8 Mart vesilesiyle, yaşamı aydınlatan komünist perspektifle yeni ufuklara yürüyoruz!

Burada, 8 Mart vesilesiyle biz yaşamını hayatı değiştirmeye adayan komünist kadınlar için bu doğru devrimci parolanın yanına şu şiarı ekliyoruz, “Söz yetki karar kadına” “Kadın yaşamın şah damarıdır” diyerek atılan her pratik adımın toplumsal değişimi hızlandıracağının bilincindeyiz

Aycan Solmaz (08-03-2019) 31 Mart’ta yapılacak olan mahalli seçim çalışmalarına her sınıf kendi anlayışı doğrultusunda devam ediyor. AKP iktidarı adına ‘beka’ dediği ‘ölüm kalım’ meselesine çevirdiği bu seçimler, diğer seçimler gibi halkı manipüle eden, korkutan veya birbirine kışkırtan hamleleriyle sürdürüyor. Toplumu yeniden tektipleştirmede 17 yıldır sürdürülen değişim, muhaliflerin devlet tarafından terörize edilmesi, gözaltına alınması, fişlenmesi ve hapishanelerde devrimci tutsakların tecrit edilmesi, ekonomik kriz durumu ve kadınlara uygulanan şiddetin yoğunlaşarak artması ve daha sayamadığımız birçok baskı biçimleri altında yerel seçime doğru ilerliyoruz.

Yerel seçimler genel seçimlere göre adayların daha zor belirlendiği bir süreç. Genel seçimlerde milletvekili adayları esasen egemenlerin atadığı veya belirlediği çevrelerden geliyor ve bunlar sadece seçim döneminde aday oldukları illere dair bir iki okkalı cümleden sonra çoğu kere o alanlara bir daha uğramıyorlar bile. Meclis çatısı altında “gözümü kaparım vazifemi yaparım” diyerek bir dahaki seçimi bekliyorlar, tabi bu arada elde edilen rantlar, üstü kapalı gelirler ve üstünlük kapma yarışı gırla gidiyor. Bu anlamıyla genel seçimler sadece oy kapmak için halkın karşısına çıkılan seçimler oluyor ve dolayısıyla genel seçimleri bu yönünden dolayı bir kenara koyarsak asıl ve önemli olanın yerel seçimler olduğu doğalında ortaya çıkmış oluyor. Yerel seçimler direk köy, mahalle, ilçe, il muhtar ve belediye adaylarının belirlenmeye çalışıldığı, belli büyükşehirlerde aday olan elit kısmın dışında daha çok yerel halkın bildiği adayların seçime sokulmaya çalışıldığı bir süreç ve bu anlamıyla yerel seçimleri daha sağlıklı ele almayı gerekli kılıyor. Komünistler için halkın doğrudan kendisinin yönetime dahil olduğu, ‘söz, yetki, karar” bizzat halkın kendisinde olduğu bir halkçı belediyecilik anlayışını savunduğumuz için, doğrudan halk ile birlikte hareket edebilme olanaklarını sağladığı için ve çok daha önemlisi en başta çocuk, kadın ve üretenlerin dahil olduğu bir anlayış üzerinden şekillendiği için önemsiyoruz yerel seçimleri. Bugün tektipçi egemen zihniyetin baskı koşulları altında bunun ne kadar yapılabileceğini aklımızın bir köşesinde tutarken, tüm bu baskıların hükmünü sürdüğü şartlarda bile yapılabileceklerin en iyisinin yapmayı amaçlayarak ve yaşamı aydınlatan bir ışık gibi yola düşüyoruz.

8 Mart günlerindeyiz ve bu süreçte kadının Türkiye ve Kuzey Kürdistan coğrafyasında yaşadıkları noktasında henüz istediğimiz köklü değişime ulaşmış değiliz. Yol uzun ve kahırlıdır, biliyoruz. Ocak ayında 46, Şubat ayında yine 31 kadın erkekler tarafından katledildi. Hapishanelerde tutsaklara ve özelde kadın tutsaklara yönelik baskılar katmerleşerek devam ediyor. Dünya genelinde yine kadınların aleyhindeki ağır şartlar devam ediyor. Bu tespitten yola çıkarak hiçbir şey yapılamaz, her şey karanlık gibi sonuç çıkarmayın sakın! Biz sınıf bilinçli kadınlar zulme karşı dünya çapında kazandığımız tüm hakların bir bedelle koparılıp alındığını biliyoruz ve bundan sonra da ufukta doğan güneşin sıcaklığını ülkemize ve tüm dünyaya hakim kılana kadar yine bu bedeli ödeyerek örgütleneceğiz ve ilerleyeceğiz. Kadın ile gerçek toplumsal hayat birbirine ulaşıp doğallaştığında ve bu doğal yaşam noktasına ulaşmak için kadın gerekli devrimci bilince ve cürete ulaştığı taktirde kendisinin ve tüm toplumun özgürleşeceğini çok iyi biliyoruz ki, kadın özgürleşmeden, kadın dünyasını sarmalayan zincirler parçalanmadan ne emek ne de emekçiler ve ne de insanlık asla ve asla özgürleşmeyecektir. Tam da bu nedenle kadınların devrimci bilinçle donanarak, örgütlenerek alanlarda yer alması tek çaredir. Kadının yer almadığı, içinde emeği olmadığı devrimci örgüt/parti/iktidar organlarının işlevinin kötürüm kalacağını bilen ancak bunu daha henüz yeterince bilince çıkarmayan biz kadınların ve erkek yoldaşlarımızın daha gideceği çok yol var. Belirlediğimiz bu bilimsel perspektif mücadelemizin can damarıdır. Bu çizgiyi bir an bile akıldan çıkarmadan hareket etmeliyiz.

Buradan yola çıktığımızda şu an gündemimizde olan yerel seçimlerde Dersim’de SMF ve Dersim Demokratik Halk Dayanışması saflarında aday gösterilen üç kadın yoldaşımızın ve çevrelerinde yer alan yüzlerce emekçi kadının “bizde varız” şeklindeki yükselttikleri devrimci parolalarını yürekten selamlıyoruz. Ovacık modeli olarak da anılan ve kadın istihdamının sağlandığı, kadınların meclislerde yönetici olduğu, kadının emeğiyle var olduğu ve bu emeğin somuta dökülerek görünür kılındığı bir alanda daha fazla kadının böylesi yönetimlerde yer alması ve üretime katılması uzun vadede kadının yetkinleşmesi, tıpkı ezilen ulusların kendi kaderini tayin etmesi gibi, kadının kendi kaderini eline alması anlamında çok önemli ve anlamlı bir yerde duruyor. SMF ve Dersim Demokratik Halk Dayanışması, %50 kadın kotası gibi devrimci bir çizgi uyguluyor olması yereldeki kadının önderleşmesi ve öncüleşmesi noktasında önemli bir politikadır. “Söz, yetki, karar halka” şiarının yaşam bulması büyük bir değişimdir. Burada, 8 Mart vesilesiyle biz yaşamını hayatı değiştirmeye adayan komünist kadınlar için bu doğru devrimci parolanın yanına şu şiarı ekliyoruz, “Söz yetki karar kadına” “Kadın yaşamın şah damarıdır” diyerek atılan her pratik adımın toplumsal değişimi hızlandıracağının bilincindeyiz. Tüm mücadele sahalarında olduğu gibi açık sahada, Ovacık ile başlayan, yarın Dersim ve giderek ülke çapında daha derinden hayat hakkı bulacak olan komünist dünya görüşü ışığında kadının söz, yetki ve karar verebilmesi ile burjuva temsili demokrasi aşılarak, doğrudan halk demokrasisi ile kadın, gerçekten olması gereken düzeye adım adım varacaktır. Bu coşkuyla, bir kez daha şan ve onur olsun 8 Mart’a diyoruz!

Yazar Aycan Solmaz