Almanya’da pandemi süreciyle başlayan ve Ukrayna’nın işgaliyle birlikte iyice derinleşen ekonomik kriz, muktedir burjuva siyasetin tıkanmasıyla birlikte sağ popülizmin yükselişini getirdi. Tanıklık ettiğimiz bu dönem siyaseti, bazı fay hatları üzerinde bina olundu. Hiç kuşkusuz bir yönü yukarıda bahsettiğimiz durumla ilintiliyken diğer yönü Türk Devleti ile aynı düzlemde buluşan Almanya’nın kirli siyaset ve pragmatik anlaşmalar matematiğidir. Macron’ un NATO için “beyin ölümü gerçekleşti” dediği zamanlardan geçen dünya adeta boyut değiştirerek yeni bir sürece evrildi. Bu süreç bir çok değişimi içeriyor. Bir kolunu da kuşkusuz göç olgusuna dair yönelimlerin değişmesi oluşturuyor. ingiltere’nin yüzen mülteci adası, Büyük Sahra Çölü’nde açlık ve susuzluktan hayatını kaybedenler, Yunanistan’ın push-back(geri itilme) ve göçmen teknesi katliamları… Ve daha nicesi örnek olarak verilebilir.
Böyle bir panoramik resim içinde Almanya’da da son dönemlerde sürgünler yoğunluk kazanmakta, mülteci ve göçmenlere yönelik devlet baskısının dozu giderek artmakta ve zor zamanların günah keçisi olarak göçmenler ve sığınmacılar görülmektedir. Türkiye’den bilindik şafak operasyonlarını anımsatan baskınlar ile mülteciler kaldıkları kamp ya da Heim’lardan derdest edilerek yangından kaçırılan malcasına havalimanlarına götürülüp sınırdışı edilmektedir. Bu hukuksuz, gayrimeşru durum demokratik işleyişin yerini, polis devletine bıraktığını gösteriyor. Demokratik kamuoyunun ataleti ve sağ popülizmin yükselişi uygulamanın gelişme zeminidir.
ÖZKAN BOZKURT’UN FAŞİST TC’YE İADESİNİ DURDURALIM
Bu gidişatın son örneği Özkan Bozkurt’un Türk Devleti’ne iadesine Almanya’nın onay vermesidir. ADHK, Alman devrimci muhalefeti ve Türkiye-Kuzey Kürdistanlı güçler Özkan Bozkurt’un Almanya’dan Türkiye-Kuzey Kürdistan Hapishanelerine sürülmesini durdurmak için 14 Eylül’de Velbert’te görülecek mahkemesine kadar imza kampanyası başlattı.
Bu kampanya’nın startı 9 Eylül’de Frankfurt’ta gerçekleşen Ulusarası Kürt Festivali’nde ve Velbert kent meydanında açılan imza standıyla başladı. İlk günde toplanan beş yüze yakın imzanın binleri bulması hedefiyle kampanya sürüyor. Ve bu kampanya göçmen karşıtı politikalara, ırkçılığa, devrimci-demokratik muhalefeti kriminalize eden yönelime, Alman hukukundaki keyfiliğe ve Türk Devleti ile yürütülen kirli politikalara tepkinin bir parçası olarak güçlendirilmek isteniyor.