben yapılan MKP açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
24 Nisan 1972 manifestosunu 44. mücadele yılında komünist coşkuyla selamlıyoruz
24 Nisan 1972, coğrafyamız devrimci hareketi tarihine Komünist manifesto niteliğinde açan partimiz TKP(ML)’nin kuruluş tarihidir. Partimiz kuruluşundan onlarca yıl sonra Eylül-Ekim 2002 günlerinde gerçekleştirdiği I. Kongresiyle ismini Maoist Komünist Partisi (MKP) olarak değiştirdi. Bu anlamda Partimiz MKP, 24 Nisan 1972 yılında kurucu önderimiz İbrahim Kaypakkaya yoldaş tarafından kurulan TKP(ML)’nin ideolojik-politik-örgütsel bütünde organik devamıdır.
Diyalektik yasa ve sınıflar mücadelesi yasasının tezahürü olan gelişme ve ilerleme kanununu, çarpık tarih bilinciyle tarihin tekerrürden ibaret olduğunu ileri sürerek inkar eden burjuva idealist sınıf ve ideologları tarihin sonunu da ilan ederek gerici toplumsal sistem ve egemenliklerini baki göstermeye çalışmaktadır. Ne var ki, bu idealist kampa karşın, diyalektik ve tarihi materyalizm, toplumlar tarihinin sınıflar mücadelesinden ibaret olduğunu açıklayarak, tarihsel ve toplumsal ilerlemenin kaçınılmazlığını tüm değişim ve ilerleme süreciyle birlikte toplumlar tarihinin ilerlemesiyle de kesin biçimde kanıtlamaktadır. Bu süreç toplumsal süreçlerde yer alan siyasi hareket ve partiler için geçerliyken, partimiz de bundan muaf değildir. O halde partimiz MKP’nin TKP(ML)’nin devamı olduğu diyelektiğe de sınıflar mücadelesi yasasına da tüm gelişme yasasına da uygun bir sav ve objektif gerçektir.
Şayet devamı olmak, O’nu mutlak biçimde tekrar ve taklit etmek ya da değişim ve gelişimden muaf tutarak tekerrür etme anlamına gelmiyorsa, bilakis O’nu temel ilke ve amaçları zemininde geliştirerek ilerletme anlamına geliyorsa, o zaman MKP’nin TKP(ML)’nin devamı olduğu kara çalınamaz bir gerçektir. Ve şayet, Marksizm’in yeni nitel aşaması olan Leninizm, Marksizm’in geliştirilmesi ve ilerletilmesi olarak devamı olmasaydı, aynı biçimde Marksizm-Leninizm’in yeni nitel aşaması olan Maoizm, Marksizm-Leninizm’in geliştirilip ilerletilmesi anlamında devamı olmasaydı Marksizm ayrı bir şey, Leninizm ayrı bir şey, Maoizm ayrı bir şey olurdu ki, bu durumda MLM’den söz edilemeyeceği gibi, Marksizm de yerinde çakılıp kalmış olurdu. Ve eğer Maoizm aşaması olmasaydı, ideolojik-teorik niteliği bakımından partimiz de olmazdı.
İdeolojik-teorik niteliği açısından Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ürünü olan partimiz, coğrafyamızdaki işçi sınıfı ve köylü mücadelelerinde ifade bulan somut devrimci koşullardan da bağımsız düşünülemez. Partimizin dayandığı tarihsel miras dünya Komünist hareketi dahil, Mustafa Suphiler TKP’sinin Komünist mirasından işçi-köylü mücadeleleri ve tüm ilerici ücadeleler tarihidir. Büyük Proleter Kültür Devriminin ideolojik-teorik yankısı ve Türkiye-Kuzey Kürdistan proletaryası ve emekçi halklarının öncü kurmayı olan partimiz Maoist Komünist Partisinin kuruluşunu 44. mücadele yılında Komünist coşkumuzla selamlıyoruz.
Partimizin kuruluşu, Komünist toplum yürüyüşü temelinde Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyasında bilumum gericiliğe karşı açılmış büyük bir meydan okuyuş, tarihsel bir mücadele ve savaş çağrısıdır! Coğrafyamız sınıf hareketinin Komünist partiyle tanışmasının önemi ile birlikte, özellikle Milli mesele/Kürt ulusal sorunu ve Kemalizm tahlili konularında billurlaşan keskin bilinç zeminindeki Partimizin kuruluşu büyük bir devrimci kopuşun ifadesidir. Bu özetle partimizin kuruluşu, mücadele tarihi ve elbette gelişim seyri alelade bir süreç değil, tarihsel değerde siyasi mücadele özünde mücadeleler tarihidir. Bu anlamda öğrenilmesi gereken anlamlı bir tarihtir. Kuşkusuz ki, partimizin tarihi dünya devrimleri tarihinden bağımsız olmadığı gibi, özellikle de coğrafyamız devrimci sınıf hareketi tarihinden de tecrit değildir.
Partimiz kuruluşuyla birlikte girdiği pratik çalışmada hakim sınıfların dikkatini çekerek 12 Mart 1971 Askeri Faşist Cuntasının hedefi haline geldi. AFC, 1971 devrimci çıkışıyla faşist düzenle keskin kopuş içine giren devrimci harekete karşı ‘’sürek avı’’ başlatarak azgın bir saldırı dönemi başlattı. Bu azgın faşist saldırılarda ülke devrimci hareketinin liderleri çeşitli biçimlerde katledildi, son tahlilde devrimci hareket örgütsel yenilgiye uğratıldı. Mahirler 30 Martta, Denizler 6 Mayısta katledilirken, THKP-C ve THKO ilk örgütsel yenilgileriyle tanışmış oldu. Partimiz ise kurulduğunda hala hüküm süren aynı faşist darbenin saldırılarından kurtulamadı. Ki, ‘’en tehlikeli ihtilalci fikirler’’ olarak dikkat-i nazara alınan partimizin düşmanın yok etme hedefine alınması kaçınılmazdı…
Malatya/Kürecik dağlarında Komünist fikirlerin maddi araca dönüştürülmesiyle ilk tohumu atılan, Vartinik-Mirik’te yalın ayak kar üstündeki soylu yürüyüşle derinleştirilen çığırın ideolojik-siyasi örgütsel ifadesi olan Partimiz, kuruluşundan aylar sonra kurucu önderi Kaypakkaya yoldaşı 12 Mart Askeri Faşist Cuntasının işkence hanelerinde katledilmesiyle yitirdi. İlk örgütsel yenilgisiyle de bu kısa sürede tanışmış oldu. Kaypakkaya yoldaşın düşmana yaralı olara esir düşmesine yol açan Vartinik baskını çarpışmasında ilk TİKKO komutanı olan Ali Haydar Yıldız yoldaş da 24 Ocak 1973 yılında ölümsüzleşti. Aynı günlerde İstanbul’da, 23 Ocak 1973 günü Meral Yakar yoldaş ölümsüzleşti. Partimizin ilk örgütsel yenilgisi bu süreçte aldığı ağır darbelerin devamındaki gelişmelerle tamamlandı.
Partimiz bu yenilgisinden sonra giriştiği toparlanma ve merkezileşme çalışmalarını 1978 yılında gerçekleştirdiği Parti I. Konferansıyla sağladığı. Birinci örgütsel yenilgisini, yeniden merkezi yapısına kavuşma temelinde gerçekleştirdiği konferansla yanıtlayan partimiz, 1980 Askeri Faşist Cuntanın ağır faşist saldırılarında aldığı darbelerle örgütsel dağılmalar sürecine girerek II. örgütsel yenilgisini 1984 yılında almış oldu.
Bu yenilgiler sürecine paralel olarak, 1976 yılında KK Hizbi olarak bilinen bir ayrılık ve 1984 örgütsel yenilgi sürecine kadar birkaç hizip ya da ayrılıklar daha yaşadı. Yenilgi koşullarının ağırlığı ve bu ağır koşulların sağ tasfiyeci eğilimi koşullayarak beslemesi, aynı zamanda sağa tepkien gelişen sol tepki tavırlarıyla tanıştı. Bu süreçte yaşanan hizipler, ayrılık ve bölünmeler esasen bu zeminde anlam kazanan gelişmelerdir. Ancak bu gelişmelerdeki çizgi sorunları elbette yok sayılamaz.
Partimizin maruz kaldığı olumsuz süreç ve gelişmeler bunlardan ibaret değildir. Esası hatalı zeminde gelişen irili ufaklı bir dizi hizip, ayrılık ve bölünmeler süreci adeta bir kader gibi sürerken, özellikle 1987 ayrılığı parti güçlerinin büyük bölünmesiyle son derece tahripkar bir ayrılık oldu. Bu ayrılıkların tümü istisnasız olarak partimize zarar veren ve partimizi örgütsel açıdan gerileten rol oynamıştır.
Partimizin örgütsel yenilgi ve darbeler yiyerek örgütsel zayıflama, gerileme ve sorunlar yaşaması bu ayrılık-bölünme ya da alınan iki örgütsel yenilgiyle sınırlı bir süreç değildir. Bahsi geçen bu süreç içinde Partimiz birçok konferans gerçekleştirmiştir. 1996 yılında gerçekleştirdiği Kongre Hazırlık Konferansında yaşanan gelişmeler ise partimiz açısından başka bir talihsiz gelişmeyi ifade ediyordu. Partimiz 2002 yılında I. Kongresini gerçekleştirerek ideolojik-siyasi ve örgütsel zemindeki sorunlarına tam anlamıyla neşter vurarak, yeni bir süreç başlatıp köklü muhasebeyle ortaya koyduğu belgelerin yanı sıra, ismini Maoist Komünist Partisi olarak değiştirme, parti programını oluşturma gibi bütünlüklü bir yenilenme sürecine girdi. Ne var ki, bu süreç olumlu meyvelerini verse de, II kongrenin öngünlerinde alınan ağır darbeyle partimiz merkezi önderlik ve yönetici organlarını yitirerek ağır bir örgütsel süreçle daha tanıştı. Kamuoyunda 17’ler katliamı olarak bilinen ağır darbe partimizde ciddi örgütsel gerilemelere yol açtı…
Partimiz 1972 Manifestosundan bu güne uzanan mücadele tarihinde, beş parti genel sekreteri, onlarca önder kadro, yüzlerce üye ve savaşçı militanını olmak üzere yedi yüze(700) yakın kayıp vererek son derece ağır bedeller ödemiştir. Elbette aynı mücadele ve bedel tarihi, ideolojik-politik miras ve kazanımlar yaratma tarihidir de.
Bütün ağır sürece karşın, Partimiz, aldığı ağır örgütsel tahribatlardan, her yenilgiden, her darbeden ve her ayrılık ya da hizipten anlının akıyla çıkmasını bildi, sınıflar mücadelesindeki yerini alarak görevlerini omuzlama ısrarını gösterdi. Partimizin bu anlamlı geçmişi, kararlı geleneği ve ilerleme hattı, ideolojik-siyasi kökleri ve sınıfsal dokusundan kaynaklandığı gibi, bilimsel temelde pekişen sınıf öfkesinin de ürünüdür. Dahası, sınıflar mücadelesi pratiğinde ortaya koyduğu amaç ve hedeflerindeki iddiasını ya da iddialı oluşunun da göstergesidir.
Partimizin tarihsel tutum ve tavrından yeterince öğrenemeyenler, Partimizin eylem çizgisi ve pratiğine bakmalıdırlar. Gerilla savaşında ağır bedeller pahasına sergilenen kararlılık Partimizin devrimdeki kararlılığının kanıtıyken, onlarca yıl sonra hesap sorun cezalandırma eylemleri ve genel askeri çizgisi de devrimci kararlılığının ikna edici göstergeleridir.
Kulaksız yüz başı diye bilinen ve Behzat Firik yoldaşımızın katili Aytekin İçmez, Mercedesli Albay olarak bilinen ve Kaypakkaya yoldaşın katili Fehmi Altınbilek ve daha başkaları unutulmayıp onlarca yıl sonra gerçekleştirilen cezalandırma eylemleridir. Partimizin kararlılığını, iddiasını ve samimiyetini ölçmek isteyen her aymaz bu pratiklerden ders almalıdır! Partimizi tanımak isteyen bu çizgiye iyi bakmalıdır! Devrimci teoriye uygun olmayıp sosyal pratikte karşılığı olmayan her iddia soyut ve sübjektiftir. Partimiz, MLM’nin temel ilke ve evrensel teorisinde olduğu gibi, somut devrim meselesini ülkenin somut tahlili ekseninde ele alarak Yeni Demokratik Devrimden Sosyalist Devrime, Halk Savaşı Stratejisinden Sosyalist Halk Savaşı Stratejisine ilerleyen devrim programı temelinde devrimci nitelikte ortaya koyduğu sosyal pratik eylemiyle tutarlı bir doğrultuda iddiasını somutlamaktadır. İddiasına uygun konumlaşında bedeller ödeme pahasına ısrar ve ideolojik-siyasi istikrar zemininde Komünist yürüyüşünü sürdürmektedir.
Partimizin tarihi, yenilgi ve yenilgilerini yenerek düşmanla silahlı savaş ilkesinde ödün vermeyen teorik-pratik yönelimiyle, doğrudan bir ilerleme, gelişme ve Komünist mücadele tarihidir. Partimizin ilerleme çizgisi, siyaset kabızlığıyla kötürümleştirilen stratejik yönelimin, somut siyaset mecrasında doğru rotaya oturtularak taktik ile stratejinin uyumlu ilişkini kurma yeteneğine dayanır.
Ne düşman saldırıları ve ne de ideolojik zemindeki saldırılar partimizi kararlı yürüyüşünden alıkoymaya yetmeyecektir. Düşmanın stratejik yönelim ve saldırılarla yürüttüğü baltalamalara ve ideolojik cepheden aralıksız sürdürülen çelmelemelere karşın, Kaypakkaya’dan devralınan Komünizm bayrağı MKP 3. Kongresiyle dalgalanarak ilerlemektedir.
Partimiz, ideolojik ve siyasi cepheden gelen tüm saldırılara ve sınıflar mücadelesinin eşitsiz koşulları ve sınırlılıklarından beslenen zorluklara karşın, MLM teori-pratik ekseninde nitelenen ilkeli duruşu ve ilerleyişiyle, bilimsel sosyalizm rehberliğinde tasavvur ettiği gelecek iddiasını perçinleyen ve Sosyalist Halk Savaşıyla iktidarı zapt eden dinamik bir yetenek durumundadır. Bundan kuşku duyan mücadele mevzilerindeki duruşumuza ve devrimci eylemimize inkarcı yaklaşanlardır.
Düşmanın askeri sahadaki amansız saldırı ve faşist baskılarına rağmen devrimci savaş siperlerinde konumlanıp bunlara göğüs geren Partimiz, post modern, neo liberal ve sivil toplumcu özü emperyalist stratejilere dayanan düşmanın tüm ideolojik bombardımanlarına, revizyonist-reformist kuluçkada ölü üretilen tasfiyeci akımın ideolojik kuşatma salvolarına ve elbette dogmatizmin siyasi kabızlık ve teorik kısırlıkla tutturduğu çelmeci koroya karşın, MLM’den sapmadan ve onu geliştirmeyi de yadsımayan ilkeli tutum ve istikrarlı siyasi çizgi pratiğinde emin adımlarla yürümektedir.
Bugün keskinleşerek en ağır koşullarda hüküm süren karşı-devrim ile çatışma süreci, faşist iktidarın barbar katliam ve kıyımlarına sahne olurken, devrimci koşul ve fırsatlar da gelişerek önümüze somut görevler koymaktadır. Partimiz bu tarihsel sorumluluğu göğüslemekte tereddütsüz iken, içinden geçilen koyu faşist koşullar partimize olan ihtiyacı daha keskin biçimde ortaya koyarak büyütmektedir.
Kürt ulusal hareketi Türk hakim sınıflarının vahşi katliam ve kyım saldırganlığına karşı demokratik devrimci pratik zemininde kahramanca bir direniş sergilemektedir. Komprador tekelci burjuva sınıfların hayal ettiği gibi, coğrafyamız ‘’dikensiz gül bahçesi’’ değildir. Sınıf hareketi temelinde bir çok işçi direnişi ve çevre tahribatına karşı köylü direnişleri gelişme çizgisinde giderek büyümektedir.
Partimiz, ‘’TC’’ devletinin AKP iktidarı temsilinde yürüttüğü tekçi ırçı-faşist saldırganlık ve ona karşı Kürt ulusal direnişi ile emekçi halklarımızın mücadeleleri temelinde yükselen sürece asla kayıtsız değildir, kalamaz da. Bilakis sürecin sorumluluklarını devrimci perspektifle üstlenmeyi varlık gerekçesi olarak sayar.
Bu anlamda Partimiz, proleter devrimci sınıf tavrı ve siyasi iktidar perspektifi temelinde, cereyan eden sürecin öznesi olma bilinciyle devrimci görevlerine sahip çıkarken, Kürt ulusu üzerindeki milli baskı ve kıyıma olduğu gibi, diğer azınlıklar üzerindeki baskılara karşı da kararlı mücadele duruşuyla tavır alır.
Partimizin kuruluş yıldönümü vesilesiyle, bir yanı koyu gerici, diğer yanı devrimci olan tarihsel sınav önemindeki sürecin görelerini omuzlamak için tüm yoldaşlara çağrıdır; Türkiye-Kuzey Kürdistan proletaryası ve emekçi halkların kurtuluşu, Kürt ulusu ve azınlıkların ulusal bağımsızlık ve ulusal demokratik hakları, erkek egemen kapitalist sistemde metalaştırılan kadının iktidarlaşarak özgürleşmesi, kapitalist karlar uğruna yürütülen doğa tahribatına son verilmesi, nitekim emperyalist gericilik ve onun uzantısı olan Türk hakim sınıflar iktidarını yıkmak ve felakete sürüklenen insanlığın kurtuluşuna ilerlemek için, Sosyalist Halk Savaşının zaferi uğruna Parti önderliğinde merkezileşen tüm devrimci çalışmaları omuzla, Halk Kurtuluş Ordusu ve Partizan Halk Güçleri saflarında savaş!
Maoist Komünist Partisi
Siyasi Büro
http://www.halkingunlugu.net/