Yerel Yönetimler Perspektifimiz, Örgütlü Toplum Yaratma Çabasının Parçasıdır!

Toplumsal yaşamın planlanması-örgütlenmesi mücadelesinin bir parçası olan yerel yönetimler örgütlülüğü ve perspektifi, kuşkusuz ki, kendi sınırları içinde ekonomik örgütlenmeden, ideolojik, kültürel ve siyasi örgütlenmeye kadar en geniş toplumsal örgütlenmeyi gerçekleştirmek durumundadır. Bu örgütlenmede ideolojik-siyasi örgütlenme can alıcı halka da olsa, ekonomik örgütlenme ve düzenleme yadsınamaz bir zorunluluktur. Kitlelerin (ya da toplumun) ekonomik yaşamını planlayıp örgütlemeyen bir yönetim, o toplumu ideolojik-siyasi olarak da örgütleyemez ve en önemlisi de o yönetimin siyasi ömrü de olamaz.

HABER MERKEZİ (11-03-2019) Kitlelerin örgütlenmesi bilinçli örgütlü bir toplum yaratma uğrunadır. Toplumsal siyasi değişimlerde kitlelerin örgütlenmesi en temel sorunu oluşturur. Yaşanan bütün toplumsal değişimler istisnasız olarak bu yolu izlemiştir. Kitleler örgütlenmeden örgütlü toplum, örgütlü toplum yaratılmadan toplumsal değişim sağlanamaz, bu değişime öncülük yapılamaz.

Gerek kitleleri örgütleme ve gerekse de örgütlü toplum yaratma mücadelesi, mantığına uygun olarak bir dizi çalışma ve örgütlenme biçimine dayanır, bu biçimlere ihtiyaç duyar. Bu biçimler, siyasi örgütlenme ve mücadelelerden demokratik mücadele ve örgütlenmelere kadar en geniş yelpazeye serpilirler. Yerel yönetimler örgütlenmesi ve perspektifi de demokratik mücadele alanındaki mücadele ve örgütlenme biçimlerinden biridir.

Kitlelerin örgütlenmesi ya da örgütlü toplum yaratma çabası fiilen yaşamın planlanması, düzenlenmesi ve örgütlenmesi anlamına gelir. Örgütlü toplumun yaratılması esasta toplumun siyasi örgütlenmesine denk gelir. Fakat örgütlü toplum yaratmak aynı zamanda yaşamın örgütlenmesidir ki, yaşamın örgütlenmesi-planlanması salt siyasi örgütlenmeyle sınırlı değildir. Mesele son tahlilde siyasi örgütlenmede merkezileşip anlam kazansa da, bu siyasi örgütlenme yaşamın örgütlenmesini yadsımaz, bilakis içerir. Bu bağlamda siyasi örgütlenmeye denk gelen örgütlü toplum yaratma hedefi toplumsal yaşamın planlanıp örgütlenmesinden muaf değildir. Her siyasi örgütlenme kaçınılmaz olarak ekonomik, sosyal, ideolojik, kültürel örgütlenmeyi ihtiva eder. Eğer bu yapılmazsa toplumun örgütlenmesi veya siyasi örgütlenmenin başarıyla sürdürülmesi mümkün olmaz.

Toplumsal yaşamın planlanması-örgütlenmesi mücadelesinin bir parçası olan yerel yönetimler örgütlülüğü ve perspektifi, kuşkusuz ki, kendi sınırları içinde ekonomik örgütlenmeden, ideolojik, kültürel ve siyasi örgütlenmeye kadar en geniş toplumsal örgütlenmeyi gerçekleştirmek durumundadır. Bu örgütlenmede ideolojik-siyasi örgütlenme can alıcı halka da olsa, ekonomik örgütlenme ve düzenleme yadsınamaz bir zorunluluktur. Kitlelerin (ya da toplumun) ekonomik yaşamını planlayıp örgütlemeyen bir yönetim, o toplumu ideolojik-siyasi olarak da örgütleyemez ve en önemlisi de o yönetimin siyasi ömrü de olamaz.

Bu bağlamda ilk söylememiz gereken şudur; Ovacık’ta pratikleştirilen yerel yönetim anlayışının gerçekleştirdiği ekonomik yaşamın planlanması veya örgütlenmesinin ‘’fasülyecilik’’, ‘’balcılık’’ vb vs şeklinde yerilmesi, dar olduğu kadar kaba biçimci ve aslen de kibirlilik timsalidir; yaşamın örgütlenmesinin zorunluluğunu, gerekliliğini ve bunun siyasi örgütlenme ve perspektifle olan bağını anlayamayan öznelcilikten maluldür.

İkinci olarak söylememiz gereken ise; yaşamın ekonomik örgütlenmesinin ideolojik, siyasi ve kültürel örgütlenmesinden koparılamayacağı ya da bunun önüne çıkarılamayacağı gerçeğidir. Şayet örgütlenmemiz salt ekonomik yaşamın planlanmasıyla sınırlı kalacaksa, bunun önemi bir yere kadardır ve burayla sınırlıdır. Dolayısıyla, haklı ve isabetli olarak güdülen yaşamın veya ekonominin planlanması çabası mutlak şekilde ideolojik-siyasi örgütlenmeyle birleşmek, bu esasa oturmak durumundadır. Kitlelerin örgütlenmesi ve ya toplumun örgütlenmesi sadece ekonomik yaşamın veya acil taleplerinin karşılanması örgütlenmesi değil, bilhasa kitlelerin ideolojik-siyasi-kültürel olarak örgütlenmesidir. Bu hedef ve zeminden koparılan, dolayısıyla ekonomik yaşamın planlanmasına dayanan bir örgütlenme veya çalışmanın ömrü, daha büyük olanaklara sahip olan burjuva erklerin daha üstün formatta ortaya koyacağı ekonomik örgütlenme ve planlama kadardır. Kaldı ki, ideolojik-siyasi hedef ve perspektiften tecrit edilen salt ekonomik bir örgütlenmenin burjuva çerçevede kalacağı muhakkaktır. Bütün örgütlenmeler için geçerli olduğu gibi, yerel yönetimler örgütlenmesi için de geçerlidir ki, kitlelerin ideolojik-siyasi olarak örgütlenmesine dönük alternatif boyut çıkarıldıktan sonra geriye fazla bir şey kalmaz. Kısacası, kitlelerin ekonomik yaşamı ve refahına dönük planlama hiç bir şartla yadsınıp ötelenemez fakat her çalışma veya örgütlenmede, kitlelerin ideolojik-siyasi-kültürel olarak örgütlenmesi yaşamsal değerde esastır. Bu örgütlenmede Halk Meclisleri ve değişik biçimlerdeki meclis örgütlenmeleri ertelenemez olup, somut örgütlenme biçimlerindendirler. Kitlelerin iradesinin yansıtıldığı, söz hakkının kullanıldığı, karar aşamalarına katılarak yetki kullandığı örgütlenme biçimleri meclis-ler örgütlenmesi biçimidir… Ovacık tecrübesinde izlenen ve önemli oranda yapılan budur. Mazgirt’de ortaya konulan pratik esasta budur. Dersim’de izleyeceğimiz yönetim anlayışı ve modeli bu olacak. Ovacık, Mazgirt, Nazımiye, Pülümür, Hozat, Mut’ta izleyeceğimiz siyaset ve sergileyeceğimiz yönetim anlayışı budur, bu olacak!…

Yerel yönetimlerde/burjuva düzen içindeki yerel yönetimlerde sosyalist iktidarı kuramayız. Böyle bir hayal beslemiyoruz, beslememeliyiz de. Fakat bu yerel yönetimlerde sosyalist anlayış ve modeli örgütleyebilir, geliştirebiliriz. Demokratik Halkçı yerel yönetimleri yaşatabilir, yayarak büyütebilir, bu anlayışı burjuva düzen batağını parçalarda kurutarak ekebiliriz. Kütlelerin örgütlenmesine, bilinçlenmesine, demokratik mücadelelere dahil edebiliriz. Yerellerden başlayarak örgütlü toplum yaratma mücadelesini geliştirebilir, ona büyük destekler sunabiliriz. Bir ilçe ve ilde de olsa örgütlü toplum projesini olanaklı olduğu kadar hayata geçirebiliriz. Evet umulmadık dalgalanmalara, örgütlenmelere, bilinçlenmelere, gelişmelere hizmet edebilir, katkılar sunabiliriz. Ovacık ve Mazgirt pratiği bunun canlı tanığıdır. Burjuvaziyi içinde tartışmaya iten bir etki yaratabiliriz, yarattık da! Tam da bundan hareketle, yerel yönetimler çalışmasına daha sıkı, daha kararlı ve daha büyük heyecanla sarılmalıyız. Daha ileri kazanımlarla kitlelerin örgütlenmesi ve örgütlü toplum yaratma mücadelesine güç katmalıyız. Evet, sosyalist iktidar hayalinde değiliz ve mesele bu değildir. Bunun için, somut kazanım önemli olmakla birlikte, ideolojik-siyasi etki ve bunun kitlelere nüfuz ettirilmesi daha önemlidir…

Üçüncü olarak söylememiz gereken ise şudur; ifade etmeye çalıştığımız zeminde yerel yönetimler anlayışı ve pratiğimizi iyi propaganda etmeli, mutlak suretle kitlelere ulaşıp onlarla ilişkilenmeli, sıkı bir çalışma temposu ortaya koymalıyız. Henüz sınırlı olan yerel yönetimler pratiğimizle ortaya koyup yarattığımız etki bizler için büyük bir moral kaynağı, coşkumuzu tetikleyen bir dinamik olarak lehimizedir. Daha coşkulu çalışmanın şartlarına sahibiz, önemli avantajlara sahibiz. Lakin bu zemini doğru ve bilinçli kullanmalıyız. Yani, yönetim anlayışımızı, programımızı ve somut pratiklerde sergilediğimiz yönetim anlayışını kitleler iyi anlatmalıyız. Bu son derece önemlidir. Kitlelerin örgütlenilmesi, bilinçlendirilmesi, ideolojik-siyasi etkimizin kitleleri içinde derinleştirilmesi stratejik kazanımdır. Burjuvazinin bile ilgisini çeken yönetim modeli sosyalist anlayışın ortaya koyduğu yerel yönetim anlayışıdır, anlayışımızdır. Neredeyse alternatif yerel yönetim olarak genel kabul gören ve geniş bir yelpazede tartışılan anlayış/yönetim anlayışı bizim anlayışımız ve modelimizdir.

Genel Ppropaganda da öne çıkaracağımız meseleler, kişilere endeskli değil, kollektif yönetim biçimi, yönetimde şeffaflık, yönetimde demokrasi, demokratik örgütlenmenin sağlanması ve buna kitlelerin dahil edilmesi, kitle inisiyatifinin öne çıkarılması, kitlelerin kendi örgütlülüklerinin oluşturulması, kitlelerin söz-yetki-karar süreçlerinde etkinleştirilmesi, özellikle örgütlü mücadelenin önemi ve örgütlü toplum yaratma bilinci ve bütün bunların öncellenmesi meseleleri olmalıdır. Bu, ideolojik-siyasi zeminde toplumsal yaşamın ekonomik, sosyal, kültürel olarak düzenlenmesi/planlanmasına dönük yaptıklarımızla yapacaklarımızın somut projeler şeklinde propaganda edilmesidir de…

Belediye yönetiminde; hiç bir rantçı anlayışa müsaade edilmeyeceği, yolsuzluk, yiyicilik, adamcılık ve her türden kayırmacılığın olmayacağı, tersine her kese eşit ve demokratik hakları çerçevesinde hizmet edileceği, herkesin demokratik hakkına saygılı yaklaşılacağı, kimsenin dışlanmayacağı, belediye hizmetlerinden tüm halkın eşit bir şekilde yararlanacağı, belediyenin halkın belediyesi olduğu, halkın/kitlelerin inisiyatifinin öne çıkarılacağı, kadın, çocuk ve gençlere dönük özel çalışmaların yürütüleceği, olanaklar dahilinde halkın ekonomik refahının yükselmesi için üretim ve istihdamın sağlanacağı, halkı horlayıp küçümseyen anlayışın reddedilerek yerine halka değer vererek onları önceleyen bir yönetimin sergileneceği, olanakları zengin ve imtiyazlı kesimlere peşkeş çekmeden halk kitlelerinin hizmetine sunulacağı, halkın halk meclislerinde vb örgütlenerek örgütlü güce kavuşturulacağı, olanaklar ölçüsünde sağlık, ulaşım, eğitim ve alt yapı hizmetlerinde halkçı bir yönetimin sergileneceği, katılımcı bir yönetim biçimiyle kitlelerin özne haline getirileceği, il-ilçe ile ilgili çevre dahil tüm temel sorunlarda kararların ilgili halkla birlikte alınacağı, halkın onaylamadığı proje ve planların uygulanmayacağı, halkın örgütlenmesi ve bilinçlendirilmesi temelinde çalışmaların yürütüleceği, düzenli halk toplantılarının(halk meclisi toplantılarının) yapılacağı ve halkın sorunları ile belediyeden beklentilerinin tartışılacağı, aynı zamanda belediye yönetimine dair eleştirilerini yapacağı canlı-dinamik bir denetim mekanizmasını işletileceği, tüm halkın bu meclislerde örgütlenmesinin sağlanacağı, örgütlü toplum hedefinin belediye alanında gerçekliğe dönüştürüleceği, gerçek anlamda halkın yönetiminin hedeflenerek meclisler örgütlenmesiyle bunun giderek olgu haline getirileceği vb vs şeklinde belediye yönetimi ve anlayışının muhtevası halka açıklanmalıdır…

***

Bütün bunlar etkili bir şekilde ve etkili bir çalışma temposuyla kitlelere anlatıldığında kazanmamak için bir sebep yoktur. Büyük halk kitleleri, mevcut düzenin kokuşmuşluğu ve çürümüşlüğü altında bir çıkış, bir umut ve arayış içindedirler. Burjuva faşist düzen partileri ve iktidarlarının rantçı ve bencil çıkar endeksli yerel yönetimler pratiği ve tüm kokuşmuşluğu teşhir çalışmamızın geniş materyallerini sunmaktadır. Bütün bunlar her bakımdan bizlerin lehinedir. Bu zemini doğru değerlendirdiğimizde başarımız kaçınılmazdır. Her birey bu görev ve sorumlulukla hareket etmeli, tüm çaba ve katkısını ortaya koymalıdır. Her türlü olanağın kullanılması gereklidir, bu olanakların değerlendirilmesi ihmal edilemez. Etkilenen bir kişi dahi son derece değerlidir. Tam bir seferberlik ruhuyla hareket etmek günün görevidir…

Adaylarımızın olmadığı yerlerde aynı çalışma temposunu, demokratik, devrimci, sosyalist aday durumundaki diğer adayların lehine yürütmeli, burjuva düzen partilerini ve adaylarını teşhir etmekten geri durmamalıyız. Çünkü bizler, demokratik mücadeleyi sadece kendimizle sınırlı, demokratik güçleri ise yalnızca kendimize indirgeyen sığ yaklaşıma sahip değiliz. İster ittifak içinde olalım isterse de ayrı çalışmalar içinde olalım, bütün demokratik, devrimci güçlerin kazanımını ve bunların mücadelesinin gelişmesini genel demokratik kazanım ve ilerleme kapsamında ele almaktayız. Burjuva gerici faşist güçlere karşı, demokratik güçlerin kazanması, güçlenip ilerlenmesini kendi lehimize, halkın lehine, proletaryanın lehine değerlendiririz. Demokratik güç ve mücadelelerin gelişmesi, devrimin ve halkın lehinedir. Bunu desteklemekten ve bununla birleşmekten sakınamayız. Politik hedef ve çalışmalarımızı örgütlesek de, diğer demokratik çalışma ve güçleri desteklemeyi niteliğimizin gereği sayarız.

Öte taraftan dostluk ölçülerinde kalması kaydıyla, demokratik yarış içinde yürütülen siyasetleri kendimize karşı gelişen hareket olarak algılamayız. Siyasi tercih ve iradelerin bağımsız hareket etmesini demokratik olgu olarak değerlendirir, bizlerin dışındaki demokratik güçlerin çalışmalarını yadırgamayız. Demokratik kültür ve demokrasi anlayışımız, bizlere karşı ideolojik mücadele verenlere saygı göstermekten başka olamaz. Demokratik kültürümüz ideolojik muhaliflerimize hoşgörülü olmayı gerektirir. Elbette dostluk sınırlarını aşan ve özellikle de burjuva siyasetin batağına saplanan yaklaşımları da kabul etmez, yadırgarız. Kuracağımız demokrasi, halk sınıf güçlerine, siyasi örgütlenmelerine karşı tekçi, benmerkezci ve dışlayıcı olamaz. Geniş demokratik kültür, demokratik ve sosyalist ilkeler çerçevesinde, tüm demokratik halk güçlerinin ifade ve örgütlenme özgürlüğünü tanıyan bir anlayışı benimsemekteyiz. Bu stratejik anlayışımız bağlamında dışımızdaki demokratik, devrimci, sosyalist güçlerin siyasal tercih, çalışma ve örgütlenmelerini bugünden olağan ve anlayışla karşılarız. Herkesin bizi onaylamasını, bize tabi olmasını, bize bağlı hareket etmesini, bizim siyasi irademize angaje olmasını bekleyemez, isteyemeyiz. Bu, doğrudan niteliğimizle ve tasavvur ettiğimiz demokrasi-iktidar biçimiyle alakalıdır… Mücadelemizin hedefi gerici sınıf ve faşist iktidarlarıdır; demokratik güçler değil! Bu bir ilke sorunudur, bunda net olmak elzemdir.

***

Kazanmış durumda somut kazanımlara doğru ilerliyoruz. Kazandık, kazanacağız! Burjuvazinin önünde eğildiği yerel yönetimler pratiği ve anlayışımızın zaferinden aldığımız mağmurlukla sakin ve emin adımlarla ama rehavet ve kibre kapılmadan ilerliyoruz somut kazanımlara. Yüzlerce çalışanımızın ve büyük emeklerle yarattıkları tecrübe birikimlerini devraldığımız  belediye emekçilerimizin saygın çalışmalarından alıyoruz gücümüzü. İlkeli dürüst siyasetimizden alıyoruz gücümüzü. Demokratik normların üstün biçimini ifade eden ve sosyalist demokrasi anlayışımızın derinliğine dayanan halkçı devrimci/sosyalist yerel yönetimler anlayışımızı söz-yetki-karar halka şiarıyla ören pratiğimizden alıyoruz gücümüzü. Her dil, din, inanç ve cinsten ezilen, sömürülen, ötekileştirilen işçi sınıfı ve emekçi halk kitlelerinden alıyoruz gücümüzü…

Kazanmış durumdayız çünkü, burjuva gerici önyargıları sarsan siyasal bir tesir yayarak Komünizm ve ‘’Komünist belediye’’ anlayışının toplumda sempatiyle karşılandığı siyasi bir sürecin yaşanmasında rol oynadı taktik siyasetimiz ve onu besleyen anlayışımız! Kazanan bizler, kazanan demokratik ve Sosyalist cephe, kazanan halkımızdır. Kazanımlarımızı yeni somut kazanımlarla taçlandırıp ilerletme, yeni mevzilerle demokratik mücadeleyi büyütme şimdinin ödevi ve yükümlülüğüdür.

Ortak demokratik, devrimci, sosyalist yerel yönetimler geliştirerek, bu yönetimleri demokratik kültür  ve birlik içinde daha geniş siyasi yelpazeye taşımak için demokratik, devrimci ve sosyalist güçlere çağrımızdır; demokratik-devrimci halkçı yerel yönetim anlayışı çerçevesinde birlikte yönetmek üzere ittifak yapalım. İttifaklar geliştirmek için geç değildir. Demokratik değer ve en uygun olan makul adaylar zemininde birleşerek ittifak yapalım, daha fazla halkçı devrimci/sosyalist belediye yaratalım! Belediyeler bizim değil, halkındır! Belediyelerin yönetimi başkan ya da her hangi dar bir gruba ait değil, tüm demokratik güç ve bileşenlerinindir! Burjuva yönetimlere alternatif yönetim anlayışıyla ortaya konulacak belediye yönetimleri, ilgili tüm güçlerin temsil edileceği ortak demokratik belediyelerdir. Birleşmek ve ittifak etmek tamamen mümkündür. Halkın benimseyerek tercih edeceği belediye adayı her kes için ortak aday olarak kabul edilmelidir! Demokratik olan budur! Demokratik ve ilkelere dayanan ittifak budur. Eşit demokratik temsil ve bağımsız irade budur…