Maoist Komünist Parti yazılı bir açıklama yaparak kuruluş tarihleri olan 24 Nisan 1972’yi selamladı. Yapılan açıklamada, ”Partimiz, bir politik savaş partisi olarak doğrudan silahlı mücadele pratiği içinde doğdu; gelişip ilerlemesini silahlı mücadele içinde tasavvur etti. Devrim için silahlı savaşı öngördü, zora dayalı devrim mücadelesinin stratejik aracı olarak pozisyon aldı. Tam da buna uygun olarak Kürecik dağlarında gerilla savaşı siperlerinde kuruldu.” ifadelerine yer verildi.
Maoist Komünist Parti’nin kuruluş yıldönümü olan 24 Nisan 1972 vesilesi ile bir açıklama yapan MKP-MK SB, kuruluş tarihini selamlarken devrim, sosyalizm ve komünizm mücadelesinde sebatla yollarına devam ettiklerini belirtti.
”Partimiz, bir politik savaş partisi olarak doğrudan silahlı mücadele pratiği içinde doğdu; gelişip ilerlemesini silahlı mücadele içinde tasavvur etti. Devrim için silahlı savaşı öngördü, zora dayalı devrim mücadelesinin stratejik aracı olarak pozisyon aldı. Tam da buna uygun olarak Kürecik dağlarında gerilla savaşı siperlerinde kuruldu.” vurgusunun yapıldığı açıklama şu şekilde;
”Şan olsun TKP(ML)‘den MKP’ye partimizin kuruluşu ve ilerleyişine!”
”Sönmeyen bir yanardağ hikayesidir, 72 Nisan manifestosuyla yazılan o büyük destanın aslı-astarıyla yaşanıp tarihe hükmeden… Bir destanımız var; tarihte kalmamış, tarih yazarak geleceğe uzanan… O destan ki, savaşla nakşedilip devrime kazınan, 24 Nisan 72 çizgisiyle Kaypakkaya önderliğinde volkanlaşandır.
Türkiye-Kuzey Kürdistan topraklarında 50 yıllık pasifist suskunluktan sonra patlayan bu volkan, Kaypakkaya yoldaş önderliğinde az sayıdaki Komünist kadro tarafından 24 Nisan 1972 tarihinde Komünist mücadele bayrağı olarak kurulan ve enternasyonalist proletaryanın coğrafyamızdaki taburunu temsil eden partimizden başkası değildi. Şan olsun TKP(ML)‘den MKP’ye partimizin kuruluşu ve ilerleyişine!
Partimizin kuruluşu, Kaypakkaya çizgisinde billurlaşan Komünist mücadelenin, ideolojik-teorik-siyasi çizgi ayaklarına oturan ileri nitelikteki kurumsal temsiliyetini ifade eder. Komünist toplum perspektifine bağlı devrim göreviyle biçimlendirdiği bu niteliğiyle, Türkiye-Kuzey Kürdistan devriminde açılmış yeni bir çığır olarak değer taşır partimiz, partimizin kuruluşu!
Altını çizmek şart ki, partimizin kuruluşuna harç olan devrimci sınıf mücadelesidir; partimiz bu mücadele için ve bu mücadeleye bağlı mücadelelerden doğdu. Bu mücadeleler partimizin kuruluşunda belirleyici etkendir. Partimizin politik savaş Partisi niteliği gibi, Maoist Komünist niteliği de, sınıflar mücadelesinin ideolojik-teorik-siyasi cephelerde cereyan eden türevlerinde temsil ettiği çizgi ve perspektifinin bir tezahürüdür.
Mücadelenin belirleyiciliği parti kuruluşumuza doğrudan yansımış, somut karaktere bürünmüştür. Kaypakkaya yoldaşı yanındaki az sayıdaki kurucu kadro yoldaşla birlikte partimizin kuruluşuna götüren süreç, dört başı mamur kararlı mücadele tavırları ve temsil ettikleri mücadeleler pratiğidir. Bu anlamda partimizin kuruluşunda rol oynayan arka plan mücadele veya mücadeleler dinamizmidir. Başta Kaypakkaya yoldaş olmak üzere, partimizin diğer kurucu kadroları, partimizi, siyasi mücadele, teorik mücadele ve ideolojik mücadeleler içinde ve bu mücadelelerdeki kararlılıklarının ürünü olarak kurdular.
”Partimizin kuruluşu devrim mücadelesi eksenine oturan köklü bir kopuştur”
Partilerinin Büyük Proleter Kültür Devriminin ürünü olduğunun altının çizildiği açıklama şöyle devam etti;
”Siyasi mücadelede keskin bir bilinç ve tavra sahip olan Partimizin kurucu önderi Kaypakkaya ve kurucu kadrolarımız, siyasi mücadelenin yetkin ve nitelikli olarak temsil edilmesi için ideolojik ve teorik mücadeleyi şart görüp ertelemeden yürüttüler. Tam da bu zeminde, TİİKP içinde keskin ideolojik mücadele bayrağını kaldırdılar ve buna paralel olarak uluslararası çizgide Maoist Komünist niteliği benimseyerek teorik mücadeleyi de temsil ettiler. “Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ürünüyüz“ diyerek, Uluslararası Komünist Hareket içindeki saflaşmada ideolojik-teorik saflar belirlenmiş, tavırlar netleşmiş oluyordu ki, Partimizin nitel kuruluşu bu zeminde yükseldi. Bu, devrim mücadelesi eksenine oturan köklü bir kopuştu.
Mücadeleler zemininde yükselen bu kopuş, sadece TİİKP ile ideolojik mücadele zemininde sağlanan örgütsel kopuş değil, esasta bilumum burjuva, küçük-burjuva ideoloji ve reformist-revizyonist çizgilerin özellikle Kemalist hareket ve milli mesele kapsamında, tekçi-ırkçı-faşist Kemalist paradigmalar ve Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkı temelinde Kürt ulusuna uygulanan inkar ve milli baskı politikaları ile diğer ulus ve azınlıklara uygulanan milli baskılar karşısında taşıdıkları sosyal şoven kırılganlıklarını devrimci perspektiften eleştiren, köklü devrimci bir kopuştur.
Ki bu kopuş, aynı zamanda faşist Kemalist statükoculuğun ırkçı-tekçi paradigmalarına karşı siyasi zeminde açılmış bir bayrak olmakla birlikte, Komüntern’in Kemalist hareket konusundaki zaaflarından da bir kopuşu ifade etmektedir. BPKD ile tamamlanan Maoizm aşaması, Partimizin ideolojik-siyasi-teorik çizgisine nüfuz etmiş, Kaypakkaya yoldaşın çığırsal kopuşuna ilham olmuştur. Nitekim BPKD’nin ürünü olma espirisi, onun Maoizm seviyesini ifade eden ideolojik-teorik-siyasi doğrultusunu benimsemekten ileri gelmektedir. Uluslararası Komünist Hareket içinde modern revizyonist çizgi ile Maoist Komünist çizgi arasında yaşanan keskin tartışma ve saflaşmada, sosyal-emperyalizm teziyle yürütülen bilimsel mücadele saflarında yer almak partimizin ideolojik-teorik niteliğini belirleyen unsurdur.
İşte partimizin kuruluşu, ulusal ve uluslararası alanda ideolojik-teorik-siyasi mücadeleler cephesinde yürütülen mücadeleler bütünü ve bu mücadelelerdeki bilinçli kararlı duruşların bir sonucu ve devrimci bir muştusuydu. Mücadelenin ve mücadelede kararlılığının belirleyiciliği partimizin kuruluşunda ve niteliğinin biçimlenmesinde bu kadar net rol oynamış, bir kez daha açığa çıkmıştır.
Partilerinin 12 Mart Askeri Faşist Cuntasının hüküm sürdüğü şartlarda ve bu faşist kuşatmaya karşın mücadele içinde kuruluşunu komünist çizgi doğrultusunda ilan ettiğinin belirtildiği açıklamada, partilerinin yaşadıkları örgütsel yenilgiler ve tarihsel süreç kısaca şöyle özetlendi;
”Partimiz, 12 Mart Askeri Faşist Cuntasının tüm vahşetiyle hüküm sürdüğü şartlarda ve bu faşist şartlara karşı mücadele içinde, Kaypakkaya yoldaşın Komünist çizgi doğrultusuyla kuruluşunu ilan etti! Kuruluşundan aylar sonra, 12 Mart 71 AFC’sinin ağır saldırılarının hedefi olup kurucu önderi Kaypakkaya yoldaş başta olmak üzere, bazı önemli kadrolarını fiziken yitirdi. Akabindeki gelişmelerle birlikte ilk örgütsel yenilgisiyle tanıştı.
Yenilgi sonrası, zaman kaybetmeden örgütsel toparlanma ve merkezileşme çalışmalarına girişti. Bu süreç iç ideolojik çizgi mücadeleleriyle yeni örgütsel zayıflamalara, bölünmeye tanık olurken, sürecin uzamasına da neden oldu. Nitekim 1978 yılında partimiz ilk merkezi konferansını toparlayarak merkezi yapısını inşa edip merkezileşti. 1980’e gelindiğinde, yani iki sene sonra, yeni bir askeri darbeyle tanışıp yeni bir örgütsel yenilgi sürecine girdi. 1981 yılında ikinci Merkezi Konferansını gerçekleştirmesine karşın, 1980 Askeri Faşist Darbesinin ilk yıllarından başlayarak aldığı darbeler neticesinde, 1983 yılında ikinci örgütsel yenilgisini yaşadı… Ki, 1981 yılında gerçekleştirilen Parti 2. Merkezi Konferansında Parti Genel Sekreterliğine seçilen Süleyman Cihan yoldaş, AFC’nin işkencehanelerinde katledildi.
2. Örgütsel yenilgiden sonra başlatılan merkezileşme süreci 1987’lere geldiğinde yeni bir bölünmeyle tahribatlara yol açtı. parti güçleri Merkezi Konferanslarını ayrı-ayrı olarak farklı tarihlerde gerçekleştirdi… 1992 yılında parti güçleri arasında birlik gerçekleştirilerek süreç olumlu rotaya koyuldu. Ne ki, birlik sürecinin bütün olumlu gelişmelerine karşın, 1994 yılında yeni bir ayrılık yaşanarak örgütsel tahribatı iyiden iyiye derinleştirdi. Bölünen Parti güçleri ayrı merkezi yapıları altında mücadelelerini sürdürürken, merkezi konferanslarını da gerçekleştirerek bir ileri-bir geri giden yol izlediler.
2002 yılına gelindiğinde partimiz ciddi bir örgütsel dağınıklığın göbeğinde bulunuyordu. Özellikle 1996 yılında gerçekleştirilen KHK süreci, Parti içinde yaşanan gelişmeler temelinde partimizi büyük tahribat ve dağılmalara mahkum eden süreç oldu. İlerleyen bu süreç, KHK’da Parti Genel Sekreterliğine seçilen Cüneyt Kahraman yoldaşın ölümsüzleşmesiyle keşmekeş iyice derinleşti. 1999 Merkezi Konferansı bu sürece yanıt olamadığı gibi, dağınıklığın ve sorunların izlerini taşıdı. Parti içinde güven sorunu derin bunalımlara yol açarken, kadrolar arasında ciddi sorun ve dağılmaların yaşanmasına tanık oldu. Ağır örgütsel dağılmayla yüz yüze olan partimiz, 2002 yılında gerçekleştirilen 1. Parti Kongresiyle ters yüz edilip yeni ileri bir aşamaya taşındı.
Parti 1. Kongresi, Tarihi Muhasebe ve İdeoloji belgeleriyle partinin sorunlarına neşter vurup, KHK’nın kara lekelerine de köklü eleştiriyle ışık tuttu… Bu kongrede partimizin programı oluşturulup Partinin adı MKP olarak değiştirilirken, Parti Genel Sekreterliğine Cafer Cangöz yoldaşı getirdi. Partimiz açısından ciddi bir toparlanma ve sıçramanın miladı olan Parti 1. Kongresi, partide nicel ve nitel gelişmeler kaydederken, Halk Savaşının geliştirilmesinde somut adımlar atarak, önemli planlamalar gerçekleştirdi. Halk Savaşında yeni atılımlar gerçekleştirmek üzere kararlaştırılan gündemler temelinde Parti 2. Kongresi planlandı. 2005 yılı ilk baharında planlanan Parti 2. Kongresinin gerçekleştirilmesi için Munzur dağlarına gelen ve aralarında parti Genel Sekreteri Cafer Cangöz, Sekreter yardımcısı Aydın Hanbayat, MK ve SB üyeleri başta olmak üzere, parti Üye ve savaşçılarımızın da olduğu toplam 17 yoldaş, Parti 2. Kongresi gerçekleştirilmeden, “Mercan Katliamı“ veya “17’ler Katliamı“ olarak bilinen vahşi katliamda ölümsüzleştiler.
Partimiz aldığı ağır örgütsel darbeyle birlikte sancılı bir sürece daha girmiş oldu… Ağır örgütsel darbeden kısa süre sonra oluşturulan KÖK, süreci göğüslemek için geri çekilme kararı alarak uyguladı… 2007 yılında KÖK koordinasyonu altında Parti 2. Kongresi 17’ler katliamına yanıt ve ölümsüzleşen yoldaşlara atfen gerçekleştirildi. Parti yeniden merkezi yapısına kavuşturuldu… Tecrübeleri dikkate alan dönem önderliği ve önderlikleri parti güvenliğini esas alan planlamalar temelinde, Parti 3. ve 4. Kongrelerini gerçekleştirerek partimizi sınıf mücadelesinde konumlandırarak mücadele temsiliyetini sürdürdü. Özellikle Parti 3. Kongresiyle, ülkenin sosyo-ekonomik yapı tahlilini yeniden yaparak, bu tahlil ışığında devrimin niteliği, programı ve stratejisi temelinde köklü adımlarla parti programını değiştirip önemli bir gelişmeye imza attı.
Partimiz, politik savaş partisi niteliğine uygun olarak sınıflar mücadelesinin devrimci sınıf saflarında Sosyalist Halk Savaşı perspektifiyle mevzilenirken, bu savaş konumlanışının ürünü olarak devrim mücadelesinde yüzlerce üye ve militanını ölümsüzlüğe uğurlamıştır. Kurucu önderi Kaypakkaya, Parti Genel Sekreterlerinden Süleyman Cihan, Kazım Çelik, Cüneyt Kahraman, Cafer Cangöz ve Sekreterya üyesi Yılmaz Kes, Parti Genel Sekreter yardımcıları İsmail Bulut, Baba Erdoğan, Aydın Hanbayat başta olmak üzere, yüzlerce parti kadro, üye, militan ve ordu komutanı yoldaşları devrimde ısrar, mücadelede kararlılığın nişanesi olarak toprağa vermiştir.
Partimizin kuruluşundan bugüne yitirdiğimiz yoldaşlarımız can bedeli yürütülen mücadelede bayrak taşıyıcılarımız olarak en önde yürüyenlerimiz olmuşlardır. Devrim ve Komünizm mücadelemizde ölümsüzleşen yoldaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğilirken, mücadelelerini devrimle taçlandırma kararlılığına sahip olan Partimize şan olsun”