Türk Devletinin Korkaklığı ve Paris Katliamı!- Mazlum CEYLAN

Geride bıraktığımız eski bir yılda, demokrasi ve emek mücadelesini verenler düşmanın topyekûn saldırısına karşı ortak birliktelikleri oluşturarak, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da devrimci sürece önderlik etmişlerdir.  Türk devletinin baskılarına karşı yılmadan, geri adım atılmadan özgürlükler ve demokrasi mücadelesini  aralıksız sürdürmüşlerdir. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da korku duvarı yıkılmış,toplumun ezilen kesimi değişik faklı mücadele biçimiyle sokaklarda meydanlardalar.

İşçi sınıfının sendikalaşma mücadelesi, taşeronlaşmaya karşı ve kötü iş koşullarına karşı grevleri; öğrencilerin, üniversitelere kayyum atanmasına tepkileri ve barınamıyoruz talepleri; çevre ve doğanın tahrip edilmesine karşı derneklerin eylemleri ve daha burada belirtmediğimiz hareketler ise etkin biçimde sürüyor.

Gelişen halk muhalefetinden korkan Türk devleti, emekçileri sindirmek devrimci dinamikleri  fiziki olarak ortadan kaldırmak için   karşıdevrim saldırılarını sürdürüyor. İktidarda hakim olan AKP/MHP iktidarı devlet aygıtının militarist güçleriyle, paramiliter kuvvetlerle, devletin sahip olduğu askeri teçhizatla ülke içinde ve sınır dışı operasyonları devam ettirdi/ettiriyor. Ancak,Batı ve Güney Kürdistana yaptığı işgallerle başarı sağlamıyor.

Bu başarısızlığın bir sonucu olarak,  demokratik talepleri savunan kitleye azgınca saldırıyor. Politik olarak devleti ve AKP/MHP iktidarını hedefleyen devrimci ve yurtseveri çökertme, yok etme çabasındadır. Ancak, Milli Güvenlik Stratejik Projesi tutmuyor,  bitirdik yok ettik söylemlerinin yalan olduğu görüldü. Emek ve Özgürlük İttifakı ve farklı devrimci güçlerin birliktelikleri faşist iktidarın ömrünü kısaltıyor. Geniş yığınların tepkisi sokaklara taşınıyor. Dolaysıyla, iktidar daha fazla korkuyor ve  saldırganlaşıyor. Savaşı, çatışmaları farklı ülkelere taşıyor. Özelikle farklı ülkelerde, Kürt Ulusal Hareketine destek verenleri boğmak istiyor. Irak, İran, Suriye vb. ülkelerde Türk devletinin, Kürt hareketine yönelimi buna örnektir. Fransa’da yaşanan katliam bundan bağımsız değerlendirilemez. AKP/MHP iktidarı, Kürt Hareketinin temsilcilerine, taraftarlarına saldırarak, katlederek, savaşı Avrupa’nın belirli yerlerine yayarak, Kürt hareketine destek veren kitleleri sindirmeye çabalamaktadır. Avrupa’da gelişen kitlelerin haklı tepkilerini manipülasyon ederek, Avrupa ülkelerine karşı elini güçlendirmek istiyor. Bu gerici faşist zihniyetin pratikte bir değeri olamaz.

Avrupa’da bu saldırıların mekanı zamanı hiç kimsenin kestirmediği, bilmediği dönemde olmaktadır/oluyor da. Bazen sessizliğin çöktüğü dönem, bazen masa başındaki görüşmelerde, bazen burjuva ‘demokrasinin beşiği’ olarak belirtilen yerlerde, bazen de sıcak çatışmalarda gerçekleşiyor. Son dönemde Paris’te geçekleşen katliam bu gerçekliği bize göstermektedir. Düşman, devrimci dinamikleri çökertmek için zaman kollamakta, fırsatı bulunca suikast düzenlemekte ve katliamları devreye sokmaktadır. Kürt Ulusal Hareketin devrimci savaşçı, militanlığını bastırarak, Kürt Ulusunun Kendi Kaderinin Tayın halkının önüne geçerek, Rojava, Kobani merkezli Kürt devletinin oluşmasını engellemek için çırpınıyor. Tüm çabalarına rağmen engelleyememektedir. Dolaysıyla azgınca Kürt hareketine, sosyalistlere, devrimci demokratik kurumlara, önderlerine, taraftarlarına saldırıyor. Bu saldırıların bir sonucu olarak; Paris’te, Kürt halkına alçakça saldırı düzenlemiştir.

23 Aralık günü Fransa’nın başkenti Paris’te Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi, yine Kürtlere ait Avesta restoran ve Prestige kuaföre Türk devletinin planladığı karşıdevrim saldırısının sonucu; KCK Yürütme Konseyi Üyesi Emine Kara (Evîn Goyî), sürgündeki Müzisyen Mîr Perwer (M. Şirin Aydın) ile Abdurrahman Kızıl ölümsüzleştiler.

Bilindiği gibi 9 Ocak 2013’de Paris’te, Fransa devletin ve Türk MİT’in saldırısı sonucu Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez şehit olmuşlardı. Faşist Ömer Güney yargılanmadan cezaevinde ölmüştür. Fransa devleti bu olayın arka planını sürekli gizlemiştir. Son düzenlenen katliamda yakalanan tetikçiyi aklayarak basit bir yabancı düşmanı olarak gösteren Fransa devleti, Türk MİT’in saldırılarını gizlemektedir.

Yakın tarihte Türk MİT‘in yaptığı katliamlardan  örnek verelim.  Avrupa devletleride bu katillere bilgi ve belge sunmuşlardır. Birlikte planlamışlardır. Olayı gizlemişlerdir. Katilleri aklamışlardır.

Celalettin Kesim;  5 Ocak 1980 Berlin’de,

Katip Saltan;  1981 Aachen’da,

Nubar Yalım; 1982 yılının 5 Kasım Hollanda’da,

Mehmet Kaygısız; 1994 yılında Londra’da,

Nurettin Topuz, Mustafa Akgün, Mustafa Aksakal;   31 Aralık 1994’de Almanya’da,

Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez;  9 Ocak 2013’de Paris’te,

Emine Kara, Mîr Perwer, Abdurrahman Kızıl; 23 Aralık 2022’de Paris’te katledildiler. Avrupa’da yoldaşlarımızı ve siper yoldaşlarımızı öldüren tetikçi farklı olabilir, fakat katliamı planlayan, yaptıran Türk devletidir. Bu açık ve nettir. Katil Türk devletidir.

Şehitler kervanına katılmış bugün aramızda olmayan tüm ölümsüzlerimizi, Emine Kara, Mîr Perwer, Abdurrahman Kızıl şahsında anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Şehîd namirin!