Egemenlerin korkusu da tüm girişimlere rağmen kayıtsız kalıp ancak 101 gün sonunda ailesine teslim ettikleri Eylem’in bedeninden yeni bir yeryüzü ve gökyüzü yaratılması korkusunun ta kendisiydi aslında
HABER MERKEZİ (09-10-2016) – Bir kadın düşünün, yüreğinin götürdüğü yerde kocaman kocaman bakan gözlerini düşünün. Eylemlerle geçen 23 yıl gibi kısacık bir yaşamı düşünün. Kendi somutunda varlığını hissettiren özgürlük düşünü, bir bütün dünyanın ayakları altına sermeye çalışan bir yüreğin, bir genç kadının muhteşem mücadelesini düşünün. Mitolojik bir efsaneye göre kadın tanrıçalara karşı iktidar savaşımına giren erkek tanrıça Marduk’un tanrıça annesi Tiamat’ı parçalayarak vücudunun yarısı ile yeryüzünü diğer yarısı ile de gökyüzünü kurması ve bunu da büyük bir marifet olarak görmesinin altındaki gerçeklik kadının yarattığı tüm güzelliklere karşı bir duruş ve kadının yok edilmesidir. Kadının geliştirdiği duyarlı ve dönüşümcü toplum biçiminin erk’likten uzak oluşu erkeğin doyumsuzluğunu provoke etmiştir ve bu nedenle de kadın tanrıçaların zalimane yok edilişi de bir mesaj olacak nitelikte ihtişamlı olmalıydı. Bundandır ki Marduk yeryüzü ve gökyüzünü yaratmayı istemiştir tanrıçanın bedeniyle. Ama gel gör ki böylesine ihtişamında ancak kadın bedeniyle olabileceğini, yaşamın kadınla devam ettirilebileceğinin farkına varabilmiş midir Marduk, bilinmez ama bizler vardık bile. Kadının doğada ve yaşamda yarattığı tüm ileri şeyleri sürekli kendisine ve sistemine karşı risk olarak gören erk akıl, sistematik bir şekilde kadını kimliksizleştirme, mağdur etme, yok sayma, köleleştirme gibi yöntemlerle baskı altına almış ve ne zaman bir ses duysa orada Marduk misali kadını parçalamıştır. Ama kadınlarda yine sürekli olarak mücadeleye devam etmişlerdir tıpkı bugün Kürdistan’da vücutları parçalanan, peşkeş çekilen veya silah omuzda ölümsüzleşen tüm kadınlar gibi. Onlar da Tiamat gibi her gün yeryüzü ve gökyüzünü yaratmaya devam ediyorlar.
Egemenlerin korkusu da tüm girişimlere rağmen kayıtsız kalıp ancak 101 gün sonunda ailesine teslim ettikleri Eylem’in bedeninden yeni bir yeryüzü ve gökyüzü yaratılması korkusunun ta kendisiydi aslında.
Eylem daha ölümsüzleşmeden gelen günün haberini muştulamıştı. Ondandı Marduk’un zalimliği. Tiamat’ın gözlerinden Dicle ve Fırat akarken, aslında yaşama akan damarlar yaratılmıştı kadında. Şimdi ise Eylem’in gözlerinde yeniden çağıldıyor Dicle ve Fırat. Bedeni yeryüzü ve gökyüzü şimdi. Milyonlarca yıldız biriktirdi koynunda, milyonlarca tohuma durdu toprakta. Birazdan çağlayacak nehirleri ve bereket saracak tüm evreni. Yeniden ve yeniden yeşerecek Eylem’ler tüm bağnazlığa, işgalciliğe, katliamcılığa inat özgür bir dünyada.
İnci Kaya