30. Yılında Madımak Katliamını Lanetliyor, Katledilenleri Anıyoruz!

İnsanın insana ve doğaya zulmü karşısında güneş hergün yeniden doğuyor ve yeniden çiçekleniyorsa bu dünya, güzelliklerin yüzü suyu hürmetinedir. Sevgi ile aşk ile yaşanacak güzel günler uğruna dönüyor bu dünya. Devrimiz bunun için, döne döne tekrar geliyoruz güzellikleri yaşatmak için. Tam da bunun için öldürülüyor, katlediliyoruz. Fakat katliamların ortasından bir gül gibi tekrar fışkırıyoruz yaşamın rahminden, güzellikler bizimle çünkü. Tıpkı Sivas’taki gibi, katledilen ama devri baki kalanlarız biz.

2 Temmuz Sivas katliamı, Türk devletinin tekçi, faşist ve katliamcı kodlarını, beynimize kazık çakarcasına tekrar hatırlattığı bir katliamdır. Aleviler ve dostları, yani genel anlamda güzel bir dünyanın savunucuları katledilerek, güzel bir dünya savunusunun etrafında birlik olunması engellenmek istenmiştir. Tarihsel ezilmişliğiyle Alevilerin, diğer bütün ezilenlerle birliği dinamitlenmek istenmiştir. O ezilen insanların bir kısmı da bu katliama alet edilerek, bu birleşmenin koşulları parçalanmak istenmiştir. Devlet görevlisi istihbaratçı ve provaköterlerin, halkı galeyana getirmedeki rolü sonradan ortaya çıkarılmıştır. Aziz Nesin üzerinden çıkarılan provakasyon, tam anlamıyla bir devlet organizeli katliama doğru gitmiştir. Bu katliam, devletin kendi yapılanmasına yönelik bir operasyon olarak da nitelendirilebilir. Koalisyon hükümetleri dönemlerinde yaratılan kargaşalar ve sonraki Milli Görüş hükümetine yönelik darbe de göz önüne alındığında, bütün bunlara tepki olarak gelişen ama hiçbir farkı olmayan AKP döneminin yolunu da döşeyen bir katliamdır Sivas katliamı. 30. yılında Sivas katliamı, bu ciddiyetle ele alınması gereken ve mutlaka açığa çıkartılması gereken bir katliamdır. Katlıamın aydınlatılması mücadelesi meşrudur ve bu mücadele, toplumsal yüzleşme ve devletle yüzleşmenin bir aracı haline gelmelidir.

AKP döneminde Alevilere yönelik saldırıları kısaca özetleyecek olursak; Sivas katliamcılarının avukatları, milletvekilliğiyle ödüllendirilmiştir. Erdoğan defalarca “alevilik Ali’yi sevmekse ben de aleviyim” diyerek aleviliği küçümsemiştir. Erdoğan defalarca” Ali’siz Aleviler”diyerek yurtdışındaki Alevi örgütlülüğünü hedef göstermiştir.  AKP, cami-cemevi projesiyle ve “Alevi açılımı” ile Alevileri asimile etmek istemiştir.

AKP, kültür ve turizm bakanlığı bünyesinde kurulan “Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı” Alevi dedelerini ve pirlerini, devletin memuru haline getirmek istemektedir.

AKP’nin Milli Eğitim Bakanlığı’nın tarikatlarla yaptığı protokoller ve en son çıkartılan “manevi danışman” uygulamasıyla, tüm cumhuriyet tarihinde yaşanıldığı gibi açıkça laiklik ihlal edilmekte ve Sünni İslam eksenli bir eğitim dayatması yapılmaktadır.

Alevi açılımı hamlesiyle Alevileri kandırmaya çalışan AKP, Alevilerin demokratik hak taleplerinin önünde bir engel konumundadır. Bunlar; zorunlu din derslerinin kaldırılması, Cemevlerinin ibadethane olarak sayılması, Diyanet işleri Başkanlığının Kaldırılması, müfredetta Alevilik derslerinin de yer alması, kültürel ve inançsal gelişimin önündeki tüm engellerin kaldırılması vb. taleplerdir.

Bu devran, güzellikler uğruna devam ediyor. Sömürüsüz ve zulümsüz bir dünya mücadelesinin yolu bizim yolumuz. Biz bu yolda döne döne, düşe kalka, öle dirile devam ediyoruz. Bu yolun bütün yolcularını, güzel bir dünya fikri etrafında birleşmeye, katliamın 30. yılında Sivas’ta yapılacak eyleme katılmaya ve katliamın hesabını sormaya çağırıyoruz.

Sivas Katliamının Bütün Sorumluları Yargılansın!

Sivas Katliamını Unutma, Unutturma!

Sivasın Katili, Faşist Sermaye Devleti

Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu