Sınıf Teorisi ve Partizan, Londra ve Viyana’da ortak panel düzenledi

Sınıf Teorisi ve Partizan’ın, Avrupa’da düzenlediği “Kaypakkkaya, Ortadoğu, Güncel gelişmeler” konulu paneller Avrupa’da yapılmaya devam ediliyor Bu panellerin bir ayağı da Londra ve Viyana’da gerçekleştirildi

HABER MERKEZİ (22-04-2019) Sınıf Teorisi ve Partizan’ın, Avrupa’da düzenlediği “Kaypakkkaya, Ortadoğu, Güncel gelişmeler” konulu paneller Avrupa’da yapılmaya devam ediliyor. Bu panellerin bir ayağı da Londra ve Viyana’da gerçekleştirildi.

Londra

Sınıf Teorisi ve Partizan dergilerinin Avrupa’da düzenlediği Kaypakkkaya, Ortadoğu, Güncel gelişmeler ve Görevlerimiz konulu panellerinden bir ayağı Londra’da yapıldı.

Devrim ve Komünizm mücadelesinde yitirilenlerin şahsında son süreçte yaşamlarını yitirenler için yapılan saygı duruşu ve yine Açlık grevinin 165. gününde olan Leyla Güven’in direnişi selamlanarak tüm tutsaklarla dayanışma çağrısı yapılarak başlanan panelde 4. Kongresini gerçekleştiren MKP selamlandı.

Panelde ilk sözü Sınıf Teorisi temsilcisi alarak İbrahim Kaypakkaya ve 72 çıkışını ve bu çıkışın devrimci niteliğini o dönem koşullarında devlet algısı ve yalan tarih anlayışından nasıl koptuğunu anlatarak başladı. Temsilci yaptığı konuşmada; ” bu dönemde en tayin edici olan resmi tarih anlayışına, resmi ideolojiye yaklaşım meselesidir. Kapitalizm dünyayı sardıkça, geliştikçe, merkezileştikçe hepimizin şahit olduğu halklar hapishanesi olan Osmanlı İmparatorluğunda çeşitli uluslarda kapitalizmin gelişmesine paralel ulusal bilinç gelişti. Bunun soncu olarak imparatorluk çatırdamaya başladı ve kopuşlar gerçekleşti bu kopuşa en son Ermenilerde dahil oldu ve hepimizin bildiği soykırım yaşandı. Böylesi bir dönemde cumhuriyet kuruldu. Türk ulus devleti amaçlandığı için diğer kültürler, dinler yasaklanarak diğer azınlıklar inkar edildi.

Daha yakın zamana gelince o dönemde dünyanın gidişatı, Çin’de gerçekleşen BPKD’nin etkisi, Sovyetler Birliği ve Çin arasındaki sosyalizme dair tartışmalar, Sovyetler birliğindeki bürokratlaşmalar ve bunu yenmenin yolları gibi konular ve ideolojik planda ise Türkiye’de, resmi tarih üzerinde Türkiye Devrimci Hareketinin ezici çoğunluğunun kurtuluş savaşını anti-emperyalist gördüğü, burjuvazinin devrimci bir eylemi olarak gördüğü için miras kabul ettiği bir dönemdi. İşte burada İbrahim Kaypakkaya bu tarih içinde en derli toplu programatik tezi ortaya koyandır. Çünkü o dönemi çok iyi okudu.”

Sınıf teorisi temsilcisi konuşmasının diğer bölümünde Ortadoğu ve güncel durum değerlendirmesini yaparak konuşmasını sonlandırdı.

İkinci sözü alan Partizan temsilcisi konuşmasında İbrahim Kaypakkaya’ nın çıkışı üzerine sunumuna başladı. İbrahim Kaypakkaya’nın siyasal ve ideolojik olarak bir kopuş gerçekleştirmiş olduğunu belirterek, yine Ermenilere yapılanların bir soykırım olduğunu söyleyenlerden birisidir diyerek konuşmasına devam etti. Partizan temsilcisi konuşmasının ilerleyen bölümlerinde Ortadoğu’da ki gelişmeler ve evrileceği süreç noktasında açıklamalarda bulundu.

Daha sonra sorular ve yorumlara cevaplar verildi. Birlik ve eylem birliği konusu üzerinden yerel seçimlere dair sorulan sorular oldu; özellikle Dersim yerel seçimi tartışıldı. Dersim ezilenlerin bir mevzisidir. Emeğin bayrağının yükseldiği bir mevzi olarak herkesin sahiplenmesi istenerek panel sonlandırıldı.

Viyana

Avrupa’nın birçok bölgesinde sınıf teorisi ve partizanın birlikte gerçekleştirdiği panellerden biride Viyana’da gerçekleşti. 20 Nisan Cumartesi saat 18:30’da başlayan panelde moderatör yoldaşın açılış konuşması saygı duruşu ile başladı.

Kaypakkaya, Tūrkiye, Kūrdistan ve Ortadoğudaki siyasal gelişmeler ekseninde devrimci görevlerimiz başlıklı panelde, ilk söz hakkı  Sınıf teorisi temsilcisine verildi temsilci Güncel siyasal gelişmeleri ana başlıklarla değerlendirdi.

Emperyalistler arası çelişki ve çatışmaların yoğunlaştığı Ortadoğu, Afrika, Asya, ve son olarak Akdeniz’deki gelişmeleri emperyalistlerin ve onlara bağlı olarak bölge gerici devletlerinin arasındaki çelişkilerden ayrı olmadığını pazar hakimiyetine dayalı kapışmaların doğurduğu sonuçlar olduğunu ve sürecin giderek derinleştiğini belirtti.

Bu bağlamda Türkiye-kuzey Kūrdistan’daki gelişmelerinde dünyadaki gelişmelerden kopuk olmadığını devrimci görevlerin de bu eksende düşünülmesi gerektiğini söyledi.

AKP-MHP iktidarının hakim sınıflar devletinin faşist niteliğine uygun olarak konumlandığını ve başta Kürt ulusu olmak üzere işçi sınıfı ve emekçilere onların örgütlü kuvvetlerine dönük saldırıların devletin inkar imha ve tasfiyeye yönelik konseptinin bir parçası olarak görmeliyiz diyerek, siyasi iktidarın dışında kalan tüm burjuva faşist partilerin faşist devletin saldırı konseptinin ortakları olduğunu ifade etti.

Devrimcilerin burjuva faşist klikler arasında bir tercihlerinin olamayacağını söyleyerek burjuva klikleriyle faşist devletin top yekûn karşı devrimci saldırılarına karşı, top yekūn karşı koyuşun örgütlenmesi ve birleşik militan bir mücadele hattının örūlmesi gerektiğini devrimci-demokratik güçlerin daha ileri düzeyde birleşerek toplumsal muhalefet güçlerinin devrimci enerjisinin açığa çıkarılması gerekir dedi.

Kaypakkaya  geleneği başta olmak üzere ilkeli birliklerin gerekliliğini öne süren temsilci devrimci-demokratik tüm güçlerin asgari düzeyde bir araya gelerek birleşik mücadeleyi gündemleştirmeleri gerekir diyerek antiemperyalist antifaşist mücadelenin ertelenemez bir görev olduğunu söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.

Partizan temsilcisi;

Türkiye, Kūrdistan, Ortadoğu ve Avrupa’daki siyasal gelişmeleri değerlendirirken emperyalistler arasındaki çelişki ve çatışmaların ivme kazanarak sürdüğünü emperyalistler ve ona bağlı güçlerin arasındaki birliklerin çelişkili birlikler olduğunu ihtilaflı alanlar üzerinde süren hakimiyet dalaşında bölgesel savaşların ve çatışmaların bölge devletleri ve faşist çete gruplarıyla vekalet savaşları biçimiyle devam ettiğini dünyadaki gelişmeleri buradan ve buna bağlı gelişmelerden okunmalıdır diyerek Türkiye’deki siyasi gündemlerinde bunlara bağlı olarak gelişebileceğini söyledi. Türkiye’de de Türk hakim sınıfları klikleri arasındaki çelişkiye dikkat çekti.

AKP-MHP iktidar eliyle geliştirilen stratejik saldırı konseptinin faşist devletin niteliğine uygun olarak geliştirilen inkar, imha ve tasfiye amaçlı olduğunun altını çizdi. Faşizmin saldırılarına karşı mücadelenin gelişmesinde öngörülmelidir diyerek devrimci- demokratik güçlerin toplumsal mücadelenin güçlenmesi için, devrimci dinamiklerin harekete geçmesi gerekiyor diyerek konuşmasını bitirdi.

Her iki panelistte; 71 devrimci çıkışında Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın teorik tezlerininin ve ideolojik temsiliyetinin komünist niteliğinin tarihsel önemine işaret etti.  Bilimsel komünist çizgide ifadesini bulan siyasi görüşlerinin takipçileri olarak bilimsel sosyalizmin yol göstericiliğinde komünist önderimiz İbrahim Kaypakkaya’ nın bilimsel doğru tezlerinin sınıf mücadelesinde güncellenerek yeniden sınıf mücadelesinin hizmetine sunulması gerektiğinin altı çiziler daha sonra soru cevap bölümünden sonra panel sonlandırıldı.