24 Mayıs 2014 Köln Erdoğanı Protesto yürüyüşü, Kusurlu yaklaşımlar ve bazı gerçekler

Devrimci, Demokratik Kamuoyuna

24 Mayıs 2014 Köln Erdoğanı Protesto yürüyüşü, Kusurlu yaklaşımlar ve bazı gerçekler

Faşist diktatörlügün AKP ile ezilenlere yönelik pervasız saldırıları devam etmektedir. Sistem karşıtı Ya da muhalif olan hemen hemen tüm toplumsal dinamiklere sistematik olarak baskı ve işkence uygulanmaktadır. Faşist diktatörlügün temsilcisi Erdoğan çeşitli siyasal meseleler üzerinden toplumu kutuplaştırarak bir yandan kendi sosyal tabanı üzerinden gerici zeminini güçlendirirken diyer yandan ise halkları karşı karşıya getirerek toplumu bir iç savşa sürüklemeye çalışmaktadır. Özellikle Kürt ve Alevi karşıtlığı ve nefret söylemleri üzerinden bir yandan toplumsal dinamikleri ayrıştırırken diyer taraftan ise milliyetçilik ve şovenizmi körüklemektedir. Bu gerici ve faşist politikalar bir yandan Erdoğanı güçlendirirken diyer yandan ve belirleyici olarak güçlü bir toplumsal muhalefet ortaya çıkarmaktadır.

Toplumsal muhalefeti birleşik,örgütlü bir güce dönüştürmek tüm demokratik güçlerin sorumluluğudur.

Faşist diktatörlügün tüm toplumsal dinamiklere yönelik pervasız saldırılarına karşı birleşik ve güçlü bir karşı koyuş örgütlemek ve bu perspektif ile hareket etmek tüm demokratik ve ilerici dinamiklerin olmassa olmaz politik görevlerinden biridir. İçinden geçmekte olduğumuz nesnel gerçekliklerde bizlere bunu dayatmaktadır. Hapimizin tarihsel anlamlar yükledigimiz ve özel vurgular yaptığımız Gezi/Haziran halk hareketinin bizlere öğrettigide budur. Bu nesnel gerçekliklerin ortaya çıkardığı politik görevlerin ve sorumlulukların gerisinde hareket eden ve toplumsal muhalefetin birleşik mücadele ihtiyacının zorunluluğunu kavramayan ve bu politik darlık ile konumlanan tüm güçlerin niyetlerden bağımsız olarak objektif ezilenlerin mücadelesini gerileten bir rol oynadıklarını belirtmek isteriz.

24 Mayıs Köln Erdoğanı protesto eylemi ve AABF’nin kusurlu politik tavrı

Bilindigi gibi Erdoğan 24 mayıs 2014 tarihinde Almanyanın Köln kentine gelmiş ve onbinlerce insanın katıldığı bir yürüyüş ile protesto edilmişti. Erdoğanın Almanyaya gelecegini öğrenen ADGBP (Almanya Demokratik Güç Birligi Plarformu) bir toplantı yaparak güçlü bir protesto örgütlemeyi hedefleyerek tartışmalar yürütmüştür. Örgütlenecek protesto yürüyüşünün ADGBP ile sınırlı kalmaması, tüm demokratik ve ilerici güçleirn de dahil edildigi birleşik,kitlesel bir eylem örgütlenmesi gerektiginin altı çizilmiştir. Bu ortak yönelim ve kaygılara rağmen AABF (Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu) protesto yürüyüşünü kendilerinin örgütleyecegini ve hazırlıklara başladıklarını belirttiler. Erdoğanın özel olarak Alevileri hedef aldığını ve bundan kaynaklı protesto yürüyüşünü AABF’nin düzenlemesinin doğru olduğunu ve diyer güçlerin ise desteklemsi gerektigini belirterek bu yaklaşımlarında kararlı olduklarını vurguladılar. Diyer bileşenleirn tümü ise AABF’nin bu yaklaşımının yanlış ve demokratik bir tavır olmadığını, Erdoğanın Alevilere dönük özel bir yönelimin olduğunun doğru fakat meseleyi sadece Alevilik düzlemi üzerinden ele almanın politik olarak kusurlu,dar ve birleşik toplumsal mücadeleyi zayıflatan bir yaklaşım olduğunu belirterek eleştirip AABF’nin kararını yeniden gözden geçirmesi ve sürecin ihtiyaçlarına cevap olabilecek politik bir tavır ortaya koyması gerektigini belirtmişlerdir. Fakat AABF tüm eleştirilere ve devrimci kaygılara rağmen geri adım atmayarak adeta kendini tüm demokratik güçlere dayatmıştır. AABF’nin bu sorunlu yaklaşımına rağmen ADGBP’nin diyer bileşenleri eleştirileri ile birlikte ve devrimci sorumluluk ve kaygılarla hareket ederek süreci zayıflatan yaklaşımlardan uzak durmuş ve AABF’yi ikna çabalarına devam etmiştir. Nihayetinde bu çabalar kendi içinde bir dizi sıkıntıya rağmen olumlu sonuçlanarak protesto çağrısı kamuoyuna ortak yapılmıştır.

Sürecin tüm olumsuzluk ve yanlışlarına rağmen ve bu zeminde yükselen haklı eleştiriler ile birlikte istisnasız olarak tüm devrimci ve demokratik güçler protesto yürüyüşüne kitlesel olarak katılmışlardır. Devrimci-demokratik güçler Erdoğan ve onun nezdinde Faşist diktatörlügü teşhir ederek birleşik devrimci mücadelenin önemine vurgu yapmışlardır. Devrimci ve Demokratik güçlerin kitlesel katılımları ve politik yönelimleri yürüyüşte belirleyici devrimci bir atmosfer yaratmıştır. AABF’nin protesto yürüyüşünün politik muhtevasını sadece alevilik düzlemine indirmesi ve yine sadece anti Tayyipçilikle sınırlandırması eleştirilmesi gereken yönler olarak öne çıkmaktadır. Miting alanında AABF adına yapılan konuşmaların tümü bu minvalde gerçekleşmiştir. Keza yine önemle vurgulanması ve eleştirilmesi gereken önemli meselelerden biride Miting alanında Toplumsal mücadele ile hiç bir alakası olmayan Burjuva Liberal Gerici kurum ve bıreylere sınırsız söz hakkı verilirken Devrimci-Demokratik kurumlara söz hakkı verilmemesidir. (Sadece ADGB adına bir konuşma olmuştur). Bu yaklaşım AABF’nin genel demokratik niteligini zayıflatan bir sonuç ortaya çıkarmıştır.

Bu açıklamalarımızın ve eleştirilerimizin devrimci-demokratik kamuoyu tarafından da bilinmesinin bir sorumluluk ve doğru olacağı kaygısı ile yapıldığını belirtmek isteriz. Keza yine amacımız toplumsal mücadelenin ihtiyaçları doğrultusunda bir araya geldigimiz dostlarımızla devrimci-demokratik bir zeminde doğru-yanlış mücadelesi yürütmenin tarihsel kaçınılmaz bir görev olduğu gerçekligidir. AABF’li dostlarımıza dönük yürüttügümüz eleştiriler bu minvalde algılanmalıdır. Sonlarken tekrardan tüm Emek ve Demokrasi güçleri ile birlikte toplumsal mücadelenin ihtiyaçları ve zorunlulukları doğrultusunda birleşik mücadeleyi yükseltecegimizi yineliyoruz.

Almanya Demokratik Haklar Federasyonu

Haziran 2014