ADHF; Almanya Federal Meclis Seçimlerine ilişkin Tavrımız.

ADHF (03.09.2013) 22 Eylül 2013, Almanya Federal Meclis Seçimlerine ilişkin Tavrımız.

Sınıf Mücadelesi eksenli Demokratik Hak ve Özgürlükler mücadelesini yükseltelim.

Emperyalist-Kapitalist dünya gericiligi kendi sömürü politikaları doğrultusunda dünyamızı adeta cehenneme çevirmiştir. Avrupa kıtasında yoğun sömürü ve geliştirilen ırkçı-faşist politikalarla, işci sınıfı başta olmak üzere,emekçiler,göçmenler ve tüm ezilenler için yaşam tam bir cendereye dönüştürülürken, Geri bırakılmış sömürge ve yarı sömürge ülkelerde ise işgaller, savaşlar, darbeler ve türlü türlü gerici entrikalarla ezilen halklar için yaşam karanlık bir zindana dönüştürülmüştür.

Kapitalizmin yapısal varlığının kaçınılmaz sonucu olarak ortaya çıkan ekonomik buhranlar,”ekonomik kriz”adı altında, kitleler üzerinde oluşturulan yoğun manüpülasyonlarla birlikte yaşamın tüm alanlarını sarıp sarmalayan bir sömürü ve saldırı furyasına dönüştürülmüştür. Avrupada Ekonomik,sosyal ve siyasal saldırı politikalarının tırmandırıldığı bu süreç,iktisadi yapının zayıf olduğ ülkelerde, özelliklede Ortadoğu ve Afrika özgülünde ise fili işgallere, savaşlara ve her türlü gerici saldırganlığa dönüştürülmüştür.

Alman Emperyalizmi Dünyanın Sömürü ve talanında başat rol oynamaya devam ediyor

Emperyalist-Kapitalist gerici dünyanın bir numaralı temsilcilerinden olan Alman emperyalizmide dünyanın sömürü ve talanında başlıca rol oynayan ülkelerin başında gelmektedir. Dışta ABD emperyalizmi başta olmak üzere, diyer emperyalist güçlerle birlikte, Afrika,Asya ve Ortadoğu başta olmak üzere,dünyanın bir çok yerinin sömürü ve işgalinde rol oynayan Alman emperyalizmi,içte ise pervasız sömürü ve ırkçı-faşist politikalarla, işçilere, emekçilere ve göçmenlere saldırmaktadır. Çıkartılan gerici yasalarla,işçi ve emekçilerin kan ve can bedeli mücadele ederek  elde ettikleri  tüm ekonomik ve demokratik kazanımları bir bir gaspedilmektedir. Alman burjuvazisi göçmenleri ve yabancıları hedef göstererek ve yerli kitleleri manüpüle ederek yabancı düşmanlığı üzerinden milliyetçiligi geliştirerek yerli ve göçmen emekçileri karşı karşıya getirmeye çalışmaktadır. İşçi ve emekçiler arasında milliyetçiligi körükleyerek birlikte mücadelenin önüne set çekmeye çalışmaktadır. Bizzat Alman burjuvazisi tarafından örgütlenen ırkçı-faşist örgütlenmeler ile göçmenlere yönelik pervasız saldırılar artmaktadır. NSU örgütlenmesi Almanyadaki faşist yapılanmanın ve devletle olan bağının en açık örneklerinden birini teşkil etmektedir. Almanya nüfusunun on beş milyonunu oluşturan göçmenler Alman  burjuvazisi için sadece ucuz iş gücü olarak görülmektedir. Seçme ve seçilme hakkı başta olmak üzere göçmenlerin en insani ve demokratik hakları yok sayılmaktadır.

Ezilenlerin başkaldırısı gerici dünyanın kalelerini sarsıyor

Bu gelişmeler ışığında,gelecek günlerde büyük kasırgaların habercisi olan bugünün rüzgarları,geçmişin tarihsel birikimleri ışığında yoluna devam etmektedir.Tarihsel olarak içinden geçmekte olduğumuz günün dünyası,her geçen gün üretim ilişkilerinin çıkmazı ile çelişkileri dahada derinleşirken, Ekonomik,siyasal,sosyal,kültürel ve bilimum bağlantıları içerisinde dünyamızdaki toplumsal gelişmeler büyük patlama ve çalkantılara gebe olmaktadır. Bu somut durum,kitlelerin kendi gerçegini degiştirmeye yönelik bilincinin,bizzat kendi mücadeleleri ile gerçekleştigini göstermektedir. Bu yönelim içerisinde ”her eylemin bir bilinç ve her bilincin bir eylem”olduğu gerçegi kitlelerde yeni bir dünya arayışını kendi iradeleri dışında tetikler duruma getirmiştir.

Türkiye-Kuzey Kürdistanda yaşanan Taksim-Gezi parkı direnişini bu çerçevede ele almak gerekiyor. Farklı dilden,kimlikten,inançtan ve politik yelpazeden kitlelerin,gerici sistem içerisinde kendisini bulamayışı direnişin kısa zamanda büyüyüp halk hareketine dönüşmesine vesile olmuştur. Ortadoğu ve Kuzey Afrikada,demokrasi ve özgürlüge dair esen direniş rüzgarları kendi sınırlarını aşarak dünyanın tüm ezilenlerine umut taşımıştır. Farklı coğrafyalarda farklı taleplerle ortaya çıkan kitlelerin öfkesi degişik biçimler içersede ortaklaşılan noktanın yaşadığımız gerici dünyadaki sisteme karşı hoşnutsuzluğun sonucu olarak meydan gelmesidir.

Emek ve Demokrasi mücadelesini yükseltmek icin MLPD yi destekleyelim

Yukarıda özet halinde açıklamaya çalıştığımız Dünya ve Almanyadaki somut politik durum doğrultusunda 22 Eylül Almanya Federal meclis seçimlerini ve politik tavrımızı ele alabiliriz. Seçimler sınıflar mücadelesi gerçekliginde hem burjuvazi hemde ezilenler açısından önemli politik anlamlar ifade eden süreçlerdir. Her şeyden önce geniş yığınların politize olduğu bir muhteva içermektedir. Fakat şunu kesin bir şekilde ifade etmek isterizki Emperyalist-Kapitalist dünya gerçekliginde seçimler bizler açısından asla ve asla bir çözüm ve kurtuluş degildir. Kitlelerin demokratik hak ve özgürlükler eksenli taleplerinin somut kazanımlara dönüştürüldügü ve burjuvazinin alabildigince teşhir edildigi taktik bir politikadan öteye seçimler bizler açısından hiç bir anlam ifade etmemektedir.Sınıflar mücadelesi gerçekliginde ezilenlerden yana tavrını açık olarak ortaya koyan ve bu minvalde demokratik hak ve özgürlükler mücadelesi yürüten anti emperyalist,anti kapitalist ve anti faşist bir nitelikte olan ADHF diyer tüm politik meselelerde olduğu gibi,seçimler noktasındaki  tavrınıda bu niteligine uygun olarak ele almaktadır.Bütünlüklü yukarıda ifade ettigimiz politik gerçekliklerden kaynaklı ADHF, 22 Eylül federal meclis seçimlerinde MLPD yi destekledigini açıkça ifade eder. MLPD yi desteklememizin arka planında yatan politik muhtevanın, Programı ve gelecek toplum projesinin devrimci nitelikte olmasının belirleyici olduğunu belirtmek isteriz.Bu perspektifle başta taraftarlarımız olmak üzere,tüm göçmen işçi ve emekçileri 22 Eylül seçimlerinde MLPD’yi desteklemeye ve Yeni bir dünyanın mümkün olduğunun umudunu birlikte çoğaltmaya çağırıyoruz.

ADHF (Almanya Demokratik Haklar Federasyonu)

Eylül 2013