ADEF; 80. Yılında Dersim Soykırımı Unutma!

İ Xo wira meke !

e biraxe  meke !

Nicht vergesen !

ADEF (03-05-2017) Değerli Dersimli’ler, Kürtler, Türkler, Ermeniler, Asuri-Süryani-Keldani, Arap, Laz, Çerkezler, Alevi-Kızılbaşlar, Devrimciler, Sosyalistler ve adını burada sayamadığımız her ulus ve inançtan ezilen Halklarımız !!!

Bundan 80 yıl önce, 4 Mayıs 1937 tarihinde dönemin Bakanlar Kurulu kararı ile Dersim’e yönelik “Tedip-Tenkil” harekatı fiili olarak başlatılmış oldu. Osmanlı’dan günümüze kadar defalarca katliama uğrayan Dersim; Tarihin en vahşi ve en kanlı olanını ise Cumhuriyet döneminde, 1937-38 yılları arasında soykırımla karşı karşıya kalarak yaşadı.

Tarihin tanıklık ettiği , insanlığa karşı işlenen suçların sayfasına yazılan bu planlı saldırı ile Dersim insanlık tarihinden silinmek ve toplu olarak yok edilmek istendi.

Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak’ın onayı ile 4 Mayıs 1937 tarihinde çıkartılmış olan kararname, Dersim’e yönelik yapılacak olan Soykırım Harekatı’nı karar altına almıştı. Bu nedenle bu gün adını tarihe KARA GÜN-YAS olarak yazdırdı.

Peki neden Dersim’e Yönelik böyle bir Soykırıma başvuruldu ?

Dersim’e yönelik Soykırım politikalarının temelleri Osmanlı’da mevcuttu. Dolayısıyla, bu planın kökleri TC öncesine dayanır.

Kökleri Osmanlı’da bulunan, İttehat ve Terakki döneminden başlanarak, Cumhuriyetin Kuruluşu ile daha da belirginleşen; ” Tek Devlet, Tek Ulus, Tek İnanç, Tek Dil ” eksenli Sünni islamcı, Irkçı, inkârcı Faşist Devlet anlayışının sonuçları olarak; 1925 Şark ıslahat kanunu, 1934 Iskan Kanunu, 1935 Tunç-eli Kanunu Dersim Soykırımı’nın alt yapısını oluşturan kanunlar olarak planlı ve uzun bir dönemi kapsayan hazırlıklar olarak karar altına alınıp, adım adım hayata geçirildi.

Sünni Türk Devlet politikası Dersim’deki soykırımın temelini oluşturmaktaydı. 4 Mayıs 1937 Tenkil harekatı; Desim etnik kimliğinin Türkleştirilmesi ve ” Alevi-Kızılbaş sapkınlığının ” terbiyesi içindi.

1915 Ermeni Soykırımı, Rum (Pontus), Asuri, Süryani, Keldani, Kürt, Alevi Soykırım ve katliamları aynı mantığa dayanıyordu ve aynı devlet anlayışının sonuçlarıydı.

Bu kapsamlı planlamalar sonucunda hayata geçirilen Dersim Soykırımında; 80.000 civarında insan hayatını kaybetti, bir o kadarı sürgüne gönderildi, kız çocukları Türk subaylarına peşkeş çekilerek bir çoğu zorla evlendirildi, bir çoğuda evlatlık verilerek asimile ve Türkleştirme politikalarına tabi tutuldu. Deyim yerindeyse Dersim, canlı ve cansız nesneler olarak haritadan silinmek istendi.

Dersim Soykırımının durdurulması için teslim olan Seyit Rıza ve arkadaşları 15 Kasım 1937’de hukuksuz ve uydurma bir yargılamanın ardından vahşice idam edildiler.

Seyit Rıza’nın idama giderken ifade ettiği “hilleci ve yalancı” devlet, tamda ifade edildiği gibi; 1938’in Haziran ayı ile 1938’in Eylül ayları arasında en acımasız ve vahşi soykırımını hayata geçirdi.

Dersim Soykırımı diger soykırımlardan farklı olarak  çok vahşi, acımasız, büyük bir kin ve öç alma duygusu içerisinde gerçekleştirildi. Önceleri Devletle işbirliği yapan aşiretlerden insanlarında. sonradan toplu katliamlardan geçirilmesi; Dersim “etnik temizliğinin” boyutlarını ortaya koyan önemli bir etmendi.

1915 Ermeni Soykırımı’nda Ermeni Halkı’na kucak açan, koruyan ve acılarını paylaşan Dersim halkı; bu tutumu dolayısıyla’da TC. Devletinin kara defterine kaydedilmişti. Soykırıma yol açan nedenlerden bir taneside bu tutumu idi. Bir diğeri egemenlere yüz yıllar boyunca boyun eğmemesi, kendi içinde otonom, Özerk yaşayışı, önemli bir diğer neden ise, Alevi-Kızılbaş inancına sahip olmasıydı.

Egemenler açısından bugün de Dersim üzerindeki planları ve yok etme politikası değişmemiştir. Bir biri ile hemen her konuda dalşan hakim sınıflar,  Dersim konusuna gelindiğinde, tarihsel geçmiş ve bugünün de gösterdiği gibi büyük bir uyum içinde hareket etmektedirler.

Bügün açısından da tarihi soykırımlar değişik biçimlerde devam etmektedir. Kültürel ve ekolojik kırım, inanç asimilasyonu, Kalekollar, HES’ler, Barajlar ve yozlaştırma politikaları ile Dersim günümüzde de çok çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır.

Devlet gerçekleştirdiği tarihi soykırımlar ile yüzleşmemiş ve özür dilememiştir.

4 Mayıs Tertelesi resmi anma günü olarak kabul edilmemiştir.

AKP ve düzen partileri sürekli olarak Dersim konusunu istismar ederek, oy devşirmeye yönelik Dersimin acılarını  istismar etmişlerdir.

Tarihi, Soykırımlar ve katliamlar tarihi olan TC Devleti; kendi inkarcı, imhacı tarihi ile yüzleşmedigi gibi, tarihin son halkası olarak Kuzey Kürdistan’da en kanlı ve  vahşi insanlık dışı uygulamaları ile Kürt halkına karşı açık bir soykırım uygulanmıştır.

Dün Dersim’de neler yaşanmış ise, bu yakın dönemde Kuzey Kürdistan’da aynı tarihi soykırım yaşanmıştır.

Bu provalarda açık bir şekilde göstermektedir ki, sıra Dersim’e gelecektir. Vede gelmiştir.

HES ve Barajlar la Dersim’i katletme uygulamaları bugünün soykırımları olarak sahneye konulmaktadır.

Olağanüstü Hal Yetkileri ile KHK’ le bugün uygulamaya konulan Munzur Vadisi üzerindeki Barajlar uygulaması Dersim’i yok etmeye yönelik açık bir yok etme uygulamasıdır.

Bugün, 15 Temmuz Sözde Darbe girişimini bahane eden Faşist Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti, ezilen ötekileştirilen tüm mazlum halklara karşı topyekün bir saldırı başlatmıştır.

Bu saldırılara karşı birlikte ortak mücadeleyi geliştirmek aslolan görevimizdir.

16 Nisan Anayasa Referandum oylamasında Diktatoryal Tek Adam rejimine karşı ortak bir platformda buluşan halklarımızın zaferi, sandıkta yapılan hileler ve devletin bütün faşist baskı uygulamalarına karşın, “HAYIR” açık ara Zafer kazanmıştır ve halklarımız gönlünde bu zafer tescil edilmiştir.

Şimdi her ulus ve inançtan halklarımızın sokaklarda meşru demokratik mücadelelerini yükseltme zamanıdır.

Bu bilinçle çalışmalarımızı ortaklaştırarak sürdürmek ve mücadele etmek çok daha anlamlı ve önemli  olacaktır.

Zira, ifade etmek gerekirki;

Aslanlar yurdu olan Dersim, tarihi akışı içinde nasılki egemenlere karşı boyun eğmemiş ve dik duruşu ile tarihe geçmiş ise, nasılki 12 Eylül 1982 Faşist Darbe Anayasası’nı yüzde 87 oranında rekor bir oy oranı ile “RED” etmiş ise, bugünde 16 Nisan oylamasında aynı duruşunu net bir şekilde ortaya koyarak ülke genelinde yüzde 81 oranında bir “HAYIR” ile birinci sıraya yerleşmiştir.

Dersim halkının egemenlere ve faşizme geçit vermeyen bu onurlu duruşunu ADEF olarak selamlıyor, Dersime sefer olur fakat zafer olmaz diyoruz !!!

DERSİM SOYKIRIMI UNUTMADIK !

03.05.2017

AVRUPA DEMOKRATİK DERSİM BİRLİKLERİ FEDERASYONU (ADEF)