ADHK (10-06-2014) Uzun yıllardır zamana yayılarak etkisiz hale getirilmek istenen Kürt ulusal direnişine karşı, kirli oyunlar oynanmaya ve katliamlar düzenlenmeye devam ediliyor. Bir yandan “barış süreci görüşmeleri“ kapalı kapılar ardında ve hiҫbir güvenceye sahip olmadan yürütülürken; diğer yandan ise; yeni kalekol ve karakolların yapımına, askeri amaҫlı barajların inşaasına devam ediliyor.
Ṣimdiye kadar hep işkence ve ölüm binaları olarak bilinen ve tanınan karakolların gelecekte de aynı foksiyonları oynayacağını kendi deneyimleriyle yaşayıp gören halk, doğal olarak buna tepki gösterecektir ve inşaasını engellemeye ҫalışacaktır. Lice‘de yeni karakol yapımına karşı barışcıl gösteri yapan Kürt halkına, „barış süreci“ palavrasıyla halkları aldatan Türk devletinin, kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırı sonucu; 26 yaşındaki Ramazan Baran ile 50 yaşındaki Baki Akdemir yaşamını yitirmiştir. Onlarca kişi yaralanmıştır.
Saldırının, Amed’de düzenlenen „ҫalıştay“ sonrasına denk gelmesi anlamlıdır. Bir yandan psikolojik savaş yürütülürken; bir yandan da askeri hazırlık ve saldırılar yürütülmektedir. Kuzey Kürdistan’ın askeri sahadaki stratejik noktalarına ve belli başlı öncü halk direniş güҫlerinin bulunduğu alanlara karakol ve askeri amaҫlı baraj yapan Türk devleti, Kürt ulusal hareketinin hareket kabiliyetini ve sahasını tamamıyla kısmayı-daraltmayı hedeflediği gibi; ilerde gelişebilecek herhangi bir halk hareketinin bastırılmasının ön hazırlıklarını da yapmaktadır.
Kürt ulusunun haklı-demokratik mücadelesini zorla bastırmanın ҫalışmaları sürece yayılarak devam etmektedir. Kürt ulusunun kendi kaderini kendi tayin hakkını tanımayan Türk devleti, „Kürt ulusal sorununun ҫözümü iҫin yürütülen barış süreci görüşmeleri“nde, hep Kürt halkından ateşkese ve „barış ortamına uyma“sını istemekte ve dayatmaktadır. Ancak Türk devleti ve onun politikasının mevcut uygulayıcısı olan faşist AKP hükümeti ise; hiҫbir demokratik ve barışҫıl kurala uymamaktadır. Gezi‘de, Taksim‘de, Soma’da, Lice‘de ve ülkenin değişik alanlarında ezilen halkın, demokratik gösteri ve yürüyüşleri zorla bastırılmakta; katliamlar, tutuklamalar gerҫekleştirilmektedir. Saldırılarda, gaz, kimyasal boyalar, plastik ve gerҫek mermiler kullanılmaktadır. „Tek devlet, tek bayrak, tek vatan, tek dil ve tek din“ ırkҫı söylemini, bizzat Recep Tayip Erdoğan dillendirmeye devam ediyor. Türk devletinin ve AKP hükümetinin ve diğer tüm ırkҫı-faşist partilerin barış ve kardeşlikten anladıkları; tüm farklı ulus ve azınlıkların, farklı inanҫ mensuplarının, mevcut egemen sistemin uygulamalarına sessiz kalmaları ve kabullenmeleridir.
Ancak, Kürt ulusal hareketinin yürüttüğü mücadelede tanık olduğumuz serhildanlar, Gezi ve sonrası Anadolu’nun her yanına yayılan ayaklanma, Berkin Elvan’ın cenaze töreni ve şanlı Lice direnişi de göstermiştir ki; artık hiҫbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Ṣimdilik kısmen de olsa ayrı ayrı yürüyor gibi gözüken halk hareketi, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın her yanında birleşik bir halk direnıs hareketine dönüşecektir. Ve bu hareket, kendi özgür iradesine dayanan, kendisinin söz ve karar sahibi olduğu bir demokrasi şölenini gerҫekleştirecektir.
Bu şölenin müjdecisi olacaklardan biri olan LİCE direnişini, bütün devrimci coşkumuzla selamlıyor, emekten, halktan ve özgürlüklerden yana olan herkesi bu direnişle dayanışmaya ҫağırıyoruz.
ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)