“Suskumuzu öldürdüler
Ağızla caddeye sürüklediğimiz gövdemizi
Soğuk silahımız olan elimizi
Sesimizi öldürdüler
Hayır!
Biz hiçbir şey saklamamıştık
Ne ceplerimizde, ne yumruklarımızda
Sadece bu hıncın karanlığını aydınlatan
Bir ışık istiyordu
Mendilin köşesini teyelleyecek bir el,
Adımızı anımsayacak bir kelam istiyorduk
Daha ne kadar sabırlı olabiliriz
Savaşın tandırını sıcak tutan
Bir el bir gün
Barışın ağzına bir lokma ekmek koysun
Sabrımızı öldürdüler
Suskumuzun güzelliğini
Hayır! Biz güzeliz
Zamanın ölü bedeninde
Yaralardan kızıl bir gülümsemeyiz
Yarın açacak bir çiçeğiz.”
Ankara’da gerçekleştirilen hain saldırı bize bir kez daha göstermiştir ki; kanla beslenen zulüm iktidarları sona yaklaştıkça daha da pervasızlaşıyor. Dönüm noktası niteliğindeki bu faşist saldırı AKP iktidarının kaybetmemek uğruna her türlü yöntemi denemekten çekinmediğini göstermekte. Kendi saltanatını halkların kanı üzerine kuran bu zihniyet, 7 Haziran seçimlerinin ardından tüm devrimci-demokrat kamuoyuna yönelik bir saldırı furyası başlatmış, onlarca insanı tutuklamıştır. Temmuz ayında Kobane’ye dayanışma için giden gençleri de yine böyle bir kalleş saldırıyla Suruç’ta katletmiştir.
HDP çatısı altında birleşen tüm Sosyalist kurumların ve Kürt Ulusunun barajı aşarak RTE ve şürekasının önüne baraj olması, egemen iktidarın tüm planlarını bozmuş ve boşa çıkarmıştır. “400 vekil verseydiniz bunlar olmazdı” diyecek kadar pervasızlaşan bir iktidar ve yine milletvekili adayı yaptıkları bir mafya liderinin meydanlarda yönelttiği tehditleri görmeyen AKP, bugünkü katliamın yaşanmasına bizzat öncülük etmiştir. Bu katliamın sorumlusu AKP iktidarıdır.
Şiddette sınır tanımayan egemenlerin unuttuğu ise bu kanlı saldırılar halkların ve emekçilerin öfkesini bilerken, kendi sonlarını hazırlamaktadır. Şunu iyi bilsinler ki; yüreklerimizi döktüğünüz kanla soğutamayacaksınız. Yitirdiklerimiz için ağıt yakmayacağız, Onları tüm bu saldırılara karşın bıraktıkları bayraklarını yükselterek, kavgayı kuşanarak anacağız.
Halklarımıza yönelik bu saldırılar karşısında gün görevlerimizi kuşanma günüdür, faşizmin zulmüne karşı birleşme ve direnme günüdür. An’ın bize dayattığı görevleri sahiplenme günüdür.
Kahrolsun Faşizm!
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Faşizmi Döktüğü Kanda Boğacağız!
Katil Devlet Hesap Verecek!
AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ
EKİM 2015