Sınıf Teorisi – Partizan; Katledilişinin 50. Yılında Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Yol Göstermeye Devam Ediyor!

Proletarya ve sömürülen halkların, milli zulüm altındaki ulusların, ezilen azınlık ve inançların kurtuluş umudunun ilanıdır 24 Nisan 1972 çıkışı. Ve o’nun teorik kuramcısı, İdeolojik- siyasal -pratik çizgisinin tayin edici iradesidir Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya. Birbirinin bütünü olan bu tarihsel çıkışla tayin edilen devrim stratejisi, tüm kızıllığıyla vurdu coğrafyamıza. Devrimci tarihimiz açısından bu öyle sıradan bir olay değildi. Resmi tarih anlayışı ve resmi ideolojiye, uluslararası komünist hareketten coğrafyamıza uzanan devrim ve sosyalizm adına savunulan tüm çarpıklıklara karşı Marksist-Leninist-Maoist ilkelerle bir doğruluştu Kaypakkya. Bundandır ki, faşist egemenler Kaypakkaya’yı “en tehlikeli” ideoloji olarak görürken, ezilenler ise kurtuluş manifestosu olarak sarıldılar Kaypakkaya’nın görüşlerine…

Diyalektiğin süzgecinden tarihin devrimci değerlerini komünist okuma ile ayağa kaldıran ve ilericilik-gericilik kavramlarını, aydınlanmacı-cumhuriyet paradigmalarını, proletaryanın politik iktidar güzergahını, keskin ideolojik hesaplaşmalarla, 50 yıllık reformist-revizyonist-pasifist anlayışların kıskacından kurtaran bu köklü komünist meydan okuyuş, tüm gericiliğe ilan edilmiş ezilenlerin savaş kararlılığıydı. İşte Amed hapishanesinde 18 Mayıs 73’de bu tarihsel hesaplaşmanın, en zor koşullarda göndere çekilen bayrağıdır Kaypakkaya.

18 Mayıs komünist bilgeliğin ve proletaryanın politik iktidar kararlılığının ölümsüzleştiği tarihtir. Bu tarih komünist mücadele çağrısı olarak yolumuza ışık tutmakta, devrim yürüyüşümüzü aydınlatmaya devam etmektedir. Yarım asırlık ısrar ve kararlılıkla sınıf mücadelesinin sıcak mevzilerindeki konumlanışımız, ağır bedellerle dünü bu güne, bugünü yarına taşıma cesaretimiz, Kaypakkaya yoldaşımızın tarihsel çıkışı ve komünist başkaldırısından gücünü almaktadır.

Kaypakkaya, enternasyonal proletaryanın ülkemizdeki temsilcisi olarak devrimimizin somut teorik-pratik sorunlarını komünizmin evrensel nitelikleriyle biçimlendirdi. O’nun politik iktidar bilinci, sadece somut devrimi gerçekleştirme değil, proletaryanın önderliğinde bu köklü alt üst oluş eylemini, komünist toplum perspektifi ile anlamlandırmasıdır. Kuşkusuz Kaypakkaya yoldaştaki bu nitel komünist düzey, ML biliminin yeni nitel aşaması olan Maoizm kavrayışıyla doğrudan alakalıdır. Burjuva ve türevi gerici sınıfların yazdığı, resmi tarih tezlerine dayanan çarpıtmalar başta olmak üzere, ülkemiz devrimci hareketinin Kemalist hareket yanılgısı ve “ilerici-ulusçu cumhuriyet” yanılgısı olarak beliren sosyal şoven çizgileri aşan, ve gelenekçi eğilimlere dayanan bağları koparıp atan bilimsel doku, Kaypakkaya’nın üzerinde yükseldiği MLM zemindir. Yarım asırlık bir zaman diliminde, devrimimizin sönmeyen meşalesi-ışıldayan yolu olan Kaypakkaya çizgisi, evrensel komünist ilke, MLM ideoloji ve bilimsel sosyalizm devrim teorisi ile yetkinleşen muhtevasıdır.

Selam Olsun Önderimiz Kaypakkaya’nın Komünist Devrim Yürüyüşüne ve 18 Mayısın Kızıl Direnme Bilinciyle Yürüyen Ölümsüzlerimize!

İşçiler, Emekçiler, Tüm Ezilenler, Devrimci Dostlar, Yoldaşlar,

Tarihsel ayağa doğruluşumuz ve proleter devrim güzergahımız açısından böylesine tayin edici öneme sahip Komünist Önderimiz İbrahim Kaypakkaya yoldaş, bundan 50 yıl önce faşizmin cellatları tarafından Amed hapishanesinde ağır işkencelerle katledildi. Faşizmi kendi ininde komünist direngenlik ve ezilenlerin kurtuluş ideali ile yenen Kaypakkaya, sadece o’nun geleneğinin devamcısı olan bizlerin değil, uluslararası ve ülkemiz devrimci hareketi açısından da tartışmasız bir değer, komünist bir mirastır. 50. Ölümsüzlük yılında bu komünist mirası daha güçlü sahiplenmek, fikirlerini daha güçlü haykırmak ve Komünist Önderimizin politik iktidar perspektifinde daha ileri düzeyde bir donanım sağlamak için, tüm Avrupa’da Partizan ve Sınıf teorisi olarak anma etkinliklerini bir kampanya tarzında ele alarak birlikte yapmayı kararlaştırdık.

Kaypakkaya Yoldaş Şahsında, Devrim ve Sosyalizm Davasında Ölümsüzleşenlerimizi Anmak, Devrimin Görevlerini Kavramaktır, Mücadele Etmektir.

Bugün dünya çapında, emperyalist haydutlar arasında cereyan eden hegemonya çatışması, dünyanın önemli sahalarında sürdürülen emperyalist savaşlarla icra edilmektedir. Arap yarımadası, Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Ukrayna sahasında, insanlığı ve doğayı yıkıma sürükleyen emperyalist savaşlar, emperyalist bloklar arasında derinleşen dalaşa paralel olarak yayılma trendindedir. Silah sanayinde devasa tekniklerin kullanıldığı, nükleer silah tehditlerinin karşılıklı tatbikatlarda kullanılarak aktüel hale getirildiği emperyalist savaş konseptinde, insanlar yığınlar halinde ülkelerinden sürgün edilmekte, savaş, coğrafyaları yakıp yıkmaktadır. Kitlesel sivil katliamları, ekonomik-siyasal sahada uygulanan savaş hali, iktisadi-siyasal-demokratik olarak sadece savaşın yaşandığı coğrafyalardaki emekçileri-ezilenleri vurmamakta, dünya çapında ezilen-sömürülen yığınları kıskacına almaktadır. Uluslararası tekelci sermayenin daha fazla yayılma ve büyüme hedefi, emekçilere kan, yoksulluk ve kıyım olarak ödetilmektedir.

Emperyalist dünyanın ülkemizdeki uşakları faşist AKP-MHP iktidar bloğu, emperyalist savaşlarda efendilerinin icazeti ile aldığı rol oranında, bu savaşın sürdürücüsü olmakta, tekçi-ırkçı diktatörlüğün devamını sağlamak için, iç ve dış sahada kandan ve kirli savaştan beslenmektedir. Her tarihsel kesitte örgütlediği karanlık süreçlerle, işçi ve emekçilere, muhalif tüm toplumsal dinamiklere, ulusal/sosyal devrimci-sosyalist hareketlere karşı resmi-kontra güçlerle saldırmakta, tekçi zihniyeti ekseninde ideolojik-siyasal hegemonya kurmak istemektedir. Kürt ulusuna karşı bölgesel kapsamda sürdürdüğü fiili işgal, içeride tüm emekçilere, Alevilere, Kadınlara, Aydınlara, ilerici-devrimci toplumsal güçlere karşı geliştirilen saldırılarla birleşen gerici savaş durumunu ortaya koymaktadır. İktisadi ve siyasal kriz içindeki T.C faşist diktatörlüğünün tüm bu saldırıları, Güney Kürdistan ve Kobane işgalleri, özünde güç kaybeden iktidarının çırpınışlarıdır. Savaş ve seçim denkleminde örülen bu karanlık süreç, toplumsal kamplaşma ve çatışma ortamında iktidarını kurtarmaya yönelik hamlelerin toplamıdır.

Emperyalist savaş ortamının bölgesel diktatörlüklerin saldırılarıyla birleştiği, birbirini beslediği günümüz tarihsel kesiti, aynı zamanda ezilen halkların, mazlum ulusların, kadınların direniş ve isyanlarıyla karşılık bulmaktadır. Bu somut durum devrim ve sosyalizm mücadelesi için önemli bir fırsat sunmaktadır.

Komünist Önderimiz Kaypakkaya’nın 50. Ölümsüzlük yılına dair sürdürdüğümüz anma kampanyasını, takvimsel bir görevden öte, günün devrimci görevlerini yerine getirme bilinciyle ele almaktayız. Sadece planladığımız kampanya etkinliği ile değil, aynı zamanda güncel sürecin öne çıkardığı tüm devrimci görevlere cevap olmak Komünist Önderimizi anmanın tayin edici yönüdür.

Tüm ezilen ve sömürülenlere, devrimci dostlarımıza, devrimci aydın ve sanatçılarımıza, kavgamıza emek veren tüm devrim emekçilerine, yoldaşlarımıza çağrımızdır!

Tarihsel komünist mirasımızın tayin ettiği devrim güzergahımızın kılavuzu Komünist Önderimiz Kaypakkaya şahsında, devrim-sosyalizm ve komünizm yürüyüşümüzde tüm ölümsüzlerimizi anma etkinliklerimize sizleri katılmaya çağırıyoruz.

SINIF TEORİSİ- PARTİZAN