MKP: ‘Otomotiv ve metal işçilerinin direnişini selamlıyoruz’

mkp_logoMaoist Komünist Partisi, metal işçilerinin direnişine ilişkin bir açıklama yayınlayarak, işçilerin direnişini selamladı

HABER MERKEZİ (22-05-2015) – Maoist Komünist Partisi, Merkez Komitesi Enformasyon Büro, Bursa’da başlayan ardından giderek yayılan metal işçilerinin üretimi durdurma kararına ilişkin bir açıklama yaptı.

“Otomotiv ve metal işçilerinin direnişini selamlıyoruz!” başlığını taşıyan açıklamada, “İşçilerle dayanışmanın, direnişle birleşmenin zamanıdır, bunun önünde hiç bir bahane ve engel yoktur. İşçiler işçi sınıfı ruhuna uygun dayanışma sergileyerek direnişe katılma pratiğiyle işçi kardeşliğini ve birliğini yaşamsallaştırmaktadırlar. Tüm işçi ve emekçi sınıfların direnişteki işçilerle dayanışması ve direnişe destek vererek katılması işçi ve emekçi sınıflara uygun olandır. Bütün devrimci, demokratik ve sosyalist güçler işçilerle dayanışmalı, direnişlerini çok yönlü etkinliklerle sahiplenmelidirler.” ifadelerine yer verdi.

Açıklamanın tam metni ise şu şekilde;

“Bursa ve en son İzmit/Kocaeli`nde metal ve otomotiv sanayinde çalışan işçiler, Komprador tekelci burjuva düzen patronları ve AKP sendikası durumundaki sarı sendikaya (Türk Metal sendikası) karşı üretimden gelen gücünü kullanarak üretimi durdurdu.

Bursa Renault işçilerinin başlatarak start verdiği iş bırakma eylemi kısa sürede Tofaş ve Coşkunözü fabrikalarına sıçradı. Aradan saatler geçe işçi direnişi yan ürün-parça üretimi yapan Mako işçileri tarafından sahiplenilerek büyütüldü. Bir gün sonra ise işçi direnişi bu kez Kocaeli Ford işçilerinde yankı buldu! Ve bozkıra çakılan bir kıvılcım gibi işyerinden iş yerine, fabrikadan fabrikaya, sektörden sektöre sıçrayarak parlayan işçi direnişi ezilen emekçi halklara büyük moral vermektedir.

Mevcut durumda eylemde bulunan işçilerin sayısı yaklaşık olarak 15 bin civarındadır. Ancak görünen ve anlaşılan o ki, bu sayı çok daha büyük rakamlara ulaşacak, direniş daha birçok işyeri ve sektöre sıçrayarak ‘`yaşamı durdurma‘‘ gücüne ulaşacaktır. Zira eyleme giden işçiler gerek vali tarafından, işçilerin sendikası olarak geçinen Türk Metal sendikası tarafından ve gerekse de akademisyen/aydın-eğitimci geçinen bir dizi satılık unsur tarafından adeta tehdit edilmekte, eylemleri yasa dışı ilan edilerek iktidarın saldırısına zemin hazırlanmaktadır. Polisin tehdit ve saldırıları ise bunlara eşlik eden tehdit ve saldırılardır.

İşçilerin eylemlerini yasa dışı ilan ederek işçilerin anayasal suç işlediğini propaganda eden, ünvanları ne olursa olsun bu işçi ve halk düşmanı unsurlar AKP’nin yardakçıları olmaktan öteye geçemezler. Bunların yargılanacağı yer halk mahkemeleridir. İşçileri suçlu, yasa dışı ilan eden bu ahmakların paralı uşak olduğu her bakımdan açıktır. Çünkü işçilerin talepleri tamamen insani, makul ve meşru taleplerdir. Bu talep ve istemlerden dolayı işçileri suçlu ilan etmek olsa olsa AKP’nin paralı itlerinin işi olabilir.

Yaratan ve üretenler değil, sömüren ve zulmedenler suç işlemektedir. İşgüçlerine karşılık uygun ücretin ödenmesini isteyen, işten çıkarılmama-işgüvencesi isteyen emekçiler asla suçlu değil, iş kazaları denen iş cinayetlerinde işçileri tek tek ve toplu olarak katleden, onları yarı aç-yarı tok yaşama mahkum edip işten atılma korkusuyla yaşamlarını çekilmez kılanlar suçludur. İşçilere karşı patronlara yardakçılık yapanlar suçludur. Ve elbette ki, bu suçlar illa da sınıf bilinçli proletaryanın adeleti tarafından yargılanacaktır.

İşçilerin sarı sendikaya karşı eylem yapması da son derece anlamlı ve isabetlidir. Bu sarı sendikalar büyük patronların sömürü çıkarlarını koruyan ve işçileri patronlara satan gerici, işçi düşmanı sendikalardır. Direnişteki işçilerin deyimiyle; ‘‘Bunlar mafyalaşmış; istifa edemiyoruz, ayrılamıyoruz sendikadan. Başka fabrikalardan adam getirip çalıştığımız fabrikanın önünde adam-işçi dövdürtmektedirler.‘‘ İşte sarı sendikaların işçi düşmanı yüzü, işte sarı sendikaların mafyalaşmış özü ve işte sarı sendikaların büyük patronlarla kol kola işçileri satması bu direnişle bir kez daha ve en çıplak biçimde gözler önüne serilmiştir.

İşçilerle dayanışmanın, direnişle birleşmenin zamanıdır, bunun önünde hiç bir bahane ve engel yoktur. İşçiler işçi sınıfı ruhuna uygun dayanışma sergileyerek direnişe katılma pratiğiyle işçi kardeşliğini ve birliğini yasamsallaştırmaktadırlar. Tüm işçi ve emekçi sınıfların direnişteki işçilerle dayanışması ve direnişe destek vererek katılması işçi ve emekçi sınıflara uygun olandır. Bütün devrimci, demokratik ve sosyalist güçler işçilerle dayanışmalı, direnişlerini çok yönlü etkinliklerle sahiplenmelidirler.

Muhtemelen AKP iktidarı bu işçi direnişini de ‘‘Paralel Direniş‘‘ olarak yaftalayıp saldıracaktır. Bugünden yapılan hazırlıklar ileride direnişe saldırı yapılacağının işaretleridir. Saldırılar karşısında tüm ilerici güçler işçilerle omuz omuza direnip çatışmalı, yeni Gezi’lerle her türden gericiliğe sınıf dayanışmasıyla yanıt verilmelidir. İşçilere saldırı iktidar sınıflarına kâbusa dönüştürülmelidir.

‘‘Haklarımızı almadan eylemi bitirmeyeceğiz. Ölene Kadar Direneceğiz. Ölmek var Dönmek Yok‘‘ diyen işçiler eninde sonunda patronlara ve onların düzenine diz çöktürecektir. Bir kez daha işçilerin onurlu direnişini selamlıyor, işçilerin yanında olduğumuzu ilan ediyoruz!”

http://www.halkingunlugu.net/