SADECE “HAYIR” YETMEZ!

İsviçre (30 Mayıs 2013) Genel olarak dünyada tüm emekçilere özelde göcmenlere dönük kapitalizm merkezli gerçeklestirilen saldırıların bir versiyonu olan ırkcılık, Isviçre`de de yasal dayanaklarını güclendirerek gün geçtikçe daha cok tırmandırılmaktadır.  Finans kapitalin 2008`de patlak veren son „kriz“ de bir kez daha gösterdi ki, sermaye temelli üretim süreci yürümemekte ve cok uluslu emperyalist şirketlerin eğemenlik konsepti dahi bu krizlerin önüne geçememektedir. Avrupalı eğemenler ise bu çozümsüzlükleri içerisindeki çözüm arayışlarında her zamanki gibi göçmenler karşısında ırkçılıkla kendilerine siper kazmaktadırlar.

Göçmenlere dönük bu ırkcı saldırıların yasal görüngülerinden biri de Isviçrede 9 Haziran günü yapılacak referandumdur. Kitleler bu referandumla “Iltica prosedürü hızlı sonuçlansın ve Federal kurulu halk seçsin“ temel sloganlarıyla oy kullanacak. Bu talepler adına kurulan insiyatifler konu hakkında düşüncelerini temellendiren argümanlar elbetteki ürettiler. Insiyatifin, federal kurulun halk tarafından seçilmesi önergesi, kitlelerin seçim yoluyla kullanacağı oylarla ve yine kitlelerin iradelerinin yansıtılması biciminde ele alınmalıdır. Bu kitlelerin iradelerinin her alanda olduğu gibi Federal kurulun seçimindede sergilemesinin önemsenmesi anlamına gelir. Burada göçmenlerin (vatandaş olanlarin haricinde) bu iradeye dahil edilmemesinin demokrasiyle bağdaşır bir yönü olmadığı gibi bu önergenin kabul edilmesi durumunda dahi federal kurul secimlerine  göcmenlerin iradesi yansımadığından kendileri açısından bir anlam ifade etmesi beklenmemelidir.

Yine bir diğer nokta ise Federal kurulun kitleler tarafından seçilmesi önergesinde, kimi siyasal partilerin çıkarlarının olduğu da tarafımızdan bilinmektedir. Bu siyasal partilerin amaçları yine aynı kitlelerin iradesiyle er ya da geç işletilmez hale getirilecegi tarafımızca tartışma götürmez bir gerçekliktir.

İsviçre 1951 Cenevre antlaşmasında imzası olan bir ülkedir. Uluslararası geçerliliği olan bu antlaşmanın 3.maddesindeki belirlemeler, ilticacıların geldikleri ülkelerde veya en son ikamet ettikleri ülkelerde, herhangi bir sosyal gruba üye olmaktan, siyasal düsüncelerinden, ırkından, cinsiyetinden, milliyetinden dolayı baskılara ve dışlanmalara maruz kalmışlarsa , iltica ettikleri ülkelerde bu yasanın korumasında muamele gorürler. Iltica talepleri bu yasanın içeriğine göre ele alınır, değerlendirilir ve sonuçlandırılır. Isviçrede şuana kadar iltica yasalarının değişikliği için onlarca kez referandum yapıldı ve bu referandumlarda ilticacilarin aleyhine, iltica koşullarını zorlaştıran yasalar kabul gördü.  Keza 9 Haziranda kitleler  “iltica prosedürünün hızlandırılması” adı altında referandumda oy kullanmaya çağırılmaktadırlar.

Referanduma sunulan önergenin içeriği kısaca şöyledir:

-Iltica talebinde bulunanlar merkezi iltica kamplarında tutulmalıdır.

– Savaş koşullarını benimsemeyip, savaşa gitmek istemeyenlerin iltica talepleri kabul edilmemelidir.

-iltica prosüdürü hızlı sonuçlandırılmalıdır.

-1980 yılından beri geçerli olan isviçrenin herhangi bir dış temsilciliğine (elçilikler, konsolosluklar) yapılan iltica başvuru talepleri kaldırılmalı, artık bu temsilciliklerde başvurular kabul edilmemektedir.

-Tüm bunların yanısıra, sosyal ve mali destekte kısıtlamalara gidilmesi, gerektiğinde ilticacıların daha ağır şartlara sahip merkezlere gönderilmeleri istenmektedir.

Referandumda  ileri sürülen önergeler  insan haklarına aykırı,  hüman duygulardan yoksun, tamemen ırkcı ve faşist bir siyasal anlayıştan beslenmektedir.  Bu anlamıyla referandumda salt hayır demek yeterli bir cevap olmayacaktır. Özce bu fikrin beslendiği kaynağı öncelikli olarak deşifre etmeliyiz, ki ezici çoğunluğu kapitalist düzenin sosyal tabanı haline getirilen kitlelerin bu acı gerçeklikleriyle yüz yüze gelmelerini sağlayabilmenin mücadelesini vermeliyiz.

Sistem kitleleri demokrasi adına sosyal-siyasal bir aldatmacanın içine çekmektedir,bu aldatmacayı teşhir etmeliyiz.  Kazanılmış tüm sosyal-siyasal-ekonomik hakların tek tek budanması aslında bu referandumla kitlelerin eliyle yaptırılmaya çalışılmaktadır. Bu referandum vesilesiyle kitlelere kapitalist düzenin sahte demokrasi anlayışından beslenen manipülasyon siyasetini deşifre etmeliyiz.

Bu noktada federasyonumuz yazılı teşhirlerle sınırlı kalmayacak, tüm orgütlü gücüyle kullanabileceğimiz tüm eylem bicimleriyle bu saldırıların karşısında olacaktır.

9 Haziran referandumunda sadece Hayır Yetmez !

Tüm gerici-irkçi-faşist yasalara karşı aktif mücadeleye !

Göçmenlere derhal seçme ve seçilme hakkı verilmelidir!

Birlik-Mücadele-Zafer

İsviçre Demokratik Haklar Federasyonu (İDHF)

30 Mayıs 2013