2019 Yılı, Kapitalist-Emperyalist Barbarlığa Karşı, Ezilenlerin Kurtuluş Mücadelesinin Güçlendiği ve Yükseldiği Yıl Olsun!

Bir yılı geride bırakıp yeni bir yıla girerken, ezilenler için güzel bir geleceğin ve yaşamın umudu, özlemi ve kararlığıyla halkımızın, dostlarımızın ve sevgili yoldaşlarımızın yeni yılını devrimci coşkumuzla kutluyoruz

İşçiler, Emekçiler, Yoldaşlar!

ADHK (28-12-2018) Hepimizin tanıklık yaptığı, parçası ve öznesi olduğumuz oldukça önemli tarihsel gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz.

Gerek uluslararası arenada, gerek yaşadığımız Avrupa ve gerekse de geldiğimiz coğrafya Türkiye-Kuzey Kürdistan ve Ortadoğu’da çok önemli siyasal ve toplumsal olayların yaşandığına tanıklık ediyoruz.

Yaşadığımız mülkiyetçi ve eşitsizlikler dünyasında; tüm bu eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, açlık ve yoksullukların, savaş, katliam ve soykırımların; doğamızı tahrip edip yıkıma uğratan, tüm insanlığın ve canlıların yaşamını tehlikeye atan, buna kaynaklık eden, bunu sürekli döne döne üreten, kapitalist barbarlık sisteminden başkası değildir.

Bugün dünyanın hangi coğrafyasına bakarsak bakalım, egemenlik kurmuş bu barbarların aç gözlü, kıyıcı ve kanlı yüzünü görürüz. Ortadoğu, Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyasında, Yaşadığımız Avrupa ve Alman emperyalistlerinin bu kanlı pazarda nasıl yer aldıklarına şahitlik ederiz.

Dolayısıyla, geçmişte olduğu gibi bugün de, emperyalist-kapitalist dünya gericiliğinin, ezilen dünya halklarına karşı saldırganlığı tüm hızı ve pervasızlığıyla her alanda ve her cephede küresel boyutta devam etmektedir.

Büyük emperyalist güçlerin bugün Ortadoğu’da yürüttükleri saldırganlık, hegemonya savaşı ve işgaller, bazı bölgeleri adeta harabeye ve kan gölüne çevirmiş durumda. Ve Ortadoğu halkları çok ağır bedeller ödemeye devam etmektedir.

Diğer çatışma bölgelerinde olduğu gibi, bugün Yemen’de de dünyanın gözlerini kapadığı, büyük bir insanlık dramı ve trajedisi yaşanmaktadır. Bu çatışmalı ortamda her gün neredeyse çoğunluğunu çocukların oluşturduğu 130 insan sadece açlıktan ölmektedir. Üç yıllık savaş sürecinde 85 bin çocuğun öldüğü verilerle sabittir.

Amerika ve İngiltere gibi batılı emperyalistlerin desteklediği, başını Arabistan, Birleşik Arap Emirliği ve Mısır gibi ülkelerin oluşturduğu koalisyonun Yemen’e saldırısı tüm acımasızlığıyla devam etmektedir.

Geldiğimiz coğrafya Türkiye-Kuzey Kürdistan’da da durum farklı değildir.

Bugün Türkiye-Kuzey Kürdistan’da, yakın tarihin en karanlık, en kaotik ve en ağır faşizm koşullarının hüküm sürdüğü, derin bir ekonomik krizin girdabına girdiği bir süreç yaşanıyor. 600 milyar dolar borçla, her doğan çocuğun borçlu doğduğu bir ülke haline geldi.

En basit ve sıradan demokratik hakların dahi rafa kaldırılarak; başta Kürtler olmak üzere, tüm toplumsal dinamiklere, devrimci, sosyalist ve komünistlere karşı tam bir bastırma, teslim alma ve sürek avı sürdürülmektedir. Ülke adeta açık cezaevine çevrilmiş durumda. 250 binin üzerinde insana cezaevlerinde, her türlü işkence sürdürülmekte, aşırı doluluktan dolayı birçok tutsak yerlerde yatmaktadır. Sadece öğrenciler cephesinden 70 bin öğrencinin cezaevinde olduğunu söyleyebiliriz.

Bugün faşist Türk devleti ve bugünkü temsilcisi Erdoğan-AKP’nin esasta Kuzey Kürdistan’da bastırma hareketini sürdürmekle birlikte; Ceraplus, İdilp, Afrin’e saldırı ve işgalleriyle, hedefi aynı zamanda Rojava’yı işgal ederek, Rojava kazanımlarını boğmak, kantonların birleşmesini önlemek, gelişecek ve gelişebilecek Birleşik Kürdistan’ı boğazlamaktır! Son Mahmur ve Şengal saldırıları buna işarettir.

Kendinden olmayan, kendini desteklemeyen herkese saldıran koyu bir faşizmle karşı karşıyayız. Her gün kadın ölümlerinin yaşandığı çocuklara tecavüzün adeta normalleştiği ve kanıksatıldığı bir ülke haline gelindi.

Yaşadığımız Avrupa’ya da kısaca değinirsek;

Bugün genel olarak Avrupa ve özel olarak Almanya’da ekonomik, demokratik, sosyal ve siyasal haklarımıza yönelik saldırılar her geçen gün yoğunluk göstermeye devam etmektedir. Bunun paralelinde devletlerin açık-gizli desteğiyle ırkçı-faşist örgütlenmeler ve saldırganlıklar her geçen gün artmakta ve genel olarak Avrupa’da yükselişe geçmiş durumdadır. Diğer Avrupa ülkelerinde de olmakla birlikte Almanya’da AFD’nin aldığı %13 oy oranı aslında tehlikenin boyutunu açıkça göstermektedir.

Egemen güçlerin ezilenlere karşı küresel boyutta sürdürdüğü bu saldırılara karşı elbette ezilenler cephesinde de dünyanın dört bir tarafında da mücadele ve direnişler devam etmektedir. Sınıfların ortaya çıkışından bu yana hak ve özgürlükler mücadelesi kesintisiz bir şekilde sürdürülmektedir. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da, Ortadoğu’da ve özelinde Rojava’da, Avrupa’da Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde yükselen kitle hareketleri ve direnişler-ki burada dünyada şuan en dikkat çeken Fransa’dır-kapitalist barbarlığa karşı gelişen hareketlerdir.

Sevgili Dostlar, Yoldaşlar!

Sonuçlandırırken, dünya işçi sınıfı ve ezilen halklar için tek kurtuluş yolu ve seçeneğinin sosyalizm olduğu gerçeği her zaman kendini daha yakıcı bir şekilde hissettirmektedir. İşte bundandır ki, Alman komünistlerinden Rosa Lüksemburg’un yaklaşık 100 yıl önce haykırdığı “Ya Kapitalist Barbarlık Ya Sosyalizm” sloganını haykırmak bugün çok daha güncel ve anlamlı olacaktır!

Bir yılı geride bırakıp yeni bir yıla girerken, ezilenler için güzel bir geleceğin ve yaşamın umudu, özlemi ve kararlığıyla halkımızın, dostlarımızın ve sevgili yoldaşlarımızın yeni yılını devrimci coşkumuzla kutluyoruz.

ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)

28 Aralık 2018