Dersim’de, Emek ve Demokrasi Güçleri Platformu Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edilişinin 83. yılında, yapılan anma programı kapsamında Seyit Rıza Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi
Faşist Kemalist diktatörlük tarafından idam edilişlerinin 83. yılında, Seyit Rıza ve arkadaşları Dersim’de anıldı. Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri’nin Seyit Rıza Meydanı’nda yaptığı anmaya Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, HDP Dersim Milletvekilleri Alican Önlü, Fatma Kurtulan, Kemal Bülbül, Zeynel Özen, Tülay Hatimoğulları, STK ve meslek odaları temsilcileri katıldı.
“Hatırlıyor Anıyor Unutmuyoruz!” yazılı pankartın taşındığı açıklamada Dersim Emek ve Demokrasi Platformu adına basın metnini okuyan Nurşat Yeşil şunları söyledi:
“İdamlarının 83. yılında Seyid Rıza ve yol arkadaşlarını saygı ile anıyoruz. 15 Kasım 1937 yılında Elazığ Buğday Meydanında Seyid Rıza, Uşenê Seydi, Fındık Ağa, Aliye Mırzê Sıli, Hesenê İvraime Qıji, Hesen Ağa ve Resık Uşen (Seyid Rıza’nın oğlu) idam edilmişlerdi. Halkımızın “roca şaê – roê reş” dediği bu kara günün üzerinden 83 yıl geçmiş olmasına rağmen, ne yazık ki failler bu kanlı tarihle yüzleşmemiş ve hala etkili bir özür de dilenmemiştir. Dolayısıyla idamlar ve soykırımın, toplumumuz üzerinde yarattığı travma etkisini sürdürmektedir hala. Seyid Rıza ve yol arkadaşları,1937 yılının Eylül ayında, hukuk kurallarının ayaklar altına alındığı ve Şark İstiklal Mahkemelerinin bir kopyası olan Elazığ Örfi İdare Mahkemesinde şeklen yargılanmıştı. Yargılama sürecinde, dünyada eşi benzeri az görülen adaletsizlikler yapılmıştı.”
“Çoğu Türkçe bilmeyen 72 masum insanımız avukatsız, savunmasız ve tercümansız olarak yargılanmış, bilmedikleri bir dilde verilen idam kararıyla cezalandırılmışlardı, bu mahkemede insanların haysiyeti zedelendiği gibi insanlık onuru da ayaklar altına alınmıştır” diyen Nurşat Yeşil, konuşmasına şöyle devam etti;
“Dersim kasabı” olarak bilinen General Aptullah Alpdoğan’ın kordine ettiği mahkemede, 80 yaşını çok geçmiş Seyid Rıza’nın yaşı oğlu yaşında bir yalancı şahit tanıklığıyla küçültülmüş, nüfus kayıtlarına göre 18 yaş altında görünen oğlu Resik Uşên’in yaşı da büyütülüp idam edilmişti. Elazığ Örfi İdare Mahkemesi’nin hukuki dayanağının kaldırılması ve hükümsüz kabul edilmesi, yüzleşme açısından önem arz etmektedir. Bunu takipçisi olacağımızı halkımıza bildirmek isteriz. Davanın savcısının itiraf ettiği gibi görülen şekli dava, ‘Tunçeli’nin, Dersim aleyhine açtığı dava’ olarak devletin siyasal tarihinin mottosunu oluşturmaktaydı. Çünkü uzun yıllar boyunca hazırladıkları sosyal, siyasal, askeri amaçlı ve alan çalışmalarına dayanan gizli raporlarda ‘Dersim’in Kızılbaş Kürtleri’ merkezi otorite için tehdit görülmüş ve üzerinde ameliyat yapılması gereken bir beden olarak tarif edilmişti. Osmanlı İmparatorluğunun Sünni İslam soslu inkârcı ve ötekileştirici yaklaşımı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında da ‘muasır medeniyet seviyesi’ olarak ifade bulmuş ve Dersim’in otonom yapısı tehditolarak algılanmıştı. Modernizm kisvesi altında dayatılan tek millet, tek din, tek dil siyasetine direnen Dersim, sonuç olarak imha siyasetine tabi tutuldu.”
Nurşat Yeşil, 15 Kasım 1937’de yapılan idamlar, 1938 yılında başlayan ‘tedip ve tenkil’ harekatına kanlı bir sayfa açıldığını, 1925 Şark Islahat Planı ile hedef haline getirilen ‘Kızılbaş Kürtler’, 1935 yılında çıkarılan ‘’Tunçeli Kanunu’’ ile planlı, programlı bir soykırıma tabi tutulduklarını belirterek şunları kaydetti;
“Resmi kanunla çerçevesi çizilen Dersim Katliamı, Birleşmiş Milletlerin kriterlerine göre bir soykırımdır. 1937 yılında başlayan ve 1938’de on binlerce sivilin katliamıyla sonuçlanan ‘olaylar’ bir soykırımdır ve insanlık suçudur. Bu suça, tonlarca kimyasal gaz veren devletler de ortaktır. 38 katliamında kullanılan zehirli gazlar Almanya tarafından verilmiş ve Amerika da bombardıman uçakları yollamıştır. Dersim Soykırımını yapanlar, silah ve kimyasal gaz temin edenler, yaşananlara sessiz kalanlar en az katliam failleri kadar suçludur. Bu bağlamda bu sivil katliama dahli olanları tez elden bu utançla yüzleşmeye davet ediyoruz. 1937 ve 1938 yıllarına yaşanan insanlık suçlarını işleyenleri lanetlerken; toplumsal barışımızın tesisi gereği de etkili bir yüzleşmeyi değerli buluyoruz. Öncelikle “ama”sız, “fakat”sız bir özrün dilenmesini bekliyoruz.”
Dünya tarihinin bu en vahşi katliamını yaşayan Dersim halkının kanayan yarasını sarması için etkili bir yüzleşmeye ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Nurşat Yeşil adaletin sağlanması için şu maddeleri sıraladı;
- Özür dilenmesi ve özrün uluslararası hukuk normlarına göre yapılması,
- Gizli tutulan tüm mahkeme tutanak ve kararlarının kayıtsız şartsız açılması,
- İdamlardan sonra Türkiye’nin çeşitli hapishanelerine gönderilen insanlarımızın akıbetinin açıklanması,
- Dersimlilerin yargılandığı Elazığ Örfi İdare Mahkemesi’nin hukuki dayanağının kaldırılması ve hükümsüz kılınması,
- İdam edilen Seyid Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanmasını istiyoruz.
Nurşat Yeşil konuşmasını sonlandırırken, “Dersim Soykırımında öldürülen on binlerce kefensiz, mezarsız ana-atalarımızın acı hatırası önünde saygıyla eğilirken, Seyid Rıza, şahsında Dersim Soykırımında yitirdiğimiz canlarımızı saygıyla anıyoruz. And olsun ki hatırlayacak, anacak ve unutmayacağız” dedi.
Program kapsamında saat 15.00’da Pax Köprüsünde Harçik Çayı’na karanfiller bırakılacak. Saat 19.37’de ise Seyit Rıza Meydanı’nda çerağlar yakılıp lokmalar pay edilecek.