ADKH Güney bölgesi örgütlülüğü Ludwisburg Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma günü vesilesi ile ” Kadına Yönelik Şiddet ve Heteroseksizm” başlıklı panel düzenledi
LUDWİSBURG (01-12-2015) – Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH) Güney bölgesi örgütlülüğü dün Ludwisburg Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi’nde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma günü vesilesi ile ” Kadına Yönelik Şiddet ve Heteroseksizm” başlıklı panel düzenledi.
Kadına yönelik şiddetin toplumsal koşulları, ikili cinsiyet sisteminin yeniden inşası, kadınlık ve erkeklik rollerinin tekrardan üretilmesi, şiddetle mücadelenin yol ve yöntemlerinin tartışıldığı panele ilgi büyüktü.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi güney bölgesi temsilcisi Filiz Halis’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panel, Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele ederken tecavüze uğrayarak katledilen Mirabel Kardeşler sahsında, dünyanın herhangi bir coğrafyasında, her hangi bir zaman diliminde, umudu kuşanıp, elinde mavzeriyle dövüşürken şehit düsen isimsiz tüm kadınlar şahsında bir dakikalık saygı durusu ile başladı.
İlk sözü alan Halis, 25 Kasım tarihçesinden bahsettikten sonra, kadına yönelik şiddete karşı, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı, ataerkil-toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve kadınları yok sayan sistemlere karşı mücadele gününü her yıl olduğu gibi bu yılda alanlarda, meydanlarda haykırdıklarını belirtti.
LGBTİ’lere yönelen şiddetin, insanlık suçu olarak algılanmadığı sürece çözüm yöntemlerinin bulunamayacağını belirten Halis, “LGBTİ’lere ve kadınlara yönelen şiddeti deşifre etmenin tüm insanlığın sorunu olduğunu vurguladı.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, bütün toplumların sorunudur
Filiz Halis’in konuşmasının ardından sözü alan Demokratik Kadın Hareketi İstanbul il sözcüsü Kıvılcım Arat ise, toplumsal cinsiyet farkındalığının Avrupa Demokratik Kadın Hareketi içerisinde yaygınlaştırılmasının öneminden bahsederek “ Toplumsal cinsiyet eşitliği, bütün toplumların sorunudur. Eşitliği sağlayıp geliştirmeyi sadece “kadınların ve LGBTİ’lerin sorunu” olarak görmemek gerekir. Bu, elbette kadınların ve LGBTİ’lerin önünün açılmasını ve özerkliklerinin arttırılmasını içerir ama aynı zamanda ana-babalık rollerinde kalıcı değişimleri, aile kurumunu tekrardan tartışmayı, örgütsel pratiklerin ve alışkanlıkların değişmesini de kapsar. Dolayısıyla, LGBTİ’leri ve kadınları olduğu kadar erkekleri ve toplumun bütününü ilgilendirir” dedi.
Emek eksenli kadın hareketlerinin Heteroseksizm gibi güçlü bir ideolojiyi tartışmadığını belirten Arat, kadınlık ve erkeklik rollerini her gün yeniden üreten bu ideolojiye karşı mücadelenin LGBTİ’leri olduğu kadar, kadın ve erkekleri de özgürleşeceğini vurguladı.
Son olarak, Türkiye/Kuzey Kürdistan’da toplumsal cinsiyet eşitliği uçurumunu görmek için; kadın ve LGBTİ milletvekili sayısı, yerel yönetimlerde kadın ve LGBTİ istihdamı (Ovacık ve Mazgirt Belediyeleri dahil), mesleklerde kadın-erkek dağılımı, trans ve na-trans kadınların istihdam edilmesi ve eğitim seviyelerine bakmanın yeterli olacağını belirten Arat, Transgender Europe’nin trans cinayetleri raporunu paylaşarak sunumunu bitirdi.
Etkinlik soru- cevap kısmından sonra sona erdi.