Kürt halkı ve onun demokratik kurumlarına yapılan saldırılar HDP’ye ne mecliste nede yerel yönetimlerde alan tanımayarak, sokağı da yasaklayarak siyaset yaptırmam çabasıdır
ADGB (03-06-2020) Devletin Kürt halkına karşı başlattığı savaşın diğer bir biçimidir Kayyım. Devlet ve AKP iktidarı HDP belediyelerini gasp ederek yenilgisini bir kez daha ilan etti. Gasp edilen belediyelerin başkanları ve meclis üyeleri de tutuklandı. Kürt halkı ve onun demokratik kurumlarına yapılan saldırılar HDP’ye ne mecliste nede yerel yönetimlerde alan tanımayarak, sokağı da yasaklayarak siyaset yaptırmam çabasıdır. Kadın derneklerinden, yerel yönetimlere kadar her alana yapılan bu saldırıları kınıyoruz. Kürt halkının iradesini sınamaktan yorulmayan devlet ve iktidarı örgütlü halkın iradesi karşısında mutlaka yenilecektir.
Fırat’ın iki yakasını T.C patenti ile işgal eden, Kürtlerin topraklarını, kültürünü, mallarını yağmalamayan Türk askeri ve çeteleri Afrin’de Kürt kadınlarını ve kız çocuklarını rehin alıyor.
Kendinden olmayan ve kendisine karşı olan her düşünceye, inanca ve hata devlet geleneğinin temsilcisi olan CHP’ye dahi saldırıyor. Tekçilik ve ırkçılık üzerine inşa edilmiş bu saltanatı sarsan herkesi düşman ilen etme halinde. AKP iktidarıyla geniş bir yelpazeye dağılan siyaset dili, kültür ve kimlik üzerinden yayılan ve toplumsal ayrımcılığa neden olan ırkçılıkta can alıyor. Kuzey Kürdistan’da belediyelere saldıran anlayış, batıda da kadınlara, yazarlara, siyasetçilere, sanatçılara saldırıyor. Yaşanan saldırılar karşısında verilecek tepkiyi de izin vermeyen iktidar, korku yaratarak egemenliğini teşhis ediyor. Ankara’da Kürtçe müzik dinlediği için üniformasız ırkçılar tarafından kalbinden vuruldu Barış Çakan, evine ekmek götürmek için çalışmak zorunda kalan mülteci işçi genç Ali Adana’da kalbinden vuruldu polis tarafından. Kendi ülkemizde ki ırkçılığı normalleştiren, Kürt kadınına, gencine, partisine yapıla her saldırıya sessiz bıraktırılan bir örgütlü şiddet var.
Batı medeniyetini, siyahi George Floyd’un katledilmesiyle eleştiren R.T Erdoğan, iktidara geldiğinden beri kaç insanın nefesini kestiğini hatırlamadığı gibi, kestiği her nefesi “terörist” ilan etti. Devlet kurşunuyla ölmeyeni basın yayın, sosyal medya ve yargı aygıtlarını kullanarak hedef gösteren AKP iktidarı, Hrant Dink’in kimliğini hedef göstererek herkesin gözleri önünde katlettirdi. Yetmedi, Hrant Dink adına kurulan vakıfa ve Rakel Dink’e tehdit mektupları gönderildi. Sanatçı Pınar Aydılar, Ferhat Tun ve pek çok isyasetçi devlet adına seri cinayetler işleyen JİTEM elamanlarının isimleri kullanılarak ölümle tehdit edildiler.
Tahliye olmalarına rağmen yargıya müdahale edilerek hapiste tutulan avukatlar adaletin, hukuksuzluğun ve bağımsız yargının olmadığını bedenlerini ölüme yatırarak anlatmaya çalışıyorlar. Avukat Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal adil yargılanma hakkı için Ölüm Orucuna devam ediyorlar.
Egemenliğini açık ve gizli ırkçılıkla pekiştiren saray iktidarı biat ettirmek, diz çöktürmek için mezarlara dahi saldırıyor. İnanç ve değer yargılarını zedeleyerek, mezarlara saldırarak toplumsal maneviyatı olan devrim şehitlerini “ değersizleştirme” siyaseti aynı zamanda Kürt halkının canına acıtarak provake etmektir.
Ne HDP ve onun şahsında Kürt halkı, ne de sosyalistler, demokratlar ve kadınlar faşizme karşı asla geri adım atmayacaklar. AKP iktidarına ve kapitalist sisteme karşı halkların birleşik gücünü örgütleyerek olduğumuz her coğrafya da faşizme ve ırkçılığa geçit yok diyeceğiz.
Yaşasın Halkların Birleşik Mücadelesi
Avrupa Demokratik Güç Birliği