1 Mayıs’ta; Emperyalist Savaşa, Irkçılığa, Zamlara Ve Hak Gasplarına Karşı Alanlara!

Enternasyonal Proleterya’nın; Birlik, Mücadele Ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta; Emperyalist Savaşa, Irkçılığa, Zamlara Ve Hak Gasplarına Karşı Alanlara!

Tüm insanlık için yeterli zenginliklere ve yaşanabilir doğal güzelliklere sahip dünyamızı, daha fazla sermaye edinmek için yaşanmaz hale getirme çabasında olan kapitalist-emperyalist barbarlığa karşı öfkemiz, gün geçtikçe büyüyor.

136 yıl önce Amerikan işçi sınıfının mücadelesiyle ve ödedikleri ağır bedelleriyle; dünya işçi sınıfının ve emekçilerin mücadele tarihine kaydettikleri “Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” 1 Mayıs’ı kutladığımız bu günlerde; kapitalist barbarlığın sebep olduğu sömürüyü, zulmü; açlık ve sefaleti, sınıfsal, ulusal ve cinsiyete dayalı toplumsal eşitsizlikleri ağır bir şekilde yaşıyoruz. ABD başta olmak üzere; Batılı emperyalist devletlerin Asya ve Afrika’da çıkardığı savaşlar, Avupa’nın doğusuna gelip dayandı. Rus emperyalist devleti tarafından Ukrayna işgal edildi. Bu savaşların sebep olduğu sömürü yüzünden harap olmuş, umutsuzluk ve belirsizlik içinde milyonlarca insan; yaşam olanağı ve güvencesi olmadığı için ülkelerinden kaçıyor. Emperyalist-kapitalist barbarlığın sebep olduğu bu göç dalgaları, paradoksal olarak ırkçılık ve etnik milliyetçiliğin sebebi olarak gösteriliyor. Doğu Avrupa sınırlarında mültecilerin gelişini engellemek için duvarlar inşa ediliyor, mültecilere karşı sınırları korumak için Frontex isminde bir “güvenlik ordusu” kuruldu. Öte yandan, Avrupa’nın Güney sınırında binlerce insan Akdeniz’de boğuluyor ya da boğduruluyor.

Covid-19(Corona) virüsü salgınını kitleleri gözetleme, kontrol etme ve polisliği geliştirme aracı olarak kullanan kapitalist sistemin egemenleri; yarattıkları korku ve panik havası içinde, hem ezilen sınıfların kitlesel eylemliliklerinin geri çekilmesini sağladılar; hem işçi sınıfı ve emekçilerin mücadeleyle kazandıkları birçok sosyal hakkı gasp ettiler ve hem de salgının sebep olduğu ekonomik krizin yükünü, işçi sınıfı ve emekçilerin sırtına yüklediler. Bu krizin ezilenler aleyhine olan etkileri çeşitli şekillerde devam edecektir.

Dünya pazarlarının yeniden paylaşımının bir aracı olarak emperyalistler tarafından yürütülen savaşlar durmak bilmiyor. Ukrayna, Libya, Suriye, Yemen, Irak, Kürdistan, Filistin, Sudan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve daha birçok ülkede süren savaşlarda yüzbinlerce insan yaşamını yitiriyor, sakat kalıyor. Milyonlarca insan kendi topraklarını terk etmek zorunda kalıyor. Üstelik bu savaşların ekonomik faturası da yine ezilen sınıflara çıkarılıyor. Afganistan’dan yenilerek çekilen ABD ve NATO, hem bu yenilgiyi unutturmak, yitirdiği güveni tazelemek, hem Rusya’yı komşularıyla çatıştırarak izole etmek, ekonomik ve askeri olarak zayıf düşürmek, hem tüm Doğu Avrupa ülkelerini NATO’ya ve Avrupa Birliği’ne katılmaya zorlamak ve   hem de yeni bir savaş alanı açarak yoğun silah satışını gerçekleştirmek hedeflenmiştir. Ki, bu hedefine önemli oranda ulaştığını söyleyebiliriz. Rus emperyalist devletinin Ukrayna’yı işgali, hem Doğu Avrupa ve Balkanlar üzerinde yürütülen pazar savaşının bir parçası, hem de Ukrayna’nın, Batı (ABD, Avrupa ve NATO) ile askeri ittifakının engellenmesi amaçlıdır. ABD, Avrupa emperyalistleri ve NATO’nun müdahalesinin yaşandığı bütün ülkelerde olduğu gibi; Rusya’nın Ukrayna işgali de Ulusların Kendi Kaderini Kendi Tayin Hakkı’nın ihlalidir.

Hangisi tarafından yürütülürse yürütülsün, bütün emperyalist-kapitalist müdahaleler haksızdır, kabul edilemez ve karşı çıkılmalıdır. Bu savaşlar, işçi sınıfı ve emekçileri daha fazla yoksullaştırıp, açlığa ve sefalete sürüklerken; dünya nüfusunun toplam servetinin yüzde 60’ından fazlasını elinde bulunduran 2 bin 153 kişiyi daha fazla zenginleştirmektedir. Bu savaşlar, dünya işçi sınıfı ve ezilen halklarının birlikte, dayanışma içinde kapitalizme karşı mücadelesini engellemekte; milliyetçi-şöven duyguların gelişmesine ve halkların birbirine düşman gözüyle bakmalarına zemin hazırlamaktadır.

Bu savaşlar, işçi sınıfı ve ezilen halklar için yıkım, ölüm, sakatlanma, göç, zam, işsizlik, yoksulluk ve açlık demektir. En yakın zamanda tanık olduğumuz Rusya’nın Ukrayna işgaliyle; petrol, enerji ve besin ürünlerine yapılan zamlar, ezilen sınıf ve katmanların yaşamını daha da zorlaştırmıştır. Savaşın kapılarına dayandığını gören Avrupalı yoksullar, evlerine  besin stokları yapmaya başlamışlardır.

Kapitalizmin kendisi, toplumsal, cinsel, ulusal ve kültürel eşitsizliklerin ana sebebidir. Kapitalizm tarafından yürütülen bu savaşlarda, eşitsizlikler daha belirgin bir şekilde görülebilmektedir. Özellikle kadına ve LGBTİ’lere karşı uygulanan cinsiyet ayrımcı politika, savaşlar sırasında daha çok barbarlaşmaktadır. Taciz, tecavüz, Fuhuşa zorlama ve katletme olayları kat kat artmaktadır. Saldırganlara karşı direnişi kırmak için kadın hedef alınmaktadır. Bir yandan da; alınan bütün toplumsal kararlarda söz ve yetki sahibi olmayan kadına, “aileyi koruma” görevi verilmektedir. Erkek egemenlikli özel mülkiyet sistemi kapitalizme karşı direnişi büyüterek başkaldırmak; kadın için vazgeçilmezdir ve meşrudur.

Bütün insanlara olduğu gibi; gençliğe de sermayenin egemenliğinin sürmesinde sadece bir araç olarak bakan kapitalist egemenler, kışkırttıkları veya bizzat başlattıkları savaşlarda gençlerin kendileri için savaşmasını istemekte ve hatta zorlamaktadırlar. Eğitim-öğretim, meslek edinme, geleceğine ilişkin karar verebilmede işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin gençlerine engel veya zorluklar çıkaran, belirsiz bir gelecekle yüz yüze bırakan kapitalist sisteme öfkelenen gençlik; isyan etmede haklıdır.

Daha fazla sermaye birikimi sağlamak için, atom ve nükleer enerji üretimi, nükleer silahlanma, ihtiyaç  fazlası üretim, ormanların yakılması, doğal üretim yerine genetiğiyle oynanmış ürünlerin üretimi, iklimsel değişiklilere sebep olan müdahaleler ve benzeri sebeplerle doğanın dengesini bozan, ekolojik yıkıma sebep olan kapitalizme karşı öfkemizi isyana dönüştürmek, bütün insanların görevidir.

Kapitalist  Barbarlığa Olan Öfkemizi ve İsyanımızı Durduramazsınız!

Kapitalist-emperyalist barbarların, insanlığa, işçi sınıfı, emekçiler ve  tüm ezilen halklara yaşattığı bütün bu kötülüklere karşı öfkemiz büyüyor. Dünyanın birçok bölgesinde öfkemizin dışa vurup kısa süreli isyanlara dönüştüğüne tanık oluyoruz. Bu, iyidir ama yeterli değildir. Kollektif önderlikli, sürekliliği sağlanmış örgütlülüğe ve bunun önderliğindeki sonuç alıcı isyanlara ihtiyacımız var. Gerekli örgütlenmelerin ve mücadele birliklerinin yaratılması ile kapitalizme karşı zaferlerin kazanılması ve egemenliğine son verilmesi mümkündür.

Sınıfların, sömürünün, sınırların, savaşların ve toplumsal eşitsizliklerin olmadığı Komünal bir dünya inşa etmek mümkündür.

Enternasyonal Proleteryanın Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta; Emperyalist Savaşa, Irkçılığa, Zamlara ve Hak Gasplarına Karşı Alanlarda yerimizi alalım ve gerçek kurtuluş yolumuzun Komünal bir dünya için mücadeleden geçtiğini haykıralım!

Bıji Yek Gulan!

Yaşasın 1 Mayıs!

ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)

ADKH (Avrupa Demokratik Kadın Hareketi)

SYM (Socialist Youth Movement)