Yarını Kazanmak İçin Bugünden Hazırlanalım!

Mevcut şartlar, önümüzdeki devrimci yükseliş sürecini çok daha keskin eylem ve sokak hareketleriyle kabarmasına uygundur. Büyük hareketlerin patlayarak sokakların kitle selleriyle dolacağı beklenmesi gereken bir gerçektir. İşte bütün bu olasılık ve uygun devrimci şartlara karşın örgütlü devrimci hareket, örgütsel güçler ve siyasi mücadele bakımından önemli zaaflar barındırarak anlam taşımaktadır. Dolayısıyla derhal bir muhasebeye girişip hatalarından arınarak, mevcut durumu ileriye sıçratma ve en azından önümüzdeki sürece hazırlanarak devrimci gelişmelere önderlik yapmak zorunludur…

Herhangi bir gelişmenin, bir mesele veya bir vakanın ya da bir kavram, siyaset veya düşüncenin tam olarak değilse bile, doğruya en yakın biçimde anlaşılması ve elbette doğru kavranması için, konu olan şeyin detaylı olarak araştırılıp ulaşılabilir olan ayrıntılarına kadar incelenmesi, bilimsel tutuma uygun temel diyalektik bir kuraldır. Bilginin algı düzeyinden akli düzeye çıkması ya da çıkarılması bu yolu izler, bu bilimsel diyalektik yöntemden geçer. İlk izlenim ve görüntü şey hakkında bir bilgi edinmeyi sağlar ama bu bilgi henüz eksik-yarım bilgidir. Bilginin diğer yarısına ulaşarak bilgiyi tamamlamak ya da derinleştirmek ise, bilgi konusu olan muhtelif şeyin neden-sonuç ilişkisi içinde ayrıntılı incelenmesiyle mümkündür. Gerçeğe yakın doğru bilginin elde edilmesi, dış görünümün incelenmesiyle birlikte, görünmeyen arka yüzünün incelenerek iç çelişkilerinin araştırılıp öğrenilmesini gerekli kılar.

Söz konusu muhtelif şeyin satır aralarını okuyarak iç çelişkileriyle birlikte tüm bağıntı ve arka planını açığa çıkarmak ise, bilimsel şüpheciliğe uygun sorgulayıcı tutuma sahip olmayı gerektirir. Bu temelde başvurulması gereken pratik yöntem, sebep-sonuç/öz-biçim ilişkisini açığa çıkarmak üzere sorgulayıcı araç olan soruyu (biricik sorgulama yöntemi olan soru sormayı) kullanmaktır. “Neden, nasıl, ne için” gibi soruların sorulması gerçeğe ulaşmada bilimsel bir silah olarak değer kazanırken, bu soruların yadırganarak ötelenmesi ve özellikle bastırılması ya da men edilmesi de ters orantılı bir değer kazanır.

Sorulara doğru yanıt vermek veya soruların doğru cevabını bulmak ise, soru sormanın mantığına uygun ve soru sormaya anlam yükleyen tutarlı tamamlayan olarak, izlenen bilimsel yönteme koşut, bilimsel dürüstlüğe, devrimci kaygıya ve bilimsel teoriye sahip olmakla mümkündür; bu ölçülerin temsil edilmesiyle orantılıdır. Bilimsel diyalektik felsefe ve bunun kılavuzluğunda diyalektik yöntem olarak ya da onun tezahürü olarak değiştirme pratiği; bilimsel diyalektik felsefe zemininde bilimsel sosyalizm teorisi ve bu teorinin kılavuzluğunda değiştirici devrimci pratik; ve bütün bunların başında bilimsel dürüstlük ve bu dürüstlük temelinde bilimsel şüpheciliğe dayanan sorgulayıcılıkla soru sorma tutumu ve bu sorulara bilimsel çıplaklıkla objektif yanıtlar vermek; işte başarının yolu buradan geçer. Lakin başarının stratejik ve taktik plan-programda olmak üzere bir dizi pratik sebebi ve koşullayanı vardır. Girilmiş olunan başarı yolunda ilerlemek için bu şartları yerine getirmek gerekir ki, bu, bilimsel teori-pratiğin ilkeleri başta olmak üzere, siyasi, örgütsel, metotsal, demokrasi, ahlaki-dürüstlük ve disiplinsel zorunluluklar yelpazesinin gereksinimlerini asgari düzeyde de olsa karşılamakla eş değerdir.

Diyalektik felsefe zemininde ifade ettiğimiz yukarıdaki kısa özetin bir anlamı şudur; bilimsel felsefe diyalektik olandır ve bu felsefe diyalektik yöntemi kullanarak bütün ve başarılıdır, bu bir. İki; dünyayı yorumlamak yetmez, onu değiştirme pratiği esastır ki, bu, bir yöntem ve metodoloji sorunudur. Devrimci felsefe devrimci pratikle biçimlenen yöntemi kullanmak zorundadır. Diğer bir nedeni-anlamı ise şudur; ifade edilen bütün bu zeminin devrimci çalışmalarımıza ışık tutması ve devrimci faaliyetlerimizin başarısı için kılavuz alınıp kullanılmasıdır. Bütün mesele devrimci mücadelenin geliştirilmesi ve devrimin gerçekleştirilmesidir. Bu görevin somut biçimi ise, mücadele aracında ve bu aracın temsiliyetinde anlam kazanır. Mücadele ve dolayısıyla devrimin direksiyonu bu aracın elindedir. Mücadelenin ve devrimin gideceği yol ve yön, pratik anlamda olmak kaydıyla bu direksiyonla tayin edilir. Direksiyon merkezinde bulunan aracın ideolojik-teorik-siyasi ve örgütsel sacayaklarında sağlam bir donanıma sahip olması yaşamsal değerdedir. Lakin bu aracın, onlarca aparatı, belirleyeni, bileşeni ve parçası vardır. Direksiyonu komuta eden merkezin gerekli ehliyete sahip olması elzem iken, diğer parçaların bu merkeze uyumu şarttır. Taşıyıcı unsur olan tekerlerin hava kaçırması veya çalışmaması, direksiyon merkezini işlevsiz-etkisiz kılabilir örneğin. Fakat boyanın solması, kaportanın çizilmesi, bir ampulün zayıf ışıması vb. vs. aracı işlevsiz kılmaz, aracın istikametini değiştirmez. O halde, aracın arızalarında, yani sorunlarda belirleyici olan ve belirleyici olmayan problem türlerini ayrıştırmak ve esas belirleyenler üzerinde yoğunlaşmak doğru olandır…

Büyük fedakarlık, kararlılık, ısrar ve bedel ödeme azmine karşın başarı grafiğinin düşük seyretmesi, dolayısıyla başarı çizgisinin başarısızlık çizgisinin altında yolculuk etmesi bir tesadüf olmadığı gibi, nedensiz de olamaz-değildir. Başarı hattı neden gelişmemekte veya zayıf kalmaktadır? Neden sorusu sorularak bu sebep açığa çıkarılmalı, nedenlerin yol açtığı sonuçlar objektif olarak muhasebe edilmelidir. Sorgulamadan hatayı açığa çıkarmak ve tedavi uygulamak olanaksızdır…

Mevcut şartlar devrimci yükselişe gebedir!

Komprador tekelci sınıflar iktidarı ve siyasi sistemleri büyük bir ekonomik kriz içindeyken, siyasi krizden muaf oldukları da düşünülemez. Bilakis, seçim çağrıları ve bizzat hazırlıklarıyla ısınan siyasi süreç ve özellikle iktidarın yönetemez durumdaki acizliğinin ürünü olan saldırganlığı siyasi krizin açık göstergesi olarak onu teyit etmektedir. Burjuva klik muhalefeti bu zeminde iktidara endeksli olarak sistemli bir muhalefet planı yürütmektedir. Ve geniş kitleleri bünyesinde toplayarak onlara nüfuz etmektedir. Kitlelerin öfkesini arkasına almaktadır. Ne ki, bu burjuva muhalefet cephesi kitlelerin sokağa çıkmasını özellikle engellemekte, bunu, “sokağa çıkmak iktidarın işine gelir, onun oyununa düşmek anlamına gelir” vb. şeklindeki demagojik manipülasyonla kitleleri frenleyen rol üstlenmektedir…

Mevcut zemin kitle hareketinin patlak vermesine uygun olmasına karşın, burjuva muhalefet bunu özellikle engellemektedir. Fakat her şeye karşın devrimci kitle hareketi her bakımdan hasıl olmuştur. Daha da önemlisi, burjuva muhalefet bloğunun bu frenini boşa çıkaracak ve mevcut devrimci durumu kabartacak bir sürece girildiği görülmek durumundadır. Sadece kitleleri kavrayan seçim sürecinin yarattığı politik dinamizmden söz etmiyoruz. Bunun çok daha ilerisinde, işçi sınıfı hareketi ve örgütlü devrimci hareketin geleneksel olarak silkelenip ayağa kalktığı mart ve mayıs aylarının devrimci dinamizminden bahsediyoruz. Bu zeminde örgütlü devrimci hareket, anın görev ve şartlarını atlamadan, önümüzdeki mart-mayıs aylarındaki devrimci yükselişe hazırlanmak durumundadır.

Mevcut şartlar, önümüzdeki devrimci yükseliş sürecini çok daha keskin eylem ve sokak hareketleriyle kabarmasına uygundur. Büyük hareketlerin patlayarak sokakların kitle selleriyle dolacağı beklenmesi gereken bir gerçektir. İşte bütün bu olasılık ve uygun devrimci şartlara karşın örgütlü devrimci hareket, örgütsel güçler ve siyasi mücadele bakımından önemli zaaflar barındırarak anlam taşımaktadır. Dolayısıyla derhal bir muhasebeye girişip hatalarından arınarak, mevcut durumu ileriye sıçratma ve en azından önümüzdeki sürece hazırlanarak devrimci gelişmelere önderlik yapmak zorunludur…

Yapılacak muhasebenin bir dizi hata ve eksikliği, hatta düzinelercesini önümüze koyacağı muhakkaktır. Zira, ideolojik-teorik sorunlardan, örgütsel sorunlara, yabancılaşmalardan kırılmalara, sekterizmden liberalizme, siyaset katılığından dogmatik kabızlığa, ben-merkezi kibirden aşırı demokrasiciliğe, siyasi çalışmaların zayıflığından militan devrimci ruhun törpülenmiş olmasına vb. vs. kadar büyük bir erozyonun fiilen tasfiyeciliği geliştirdiği, ortak kanaat olmasa da pratiğin aynasına düşen resimdeki objektif sonuçtur. Birbirinden farklı ve birbiriyle birleşen, taktik ve stratejik, ilkesel ve siyasi, ideolojik ve teorik, örgütsel ve pratik, büyük ve küçük, içten ve dıştan olmak üzere büyük bir sorun şeceresinden bahsetmek mümkün. Fakat, bunlar içinde bazıları belirleyici, bazıları ise talidir. Bazıları taktik, bazıları stratejiktir. Yani, bazıları can alıcı temel problemlerdir, bazıları ise kısmen önemsiz ya da tamamen önemsizdir. İşte bu tablo içinde, belirleyici olup sorunlara kaynaklık yapan ana problemleri seçerek bunlar üzerinde yoğunlaşmak tek doğru metottur.

Başarı, birlikten, birlikte mücadele pratiğinden geçer

Bu resmin değiştirilmesi için şart olan ilk adım, pratik çalışma ve eylemi öteleyen edilgen halin terk edilerek, yapma fiilinin pratikleştirilmesi ve iş yapma eyleminin bilince çıkarılarak egemen kılınmasıdır. Burada esas hedef iş yapan sınırlı bileşen değil, sürekli konuşan ama eli iş tutmayan büyük potansiyelin harekete geçirilmesidir. Dahası, görev yürütme ve eylem yapma kapasitesinin genel tablo açısından yükseltilerek devrimci mücadele dinamiğine giydirilmesidir. İş ve eylem yapanlar kuşkusuz ki inkar edilemez, fakat bu yetmez, en geniş bileşenin ve genel eğilimin pratikçi nitelikte bilenip yaygınlaştırılması gerekmektedir…

İkinci adım, neden-sonuç denkleminde gerçek durumun yalın biçimde tespit edilerek görülmesidir. Bu yapılmadan, yani zayıf ve sorunlu durum görülmeden bu durumun aşılması için gerekli irade ortaya konulamaz. Somut-gerçek durum doğru tespit edilmediği için de sorunun aşılmasına dönük doğru bir yönelim ve siyaset belirlenemez. Dahası, genel siyaset ve taktik politikada olduğu gibi, politik mücadelede de doğru pozisyon alınıp ilerlenemez, gelişmenin çığırı açılamaz. O halde gerçek durum bilimsel objektifliğe bağlı olarak tanımlanmalı ve tanımlanan sorun(lar)a dönük gerçekçi, nesnel çözüm metotları benimsenerek uygulanmalıdır. Bunlar sorunlara bağlı olarak her somuta göre biçimlenmelidir.

Üçüncü adım, geliştirilen her strateji, her siyaset ve her taktik politika, aynı zamanda başvurulan her örgütlenme biçimi ve her mücadele tarzı, kesinlikle kitleleri dikkate alan, onların sorunlarına eğilen, düzenle çelişkilerini somut sorunlar üzerinden konu edip işleyen ve siyasi sürecin ihtiyaçlarına cevap olan zeminde saptanarak somut biçimlere bürünmelidir.

Dördüncü adım, yürüttüğümüz ve yürüteceğimiz bütün devrimci çalışmalar kapsamında yer alan her faaliyet ve örgütlemede, her plan ve görevde, her siyaset-taktik ve politik mücadelede, unutulmadan takip edilmesi gereken çizgi-rota, siyasi iktidar mücadelesi ve bu bağlamda devrimdir. Devrim mücadelesinin ana halkası silahlı mücadele veya devrimci savaştır. Örgütlenme ve mücadele zemininde farklı tarz ve biçimlerde cereyan eden diğer bütün çalışmalar bunun hizmetinde ve bunu geliştiren unsur olarak ele alınmalıdır…

Beşinci adım olarak, teori-pratik birliğini tutarlı zeminde sağlamak elzemdir… Bilimsel ideolojinin yansıması olan teorik-siyasi kurgunun tutarlı devamı örgütsel ayakta vücut bulan pratiktir. Pratiğin yolu teori tarafından aydınlatılmak durumundadır. Siyasi çizginin ışığında şekillenen pratik ise, çalışma ve eylem planıyla alakalı ve anlamlıdır. Somut kazanımlara yönelen bir çalışma planıyla görevlerin icra edilmesi başarının sırlarından biridir. Özcesi, faaliyet ve çalışmaların tümü örgütsel-siyasi güce orantılı bir taktik-politik planla düzenlenmeli, bu taktik plan stratejik planı güçlendiren ve ona bağlı görevlerle ele alınmalıdır.

Altıncı adım, örgütlü mücadele zemininde şekillenen bütün çalışmalar, örgüt mantalitesine uygun olarak kolektif bilinç ve kültür içinde, genel irade ve komite-kurum inisiyatifi altında biçimlenip, bu nitelikte yürütülmelidir. Örgüt ve mücadele mantığına uygun olarak saptanan hedef ve görevler, hiçbir örgütlü dinamiği dışta bırakmayacak şekilde en geniş yelpazeyi harekete geçirme bilinciyle kapsayıcı bir çalışma planına bağlanmalıdır…

Örgütlü-kolektif mücadele, mücadelenin paydaşı olan güçlerle ortak görevler zemininde birleşerek ilerlemelidir. Sadece iç birlik ve tek bir kolektif yetmez, devrimci görevlere bağlı olarak devrimci birlik ve ortak çalışmaları geliştirerek büyük kolektife ulaşmak şarttır. Dostlarla birleşmek ve düşmanla savaşmak ilkesi unutulmadan ve ihmal edilmeden işletilmelidir. Başarı, birlikten, birlikte mücadele pratiğinden geçer. Mücadele pratiğini geliştiren perspektif ve siyasetlerin geliştirilerek sürece müdahale edilmesi ertelenemez görevdir…

Yeni doğmuş buzağı gibi sallanarak yürüyen iktidarın düşmesi tamamen mümkündür. Ne var ki, “nasılsa düşecek” görüşüyle rehavet yanılgısına düşülemez. Politik mücadele bağlamında somutlanan seçimler sürecine ittifaklar temelinde hazırlanmak görevlerden biridir. İktidar, tüm defoları ve çelimsizliklerine karşın, iktidar olmanın güç ve avantajlarını elde tutmaya, manipülasyon yapmaya, dahası komplo ve mizansenlerle saldırılarını derinleştirmeye devam etme kabiliyeti taşımaktadır. İktidar siyasi gücü elinde tutarken, devletin hazinesi iktidarın ekonomik kasası olarak ona manevra alanı tanımaktadır. Her şeye karşın, evet iktidar düşecektir! Bundan kuşku duyulamaz. Fakat bu süreç kolay ve dirençsiz gelişmeyecektir.

Seçim hileleri, rüşvetleri ve yaratılan yoksulluğun satın alınması iktidar için bir zeminken, baskı ve saldırıların tırmandırılarak ve cinayet ve komploların devreye sokularak kitlelerin can güvenliğinin ortadan kalktığı algısı yaratılarak toplumun korku kuşatmasına alınarak manipüle edilmesi mümkün olabilir. Laikin iktidar manipülatif barutunu tüketmiş, tutunmasının şartları ortadan kalkmıştır. Yeni bir siyasi süreç kaçınılmazdır. Bunun için devrimci rolün sürece müdahalesi elzemdir. Dahası, devrimci kitle hareketi boy verip sokakları işgal altına almadan iktidar yıkılamaz. Ancak bu kitle hareketidir ki, önümüzdeki süreci devrimci rotaya sokup kazanımlara taşıyabilir. Aksi halde kitlelerin devrimci öfkesinin burjuva düzenin yeni burjuva iktidarlarla sağlamlaştırılmasından öteye bir süreç yaşanmaz. Tam da bundandır ki, devrim doğrultusunda devrimci kazanımlarla ilerleme sürecini geliştirmeye kilitlenmeli, buna uygun olarak hazırlanmalıyız.